Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2409 E. 2022/2224 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/2409
KARAR NO :2022/2224

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI :2022/683 Esas
TARİH :19/07/2022 Tarihli Ara Karar

İHTİYATİ HACİZ/TEDBİR
TALEP EDEN/DAVACI :MAKFEN MAKİNE KİMYA İNŞAAT MÜHENDİSLİK SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ :Av. … – …
KARŞI TARAF/
DAVALILAR :1-… (T.C. NO: …) – …
:2- CARPRESTİJ MOTORLU ARAÇLARSAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
TALEP :İhtiyati Tedbir/ İhtiyati Haciz
DAVA :Alacak
TALEP TARİHİ :19/07/2022

KARAR TARİHİ :20/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ :21/12/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
İhtiyati haciz/tedbir talep eden davacı vekili dava dilekçesinde; İhtiyati tedbir isteyen şirketin uzun yıllardır kimya, petrol-kimya, gıda, ilaç, balıkçılık ve makine gibi birçok sektörün prosesinde kullanılan makine ve ekipmanların üretimi işini yaptığını, İhtiyati haciz/tedbir isteyen şirketin çalıştırdığı personelin işe gidiş geliş servis ihtiyacını gidermek için servis aracı satın almaya karar vermiş olup, karşı tarafın ‘sahibinden.com’ satış sitesi üzerinden yayınlamış olduğu 03/03/2022 tarih ve 950909912 numaralı ilanı görerek ilanda yer alan 2021 model, 19+1 koltuklu, 0 km 540.000,00-TL ilan bedelli Ford Transit Deluxe 170 Ps orijinal aracın satın almak için karşı tarafta bulunan … ve çalışanı olan … … ile irtibata geçtiğini, görüşmeler neticesinde tarafların aracın 535.000,00-TL bedel ile İhtiyati haciz/tedbir isteyen şirkete satışı için karşılıklı olarak anlaştıklarını, tarafların anlaşması sonrasında karşı tarafça İhtiyati haciz/tedbir isteyen adına 17/03/2022 tarihli proforma fatura düzenlendiğini, proforma faturada … şase nolu aracın 40 iş günü içerisinde İhtiyati haciz/tedbir isteyen şirkete teslim edileceğinin karşı tarafça kabul beyan ve taahhüt edildiğini, fakat tüm satış bedellerinin İhtiyati haciz/tedbir isteyen şirket tarafından ödendiği halde en geç 16/05/2022 gününe kadar teslim edilmesi gereken aracın İhtiyati haciz/tedbir isteyen teslim edilmediğini, İhtiyati haciz/tedbir isteyen şirketin söz konusu aracın satın alınması sürecinde satış bedelinin 5.000,00-TL’lik kısmını 18/03/2022 tarihinde ‘ford Transit araç kapora bedeli’ açıklamasıyla karşı tarafta bulunan Carprestij Motorlu Araçlar Ltd. Şti.’nin Ziraat Bankası hesabına gönderildiğini, bakiye 530.000,00-TL’lik satış bedelinin ise taşıt kredisi yoluyla banka tarafından … adına ödendiğini, karşı tarafın satış konusu aracı teslim etmediği gibi aynı aracı sahibinden.com satış sitesi üzerinden aynı ilan numarası ile yeniden satmaya çalıştığını, aracın teslim edilmesi amacıyla davalılara Kartal 23. Noterliğinden gönderilen 25/05/2022 tarihli 14128 sayılı ihtarnameye rağmen davalıların aracı teslim etmediğini, davalıların bu yöntemle çok sayıda kişiyi dolandırdıklarını, aracın trafik tescilinin henüz yapılmadığını ve taraflar arasında geçerli bir satış sözleşmesi bulunduğunu belirterek dava konusu aracın mülkiyetinin kendilerine ait olduğunun tespiti ile teslimi ve tescili , olmadığı taktirde aracın rayiç bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini bu talebin de kabul görmemesi halinde ödemiş oldukları 535.000,00-TL’nin denkleştirici adalet ilkesine göre belirlenerek dava tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte tahsilini ve ayrıca araç kiralamak zorunda kalmaları sebebiyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, davalı tarafça İhtiyati haciz/tedbir isteyen satılan ve bedeli tahsil edildiği halde teslim edilmeyen … şase nolu 2021 model Ford Transit aracın resmi kayıtlarına kaydı olarak tedbir konulmasını, kaydı olarak bunun mümkün olmaması halinde İhtiyati haciz/tedbir isteyenin mağduriyetinin giderilmesi bakımından söz konusu aracın fiili olarak İhtiyati haciz/tedbir isteyene teslimini, fiili veya kaydı olarak böyle bir aracın tespit edilememesi halinde ise karşı tarafın mal kaçırma saiki ve İhtiyati tedbir isteyenin mağduriyeti de dikkate alınarak İhtiyati tedbir isteyene ait güncel rayiç alacak hakkının teminat altına alınması amacıyla karşı tarafa ait araç ve taşınmazlar ile banka hesapları ve 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
Karşı taraf/davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; aracın satış bedelinin davacının iddia ettiği gibi 535.000,00-TL değil 565.000,00-TL olduğunu, zira bu proforma fatura ile kredi çektiğini, davacının araç bedelini tam ödemediğini, davalı araç bedelinin tam ödenmesi ile aracı teslim etmeye hazır olduğunu belirttiğini, dava konusu yapılan araç henüz trafik siciline kaydedilmediğinden üzerine tedbir konulmasının mümkün olmadığını, proforma faturada da bu proformanın bir teklif mahiyetinde olduğunu, bir geçerlilik süresinin bulunduğunu, araç şase numarasının da değişiklik gösterebileceği faturanın üzerine yazıldığını, davacı tarafın delilleri arasında savcılık şikayetini de saydığını, böyle bir şikayet var ise evvela bu şikayetin akıbeti bekletici mesele yapılması gerektiğini, zira davacının davasının temelinin dolandırıldığı iddiasına dayandığını, bu iddianın ispatı yada asılsız olmasının davanın sonucunu belirleyeceğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı İhtiyati tedbir/ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir/ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kurumlarının hukuki olarak faklı hüküm ve şartlara haiz olduğunu, her bir kurumun birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiğini, ihtiyati tedbirde dava konusu olan menkul veya gayrimenkul hakkında önleyici nitelikte tedbir alındığını, ihtiyati hacizde ise alacaklının para alacağının ödenmesinin güvence altına alındığını, dolayısıyla öncelikli olarak yapılması gerekenin davaya konu yapmış oldukları araçla ilgili olarak tedbir hükümlerinin uygulanması gerektiğini, aksi durumda karşı tarafa ödedikleri rayiç bedelin güvence altına alınmasına yönelik ihtiyati haciz hükümlerinin uygulanması gerektiğini, fakat mahkemenin ayrı ayrı değerlendirmesi gerekirken tedbir ve ihtiyati hacze ilişkin taleplerini birlikte değerlendirerek sözleşmenin halen ayakta olduğu ve davacının karşı taraftan muaccel olmuş bir alacağının varlığını ispat edemediği gibi tek bir gerekçeyle ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı gibi ihtiyati haciz şartlarının da bulunmadığını belirttiğini, söz konusu aracın tescil işleminin yapılmadığı nazara alındığında herhangi bir şekilde 3. kişilere yönelik mülkiyet hakkı ihlali oluşmayacağından karşı tarafın kötü niyetini ve mal kaçırma saikinin önüne geçilerek HMK’nın madde 389 gereği üzerine ivedilikle tedbir koyulmasını isteme taleplerinde herhangi bir usul ve yasaya aykırılığın bulunmadığının kabulünün gerektiğini, davalı tarafın huzurdaki dava konusunda olduğu gibi özellikle proforma fatura düzenleyerek yüzlerce insanın mağduriyetine neden olan ve neden olmaya devam eden şahıslar olduğunu, mahkemenin davalı tarafın işbu kötü niyetini göz ardı etmeden karar vermesi gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Karşı taraflarca istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/683 Esas 19/07/2022 tarihli Ara Kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Talep, terditli olarak ihtiyati tedbir veihtiyati haciz istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince; “….Somut olayda; Satışa konu edilen ve proforma faturada belirtilen … Şase No’lu 2021 model Ford Transit arac tescil edilmiş bir araç değildir , dolayısıyla sicil kaydı bulunmadığından aracın kaydına tedbir konulaması ve bu suretle tedbire konu yapılması da mümkün değildir. Yerleşik içtihatlara göre icap niteliğinde olan dosyaya sunulmuş 17/03/2022 tarihli proforma faturada anılan şase numarası yazılmasına karşılık devamında belirtilen şase numarasının duruma göre değişiklik gösterebileceği ve gerçek şase numarasının tescil aşamasında belli olacağı açıkça yazılmıştır. Talep edenin faturadaki bu kayda bir itirazının olmadığı ve proforma faturadaki şase numarasının mutlak olmadığı anlaşılmaktadır. Tescilli olmayan talebe konu … Şase No’lu aracın fiili olarak doğrudan talep edene teslimi yönünde verilecek bir tedbir kararı da uyuşmazlığı esastan çözer nitelikte olduğu gibi bu halde araç üzerinde tescil ile talep edenin sözleşmeden doğan şahsi hakkına nazaran üstün hak niteliğinde olan mülkiyeti edinmiş olma ihtimali bulunan üçüncü kişilerin mülkiyet hakkının ihlal olacağı açıktır. Davacının ileri sürdüğü hak sözleşmeden doğan şahsi bir haktır. Taraflar arasında ileri sürülen satış ilişkisinin menkul satışı hükmünde olduğu açıktır. İki taraflı borç yükleyen menkul satış sözleşmesinde satıcının teslim borcunu yerine getirmemesi ve borçlunun temerrüte düşmesi halinde alıcının seçimlik haklarını kullanabileceği Borçlar Kanununda düzenlenmiştir. Alıcının karşı tarafa ödediği satış bedelinin iadesini isteyebilmesi ve bu iade alacağının muaccel olabilmesi için satış sözleşmesinin feshedilmiş olması gerekmektedir. Davacı tarafça ileri sürülen satış sözleşmesinin feshedildiğine dair TTK’nın 18/3 maddesi uyarınca karşı tarafa bildirim yapıldığına yönelik bir delil dosyaya sunulmamıştır. Gönderilen ihtarname teslim talebine ilişkin olup fesih bildirimini içermemektedir. Kaldı ki davacı taraf da dilekçesinde taraflar arasında geçerli bir satış sözleşmesinin bulunduğunu ifade etmektedir. Bu durumda ileri sürülen sözleşmenin halen ayakta olduğu, davacının karşı taraftan muaccel olmuş bir bedel iadesi alacağının varlığını yaklaşık olarak da ispat edemediği, bu haliyle ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığı gibi ihtiyati haciz şartlarının da bulunmadığı değerlendirilmekle taleplerin reddine karar verilmiştir. ..” şeklindeki gerekçeyle;davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine, karar verilmiş karara karşı İhtiyati tedbir/ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı delillere göre; İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden şirket, karşı taraf ile araç alım satımı konusunda anlaştıkları, araç bedelinin satıcıya ödendiğini ve proforma fatura düzenlendiği, ancak aracın teslim edilmediğini ileri sürerek, satışa konu aracın kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasını, bu mümkün değilse aracın fiilen tedbiren teslimini, bunun da mümkün olmaması halinde ise karşı tarafın araçları, taşınmazları ve 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince karar yerinde yazılan gerekçelerle her iki talebin de reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İhtiyati haciz talebi yönünden yapılan incelemeye göre;
İİK’nın 257-(1) maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir”.
İİK’nın 257-(2) maddesi; “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder”.
İİK’nın 258-(1) maddesi; ” … Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur … ” hükmü düzenlenmiştir.
Rehinle temin edilmemiş muaccel bir alacağın var olması halinde ihtiyati hacze karar verilebilir. Mahkemece ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi şart olmayıp alacağın varlığı hakkında yeterli kanaate sahip olunması için mahkemeye bu konuda delillerin sunulması yeterli kabul edilmelidir. Başka bir söyleyişle alacağın varlığının yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekli ve yeterlidir.
Muacceliyet, alacaklının borçludan borçlanılan edimi talep ve dava edebilme yetkisidir. Borç muaccel olmadan borçlu temerrüdü söz konusu olmaz.
Temerrüt, en kısa tanımıyla, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hale gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir. Kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer (TBK’nın m. 117/1). Başka bir ifadeyle, temerrütten söz edilebilmesi için, öncelikle muaccel bir borcun ve alacaklının o borca yönelik ihtarının bulunması gerekir. Kural böyle olmakla birlikte, borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarının gerekmediği bazı durumlar da vardır: Örneğin, ifa gününün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı (TBK’nın m.117/2), borçlunun borcu ifa etmeyeceğini bildirmiş olduğu veya hal ya da durumundan bu sonuca varılabildiği (TBK’nın m.123/1) durumlarda, temerrüdün gerçekleşmesi için alacaklının ihtarına gerek yoktur.
Yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler göz önüne alındığında, somut olayda ihtiyati haciz talep eden şirketin dosyaya yansıyan bir feshinin ve fesih iradesinin bulunmadığı, sözleşmenin ayakta olduğu, bu durumda alacağın muaccel olmadığı, muacceliyet olmadığı için ihtiyati haciz şartlarının da oluşmadığı, ilk derece mahkemesinin bu konudaki kabulü ve gerekçesinin isabetli olduğu değerlendirilmiştir.
İhtiyati tedbir talebi yönünden yapılan incelemeye göre ise;
6100 sayılı HMK’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2) maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390-(3) maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK’da bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
İlk derece mahkemesince “.. Satışa konu edilen ve proforma faturada belirtilen … Şase Nolu 2021 model Ford Transit arac tescil edilmiş bir araç değildir, dolayısıyla sicil kaydı bulunmadığından aracın kaydına tedbir konulaması ve bu suretle tedbire konu yapılması da mümkün değildir. Yerleşik içtihatlara göre icap niteliğinde olan dosyaya sunulmuş 17/03/2022 tarihli proforma faturada anılan şase numarası yazılmasına karşılık devamında belirtilen şase numarasının duruma göre değişiklik gösterebileceği ve gerçek şase numarasının tescil aşamasında belli olacağı açıkça yazılmıştır. Talep edenin faturadaki bu kayda bir itirazının olmadığı ve proforma faturadaki şase numarasının mutlak olmadığı anlaşılmaktadır. Tescilli olmayan talebe konu … Şase No’lu aracın fiili olarak doğrudan talep edene teslimi yönünde verilecek bir tedbir kararı da uyuşmazlığı esastan çözer nitelikte olduğu gibi bu halde araç üzerinde tescil ile talep edenin sözleşmeden doğan şahsi hakkına nazaran üstün hak niteliğinde olan mülkiyeti edinmiş olma ihtimali bulunan üçüncü kişilerin mülkiyet hakkının ihlal olacağı açıktır…” şeklindeki gerekçelerle ihtiyati tedbir talebi reddedilmiştir. Motorlu araçların tescil işlemi idari bir işlem niteliğindedir. 2918 sayılı KTK’da motorlu araçların tesciline ilişkin mahkemelere bu şekilde bir yetki ve görev verilmemiştir. Uyuşmazlığın mahiyeti itibariyle bu noktada tartışılması gereken asıl husus, araç satışları için 2918 sayılı KTK’nın 19. maddesinde düzenlenen tescilin fonksiyonudur.Taşınırlar üzerindeki hâkimiyetin belirlenmesi zilyetlik yoluyla sağlanırken, taşınmazlar açısından bu belirleme tapu sicili yoluyla olur. Kanun koyucunun 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesinde taşınmaz mallar için açık bir şekilde öngördüğü sicile güven ilkesinin 2918 sayılı KTK’da yer almaması, başka bir anlatımla trafik kaydında yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden kişinin iyi niyetinin mülkiyete hak kazanılması noktasında korunması hususunda 4721 sayılı TMK’nın taşınır mülkiyetine ilişkin kurallarına istisna teşkil eden bir yasal düzenlemenin mevcut olmaması karşısında trafik sicil kayıtlarının, tapu sicilinin sağladığı korumaya eşdeğer güce sahip olduğu söylenemeyecektir. Nitekim, aynı husus, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05/12/2019 tarihli ve 2017/13-505 E. 2019/1289 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
KTK’nın 19. maddesine göre – Araç sahipleri araçlarını yönetmelikte belirtilen esaslara göre yetkili kuruluşa tescil ettirmek ve tescil belgesi almak zorundadırlar.
KTK’nın 20-a. maddesine göre 1. Tescili zorunlu ve ilk tescili yapılacak olan araçların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren üç ay içinde tescili için; bunların hurda durumuna gelmesi hâlinde ise bir ay içinde tescilin silinmesi için ilgili trafik tescil kuruluşuna veya Emniyet Genel Müdürlüğünün belirleyeceği kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine başvurmak zorundadırlar.
Bu belirlemelere göre; somut olayda, davacı ile davalı arasında henüz trafiğe ilk tescili yapılmamış, başka bir söyleyişle “sıfır (0) km bir aracın” satışı konusunda sözleşme imzalandığı, bu hukuki nitelikteki bir aracın satışı için resmi satış işlemine gerek olmadığı, trafik kaydına tescilin satıştan sonra ilk kez alıcı adına oluşturulacağı (KTK m.20-a), bu haliyle taraflar arasındaki satış sözleşmesinin geçerli olduğu ve davacı vekilince ortaya konulan iddia ve delillerin geçici hukuki koruma için yaklaşık ispata yeter mahiyette olduğu anlaşılmıştır. İhtiyati tedbir talep edenin satışa konu aracın (3. bir kişiye satışı yapılıp trafik tescil kaydının oluşturulmamış olması halinde) KTK’nın yukarıda anılan hükümleri uyarınca ilk tescilini istemesi veya mülkiyetinin tespiti talepli bir dava açması da mümkündür. Satışa konu aracın 3. bir kişi adına tescil edilmemesi durumunda ihtiyati tedbir talep edenin hukuki yararı ve iddiasını yaklaşık olarak ispatı da dikkate alınarak 3. kişiler adına ilk tescilinin yapılması ile rızaen satış ve tesliminin tedbiren durdurulması ve bu konuda ihtiyati tedbir kararı verilmesi olanaklıdır.

Karar başlığında; davacı ve vekilinin adreslerinin yazılmaması İİK’nın 260. ve kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 391-(2) maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; ihtiyati hacze yönelik istinaf başvurusunun reddine, ihtiyati tedbire yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, ihtiyati tedbire yönelik ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dairemizce ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin dairemizce HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince hüküm kurmak gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-İhtiyati tedbir/ihtiyati haciz talep eden davacının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/683 Esas 19/07/2022 tarihli Ara kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)İhtiyati haciz talebinin REDDİNE,
b)İhtiyati tedbir talebinin KABULÜ İLE, … Şase No’lu 2021 model Ford Transit marka aracın 3. bir kişi adına tescil edilip trafik tescil kaydının oluşturulmamış olması halinde, proforma faturadaki satış bedelinin (565.000,00-TL) %15’i (84.750,00-TL) teminat mukabilinde 3. kişiler adına ilk tescilinin yapılması ile rızaen satış ve tesliminin tedbiren durdurulmasına,
c)Teminat yatırıldığında ihtiyati tedbir kararının infazı için ilk derece mahkemesince ilgili yerlere yazı yazılmasına,
ç)HMK’nın 393/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının uygulanması, kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren bir hafta içinde talep edilmediği takdirde, tedbir kararının kendiliğinden kalkacağının ihtarına,
d-Talebin dava ile birlikte ileri sürülmesi sebebiyle harç alınmasına ve ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,
2-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harcının hazineye irad kaydına,
b-İstinaf Karar Harcının talep halinde ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
c-İstinaf yolu için yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
ç-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d-İstinaf edenin yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince istinaf edene iadesine,
e-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/12/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*