Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2253 E. 2023/632 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2253
KARAR NO : 2023/632

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :21/04/2022
NUMARASI :2020/519 Esas – 2022/256 Karar
ASIL DAVA
DAVACI :MALARD GIDA İTH. İHR. SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ. – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :MÜPA TARIM VE GIDA SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :04/09/2013
BİRLEŞEN DAVA :Kocaeli (Kapatılan) 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/332 Esas sayılı dosyası
DAVACI :MALARD GIDA İTH. İHR. SAN. VE TİC.LTD.ŞTİ. – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :MÜPA TARIM VE GIDA SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :03/10/2013

KARAR TARİHİ :14/04/2023
KR. YAZIM TARİHİ :08/05/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin Emirdağ Organize Sanayi Bölgesi’nde mantar üretim tesisi olduğunu, mantar üretiminin hammaddesi olan kompost malzemesini davalı şirketten temin ettiğini, Mart 2013 tarihinden itibaren mantar üretiminde vc verimde aşırı bir azalma başladığını, verimde azalmanın önüne geçmek için incelemeler yapıldığını, Emirdağ Kaymakamlığı Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü aracılığıyla tesisin 4, 5, 6, 7 no.lu odalarından numuneler alındığını, alınan numunelerin T.C. Gıda ve Tarım Hayvancılık Bakanlığı Batı Karadeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Laboratuvarında analiz edildiğini, Emirdağ Kaymakamlığı Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü tarafından laboratuvar sonuçları üzerinden teknik değerlendirme yapıldığını, teknik değerlendirme sonucunda, kompost malzeme içeriğinin standartların altında azot karbondioksit oranına sahip olduğunun, azot miktarının az, PH miktarının yüksek olduğunun ve bu nedenle verim düşüklüğü yaşandığının anlaşıldığını, C/N (karbondioksit azot oranı) değerinin 30’a yakın olması gerekirken özellikle 5 ve 6 no.lu odalarda çok düşük (9-11 seviyelerinde) olduğunun, 5 v 7 nolu odalarda yine standartların altında kaldığının anlaşıldığını, kompost malzemesinin standartların altında olması nedeniyle verim düşüklüğü ve mantarın çıkışının geciktiğinin fiziki olarak gözlemlendiğini, satılan malın kullanımında ayıplı olduğu anlaşılır anlaşılmaz Ankara 25. Noterliği’nin 03.09.2013 tarihli vc 25550 yevmiye numarası ile davalıya ayıplı mal ihbarında bulunulduğunu, tesisin şu ana kadar dört odasında kompost malzemesinden kaynaklanan verim düşüklüğü olduğunun tespit edildiğini, ayrıca 2 no.lu odanın malzemesi hakkında gönderilen numuneye ilişkin laboratuvar sonuçlarının henüz gelmediğini, ancak 2 no.lu oda da verim düşüklüğü gözlendiğini, İlçe Tarım Müdürlüğü’nden gelecek teknik raporun beklendiğini, davacı ile davalı arasındaki alım satım ilişkisinin sabit olduğunu ancak davacının fatura bedellerini ödemek amacıyla malen kaydıyla verdiği bonolardan dolayı icra tehdidi ile karşı karşıya olduğunu, kompost malzemesinin kalitesindeki düşüklük nedeniyle şirketin üretimin durdurma noktasına geldiğini, ayıplı mal sebebiyle bedel olarak verilen değerin iadesini talep hakkının kullanılması ve bu nedenle de bonoların icrasının takipten önce durdurulmasını talep etme zorunluluğunun doğduğunu beyanl davacının, 15.03.2013 vadeli 30.000,00-TL bedelli bono, 08.05.2013 vadeli 45.000,00-TL. bedelli … tarafından tanzim edilmiş müşteri çeki, 19.05.2013 vadeli 30.000,00-TL. bedelli bono, 11.06.2013 vadeli 12.598,00-TL. bedelli bono, 02.07.2013 vadeli 30.000,00-TL. bedelli bono, 14.08.2013 vadeli 29.400,00-TL. bedelli bonolar sebebiyle davalıya borçlu olmadığının ve davalı şirket tarafından tanzim edilmiş 13.03.2013 tarihli 548612 no.lu, 19.03.2013 tarihli 548702 no.lu, 11.04.2013 tarihli 549161 no.lu, 25.04.2013 tarihli 084677 no.lu, 31.05.2013 tarihli 086821 no.lu faturalar sebebiyle dahi borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından davalıya 03.09.2013 tarihinde ihtarname keşide edildiğini ve aynı gün dava açıldığını, ihtarnamenin davalıya 12.09.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, fatura tarihlerinden anlaşılacağı üzere ilk parti malın 13.03.2013 ve son parti malın 31.05.2013 tarihinde aldığını, 11.06.2013 tarihinde Emirdağ Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’nden inceleme talep ettiğini ve numune örnekleri alındığını, 01.07.2013 tarihinde alınan numune örneklerinin Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü laboratuvarlarına ulaştırıldığını, 10.07.2013 tarihinde ise analiz raporlarının Emirdağ Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü’ne sunulduğunu, davacının ise ayıp ihtarını 53 gün sonra 03.09.2013 tarihinde yaptığını, davacının 5 parti kompost malzeme aldığını, tarihlerin 13.03.2013 – 19.03.2013 – 11.04.2013 – 25.04.2013 – 31.05.2013 olduğunu, davacının inceleme talebinde bulunduğu tarih olan 11.06.2013 tarihinde sevk edilen ilk 3 parti malın misel gelişiminin tamamlandığını, mantarların toplandığını, 4. parti mal olan 25.04.2013 tarihli malzemenin de hasat sonuna gelindiğini, kültür mantarı kompostunun üretim odasına konulmasına müteakip yaklaşık 30-32 gün içerisinde mantar vermeye başladığını, 25 gün civarında bir hasat süresi sonucunda üretimin tamamlandığını ve boşaltıldığını, temizlenip dezenfekte edilip yeniden ekildiğini, mantar üretiminde bir odanın çevriminin 54-55 gün maksimum 60 gün olduğunu, davacının ilk parti olan 13.03.2013 tarihinden 60 gün sonraya denk gelen zamanlarda 2 parti mal daha satın almış olmasının üretim kaybının komposttan değil kendi hatalarından kaynaklandığının farkında olduklarının en büyük kanıtı olduğunu, davacının ilk 3 parti mal ile ilgili verimsizliğin komposttan kaynaklandığına yönelik şüphelerinin varlığı halinde kompost analizi yaptırmaları için 11.06.2013 tarihine kadar beklemiş olmalarının anlaşılamadığını, davacının muayene ve ayıp ihbarını yasada beklenen şekillerde ve sürelerde yapmadığını, öncelikle bu sebepten davanın reddinin gerektiğini, Emirdağ Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü tarafından düzenlenen Teknik Değerlendirme başlıklı raporunun bilimsellikten uzak olduğunu, davacının davalı şirket haricinde gerek yerli firmalardan gerekse İran’dan başka firmalardan kompost ithal ettiğini, numune alınmış olan kompost malzemenin müvekkil şirketten satın alınmış olan kompost malzeme olduğuna ilişkin bir tespitin mevcut olmadığını, davacıya ait tesiste yapılan bilirkişi incelemesinde toprağı serilememiş hiçbir komposttan söz edilmediğini, aslında sadece bunun bile kompostta herhangi bir sorun olmadığının ilk ve en basit göstergesi olduğunu, kültür mantarı kompostunun içine misel ekimiyle birlikte sürekli olarak biyolojik ve kimyasal değişiklik içerisinde olduğunu, bir kompostla ilgili kanaate varılabilmesinin tespit ve analizlerin analizlerin belirli bir süre içinde yapılmış olmasına bağlı olduğunu, kompostun üzerine örtü toprağı serildikten sonraki dönemlerde yapılan analiz ve değerlendirmelerle verim kaybının kompost kaynaklı olduğunun belirlenmesinin mümkün olmadığını, verimliliğin kompostun ayıplı olmasından kaynaklandığını öne sürmek için, alıcının en geç kompostun kuluçka dönemini tamamladığı 12. günün sonunda ve örtü toprağı serilmesinden önce satıcıya durumu ihbar etmesi gerektiğini, teknik değerlendirme raporunda üretim odalarında yapılmakta olan zirai mücadele uygulamalarından bahsedilmediğini, kompost ne kadar mükemmel olursa olsun örtü toprağındaki bazı uygunsuzlukların mantar çıkmamasına, az çıkmasına veya geç çıkmasına neden olabileceğini, kullanılan toprakların PH ve kalite yönünden uygun olup olmadığı tespit edilmeden üretim kaybını kompost kaynaklı olarak değerlendirmenin bilimsellikten uzak olduğunu, bilirkişilerin raporunda 5,6,7 nolu odalardaki topraklarla ilgili inceleme ve değerlendirme yapılmadığının görüldüğünü, bilirkişilerin üretim kaybının komposttan kaynaklandığına kanaat getirmeden önce tesiste toprakların nasıl dezenfekte edildiğini inceleyip söz konusu odalardaki toprakları inceleyip içlerinde herhangi bir zararlı (nematod vs.) olmadığını analiz ve tespit ederek verim kaybının topraktan kaynaklanma olasılığını elemeleri gerektiğini, ancak ondan sonra sıranın komposttan şüphe etmeye gelmesinin gerektiğini, komposta ait kimyasal ve biyolojik değerlerin içerisine tohum ekildiği andan başlayarak her gün değişiklik gösterdiğini, çünkü biyolojik bir aktivitenin söz konusu olduğunu, bir enerjinin açığa çıktığı kompostun içinde bir aktivasyonun sürdüğünü, üzerine örtü toprağı serip bu toprağın üzerinden günlerce sulamalar, zirai ilaçlamalar yaptıktan sonra buradan alınacak bir kompost numunesinin oraya geldiği orijinal halinden çok farklı ve alakasız değerler ortaya koyacağını, bilirkişilerin davacıya bu safhada yapılacak ölçümlerin kompostun ayıbını göstermeyeceğini bildirmeleri gerektiğini, bilirkişilerin raporlarında 5 ve 6 no.lu odalarda C/N oranının 30’a yakın bulunması gerektiğini ve 5-6.odalardaki verim kaybının bundan kaynaklandığını belirttiklerini, bu değerlendirmenin kesinlikle yanlış olduğunu buna ilişkin bilimsel rapor sunduklarını, bilirkişilerin raporunun bilimsel olmadığını, davacıya ait tesiste 11.06.2013 tarihinde düzenlenen tutanakta her ne kadar 5,6,7 nolu odaların bilirkişiler tarafından gözlemlendiği tutanak altına alınmış ise de sonrasında 4 nolu oda da inceleme kapsamındaymış gibi teknik değerlendirme yapıldığını, 4 nolu odadan ne şekilde numune alınmış olduğunun bilirkişi gözetiminde olup olmadığının belli olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen 2013/242 Esas sayılı dosya ile açmış oldukları davada davalıyla aralarında süregelen ticari ilişki nedeniyle borçlu olmadıklarının tespitini icra takibinden önce talep ettiklerini, davaya konu senetler ve senetlere konu alacak sebebiyle verilen faturaların menfi tespit davasına konu edildiğini, bu dava ile davalının Emirdağ İcra Müdürlüğü’nün 2013/517 sayı ile başlatılan icra takibinde 10/08/2013 vadele 29.400,00-TL bedelli bono nedeniyle menfi tespit talebinde bulunduklarını, bu senet ile ilgili iki ayrı hukuki nedene bağlı olarak menfi tespit istemlerinin söz konusu olduğunu, davalının adı geçen icra dosyasında mahkemenin tedbir vermiş olduğu senetler ve ödeme yapılmış olan bu dava ile konu edilen senedi aynı anda ve birlikte takibe koyduğunu bunun taraflar arasında tek bir hukuki ilişkiden kaynaklanan bir tespit istemi olduğunu ortaya koyar nitelikte olduğunu, 13.03.2013 tarihli 4.000,00-TL ve 21.03.2013 tarihli 16.000,00-TL tutarında davalı şirkete ödeme yapıldığını, ödemelerin davalı şirket tarafından kayda alınmadığını, ödemeye rağmen senedin tamamı üzerinden icra başlatıldığını, malın ayıplı olması nedeniyle yapılan ödemenin iadesi gerektiğini beyanla ödeme defi ve/veya ayıplı mal teslimi sebebiyle fazlaya ilişkin tazminat ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla tarafları ve konusu aynı olan bu davanın Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/242 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle; davacının ödeme definin haksız ve mesnetsiz olduğunu, toplam 146.995,00-TL’lik fatura bedeline ilişkin ayıplı mal iddiasını öne sürmesine rağmen 196.388,00-TL bedel için menfi tespit talebinde bulunduğunu, asıl davada ayıplı mala ilişkin yaptıkları savunmanın aynen geçerli olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Asıl davanın REDDİNE,
2-Birleşen Kapatılan Kocaeli 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/332 esas sayılı dosyası yönünden açılan davanın REDDİNE …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; resmi kurumlardan gelen sonuçların mesnetsiz iddialarla dikkate alınmadığını, bilirkişilerin resmi kurumlardan gelen ilgili raporları yok sayması ve bilirkişi raporuna itirazlarının incelememesi, bilirkişilerin hukuki değerlendirme yaparak, hesaplama yapmaması, yetersiz incelemelere dayalı olarak karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, bilirkişi raporlarına karşı ileriye sürdüğü istinaf nedenlerinin mesnetsiz olduğunu, davacının, davalı hakkında 2013 yılında başkaca davaların da ikame edildiğine yönelik iddialarının yersiz ve usule aykırı olup, kabul anlamına gelmeden, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı öncesinde ileriye sürülmeyen iddiaların, istinaf talebine konu edilemeyeceğinin sabit olduğunu, ileri sürdüğü iddiaları ispatlamakla mükellef olan davacının hem esas davada hem birleşen davada lehine kesin bir delil sunamadığı gibi hem de ikame edilen birleşen davada, ticari defter kayıtları ile ileri sürdüğü iddialarında haksız bulunduğunun kesin olarak ispat edildiğini, işbu yargılamanın konusunu oluşturmayan, hukuki yarardan yoksun ve yargılamayı haksız bir şekilde uzatma amacı taşıyan iddiaların dikkate alınmaması gerektiğini belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/04/2022 tarih, 2020/519 Esas – 2022/256 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava, davalıya verilen senetler ve kesilmiş faturalardan dolayı mantar kompostunun gizli ayıplı olması nedeniyle borçlu olunmadığına yönelik menfi tespit istemine yöneliktir.
Mahkemece, davanın ayıp iddiasının kanıtlanamaması nedeniyle verilen davanın reddine dair : 10/12/2019 tarihli ve 2014/500 Esas – 2019/680 Karar sayılı karar, karşı asıl ve birleşen dava davacısı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurması sonucunda Dairemizin 2020/873E. 2020/1235K. Sayılı ilamı ile;”…..Birleşen davada dava edilen ve Emirdağ İcra Müdürlüğü’nün 2013/517 takip dosyasına konu 10/08/2013 vade tarihli, 29.400,00 TL bedelli bonodur. Asıl davaya konu “14/08/2013” vade tarihli 29.400,00 TL bedelli bono, davacının 24/09/2013 tarihli maddi hatanın düzeltilmesi dilekçesinde 10/08/2013 vade tarihli 29.400,00 TL bedelli bono olarak düzeltilmiştir. Bu dilekçe dikkate alındığında, asıl davadan daha sonra açılan birleşen davaya konu bononun asıl davada da dava konusu olduğu görülmektedir.
6100 sayılı HMK.’nun 114-(1) maddesinde dava şartları sayılmıştır. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır (m.115/1). “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” dava şartlarındadır (m.114/1-ı). Ancak birleşen dosyada davacı ayrıca ödeme def’inde bulunmuştur. Bu durumda asıl ve birleşen davaların sebepleri farklı olduğundan derdestlik gündeme gelmeyecektir.
İlk derece mahkemesince, ayıp yönünden inceleme yapılmış ise de davacının ödeme def’i yönünden bir inceleme yapılmadığı, ayıp iddiası kabul edilmemesine rağmen bono bedelinin ödenip ödenmediğinin araştırılmadığı, eksik inceleme sonucunda karar verildiği anlaşıldığından kararın kaldırılması gerekmiştir.
Bu durumda mahkemece; ödeme def’i yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceğinden davacıdan ödemeye ilişkin delilleri sorulup varsa getirtilmeli, tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, bononun ödenip ödenmediği belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir….”şeklindeki gerekçeyle ,kaldırılmıştır.
İlk derece mahkemesi tarafından kaldırmadan sonra davacının defterleri incelenmek üzere talimat yoluyla Yeminli SMMM-bağımsız denetçi bilirkişiden ve davalı defterleri incelenmek üzere akademisyen hesap-finans uzmanı bilirkişisinden aldırılan raporlarda; davacı “Malard Gıda İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti.”nin 2013, 2014, 2015, 2016, 2017, 2018, 2019 ve 2020 yılı yılı Yevmiye ve Kebir Envanter Defterlerinin 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ilgili madde hükümleri gereği açılış ve tasdiklerinin ayrıca yevmiye defterinin kapanış tasdiklerinin bulunduğu defter kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve birbirini teyit ettiği, davacı defter kayıtlarında yapılan inceleme sonrasında; 31.12 2013 tarihi itibariyle davacının davalıdan;20 03 nolu Alıcılar Hesap bakiyesinden 25.113,06 TL Cari Hesap Alacağının bulunduğu,320 02 nolu Satıcılar Hesap Bakiyesinden 173.156,65 TL Cari Hesap Borcunun bulunduğu, izleyen dönemlerde ve en son 31.12.2020 tarihi itibariyle hesap bakiyelerinin varlığını aynen koruduğu, davacı tarafından davalıya verildiği öne sürülen senetlerin davacı defter kayıtlarında yer almadığı ve bu senetlere ilişkin hiç bir ödeme kaydına rastlanılmadığı, davalı şirketin ilgili hesap dönemlerine ilişkin tutulması zorunlu ticari defterlerinin eksiksiz olarak usulüne uygun şekilde tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının zamanında yapıldığı,ticari defterlerin birbirini doğruladığı, incelenen ticari defterlerin davalı lehine delil niteliği taşıdığı, davacı Malard Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin cari hesabının takip edildiği 120.04.205 no.lu hesabın 2013 yılı kayıtlarına göre, davacı şirketin kayıtlarının takip edildiği cari hesabın; dava tarihi itibariyle 16.586,66 TL borç bakiyesi verdiği ve diğer bir ifadeyle davalı şirketin davacı şirketten 16.586,66 TL alacaklı gözüktüğü, tarafların ticari defterleri 31.03.2021 tarihli talimat bilirkişi raporunda ve işbu rapor kapsamında incelendiğinde, tarafların kayıtları arasında belirgin düzeyde farklılıklar bulunduğu, aradaki cari hesap farklarının; 2013 yılı açılış bakiyelerindeki tutarsızlıktan, davacı şirketin keşide/ciro ettiği çek/senetlerin ve 30.04.2013 tarihli 393652 no.lu faturanın davacı şirket kayıtlarında yer almamasından kaynaklandığının tespit edildiği, davacı vekilinin itiraza konu ettiği davacı şirket tarafından düzenlenen 30.04.2013 tarihli 393652 no.lu 181.000,00-TL tutarındaki Thermoformin paketleme makinesi faturasının ve davaya konu edilen tüm çek-senetlerin davalı Müpa Tarım A.Ş.’nin kayıtlarında –lehte ve aleyhte- yer alması hususu dikkate alındığında davalı şirket kayıtlarının esas alınabileceğinin anlaşıldığı, mevcut bilgiler doğrultusunda dava tarihi itibariyle davalı şirketin davacı şirketten 16.586,66-TL alacaklı olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda; davacının asıl dava ve birleşen dava ile davalıdan satılan alınan malın gizli ayıplı olduğunu bu nedenle mal karşılığında kesilen fatura ve faturaya istinaden verilen senetler nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ettiği, davalıdan satın alınan kompost malzemenin ayıplı olduğunu ispat yükünün HMK 190. Madde gereğince davacıda olduğu, dava açılmadan önce davacı tarafça delil tespiti yaptırılmadığı ancak, kompost malzemedeki verim düşüklüğünün tespiti için Emirdağ Kaymakamlığı İlçe Tarım Müdürlüğü’ne başvurulduğu, davacının başvurusu sonucunda teknik ve analiz raporların düzenlendiği, mahkememizce kompost malzemenin gizli ayıplı olup olmadığı yönünde analiz raporları da değerlendirilmek üzere bilirkişilerden rapor aldırıldığı, mahkememiz dosyasına ibraz edilen tüm bilirkişi raporlarında Emirdağ Kaymakamlığı İlçe Tarım Teşkilatı elamanlarınca alınan kompost numunelerinin analiz edilmesi ve Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’ne analiz ettirilmesi sonucunda hazırlanan raporlara göre malzemenin gizli ayıplı olduğunun tespit edilemeyeceği, teknik ve analiz raporun yeterli olmadığı, mantar üretimi sürecinde bir çok parametrenin dikkate alınması gerektiği, ancak teknik raporlarda ve gözlemlerde bunlara yer verilmediği bu nedenlerle malın ayıplı olduğuna dair tespit yapılamadığı kanaatinin bildirildiği, davacının ayıplı mal iddiasını ispat edemediği, davacı tarafından birleşen dosya ile ödeme definde bulunan senede ilişkin olarak 31/03/2013 tarihli bilirkişi raporunda davacının davalıya 173.156,65-TL borçlu olduğu, davacı tarafından davalıya verildiği iddia olunan senetlerin davacı kayıtlarında yer almadığı ve bu senetlere ilişkin ödeme kaydına rastlanılmadığı hususlarının tespit edildiği, 10.08.2013 tarih 29.400,00-TL bedelli senedin icra takibine konu edildiği, işbu dosyada da tahsilat yapılmadığı, davacı tarafça senedin ödendiğine dair delil sunulmadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı taraf istinaf yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Menfi tespit davalarında kural olarak ispat yükü davalı alacaklı üzerindedir. Ancak dava kambiyo senetlerine ve bedelsizlik iddiasına dayalı ise davacı borçlu bu durumu yazılı delillerle ispatlamak zorundadır.
Kambiyo senedi (bono) sebepten mücerret olup, bono nedeni ile borçlu olmadığının ispatı ancak yazılı delille mümkündür. Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. (HMK madde 190). senede karşı ispat kuralı gereği iddia ancak yazılı delil ile ispat edebilir.
Dava konusu edilen bonolarda “malen” kaydı bulunmaktadır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2017/7376 Esas 2019/4140 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, senedin ihdas hanesinde “malen” ibaresinin yazılmış olması malın teslim edildiğine karine teşkil eder, bu kaydı değiştiren taraf ispat külfetini üzerine almış olur, bu haliyle ispat yükü davacıdadır.
Mantar üreticisi olan davacı, davalı tarafından teslimatı yapılan kompost malzemenin ayıplı olduğundan ve bu nedenle zarara uğradığından bahisle davaya konu senedin bedelsiz kaldığını ileri sürmüş ise de, mahkemece konunun uzmanı akademisyen bilirkişilerden aldırılan raporlarda tutarlı şekilde, davaya konu kompost malzemesinin ayıplı olduğu sonucuna ulaşmasının mümkün olamayacağı, kompost sıcaklığı düzenli olarak izlenmeden davacının sunmuş olduğu teknik değerlendirme raporu ve diğer delillere göre kompost kaynaklı bir üretim kaybı olduğunu söylemenin teknik olarak mümkün olmadığı kanaati bildirilmiştir.
Mahkemece dosyada alınan teknik inceleme ve hesap raporları alınan bilirkişi raporu denetime elverişli olup, ispatlanamayan davanın reddine dair verilen karar usul ve yasaya uygundur, buna göre davacı tarafın istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından esastan reddine karar verilmiştir.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere, istinaf edilen nihai kararda ayrıntıları yazılı açıklama, yasal sebep ve gerekçelere göre, ilk derece mahkemesinin olay nitelendirilmesi ve gerekçesi nazara alındığında, mahkemece yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, kanıtların takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda mahkemece verilen kararda yazılı açıklamalara, yasal sebep ve gerekçelere binaen, istinaf edilen kararda usul, yasa ve dosya kapsamı yönlerinden bir aykırılık bulunmadığı, dolayısıyla istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı değerlendirilerek, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 161,40-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 18,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/04/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Hamdi …
Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*