Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2331 E. 2022/2192 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2331
KARAR NO : 2022/2192

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… … (…)
ÜYE :… … (…)
ÜYE :… … (…)
KATİP :… … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :12/09/2022
NUMARASI :2022/202 Esas – 2022/640 Karar

DAVACI :… … (T.C.No:…) – …İ
VEKİLİ :Av. … … – …
DAVALI :… … …I (T.C.No:…) – …
VEKİLİ :Av. … … … – …
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :18/03/2022

KARAR TARİHİ :12/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ :12/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı … …’in Çelik Özel Çok Amaçlı Diş Protez Laboratuvarı’nın sahibi olduğunu, diş hekimlerine hizmet verdiğini, davalı … … …’in de işbu diş hekimlerinden yalnızca biri olduğunu, profesyonelce hizmetini verip faturasını tanzim ederek karşı tarafa ileten davacının verdiği hizmetin bedelini davalıdan alamadığını, davalının uzun süre ödeme yapmasını bekleyen davacının iyi niyetinin karşılık bulmaması üzerine işbu alacağın tahsili için Gebze İcra Dairesi’nin 2021/20524 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığını, söz konusu icra dosyasına konu alacak faturalarına itiraz etmeyen davalının alacak bedeline ilişkin detayları içerir 17.02.2020 – 28.12.2020 tarihli cari hesap ekstresi icra dosyasına ibraz edildiğini, davalı icra dosyasında alacağın dayanaklarını detaylı bir şekilde görebilmiş olduğunu, alacağın likit nitelikte olduğunu, davalı tarafından ise ödeme emrine borcu olmadığına dair itiraz ederek takibi durdurduğunu, icra dosyasında alacağa itiraz eden davalı işbu itiraz üzerine ise davacının hesabına 10.000-TL bedelinde ödeme yaptığını, ayrıca bu dilekçesinde uzlaşma taleplerinden bahsedilmişse de, davalı itiraz dilekçesini icra dosyasına sunması öncesinde davacı ile veya vekil olarak taraflarıyla hiçbir şekilde iletişime geçmediğini, itirazın müdürlüğe ibrazı akabinde ise, taraflarıyla iletişime geçildiğini, davacının hatalı ve ayıplı iş yapmakla itham altında bırakıldığını, davacıya manevi tazminat davası açılacağı hususunda beyanlar ileri sürüldüğünü ve avukatlık ücreti ile faiz ödemeyeceği ve alacağın yarısına anca tekabül edilebilecek bir rakam ödeneceği söylendiğini, davalının bu talepleri kabul edilmeyince davacının bilgisi olmaksızın hesabına 10.000-TL gönderildiğini, davalının müvekkilinin ayıplı iş ifa ettiğine dair haksız ve davacının yıllardır süregelen ticari itibarını zedeleyen beyanları nedeniyle davacının hukuki ve cezai hakları saklı olduğunu, davalının söz konusu işlerin üzerinden aylar geçtikten ve akabinde aleyhine icra takibi başlatıldıktan sonra bu tarz iddiaları ileri sürmesi borçtan kurtulma gayesini düşündürdüğünü, kaldı ki, davalı tarafça ileri sürülen haksız iddialar itiraz edilmeyerek kesinleşmiş fatura bedellerinin ödememesine gerekçe olmadığını ve bu iddiaların dava konusuyla ilgisi bulunmadığını, tüm bu hususlar ve davalının itiraz akabinde kısmi ödeme yapması, davalının dosyaya gerçekleştirdiği itirazda kötü niyetli olduğunu ve itirazın sırf icrai işlemlerin durması için yapıldığını ortaya koyduğunu, bu nedenler ile re’sen gözetilecek hususlar doğrultusunda, huzurdaki haklı davanın kabulü ile, müvekkilinin davalı aleyhine Gebze İcra Dairesi’nin 2021/20524 Esas sayılı dosyası ile takibe geçtiği alacağına haksız yere itiraz eden davalı borçlunun itirazının kısmi ödeme düşülerek iptaline ve takibin devamına, davalının alacağın takip çıkışı olan tutar üzerinden %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız yere davasını açtığını, söz konusu malzemelerin ayıplı çıktığını, bu durumun davacıya bildirildiğini ve bu sebeple sağlam bedel ürünü davacıya ödendiğini, geri kalan ayıplı malın bedeli ödenmediğini, bu nedenlerle haksız davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Açılan davada HMK’ nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 115/2. maddesi gereğince DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Kararın kesinleşmesine müteakip süresinde müracaat halinde dosyanın, yetkili ve görevli Gebze Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece verilen kararın hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olup işbu görevsizlik kararının ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/09/2022 tarih, 2022/202 Esas – 2022/640 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturalardan kaynaklı alacak için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmiş karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı delillere göre; davacının “Çelik Özel Çok Amaçlı Diş Protez Laboratuvarı”nın sahibi olduğu, diş hekimlerine hizmet verdiği, davalı …. …’in de diş hekimi olduğu, davacının hizmetini verip faturasını tanzim ettiği, verdiği hizmetin bedelini davalının ödemediği, işbu alacağın tahsili için Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2021/20524 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalının davanın reddini talep ettiği, ilk derece mahkemesince davalının tacir olmadığı ve davanın da ticari dava olmadığı gerekçeleriyle görevsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır.
TTK’nın 4. maddesinin ilk fıkrası;
“(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” düzenlemesini içerir.
Görüleceği üzere hangi davaların ticari dava olarak sınıflandırılacağı bahsi geçen maddede düzenlenmiştir. Buna göre ticari davalar; mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve bir tarafın ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar; TTK m.4/1’de bentler halinde sayılıp tarafların tacir olmasına yahut işin bir ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Nisbi ticari davalar ise; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalardır. Bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Burada dikkat edilmesi ve özellikle üzerinde durulması gekeren gereken husus; uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olmasının veya TTK m.19/2’de “ Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.” şeklinde düzenlenen ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılmasının davayı ticari dava haline getirmeyeceğidir. Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olmasının davayı ticari dava haline getirmeyeceği unutulmamalıdır.
Üçüncü grup ticari davalar ise, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması kanunda yeterli görülmüştür.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında dava, TTK m.4 uyarınca mutlak ticari dava yahut havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan bir dava olmadığı gibi, davalının diş hekimi olup tacir olmaması ve takibin de hesap ekstresi ve faturaya dayalı ilamsız icra takibi olması nedeniyle nisbi ticari dava niteliğinde de değildir. Bu nedenlerle davaya bakmakla Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olup, ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/12/2022

… …
Başkan …
¸e-imzalıdır
… …
Üye …
e-imzalıdır
… …
Üye …
¸e-imzalıdır
… …
Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*