Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2261 E. 2022/2194 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2261
KARAR NO : 2022/2194

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… … (…)
ÜYE :… … (…)
ÜYE :… … (…)
KATİP :… … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :24/03/2022
NUMARASI :2022/173 Esas – 2022/205 Karar

DAVACI :TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ – …
VEKİLİ :Av. … … – …
DAVALILAR :1-KARTAL GRUP SOSYAL HİZMETLER İNŞAAT TEMİZLİK TAAHHÜT TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
:2-PASİFİK GRUP KURUMSAL HİZMETLER DANIŞMANLIK TEMİZLİK İNŞAAT NAKLİYE TURİZM GIDA EĞİTİM TAAHHÜT VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … … – …
DAVA :Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ :12/07/2021

KARAR TARİHİ :12/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ :12/12/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kurumun 233 sayılı KHK uyarınca kurulmuş bir Kamu İktisadi Teşebbüsü olduğunu, Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde, bina ve eklentilerinin temizlik hizmeti ihale yöntemiyle temin edildiğini, temizlik hizmeti ihalesini üstlenen her bir yüklenicinin ihale konusu hizmeti yürütmek üzere çalıştıracağı işçileri kendilerinin belirlediğini, söz konusu firmalarla yapılan sözleşmeler gereği işe alma ve işten çıkarma yetkileri ile bundan doğacak sorumlulukların bu firmalara ait olduğunu, ihale makamı olan müvekkili kurumun hizmet alımı için ihaleye çıkarak söz konusu temizlik hizmeti işini ihale usulü gereği en uygun teklifi veren firmaya bıraktığını ve bu firmanın da kendi çalıştırdığı işçileri ile hizmet verdiğini, kendi işçileri açısından doğacak sorumlulukların da bu firmalar tarafından yerine getirilmesinin açık olduğunu, müvekkili kurumun dava dışı işçi … …’ın çalıştığı işyerini de kapsayan ihale sonucu sözleşme yaptığı davalı şirketler aracılığı ile temizlik hizmeti aldığını, davalı şirketlerin sözleşmelerde yazılı sürelerde Kurumlarına ait işyerlerinde temizlik hizmeti verdiklerini, dava dışı işçi … …’ın bu sözleşmeler kapsamında davalı şirketler nezdinde iş sözleşmesi hükümleri çerçevesinde çalıştığını, 02.04.2015 tarihinden 30.09.2019 tarihine kadar davalı şirketler bünyesinde temizlik elemanı olarak Derince Şube Müdürlüğü’nde çalıştığını, dava dışı işçinin 30.09.2019 tarihli başvuru dilekçesi ile tazminat talebinde bulunduğunu, işçiye yasal mevzuat gereği 15.673,39-TL’nin müvekkili kurum tarafından ödendiğini, sözleşme gereği söz konusu ödemenin davalılardan rücuen tazmininin talep edildiğini, davalıların işveren sıfatına haiz olduklarını ve işçilik alacaklarından tam sorumluluklarının bulunduğunu, müvekkili kurumun iş kanunu ve mevzuatta işçi lehine bulunan düzenlemeler nedeniyle işçinin mağduriyetini gidermek için ödeme yaptığını beyanla dava dışı işçiye ödenen 15.673,39-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek sözleşme faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin adresinin Çankaya Ankara olduğunu, davacı ile müvekkilleri arasında yapılan hizmet alım sözleşmelerinde de Ankara mahkemelerinin yetkili kılındığını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu hizmet sözleşmesinde teklif birim fiyatın unsurları arasında kıdem tazminatının yer almadığını, kıdem tazminatının bir maliyet unsuru olduğu göz önünde bulundurulduğunda sözleşme teklif birim fiyatı içinde gider olarak yer almaması halinde alt işverenlerden kıdem tazminatını kısmen veya tamamen üstlenmesinin beklenmemesi gerektiğini, 6552 sayılı yasa ile yapılan değişiklik sonucunda hizmet alımı ihalelerinde çalışan işçilerin kıdem tazminatlarının asıl işveren olan kamu kurumunca ödenmesi esasının getirildiğini, 6552 sayılı yasanın 8. maddesi ile 4857 sayılı Kanun’un 112. maddesine eklenen fıkralar ile alt işverenler tarafından çalıştırılan işçilerin kıdem tazminatlarının alt işverenlerin değişip değişmediğine bakılmaksızın ilgili kamu kurum ve kuruluşların tarafından ödeneceği şeklinde düzenleme yapıldığını, 6552 sayılı Yasa ile yapılan yasal düzenleme sonucunda kamu kurumu olan asıl işverenlerin kıdem tazminatlarından sorumlu tutulmaları öngörüldüğünden hizmet alımı ihalelerine ilişkin fiili durumun 6552 sayılı Yasa’nın öncesinde ve sonrasında değişmediği dikkate alınarak devam eden davaların da yeni yasal durum göz ardı edilmeden değerlendirilmesinin hakkaniyete uygun olacağını, yine, hizmet alımı şeklindeki kamu ihalelerinde, sözleşme süresi biten mevcut firmanın yeni ihaleye girmemesi veya girdiği halde kazanamaması nedeniyle aynı kamu işyeri ihalesinin yeni bir firma tarafından kazanılması durumunu işyerinin devri olarak kabul etmenin yasal dayanağı olmadığını, işyerinin devri sayılabilmesi için ihale sonucu yapılan sözleşmenin işin devrine izin veren nitelikte olması ve ihaleyi kazanan firmanın bu izne istinaden, mevcut işi başka firmaya devretmesi şeklinde olması gerektiğini, ancak hizmet alımı kamu ihalelerinin bu tip sözleşmelerinin böyle devir hükümleri içermediğini, yeni ihaleyi kazanan firmanın işyerinde biten ihale kapsamında çalışan işçilerle yeniden hizmet sözleşmesi yaptığını, işçilerin SSK girişlerinin yeniden yapıldığını, bu suretle aynı işçilerle işe bu şekilde devam edildiğini, yeni firmanın bu işçilerinden kendinden önceki dönemlere ilişkin çalışma sürelerine ilişkin kıdem tazminatlarından sorumlu tutulmasının bu yönde ihale ve sözleşme yapılmasının söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinde işçilerin iş akitlerinden doğacak tazminattan hangi tarafın ne oranda sorumlu olduğu hususunda bir düzenlemenin bulunmaması halinde asıl işveren ve alt işverenin 1/2’şer oranda sorumlu olacaklarından bahsedilmiş olması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, feshe bağlı olmayan alacaklar açısından devreden alt işveren döneminde doğmuş olan haklar bakımından devreden alt işveren devir tarihinden itibaren iki yıl boyunca sorumlu olmaya devam edeceğinden devir tarihini takip eden iki yıl içinde bu alacakları işçiye ödeyen devralan alt işveren veya asıl işverenin devreden alt işverene rücu hakkının mevcut olduğunu, devir tarihinden itibaren iki yıl geçtikten sonra ise devreden işveren döneminde doğmuş olsa dahi devreden alt işverene bu alacak kalemleri bakımından rücu edilemeyeceğini, İş Mahkemesinde ücret alacakları olarak hesaplama yapılmakla birlikte son alt işverenin devraldığı ve kendi dönemindeki alacaktan sorumlu olduğu ancak bir önceki işverenin sorumluluklarının sona erdiği hususunun değerlendirilmediğini, müvekkilinin ücret alacakları yönünden rücu sorumluluğunun ortadan kalktığını ve bu alacaklar yönünden davanın reddi gerektiğini, dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmadığını beyanla davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
2-Yetkili ve görevli mahkemenin Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu anlaşılmakla HMK 20. maddesi gereğince taraflardan birinin kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurması halinde dosyanın yetkili ve görevli Nöbetçi Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece yetki itirazında bulunan davalılar yönünden dosyanın ayrılarak yetkisizlik kararı verilmesinin yasal dayanağı bulunmadığını 6100 sayılı HMK’nın sözleşmeden doğan davalarda yetkiyi düzenleyen 10. maddesine göre sözleşmenin ifa yeri olan Kocaeli mahkemelerinin yetkili mahkeme olduğunu, yetki itirazı üzerine dosyanın ayrılmasını HMK’nın 7. maddesine göre davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa mümkün olabileceğini, dosyanın ayrılarak bir kısmının Kocaeli mahkemelerinde görülmesi, diğer kısmının Ankara mahkemelerinde görülmesinin hiçbir tarafın yararına olmayacağını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalılar vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/03/2022 tarih, 2022/173 Esas – 2022/205 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, rücuen tazminat istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince yetkisizlik kararı verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalılar Kartal Grup Sosyal Hizmetler İnşaat Temizlik Taahhüt Ticaret Anonim Şirketi ve Pasifik Grup Kurumsal Hizmetler Danışmanlık Temizlik İnşaat Nakliye Turizm Gıda Eğitim Taahhüt Ve Ticaret Limited Şirketi’nce yasal süresinde yetki itirazında bulunulduğu dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesi yer almaktadır.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu yeni düzenleme, 01/10/2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Davacı Toprak Ofisi Genel Müdürlüğü ile davalı şirketler arasında hizmet alım sözleşmelerinin imzalandığı, bu sözleşme ve eklerinden doğabilecek uyuşmazlıklar için Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı görülmüştür.
Taraflar tacir olup somut olayda kesin yetki kuralının bulunmaması, davalıların vekillerinin cevap dilekçesi ile süresinde yetki itirazlarında bulunması ve 6100 sayılı HMK’nın 17. maddesi uyarınca yetkiye dair yapmış oldukları sözleşmenin geçerli olması hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Gerekçeli karar başlığında; davacı ve vekili ile davalı Pasifik Grup Kurumsal Hizmetler Danışmanlık Temizlik İnşaat Nakliye Turizm Gıda Eğitim Taahhüt Ve Ticaret Limited Şirketi vekilinin adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/12/2022

… …
Başkan …
¸e-imzalıdır
… …
Üye …
¸e-imzalıdır
… …
Üye …
¸e-imzalıdır
… …
Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*