Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/263 E. 2023/71 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/263
KARAR NO :2023/71

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :31/03/2021
NUMARASI :2019/363 Esas – 2021/290 Karar

DAVACI :AKBANK T. A. Ş. – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALILAR :1- …. (T.C. NO: …) – …
:2- … (T.C. NO: …) – …
:3- … (T.C. NO: …) – …
:4- … (T.C. NO: …) – …
:5- AKYILDIZ PLASTİK VE ALÜMİNYUM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :05/09/2019

KARAR TARİHİ :24/01/2023
KR. YAZIM TARİHİ :31/01/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … T.A.Ş. Körfez şubesinin kredili müşterisi olan Akyıldız Plastik ve Alüminyum Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.nin 10/04/2013 tarihli 250.000,00-TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi’ne istinaden ticari krediler kullandığını, diğer davalıların ise müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile Genel Kredi Sözleşmesi’ni imzaladıklarını, kefalet limiti gereğince borcun tamamından sorumlu olduklarını, imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’nin 4. maddesi gereğince borçluların edimlerini yerine getirmemeleri ve sözleşmenin diğer maddelerini ihlal etmeleri sebebiyle kredinin kat’ına ilişkin Gebze 3. Noterliği vasıtasıyla 21/03/2018 tarihli 13759 yev. nolu ihtarnamenin keşide edildiğini ve alacağın muaccel hale geldiğini, ihtarname keşidesine ve alacak muaccel hale gelmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine, tahsilde tekerrür olmamak kaydı ve tahsil amacıyla Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2018/36786 Esas sayılı dosyasından ilamsız icra takibine başlandığını, mezkur icra takibine borçlular tarafından yetkiye ve borca itiraz edildiğini, itirazın süresinde yapılması sebebiyle icra takibinin durdurulduğunu, borçluların yetki itirazı kabul edilerek dosya yetkili Körfez İcra Dairesine gönderildiğini, Körfez İcra Dairesi’nin 2018/1426 Esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrine borçlular tarafından tekrar itiraz edildiğini, bu itirazın da süresinde yapılması sebebiyle icra takibinin durdurulduğunu belirterek davanın kabulüyle Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2018/1426 Esas sayılı dosyasında davalıların itirazının iptali ile takiplerde talep edilen faiz oranıyla devamına ve alacaklarının tahsiline, borçlular aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı Banka tarafından davalılar aleyhine haksız olarak Körfez İcra Müdürlüğü 2018/1426 Esas numaralı icra takibi başlatıldığını ve davalı davalıların itirazı üzerine icra dosyasının durduğunu, bu aşamada, davacı kurum tarafından itirazın iptali davasının açıldığını, davacının davasında haksız olduğunu, yargılamaya konu alacağın henüz muaccel hale gelmediğini, hesabın kat edilmemesi nedeniyle tespit edilen borcu ve borç miktarının kabulünün mümkün olmadığını, temerrüte düşürülmeyen davalılar yönünden icra takibi yapılması ve dolayısıyla itirazın iptali davası açılmasının haksız olduğunu, icra takibine konu edilen alacağa uygulanan faiz oranının fahiş nitelikte olduğunu, gerek sözleşmeler gerekse kanuni düzenlemeler çerçevesinde talep olunan faiz oranının kabulünün mümkün olmadığını, söz konusu oranın gerçek kişi davalıları duçar duruma düşürecek mahiyette olduğunu, yapılacak bilirkişi incelemesinde Merkez Bankası Faiz oranlarının dikkate alınması ve tespit edilecek borca uygulanmasının hakkaniyetli olacağını, davacının talep etmiş olduğu alacak miktarının banka kayıtları ve ticari kayıtlar esas alınarak tespit edilmesinin gerektiğini, davacının alacağının likit bir alacak olmaması nedeniyle davalı davalılardan inkar tazminatı talebinin haksız olduğunu, iddia olunan alacağın hatalı işlemler ve kayıtlar nazara alınarak tespit edilebileceğini, bu halde, davalıların mezkur icra takibine konu itirazının haklılığının ortada olduğunu belirterek davacı tarafın Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2018/1426 Esas sayılı dosyasına ilişkin itirazın iptali ve icra inkar tazminatı taleplerinin reddine, davacı şirket aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı hükmedilmesine, fahiş faiz taleplerinin tenkisine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, Davalıların Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2018/36786 Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile takibin; Davalı asıl borçlu Akyıldız Plastik ve Alüminyum Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Yönünden 60.955,98 TL asıl alacak, 208,96 TL işlemiş faiz ve 20.45 TL BSMV olmak üzere toplam 61.175,39 TL üzerinden ve bu meblağa 9.545,98 TL’lik kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar %28,08, 1.410,00 TL’lik kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar %72 oranında işletilecek temerrüt faizi ile birlikte devamına, Diğer davalı kefiller yönünden 60.955,98 TL asıl alacak üzerinden ve bu meblağa 9.545,98 TL’lik kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar %28,08, 1.410,00 TL’lik kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar %72 oranında işletilecek temerrüt faizi ile birlikte devamına, Alacak likit olduğundan İİK’nın 67/2. maddesine göre 61.175,39 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının (davalı kefillerin müteselsilen sorumlu oldukları miktar 60.955,98 TL üzerinden hesaplanacak) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, Fazlaya yönelik talebin reddine, 6325 sayılı HUAK 18/A-13,14. maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden Kocaeli Arabuluculuk Bürosu 2019/992 numaralı dosyasında ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması halinde haksız çıkacak taraftan tahsil olunacağı düzenlendiğinden davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; hesabın kat edilmemesi nedeniyle tespit edilen borcu ve borç miktarının kabulünün mümkün olmadığını, temerrüte düşürülmeyen davalı yönünden icra takibi yapılması ve dolayısıyla itirazın iptali talebinin kabulünün haksız olduğunu, Bilirkişi raporun IV1. ve IV6. bölümlerinin çelişmekte olduğunu, davalılar …, …, … ve …’ın kefalet sözleşmelerinin geçersiz olduğunu, TBK’nın 583. maddesinde öngörülen zorunlu kefalet şartlarının bulunmamakta olduğunu, kefalet tarihi, kefalet türü, kefalet miktarı, kefilin kendi el yazısı ile yazılması hususlarının eksik olduğunu, yine, kefalet sözleşmelerinde müstakil eş beyanı olmadığını, kefil olan davalılar yönünden davanın kabulünün hukuka uygun düşmemiş olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2001/736 Esas, 2001/4536 Karar sayılı ilamında bahsedildiği üzere yerel mahkemece eksik yargılama yapılmış olduğunu,
İcra takibine konu edilen alacağa uygulanan faiz oranının fahiş nitelikte olduğunu, gerek sözleşmeler gerekse kanuni düzenlemeler çerçevesinde talep olunan faiz oranının kabulü mümkün olmadığını, söz konusu oran kefilleri duçar duruma düşürecek mahiyette olduğunu, bununla birlikte, tek başına bankanın defter ve kayıtlarının esas alınarak hesap ve değerlendirilme yapılmasının hatalı olduğunu, kat ihtarı ile istenilen nakdi alacak ile banka kayıtlarının uyuşmamakta olduğunu, davacı banka tarafından aleyhine usule ve yasaya aykırı olarak takip başlatılmış olduğunu, ortada likit bir alacak söz konusu olmayıp, yargılamayı gerektirir bir alacağın söz konusu olduğunu, kat ihtarı ile istenilen nakdi alacak ile banka kayıtlarının uyuşmamakta olduğunu, davacının iddia olunan alacağının likit bir alacak olmaması nedeniyle davalı davalılar aleyhine % 20 nispetinde icra inkar tazminatına hükmedilmesinin haksız olduğunu, davacının başlatmış olduğu takibe karşı yapılan itirazların haklı olmasından dolayı davacı aleyhine en az % 20 oranında kötüniyet tazminatına hükmedilmemesinin haksız olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılar vekilinin yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın, eksik ve hatalı olduğundan bahisle hukuka aykırı olduğunu iddia ettiğini, işbu haksız ve somut dayanaktan yoksun istinaf taleplerinin reddinin gerektiğini, davalılar vekili istinaf dilekçesinde yargılamaya konu alacağın henüz muaccel hale gelmediğini, hesabın kat edilmemesi nedeniyle tespit edilen borcu ve borç miktarının kabulünün mümkün olmadığını, davalılar yönünden icra takibi yapılması ve itirazın iptali davasının kabulünün haksız olduğunu, takip tarihine kadar temerrüt faizi işletilemeyeceğini, bu hususlarının göz ardı edildiğini iddia etmekle birlikte işbu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun iddiaların taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davalılar vekilinin istinaf dilekçesinde mezkur davada kefalet sözleşmelerinin TBK’nın 583. maddesinde öngörülen zorunlu kefalet şartlarının bulunmadığından bahisle geçerli olmadığını, davalılar vekili icra takibine konu edilen faiz miktarının fahiş olduğunu, bankanın defter ve kayıtlarını esas alınarak hesap yapılmasının hatalı olduğunu iddia etmekle birlikte işbu hukuki dayanaktan yoksuz ve asılsız iddianın taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davalılar istinaf dilekçesinde talebe konu olan ana para ve bağlı faiz alacaklarını bir başka icra dosyası kapsamında ödendiğini iddia etmekle birlikte işbu haksız ve dayanaktan yoksun iddianın taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, davalılar bir diğer istinaf sebebi olarak alacağın likit bir alacak olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin haksız olduğunu beyan etmiş olduklarını, Yargıtay kararlarında da genellikle kabul edildiği üzere, borçlunun haksız itirazı sonucu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına çarptırılması gerektiğini belirterek; davalıların haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2021 tarih, 2019/363 Esas – 2021/290 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kefiller aleyhine yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda,”….Mahkememizce yapılan açık yargılama sonucunda, iddia, savunma, Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2018/36786 Esas sayılı takip dosyası, banka kayıtları, davacı tarafından davalı borçluya gönderilen kat ihtarı, alınan denetime elverişli bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamından, davacı banka ile davalılar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi nedeniyle, asıl borçlu davalı Akyıldız Plastik ve Alüminyum San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin genel kredi sözleşmesinden bakiye borcu ödemediği, bunun üzerine hesap kat işlemi uygulanarak Gebze 3. Noterliğinin 21.03.2018 tarihli ihtarnamesinin çıkarıldığı, ihtarnamenin davalıya tebliğ şerhlerine göre iade edildikleri, 6102 sayılı TTK’nın 7/1. maddesine göre, kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt faizi yürütülemeyeceğinin belirtildiği ve ihbar edilmeden asıl borçlunun temerrüdü yönünden kefillerden temerrüt faizi istenemeyeceğinin belirtildiği, buna göre asıl borçlunun borcunu ödemediği müteselsil kefile ihbar edilmedikçe asıl borçlunun temerrüdü nedeniyle oluşan temerrüt faizinden müteselsil kefilin sorumlu olmayacağı, kefilin ancak kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu olacağından kendi temerrüdü sonucu ortaya çıkan temerrüt faizleri ve fer’ilerinden sınırsız olarak sorumlu tutulabileceğinden (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 12/06/2019 tarihli 2018/3501 E. 2019/3769 K. sayılı ilamı), davalı kefillerin takipten önce temerrüde düşmediği, davacının davalı kefiller yönünden takip tarihinden itibaren temerrüt faizi talep edebileceği kanaatine varılmış, kredi sözleşmesinin incelenmesinde takibe konu edilen meblağın kefalet limitleri dahilinde olduğu, karşılıksız çekler yönünden ödenen zorunlu karşılıkların da kefalet kapsamında olduğu ve buna göre takibe yapılan itirazın alınan bilirkişi raporuna göre kısmen haksız olduğu sabit görülmüş, davacı bankanın davalı asıl borçlu Akyıldız Plastik ve Alüminyum Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. Yönünden 60.955,98 TL asıl alacak, 208,96 TL işlemiş faiz ve 20.45 TL BSMV olmak üzere toplam 61.175,39 TL ve değişen oranlardaki faizlere göre alacaklı olduğu ,diğer davalı kefiller yönünden 60.955,98 TL asıl alacak ve değişen oranlardaki faizler yönünden alacaklı olduğu tespit edildiğinden davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile haksız çıkılan miktar likit görüldüğünden bu miktar üzerinden davalıların icra inkar tazminatına mahkumiyetine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…” şeklindeki gerekçeyle, davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, davalıların Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2018/36786 Esas sayılı takip dosyasına yapmış oldukları itirazın kısmen iptali ile takibin; Davalı asıl borçlu Akyıldız Plastik ve Alüminyum Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. yönünden 60.955,98 TL asıl alacak, 208,96 TL işlemiş faiz ve 20.45 TL BSMV olmak üzere toplam 61.175,39 TL üzerinden ve bu meblağa 9.545,98 TL’lik kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar %28,08, 1.410,00 TL’lik kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar %72 oranında işletilecek temerrüt faizi ile birlikte devamına, Diğer davalı kefiller yönünden 60.955,98 TL asıl alacak üzerinden ve bu meblağa 9.545,98 TL’lik kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar %28,08, 1.410,00 TL’lik kısmına takip tarihinden tahsil tarihine kadar %72 oranında işletilecek temerrüt faizi ile birlikte devamına, Alacak likit olduğundan İİK’nın 67/2. maddesine göre 61.175,39 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranındaki icra inkar tazminatının (davalı kefillerin müteselsilen sorumlu oldukları miktar 60.955,98 TL üzerinden hesaplanacak) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, Fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiş karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Eldeki dosyada; davacı Banka ile davalı Akyıldız Plastik ve Alüminyum Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., 10/04/2013 tarihli 250.000,00- TL bedelli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, diğer davalıların ise müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile Genel Kredi Sözleşmesi’ni imzaladıkları, kredi borç edimlerini yerine getirmemeleri ve sözleşmenin diğer maddelerini ihlal etmeleri sebebiyle kredinin kat’ına ilişkin Gebze 3. Noterliği vasıtasıyla 21/03/2018 tarihli 13759 yev. nolu ihtarname keşide edildiği, davalılara gönderilen hesap kat ihtarnamelerinin tümünün 23.03.2018 tarihi itibariyle iade edildiği, davalıların takip tarihinden önce temerrütlerinin oluşmadığı, dosyaya davacı Bankanın Azami Kredi (TL) Faiz Oranı TCMB bildirimlerinin incelenmesinde, inceleme akdi faiz oranının %36 olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda,takip talebinde; asıl alacak tutarına işletilmek şartıyla, yukarıdaki tablonun 1. sırasında gösterilen kredi alacağı için %72 oranında, 2. sırasında gösterilen kredi kartı kredisi için %28,08 oranında talep etmiş olduğu temerrüt faizi oranlarının taraflar arasında akdedilmiş Genel Kredi Sözleşmesi şartlarına ve mevzuata uygun olduğu belirtilmiş ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/19-1650 Esas, 2019/507 Karar sayılı ve 02/05/2019 tarihli ilamında da belirtildiği üzere; 6102 sayılı TTK’nın 8/1. maddesinde ticari işlerde faiz oranının serbestçe belirleneceği düzenlenmiş, aynı Kanunun 9. maddesinde, ticari işlerde kanuni, anapara ile temerrüt faizi hakkında ilgili mevzuat hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükümde atıf yapılan mevzuat 3095 sayılı Kanun hükümleri olup, 3095 sayılı Kanunda akdi faiz oranı yönünden bir sınırlama mevcut değildir.
6102 sayılı TTK’nın 8. ve 9. maddeleri ticari işler bakımından özel hüküm niteliğinde olduğundan, ticari işlerde 6098 sayılı TBK’nın 88. ve 120. maddeleri uygulanamaz. Öte yandan bankaların Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’na bildirdikleri ancak müşterilerine uygulamadıkları akdi faizlerin temerrüt faizinin tespitinde esas alınamayacağı yukarıda anılan Hukuk Genel Kurulu kararında belirtilmiştir. Temerrüt faizi hesabında esas alınacak akdi faiz oranının TCMB’ye bildirilmiş olması yeterli olmayıp, bu oranın, temerrüt tarihi itibariyle dava konusu kredi türünde emsal krediler için bankaca fiilen uygulanıp uygulanmadığı, yürürlükte olup olmadığının da tespiti gerekmekte olup, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihadı da bu yöndedir (18/06/2019 tarih 2018/2511 E. 2019/3854 K. sayılı emsal kararı).
Somut olayda bankanın temerrüt tarihi itibariyle TCMB’ye bildirdiği kısa orta ve uzun vadeli cari kredi faizlerinden en yüksek olanının %72 olduğu dosyaya mübrez bildirimden anlaşılmakla birlikte, 29/01/2018 temerrüt tarihi itibariyle bu akdi faiz oranının müşterilere uygulandığına dair dosyaya herhangi bir delil sunulmamıştır. Şu halde mahkemece davacı banka vekiline; 6100 Sayılı HMK’nın 31 maddesi kapsamında; temerrüt tarihi itibariyle TCMB’ye bildirdiği kısa orta ve uzun vadeli cari kredi faizlerinden en yüksek olanının müşterilere fiilen uygulandığını gösterir delillerini sunması için sonuçları hatırlatılarak kesin süre verilmesi, sözleşme hükümleri, üst sınır olarak TCMB’ye bildirilen oranlar ve bankanın temerrüt tarihi itibariyle her bir kredi türü yönünden emsal kredilerdeki fiili uygulaması dikkate alınarak temerrüt faiz oranının ve banka alacağının tespiti yönünde ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan istinafa başvuran davalılar vekili, aleyhlerine icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini de istinaf sebebi olarak ileri sürmüş iseler de dava ve takip konusu kredi alacakları genel kredi sözleşmesinden doğan İİK’nın 67. maddesi anlamında likit (bilinebilir, belirlenebilir) nitelikte olduklarından ve yargılama sırasında Dairemizce alınan raporlarla takip tarihi itibarıyla hesaplanan miktarda kredi borçları bulunduğu, dolayısıyla davalı kefillerin dava konusu icra takibine itirazlarının da, haksız olduğu anlaşıldığından, mahkemece davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalılar vekili tarafından temerrüt şartlarının oluşmadığı iddia edilmiş ise de; ilk derece mahkemesi tarafından alınan bilirkişi raporunda, davalı şirket yönüyle temerrüt tarihinin, takip tarihi olarak dikkate alındığı ve temerrüt faizinin de takip tarihinden itibaren hesaplanmış olduğundan, davalılar vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece, davacı banka vekiline; 6100 Sayılı HMK’nın 31. maddesi kapsamında; temerrüt tarihi itibariyle TCMB’ye bildirdiği kısa orta ve uzun vadeli cari kredi faizlerinden en yüksek olanının müşterilere fiilen uygulandığını gösterir delillerini sunması için sonuçları hatırlatılarak kesin süre verilmesi, sözleşme hükümleri, üst sınır olarak TCMB’ye bildirilen oranlar ve bankanın temerrüt tarihi itibariyle her bir kredi türü yönünden emsal kredilerdeki fiili uygulaması dikkate alınarak temerrüt faiz oranının ve banka alacağının tespiti yönünde ek rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalıların; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2021 tarih, 2019/363 Esas – 2021/290 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

2-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
3-İstinaf edenler tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-(1)-g) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/01/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*