Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2492 E. 2022/2203 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/2492
KARAR NO :2022/2203

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :15/09/2022
NUMARASI :2022/691 Esas (derdest dosya)

İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN/DAVACI :…(T.C. NO:…) – …
VEKİLİ :Av. … – …
KARŞI TARAF
DAVALI :… – …

DAVA :Menfi Tespit
TALEP :İhtiyati tedbir
DAVA TARİHİ :25/08/2022

KARAR TARİHİ :13/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ :23/12/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı taraf arasında 08.10.2015 tarihli taşınmaz satımı uyarınca … adresinde yer alan 2446 ada, 1 parsel numaralı taşınmazın 150.000,00-TL bedel karşılığında davacıya satıldığını, satış bedelinin 130.000,00-TL’sinin davacı tarafından davalıya nakit olarak ödendiğini,kalan bakiye için ise taraflar 09.10.2015 tarihli sözleşme akdettiğini ve davacının taşınmazın iskanının alınması karşılığında, 15.01.2016 vade tarihli, 6.700-USD bedelli senedi davalıya verdiğini ancak, davalı tarafından taahhüt edilen süre zarfında iskan alınmadığını,davalı ile yapılan sözleşme gereğince davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalının ise taşınmazın iskanının alınması edimini ifa etmediğini,bu nedenle davalıya iskan alınması karşılığı verilen senedin geçersiz hale geldiğini, davalıya verilen senedin teminat senedi olduğunu; alacak ilişkisinin geçersiz olması nedeniyle bedelsiz senet haline geldiğini beyanla, İİK’nın madde 72/2 hükmü gereği Mahkemece belirlenecek teminat bedeli ile senedin icra takibine konulmasını önleyici ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden/davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararının reddi yönündeki kararına katılmadıklarını davacı tarafından davalıya verilen senet teminat senedi vasfını haiz olup alacak ilişkisinin geçersiz olması nedeniyle teminat senedi vasfını kaybettiğini yerel mahkemece verilen ret kararında eksik inceleme yaparak hüküm kurduğu aşikar olup söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan bozulması gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Karşı taraf/davalı tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/691 Esas 15/09/2022 tarihli Ara Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava gayrimenkul satış sözleşmesi nedeniyle, bağımsız bölümü satın alan davacı tarafından müteahhide verilen senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olup, senedin icra takibine konulmasını önleyici ihtiyati tedbir konulmasını talep edilmiştir.
İlk derece mahkemesince,”… HMK’nın 390/3 bendi ile ispat koşulları düzenlenmiş olup, buna göre tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Bu yasal çerçeve içerisinde davacının ihtiyati tedbir talebi değerlendirildiğinde; taraflar arasında 08.10.2015 tarihli sözleşmenin imzalandığının belirtildiği, dava dilekçesi ekinde anılan sözleşmenin bulunmadığı, sözleşmenin ifası ile ilgili olarak uyuşmazlıklar bulunduğu, ihtiyati tedbir için yaklaşık ispat şartının gerçekleşmediği, ihtiyati tedbir talebinin davanın esasını çözer nitelikte talepler içerdiği, yargılama sonunda elde edilebilecek sonucu önceden sağlayan ve davaya konu uyuşmazlığı esastan çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği değerlendirilerek ve ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı kanaat ve sonucuna varılarak, aşağıdaki karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçeyle, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş, karara karşı ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 389. maddesinde, ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale gelebileceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi veya şartı olarak kabul edilmiştir. Bu şartlardan birisinin mevcudiyeti halinde, mahkemece, uyuşmazlık konusu taşınmaz hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.
İhtiyati tedbirde asıl olan ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir.
İhtiyati tedbire esas olan hakkında iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun ”uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (madde 389/1). Ancak özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir.
İİK’nın m.72/II gereğince “İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” denilmektedir.
Davacının dava dilekçesinde taraflar arasında taşınmaz satış sözleşmesi yapıldığının ileri sürüldüğü, dilekçe ekinde lehdar kısmı boş bırakılmış, üzerinde bedelinin nakden alındığı yazılı olan bono sureti, senedin iskan alım bedeli olarak verildiğinin ifade edildiği, 09.10.2015 tarihli, taraflar ve bir tanığın imzasının bulunduğu adi yazılı belge ile 20.10.2015 tarihli ihtarname örneğinin sunulduğu, taşınmaz satış sözleşmesinin sunulmadığı, davanın 25/08/2022 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Kıymetli evrakın (bononun) en önemli özelliklerinden birisi de tedavül (dolaşım) niteliğidir. Nama yazılı olmayan kıymetli evrakın ihtiyati tedbir yolu ile ciro edilmesinin önlenmesi konusunda verilecek ihtiyati tedbir kararları işin niteliğine aykırı olduğu gibi davada taraf olmayan aleyhine geçici hukuki koruma niteliğinde olan ihtiyati tedbir kararı verilmesi sonucunu doğurur.
Karar başlığında; davacının T.C. Kimlik numarasının yazılmaması ile davacı vekilinin adresinin yazılmaması İİK’nın 260. ve kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 391-(2) maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Somut olayda, dosya kapsamına göre talep ve karar tarihi itibarı ile mübrez delillerin HMK’nın 390/3 maddesinde düzenlenen yaklaşık ispat için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Kaldı ki; kişisel def’ilere dayanarak açılan menfi tespit davasında senetlerin iyiniyetli üçüncü kişilere ciro edilmemesi ve üçüncü kişiler tarafından icraya konulmaması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı, diğer bir deyişle, davanın tarafı olmayan üçüncü kişileri etkileyecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği, dolayısıyla ihtiyati tedbir talebinin şartlar oluşmadığından reddine dair verilen ara kararın yerinde olduğu anlaşılmakla ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; İhtiyati Tedbir Talep Eden/Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yolu için yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/12/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*