Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2350 E. 2023/646 K. 20.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2350
KARAR NO : 2023/646

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2021
NUMARASI : 2020/551 Esas – 2021/329 Karar

DAVACI : … -…-…
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … – …
DAVALI : UNICO SİGORTA A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2015
KARAR TARİHİ : 20/04/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 18/05/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin geçirdiği iş kazası nedeniyle Anadolu 5. İş Mahkemesi’nin 2011/380 Esas 2014/410 Karar sayılı 05/09/2014 tarihli kararı ile davalı şirket aleyhine müvekkili lehine maddi ve manevi tazminata hükmedilmiş olup Mahkeme kararı dayanak yapılarak hükmedilen maddi ve manevi tazminat ile yargılama giderleri ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 275.403,44 TL’nin asıl alacak açısından yasal faizi ve ferileri ile birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı-borçlu sigorta şirketi aleyhine poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere Gebze 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/8560 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattıklarını; davalı borçlunun icra dosyasına sunduğu itiraz dilekçesinde ikamet adresinin Üsküdar olduğu; bu nedenle Gebze İcra Dairesinin yetkili icra dairesi olmadığı; yetkili icra dairesinin İstanbul Anadolu İcra Dairesi olduğu iddiası ile yetki itirazında bulunduğunu; davalı borçlunun borcun esasına ilişkinde iş kazasının yurt dışında meydana geldiğini; bu nedenle poliçe teminatı kapsamında bulunmadığını iddia ederek herhangi bir borcu bulunmadığını savunarak borca ve feri’lerine itiraz ettiğini; davalının icra takip dosyasına yaptığı itirazın taraflarınca 14/09/2015 tarihinde öğrenildiğini; davalının yetkiye ve borca itirazının haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunduğunu, müvekkilinin davalının sigortalısı işverenin işyerinde çalışmakta iken 2009 yılında iş kazası geçirerek omuriliğinden ağır yaralandığını, Anadolu 5. İş Mahkemesi’nin 2011/380 Esas 2014/410 Karar sayılı ilamı dayanak yapılarak Yapı Çözümleri Şirketi aleyhine Gebze 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/6343 Esas sayılı dosyası ile ilamlı icra takibine girişildiğini, Yapı Çözümleri Şirketi borca batık olduğundan ve alacak tahsil edilemediğinden Yapı Çözümleri Şirketinin sigortacısı davalı sigorta şirketi aleyhine tahsilde tekerrür olmamak üzere huzurdaki davaya konu ilamsız icra takibine girişildiğini, davalının sigortalısı Yapı Çözümleri Şirketi ile yaptığı sigorta poliçesinin 12.11.2008- 12.11.2009 tarihlerini kapsadığını ve poliçe limiti işveren mali sorumluluk sigortası kapsamında maddi ve manevi tazminat olan 300.000,00 TL güvence sağladığı, müvekkilinin davalının sigortalısı Yapı Çözümleri Şirketinin SGK bildirimli işçisi olması, başka yere gönderilen işçilerin asıl işi yapmaksızın kazaya uğraması, başka şantiyelerde çalıştırılan işçilerin teminat kapsamında olması durumları birlikte değerlendirildiğinde davalı sigorta şirketinin iş kazası sonucu müvekkilinin uğradığı zarardan sorumlu olmadığına yönelik savunmasının hukuksal dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin davalılara ait iş yerinde çalışmaya başladıktan sonra geçici görevle Azerbaycan’daki Bakü Yeşil Vadi Konutları işinde çalıştırılmak üzere görevlendirildiğini, müvekkilinin izolasyon işini yaparken 27.04.2009 tarihinde yaklaşık 4-5 metre yükseklikteki tahta iskeleden düşerek iş kazası geçirdiğini, İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi’nin 2011/380 Esas 2014/410 Karar sayılı ilamı ile hükmedilen maddi tazminat, manevi tazminat, yargılama giderleri ve işlemiş faizi olmak üzere toplam 275.403,44 TL’nin asıl alacak açısından yasal faizi ve ferileriyle birlikte tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davalı sigorta şirketi aleyhine poliçe limiti ile sınırlı olmak ve ihbar tarihinden faiz talep edilmek kaydı ile Gebze 1. Icra Müdürlüğünün 2014/8560 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine girişildiğini, tüm bu nedenlerle davalının Gebze 1. Icra Müdürlüğünün 2014/8560 Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu tüm itirazların iptaline, icra takibinin devamına; alacağın kesinleşmiş Mahkeme kararına dayanmakta olup likit olduğundan davalı tarafın haksız ve kötü niyetli olarak borcu ödemekten kaçındığından alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili beyan dilekçesinde özetle; taraflarına tebliğ edilen dava dilekçesinden davacının Gebze 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/8560 Esas sayılı dosyasına taraflarınca yapılan haklı itirazın iptali maksadı ile huzurdaki davayı ikame ettiğinin anlaşıldığını, huzurdaki davaya mesnet gösterilen Gebze 1. İcra Müdürlüğü’nün 2014/8560 Esas sayılı dosyasına vaki haklı itirazlarını aynen tekrar ettiklerini, öncelikle icra takibindeki borçlu sıfatı ile huzurdaki davada davalı sıfatlarına itiraz ettiklerini, iş bu itirazın iptali davasını da hiçbir şekilde kabul etmediklerini, asıl iddiaya ve ferilerine itiraz ettiklerini, öncelikle ilamsız icrada yetkili icra dairesinin borçlunun ikamet adresindeki icra dairesi olduğunu, buna göre Gebze 1. İcra Müdürlüğüne sundukları ve yetkili icra dairesini de gösterdikleri yetki itirazlarının dikkate alınmadan itirazın iptali davasının da yine Gebze İş Mahkemesinde açıldığını, bu durumda dosyanın yetkili İstanbul Anadolu İş Mahkemesine gönderilmesini talep ettiklerini, davacının dava dilekçesinde her ne kadar müvekkilinin geçirdiği iş kazası nedeniyle Anadolu 5. İş Mahkemesinin 2011/380- 2014/410 Esas Karar sayılı 05/09/2014 tarihli kararı ile davalı şirket aleyhine diyerek müvekkili şirketi taraf olarak gösterse de belirtilen davada müvekkili şirketin taraf sıfatına haiz olmadığını, adına hüküm izafe edilmediğini; takibe mesnet olarak gösterilen ve taraflarına ihbar edilen İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesine sunmuş oldukları beyana atıf ile ilgili kazadan kaynaklı tazminatın poliçe kapsamında bulunmadığını; İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesinde 2014/410 Karar numarası ile verilen kararında da sabit görüldüğü üzere davaya konu kazanın Azerbaycan’da gerçekleştiğini, poliçe kapsamında bulunmadığını, çünkü işveren Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının aksine sözleşme yoksa teminat dışında kalan haller başlıklı maddesinde belirtilen madde 2/2-B “Türkiye Sınırları Dışında meydana gelen iş kazaları” hükmü gereği ek sözleşme ile teminat altına alınmayan kazaların poliçe kapsamında bulunmadığını, tüm bu nedenlerle yetki itirazları nedeniyle dosyanın yetkili İstanbul Anadolu İş Mahkemesine gönderilmesine, itirazlarının iptali maksadı ile açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “Davalı-Borçlunun, sigortalısı Yapı Çözümleri Şirketi ile yaptığı sigorta poliçesi 12.11.2008 ile 12.11.2009 tarihleri arasını kapsamakta ve poliçe limiti işveren mali sorumluluk sigortası kapsamında maddi ve manevi tazminat olan 300.000,00 TL güvence sağlamaktadır. Yani poliçe ile iş kazası sonucu maddi ve manevşi tazminat talebi güvence altındadır, dolayısıyla yerel mahkemede yapılan yargılamada davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan Yapı Çözümleri Şirketi açısından iş kazasına ilişkin tazminat davası kesinleştiğinden ve işverene yapılan icra takibi semeresiz kaldığından huzurdaki davada Sigorta şirketi aleyhine iş kazası ile ilgili tahsilde tekerrür olmamak üzere icra takibine girişilmesinde ve itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Nitekim Bölge Adliye Mahkemesi görevsizlik kararında iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasının sadece sigorta şirketine yöneltilmesi durumunda görevli mahkemenin iş mahkemesi değil asliye ticaret mahkemesi olduğuna karar vererek sigorta şirketine karşı dava açılabileceğini de karara bağlamıştır. Anadolu 5. İş Mahkemesinde yapılan yargılamada davalı sigorta şirketinin sigortalısı olan Yapı Çözümleri Şirketi açısından iş kazasına ilişkin tazminat davası kesinleştiğinden, Yapı Çözümleri Şirketinin halefi durumundaki davalı Unico Sigorta A.Ş.’ye dava ihbar da edildiğinden, Sigorta şirketi de ihbar olunan sıfatıyla iş mahkemesi davasında savunma yaptığından ve sigortalısı şirket hakkında verilen karar sigorta şirketini de bağlayacağından sigorta şirketine poliçeden kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle sigorta poliçesi kapsamında husumet yöneltilebileceği gibi icra takibi de yapılabileceğinden yerel mahkemenin aksi yönlü kararında hukuka uyarlık yoktur. Yerel mahkemece yargılama safhasında yeni ve alanında uzman bilirkişiden rapor alınması yönündeki talebimiz kabul edilmeyerek Gebze 2. İş Mahkemesindeki yargılama safhasında alınan eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi hukuka uygun değildir. Yerel Mahkeme İş Mahkemesindeki dayanaksız raporla yetinerek, eksik inceleme ile uzman heyetten rapor alınması talebimizin reddine karar vererek müvekkilin hak arama özgürlüğünü ve adil yargılanma hakkını gözetmeden karar tesis etmiştir. Davalı sigorta şirketi tüm sözleşmelerine matbu şekilde “bu teminat sorumluluk sigortası genel şartları ve ilgili teminat klozları hükümlerine tabidir” ibaresini yazmaktadır. Burada ülke sınırı bulunmamaktadır. Davalıya ve bilirkişiye göre bu durum özel şart olarak nitelindirilse de tüm sözleşmelere matbu olarak konulduğundan özel şart değil genel şart olarak nitelendirildilecek ve sözleşmeye 6098 sayılı TBK’un 20. ve 21. maddeleri uyarınca yazılmamış sayılacaktır. Yerel mahkemece bu husus değerlendirilmemiştir. Davalının, davaya süresinde cevap sunmadığını süreleri ihlal ettikten sonra sunulan dilekçeler ise muvafakatimizin bulunmadığını daha önce Yerel Mahkemeye sunulmuş olmakla davalı taraf savunma ve iddia sunamayacağı gibi sadece davayı inkar eden kapsamında değerlendirilmelidir. Ülkemiz ile Azebaycan devleti arasında mütekabileyet anlaşması bulunduğu gibi her iki ülke arasında Sosyal Güvenlik Sözleşmesi de bulunduğundan sınırlar ortadan kalkmıştır. Her şey bir yana bu somut durumda artık huzurdaki davada ülke sınırlarının tartışma konusu olabilmesi hukuken mümkün değildir. Müvekkilin Türk Borçlar yasasından ve ilgili diğer yasalardan kaynaklanan kazanılmış hakları mevcuttur. Bu kapsamda davalının davadan sorumluluğu açık olduğu halde yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır. Müvekkil, geçirdiği iş kazası ile ilgili olarak işvereninden ülkemizde hak talep ediyor ve hak sahibi olabiliyor ise o halde işvereninin sigortacısından da hak talep edebilecek ve hak sahibi olabileceği hususu hukuka uygun, hakkiniyetli bir taleptir. Ancak yerel mahkemece yargılama safhasında bu hususlar değerlendirme dışı bırakmıştır. Müvekkil iş kazası sonucunda omuriliğinden ağır yaralandığı için çalışamadığı gibi zorlu ekonomik koşullarda ekonomik giderlerine, yakınları ve komşuları ekonomik açıdan destek olmakta, davanın harç ve diğer yargılama giderlerini karşılayacak ekonomik gücü bulunmamaktadır. Bu nedenle huzurdaki davayı açabilmek için yerel mahkemeden HMK 334. Maddesi uyarınca Adli Yardım Talebinde bulunulmuş ve bu talebimiz kabul edilmiştir. Yine müvekkilin istinaf harç ve giderlerini karşılayacak ekonomik gücü bulunmadığından istinaf harç ve yargılama giderlerinin de adli yardım talebimiz ve kararı doğruştusunda suçüstü ödenediğinden karşılanmasına karar verilmesini talep ederiz” beyanında bulunarak, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2021 tarih, 2020/551 Esas – 2021/329 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davacının geçirdiği iş kazası nedeniyle İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi’nin 2011/380 Esas 2014/410 Karar sayılı 05/09/2014 tarihli kararı ile davacı lehine davalı şirket aleyhine maddi ve manevi tazminata hükmedildiği, hükmedilen tazminat miktarının tahsili için davacı tarafından davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından takibe itiraz edilmesi üzerine takibin hükümden düşürülmesi için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/12188 Esas sayılı (Kapatılan Gebze 1. İcra Dairesi’nin 2014/8560 Esas sayılı takip dosyası) takip dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklı … tarafından borçlu Aviva Sigorta A.Ş.(Yeni Ünvan: Unico Sigorta A.Ş.) aleyhine 178.822,39.-TL maddi tazminat, 27.000,00.-TL manevi tazminat, 18.959,34.-TL avukatlık ücreti, 515,16.-TL yargı giderleri, 54.106,55.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 275.403,44.-TL alacak için ilamsız icra yolu ile takip yapıldığı, ödeme emrinin borçluya tebliğinin üzerine borçlu vekilinin süresinde yetkiye, borca ve fer’ilerine itiraz etmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/12358 Esas sayılı (Kapatılan Gebze 1. İcra Dairesi’nin 2014/6343 Esas sayılı takip dosyası) takip dosyasının yapılan incelemesinde; alacaklı … tarafından borçlu Yapı Çözümleri İnşaat İzolasyon San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine 178.822,39.-TL maddi tazminat, 27.000,00.-TL manevi tazminat, 18.959,34.-TL avukatlık ücreti, 515,16.-TL yargı giderleri, 101.536,19.-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 326.833,08.-TL alacak için ilamlı icra yolu ile takip yapıldığı, icra ödeme emrinin adı geçen borçluya tebliğinin üzerine itiraz edilmemesi nedeniyle takibin kesinleştiği görülmüştür.
Eldeki davada, davalı tarafından mahkemenin yetkisine yapılan itiraz sonrasında, mahkemece; HMK’nun 16. maddesine göre haksız fiilden doğan davalarda haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri Mahkemesi’nin yetkili olduğu; bu yetki kuralının icra takiplerinde de geçerli olduğu; davacının davasını yerleşim yeri Mahkemesi olan Gebze’de açmış olması nedeniyle Gebze İcra Müdürlüğünün ve Mahkemelerinin yetkili olduğu kanaatiyle davalının yetki itirazının reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Dosya arasına alınan19/10/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; dava konusu iş kazasının yurt dışında meydana gelmesi sebebiyle poliçede ek sözleşme ile teminat verilmediğinden sigorta kapsamı dışında kaldığı, Mahkeme aksi kanaatte ise davacı tarafın takip tarihi itibariyle 274.880,53 TL tazminat talep hakkı bulunduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan davalı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı Yapı Çözümleri İnş. İzalasyon San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında İşveren Sorumluluk Sigortası poliçesinin incelenmesinde; sigortalı şirketin işveren olarak işçilerinin uğradığı veya dışarıdan iş ve hizmet alınan kurum çalışanlarının uğradığı iş kazaları nedeniyle oluşacak maddi-manevi tazminat ve zararların sigorta şirketi tarafından ödenmesi koşullarını içeren 101000013238828/1 poliçe numaralı ve 12.11.2008-12.11.2009 tarihlerini kapsar şekilde “Geniş Kapsamlı İşyeri Sigorta Poliçesi”nin tanzim edildiği, poliçe ile şahıs başı 300.000,00 TL teminat sağlandığı görülmüştür.
İşveren Mali Sorumluluk Sigortası, bir işyerinde işverene bir hizmet sözleşmesi ile bağlı ve Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa tabi çalışanların yükümlülüklerini yerine getirmesi esnasında uğrayacağı zararlar için işverene düşen hukuki sorumluluğu teminat altına alan bir sigorta türü olup, işverene bir hizmet akdi ile bağlı olarak çalışan Sosyal Sigortalar Kurumuna tabi işçiler ve onların hak sahipleri tarafından talep edilebilecek tazminat taleplerini, Sosyal Sigortalar Kurumunun sağladığı yardımların üstünde ve dışında kalan tazminat taleplerini, Sosyal Sigortalar Kurumunun açacağı rücu davaları sonucunda ödeme yükümlülüğü doğan tazminatlar ile mahkeme masrafları ve avukatlık ücretlerini kapsar.
İşveren Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 1. Maddesi uyarınca, “Bu poliçe, işyerinde meydana gelebilecek iş kazaları sonucunda işverene terettüp edecek hukuki sorumluluk nedeni ile işverene bir hizmet akdi ile bağlı ve Sosyal Sigortalar Kanununa tabi işçiler veya bunların hak sahipleri tarafından işverenden talep edilecek Sosyal Sigortalar Kurumunun veya bunların hak sahipleri tarafından işverenden talep edilecek ve Sosyal Sigortalar Kurumunun sağladığı yardımların üstündeki ve dışındaki tazminat talepleri ile yine aynı kurum tarafından işverene karşı iş kazalarından dolayı ikame edilecek rücu davaları sonunda ödenecek tazminat miktarlarını poliçede yazılı meblağlara kadar temin eder. Sigortacı ayrıca bu sigorta ile ilgili olarak bir dava açılması halinde hükmolunan mahkeme masrafları ile avukatlık ücretlerini ödemekle yükümlüdür. Şu kadar ki hükmolunan tazminat sigorta bedelini geçerse sigortacı avukatlık ücreti dahil dava masraflarına, ancak sigorta bedeli nispetinde iştirak eder” denilmektedir.
Genel Şartların 2. Maddesinde, “Aksine sözleşme yoksa işçilerin işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak getirilip götürülmeleri sırasında, işçilerin işveren tarafından görev ile başka bir yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, meydana gelen iş kazaları, Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında meydana gelen iş kazaları, meslek hastalıkları sonucunda vaki olacak tazminat talepleri, manevi tazminat taleplerinin sigorta teminatının dışında olacağı,”
Genel Şartların 9. Maddesinde, “Sigortacı, tazminat talebinde bulunan kişi veya kişilerle doğrudan doğruya temasa geçerek anlaşma hakkını haizdir. Sigortacının sarih muvafakati olmadıkça, sigorta ettiren tazminat talebini kısmen veya tamamen kabule mezun olmadığı gibi, zarar görenlere herhangi bir tazminat tediyesinde de bulunamaz. Dava açılması halinde, davanın takip ve idaresi sigortacıya aittir. Dava masrafları, belirtilen 1. Madde ile ifade edildiği gibi sigortacıya aittir. Ancak cezai takibattan doğan diğer bilumum masraflarla muhtemel para cezaları sigorta teminatı dışında kalır” denilmektedir.
Eldeki davada; davalı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı Yapı Çözümleri İnş. İzalasyon San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında sigorta poliçesi yürürlükte iken; davacı, asıl işveren dava dışı Dia Holding FZCO’ya ait Azerbaycan’da yürütülen inşaat projesinde diğer alt işveren dava dışı Yapı Çözümleri İnşaat İzolasyon Sanayii ve Ticaret Limited Şirketi işçisi olarak çalışmakta iken 27.04.2009 tarihinde iş kazası geçirdiği, bu iş kazası nedeniyle işçinin uğradığı maddi-manevi zararlar için İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi’nin 2016/50 E. 2018/131 K. sayılı (bozmadan önce 2011/380 E. 2014/410 K. ) dosyasında dava açıldiği, davalılar Yapı Çözümleri İnşaat İzolasyon Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi, … ve … (Yapı Çözümleri İnşaat İzolasyon Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin ortakları ve temsilcileri) aleyhine 174.822,39 TL maddi tazminat, 27.000,00 TL manevi tazminat ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya ödenmesi için hüküm kurulduğu, verilen hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 08/10/2019 tarih 2018/5505 Esas 2019/5895 Karar sayılı ilamı ile hükmün vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verildiği görülmüştür.
Eldeki davada; davalı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı Yapı Çözümleri İnş. İzalasyon San. ve Tic. Ltd. Şti. arasındaki sigorta poliçesinin 5. sayfasında “işveren mali sorumluluk” başlığı altında yer alan sözleşme hükmünde “İş yerinde meydana gelebilecek iş kazaları sonunda işverene yüklenecek hukuki sokumluluk nedeniyle işverene bir hizmet akdiyle bağlı ve T.C. Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi işçiler veya bunların hak sahipleri tarafından işverenden talep edilebilecek ve T.C. Sosyal Sigortalar Kurumu’nun sağladığı yardımların üstündeki ve dışındaki tazminat talepleri ile aynı kurum tarafından işverene karşı iş kazalarından dolayı ikame edilecek rücu davaları sonunda ödenecek tazminat miktarlarını, poliçede yazan meblağlara kadar temin eder. İşçilerin, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak getirilip götürülmeleri sırasında, işçilerin işveren tarafından görev ile başka yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen iş kazaları ve manevi tazminat talepleri teminata dahildir. Bedeni ve manevi tazminat toplamı her halukarda kişi, olay ve varsa yıllık belirtilen tazminat limitleri ile sınırlıdır. Asbest maddesinden kaynaklanacak doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluk teminat haricidir. Bu teminat İşveren Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve ilgili teminat klozları hükümlerine tabidir.” yazmaktadır. Görüldüğü üzere poliçenin bu hükmü İşveren Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına atıfta bulunmaktadır. Ayrıca 05/01/2009 tarihli riziko adres değişikliği başlıklı zeyilname ile riziko adres bilgileri ‘… olarak belirtildikten sonra “İşveren sorumluluk teminatı içerisinde Yapı Çözümleri Firmasına ait SSK’ya kayıtlı işçilerin farklı şantiyelerde çalışması iş bu teminat ile poliçe kapsamındadır.” şeklinde düzenleme bulunduğu görülmüştür. İşveren Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Aksine sözleşme yoksa teminat dışında kalan haller” başlıklı 2. maddesinin (B) bendinde Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında meydana gelen iş kazalarının aksine sözleşme yoksa sigorta teminatının dışında olduğu bildirilmiştir. Davalı sigorta şirketi ile dava dışı sigortalı Yapı Çözümleri İnş. İzalasyon San ve Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen sigorta poliçesinde; işçilerin, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere toplu olarak getirilip götürülmeleri sırasında, işçilerin işveren tarafından görev ile başka yere gönderilmesi yüzünden asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda meydana gelen iş kazaları ve manevi tazminat talepleri yani İşveren Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Aksine sözleşme yoksa teminat dışında kalan haller” başlıklı 2. maddesinin (A) ve (D) bentleri ek sözleşme ile teminat kapsamına alınmış ise de (B) bendinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında meydana gelen iş kazalarının teminat altına alındığına dair hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, zeyilname ile getirilen farklı şantiyelerdeki ifadesinden; açıkça Türkiye Cumhuiyeti sınırları dışında denilmediğinden riziko adresi ‘… dışında ancak Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki şantiyeler anlaşılmaktadır.
Eldeki davada; davacının yaralandığı 27.04.2009 tarihindeki iş kazasının Türkiye’de meydana gelmediği, Azerbaycan’da dava dışı Yapı Çözümleri İnş. İzalasyon San ve Tic. Ltd. Şti’nin sigortalısı olarak çalıştığı esnada meydana geldiği; davalının İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi’nin 2016/50 E. 2018/131 K. sayılı (bozmadan önce 2011/380 E. 2014/410 K.) dosyasında taraf sıfatının bulunmadığı ve aleyhine hüküm kurulmadığı, işbu davada İstanbul Anadolu 5. İş Mahkemesi’nin 2016/50 E. 2018/131 K. sayılı (bozmadan önce 2011/380 E. 2014/410 K.) kararı ile davalının sigortalısı aleyhine hükmedilen maddi- manevi tazminatın İşveren Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na göre, Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında meydana gelen iş kazaları poliçe teminatı kapsamında olmadığı anlaşıldığından, mahkemece; davacının, sigorta poliçesi kapsamında, davalıdan herhangi bir tazminat talep edilemeyeceği kanaatiyle davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin davacının istinaf nedenlerini de karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken (İlk Derece Mahkemesince kabul edilen Adli Yardım Talebinin Kabulü nedeniyle alınmayan) 179,90 TL istinaf karar harcı ile 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/04/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*