Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2551 E. 2023/708 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2551
KARAR NO : 2023/708

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2022
NUMARASI : 2015/1042 Esas – 2022/227 Karar

ASIL DAVA
DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1- … (T.C. NO: …) – …
2- … – …
3- … (T.C. NO: …) – …
4-… (T.C. NO: …) – …
5-… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
DAVA TARİHİ : 16/10/2015

BİRLEŞEN DAVA : KOCAELİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 2016/672 Esas Dosyası
DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …

DAVA TÜRÜ : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 11/05/2016
KARAR TARİHİ : 05/05/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 02/06/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının 10.02.2011 tarihinde kurulan davalı şirketin ortağı olduğunu, kuruluş tarihinde şirketin hisse dağılımının; … 420-400 pay. … 420-400 pay. … 420- 400 pay., …r *620-400 pay ve … 9420-400 pay olduğunu, kuruluş sicil gazetesinc göre şirketin kuruluş sermayesinin 100.,000,00 TL olduğu, şirketin idaresinin 20 yıl süre ile ortaklardan … ve …’a verildiğini, 27.04.2011 tarihinde alınan genel kurul kararıyla …’in temsil ve ilzam yetkisi kaldırılarak. şirketi temsil ve ilzam yetkisi münhasıran …’a verildiğini, bu genel kurul kararındaki imzanın davacıya ait olmadığını, diğer ortakların da birlikte toplantıya iştirak etmediğini, davacının katılmadığı bir toplantıya kendileri ile birlikte katıldığını iddia eden diğer ortakların bu kararı imzalamakla suç işlediklerini ve işlenen suça iştirak ettiklerini, alınan karardaki imzaların gerçek olmadığı için …’un münferit imza ile şirketi temsil etme yetkisinin hukuken geçersiz olduğunu ve bugüne kadar şirketi temsil ve ilzamla almış olduğu tüm kararları, atılan tüm imzaları ve yapmış olduğu tüm işlemlerin geçersiz hale geldiğini, bu genel kurul kararının TTK’nın 622. maddesi uyarınca butlanla sakat olduğunu, bu nedenle yasal bir temsilci bulunmadığından. şirketin derhal bir kayyuma teslim edilmesinin zorunlu olduğunu, usulsüzlükler nedeniyle davacının ortaklara ve davalı şirkete güveninin kalmadığını. 2011 yılında kurulan şirketin 5 yıl boyunca ortaklarına kar payı dağıtmadığını., davacının hissedarı olduğu şirketin kar-zarar durumunu dahi bilmediğini, nominal değerinin 100.000.00 TI. olsa da gerçek değerinin mevcut malvarlığı ve ticari itibar değer toplamının 2.000.000,00 ‘TL nin üzerinde olduğunu, bu durumun dava aşamasında yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu ortay çıkacağını beyan ederek, davacı şirketin tasfiyesine, talebin uygun görülmemesi halinde ortak payının gerçek değerinin tespit olunarak bu değerin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına, şirketin yasal temsilcisi bulunmadığından, önleyici tedbir olarak şirkete kayyum atanmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı şirketin tasfiyesi ve şirkete kayyum atanmasına ilişkin talebe yönelik olarak yasanın aradığı hiçbir şartın gerçekleşmediğini ve haklı bir neden bulunmadığını, davacının şirket ortaklarından olduğunu, bir dönem davalı şirket tarafından işletilen Özel Mavi Ağız ve Diş Sağlığı Potikliğinde diş hekimi olarak çalıştığını, ancak 2015 Mayıs ayından itibaren ortaklık yükümlülükleri ile iş hukukuna ilişkin yükümlülüklerine aykırı davrandığını, çalıştığı dönemde pek çok hasta şikayeti alındığını, davacının olumsuz – davranışlarına – ilişkin olarak – ihtarmameler keşide edildiğini. davacının bu ihtarnamelere itirazda bulunmadığını ve gereklerini yerine getirmediğini, diğer ortakların bilgisi ve rızası olmaksızın davalı şirkete ait belge, alet ve müşteri listelerini alıp işyerinden götürdüğünü, davacının bu davranışlarına ilişkin tutanaklar olduğunu. yine diğer ortakların bilgisi ve rızası dışında şirket kasasından mühtelif tarihlerde para alındığının yazılı belgeler ile tespit edildiğini, davacının çalışmış olduğu hastaların ödediği parayı geri istediğini, davacının yanlış dedavi uygulaması, randevularını iptal etmesi ve tedavide ilerleme sağlanamaması nedeniyle 2015 yılında iki hastaya para iadesi yapıldığını, davacının 27.11.2011 tarihli genel kurul tutanağındaki imzanın kendisine ait olmadığına yönelik iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 4.5 yıl sonra imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürdüğünü, …’un 4.5 yıldır uyguladığı işlemlere itiraz etmediğini, şirketin tasfiyesine haklı bir neden olarak kabulünün mümkün olmadığını, …’in hisse devrine ilişkin alıman kararlarda ve yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı beyan ederek; şirket ortakları …, …, Emil Altiti yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, terditli dava şartları bulunmadığından ve süresinde açılmadığından davanın usulden ve esastan reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 27/04/2011 ve 18/01/2016 tarihinde yapılan genel kurullarda alınan kararların butlanla sakat olduğunun ve yokluğunun tespitine, her iki genel kurul kararının ayrı ayrı yürütülmesinin geri bırakılmasına, şirketin önceki müdürünün şirketten ayrıldığı, yeni şirket müdürünün ise hiç yapılmayan bir genel kurul kararı ile şirket müdürü olarak atanmış olmasından ve bu kararında yok hükmünde olması nedeniyle şirkete kayyım atanmasına, ayrıca bu davanın mahkememizin 2015/1042 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … A – ANA DOSYA BAKIMINDAN ; Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;
1-Şirketin tasfiyesine ilişkin davanın REDDİNE,
2-Davacı ortağın TTK 636/3. Maddesi gereğince davalı Özel Sembol Ağız ve Diş Sağlığı Hizmetleri Ticaret Ltd. Şti. ‘ nden çıkartılmasına,
3-Davacının hissesine mukabil sermaye payı rayiç değeri olan 27.633,16 TL ‘ nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı şirketten alınarak davacıya ödenmesine,
4-Fazlaya ilişkin talebin reddine
B-BİRLEŞEN DOSYA BAKIMINDAN; Davanın reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı asıl dava davalıları ile asıl ve birleşen davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Asıl dava davalıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl dava yönünden kısmen kabul kısmen ret hükmü kurulmasına rağmen, ret hükmü yönünden, davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini; her iki dava yönünden ret hükümleri nedeni ile davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini; asıl dava yönünden, davacı davasını terditli açtığından ve Mahkemece kısmen kabul kısmen ret hükmü kurulduğundan, söz konusu yargılama giderlerinin taraflar arasında paylaştırılması gerektiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Asıl ve birleşen davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her ne kadar sayın mahkemenin vermiş olduğu karar davacı lehine görünmekte ise de davacının hissesine düşecek sermaye payı hem dava aşamasında yapılan hisse artırımları sonucu davacı hissesi %20’den %5’lere düştüğü için hem de şirketin reel değeri şirketin defter değerinden daha yüksek olduğu için davacı mağdur edildiğini; bu sebeple sayın mahkemenin vermiş olduğu resen çıkartılma kararı hukuki olmakla birlikte adil olmadığını; şirketin tasfiyesi yerine davacının resen çıkartılmasına karar verilmesi hukuka aykırı olduğunu; resen çıkartmaya karar verildikten sonra davacı hissesinin %20 yerine %5 olarak hesaplanması ve 110.531,64 TL ödenmesi yerine 27.633,16 TL ödenmesine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu; ayrıca sayın mahkeme bu 27.633.16-TL nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile ödenmesine hükmetmiş olup, dava ticari şirket, tasfiye, çıkartmaya ilişkin tamamen ticari ilişkiden kaynaklanmakta olup uygulanması gereken faiz ticari en yüksek faiz olması gerekirken yasal faize hükmedilmiş olması da hukuka aykırı olduğunu; birleşen dosya bakımından, aslında hiç toplanmamış bir genel kurul toplanmış gibi tutanak düzenlenmesi, (toplantıya katılmış olup olmamanın davaya tesiri olsun veya olmasın) ortada sahte bir genel kurul toplantı tutanağının bulunması, bu toplantıda yeni genel müdür atanması usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının imzasının bulunmamasını red olarak kabul ettiğimizde %80 çoklukla alınmış olan bu kararın, usuli bir karar olduğunu; bu nedenle, bu genel kurul kararının yokluğu ya da butlanı söz konusu olamayacağını beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2022 Tarih – 2015/1042 Esas – 2022/227 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava; şirket tasfiyesi, olmadığı takdirde davacı ortağın şirketten çıkartılarak ayrılma akçesinin ödenmesi istemine ilişkindir.
Birleşen dava; genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davalı şirketin 10/02/2011 tarihinde davacı, dava dışı Semih Taşveren, davalı …, davalı … ve dava dışı … tarafından kurulduğu ve her bir kurucu ortağın %20 ve 400 pay sahibi olduğu, daha sonra ….’in hisselerini davacı dışındaki diğer ortaklara eşit olarak sattığı, birleşen davaya konu 27/04/2011 tarihli karar ile şirketin adresinin taşınmasına ve …’in müdürlük görevinin sona erdirilmesi ile …’un 20 yıl süreyle şirketin münferit yetkili müdür olarak atanmasına karar verildiği, davacının asıl davada 27/04/2011 tarihli karardaki kendi adına atılan imzanın kendisine ait olmadığı ve şirketteki usulsüzlükler nedeniyle diğer ortaklara güveninin kalmadığını belirterek şirketin tasfiyesi, olmadığı takdirde şirketten ayrılmasına ve ayrılma akçesi ödenmesini talep ettiği, asıl dava devam ederken şirketin 07/03/2016 tarihli karar ile şirket sermayesini düzenleyen ana sözleşmenin 7. Maddesini değiştirerek şirket sermayesinin 100.000,00 TL’den 400.000,00 TL’ye çıkarıldığı ve yeni pay dağılımının davalılar … (eski adı: Muhammet Al Titi), … ve …’un (Esra Demir hissesini satın alan yeni ortak) paylarının ayrı ayrı 2533 paya karşılık 126.650,00 TL, davacının payının 400 paya karşılık 20.000,00 TL olarak belirlendiği, davacının birleşen dava ile 27/04/2011 tarihli karar ile 07/03/2016 tarihli kararların yok hükmünde olduğunun tespitini talep ettiği, bir kısım davalıların, davacının 27/04/2011 tarihli karardan asıl dava tarihine kadarki geçen sürede müdür değişikliğini bilmesine rağmen sessiz kaldığı, davacının hatalı tedavileri nedeniyle hastalara tedavi ücretlerinin iade edildiğini, şirketi zarara uğrattığını, davacının iyi niyetli olmadığını belirterek asıl davanın, alınan kararların usulüne uygun olması nedeniyle birleşen davanın reddini istedikleri, ilk derece mahkemesince bilirkişilerden rapor alındıktan sonra asıl davada davacının şirketten çıkma ve ayrılma akçesi isteminin kabulüne, birleşen davanın reddine karar verildiği, karara karşı asıl dava davalıları ile asıl ve birleşen davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
1-Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede;
492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre; “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (2. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (15. md.). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30. madde hükmü uygulanır [16-(4) md.]. Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınır (21. md.). (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar ve ilâm harcının 1/4 ü peşin alınır (28. md.). Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (30. md.). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32. md.). HMK’nın 120-(1) maddeye göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Harçlarla ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir.
Davanın açılması harca tâbi usuli bir işlemdir. Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde ise ne gibi işlemler yapılacağını 30. ve 32. maddelerinde hükme bağlanmıştır.
Davacının, asıl davadaki terditli talebi olan ayrılma akçesi yönünden dava açılırken harç alınmadığı, hüküm altına alınan miktar yönünden eksik harcın tamamlanmadığı, davacının ayrılma akçesi yönünden değer arttırımı veya ıslah dilekçesinin bulunmadığı anlaşılmakla 492 sayılı Harçlar Kanunun’un 30. ve 32. maddesi ile 6100 sayılı HMK’nın 115. madde hükümlerince işlem yapılarak eksik harcın tamamlatılarak davanın esasına girilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
2-Kabule göre de;
Birleşen davaya konu kararların genel kurul kararı mı yoksa yönetim kurulu kararı mı olduğunun karar başlığında yazılı olmadığı ancak kararlarda tüm ortakların adlarının yazılı olması (27/04/2011 tarihli karardaki davacı imzasının davacıya ait olmaması ile 07/03/2016 tarihli kararda davacının isminin altında imzasının olmaması hususlarından bağımsız olarak) dikkate alındığında genel kurul kararı oldukları ancak Ticaret Sicili Müdürlüğünden gelen yazılara göre, genel kurul çağrı işlemlerinin yapılmadan toplanarak karar alındığı, bu durumda ise 6102 sayılı TTK’nın 617-(3) maddesi uyarlamasıyla limited şirketlerde uygulanması gereken 416. maddesi hükümlerinin gerekçeli kararda tartışılmadan davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından kararın bu nedenle de kaldırılması gerekmiştir.
3-Kaldırma nedenlerine göre diğer istinaf istemlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; asıl dava davalıları ile asıl ve birleşen davacı vekilinin istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4) maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
a-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2022 Tarih – 2015/1042 Esas – 2022/227 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf Karar Haçlarının, talepleri halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
3-İstinaf edenler tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-(1)-g) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/05/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*