Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2176 E. 2022/2017 K. 14.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/2176
KARAR NO :2022/2017

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH :03/06/2022 Tarihli Ara Karar
NUMARASI :2022/576 Esas (Derdest dosya)

İHTİYATİ HACİZ
TALEP EDEN/DAVACI : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF/DAVALI : …
VEKİLİ : …

DAVA :İtirazın İptali
TALEP :İhtiyati Haciz
DAVA TARİHİ :31/05/2022

KARAR TARİHİ : …
KR. YAZIM TARİHİ : …

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in, fındık tüccarlığı yapan …’ten aldığı borca karşılık yapılan 28/11/2016 tarihli sözleşmeye göre 28/11/2016 düzenleme tarihli 115.000,00-TL bedelli bononun düzenlenmiş olduğunu, davacı …’in davalının iş bu borcuna kefil olduğunu, davalı …’in işbu sözleşmeye ve bonoya dayalı borcunu ödememiş olduğunu, bu sebeple davacı ve davalı aleyhine Sakarya 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/8636 Esas sayılı dosyasıyla takibin başlatılmış olduğunu, davalının o dönemde haczedilebilir malvarlığı olmadığından davacıya ait taşınmazın satışının istenmiş olduğunu, takibin devam ederken alacaklı …’ün alacağını … adlı kişiye temlik etmiş olduğunu, davacının alacaklı … ile dosya borcunun 100.000,00-TL’ye kapatılması hususunda anlaşmış olduklarını, 02/12/2020 tarihinde kendisine 100.000,00-TL’nin ödendiğini, davalının babasını vefat ettiğinde kendisine babasının taşınmazlarının miras kaldığını, davacının, davalıdan işbu borcuna karşılık ödeme istediğinin, davalının herhangi bir ödeme yapmamış olduğunu, buna karşın taraflarınca davalı aleyhine Kocaali İcra Müdürlüğünün 2022/86 Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, davalının davacıya herhangi bir ödeme yapmadığı iddiasıyla takibe haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz etmiş olduğunun, taraflarınca bu hususla ilgili dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulmuş ancak burada da anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle; davacının mağduriyetine sebebiyet verilmemesi için davalının taşınır ve taşınmaz mallarına ihtiyaten haciz konulmasını, hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli borçlunun itirazının iptalini, Kocaali İcra Müdürlüğünün 2022/86 Esas sayılı takibin devamını, kötü niyetli borçlu davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak şartıyla icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Karşı taraf davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödemenin davalı tarafından ifa edildiğini ve borcun davalının ifası ile son bulduğunu, davacının iş bu borca ilişkin olarak herhangi bir ödeme yapmadığını, bu nedenle davalıya rücu hakkının doğmasını gerektirecek bir hukuki nedenin bulunmaması nedeni ile davanın reddini talep ettiklerini, gerçekten de davacı tarafından asıl alacaklıya ödeme yapılmış olsaydı dahi bu hususta davalıya kanuni zorunluluk olmasına rağmen bildirimde bulunulmadığını ve bu nedenle her halükarda kefilin rücu hakkının doğmaması sebebi ile iş bu davayı açmada ve davaya konu icra takibini başlatmada haksız ve kötü niyetli olduğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı borçlunun 2016 tanzim tarihli senede ve 2017 tarihli takibe karşı borcunu hiçbir şekilde bu zamana kadar ödemeye çalışmadığını, babasının vefat etmesinin ardından kendisine birden çok taşınmazın miras kaldığını, borcun davacı tarafından ödendiğini bildiğini, bu zamana kadar ödemekten kaçınan davalının miras yoluyla elde ettiği taşınmazları her an elden çıkarabileceğini, bu halde davacının alacağına kavuşamayacağını ve yerel mahkemenin hatalı değerlendirmeleri karşısında hükmedilen ret kararının isabetli olmadığını, arz edilen ve resen nazara alınacak nedenlerle yerel mahkemenin işbu ihtiyati haciz taleplerinin reddine dair vermiş olduğu kararın ortadan kaldırılarak davalı aleyhine borca yeter miktarda taşınır, taşınmaz malvarlığına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Karşı taraf davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/576 Esas 03/06/2022 Tarihli Ara Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep; ihtiyati haciz istemine ilişkindir.
Dava; davacı kefil tarafından asıl borçluya karşı rücuen alacak istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Derdest dava kapsamında davacının ihtiyati haciz talep etmesi üzerine ilk derece mahkemesi; 03/06/2022 tarihli ara kararıyla; “….Somut olayda; ihtiyati haciz talep eden taraf, ihtiyati haciz talebine dayanak olarak Sakarya 4 İcram Müdürlüğünün 2017/8636 sayılı takibine dayanak kambiyo senedine ve … tarafından düzenlenen ödeme belgesine dayandığı,
Sakarya 4. İcra Müdürlüğünün 2017/8636 sayılı takip dosyasında takip dayanağı senedin, 28.11.2016 tanzim tarihli, 01.10.2017 vade tarihli 115.000 TL bedelli, lehtarı …, borçluları dosyamız davacısı ve davalısı olan bono için takip başlatıldığı, dosyaya bildirilen bir ödeme bulunmadığı gibi, 24.02.2021 tarihli beyanı ile … vekilinin takipten vazgeçtikleri yönündeki beyanı ile dosyanın kapatıldığı, takip konusu borcun, ödeme belgesi düzenleyen …’ye devredildiğine dair dosyaya bir temlik sözleşmesinin/beyanının sunulmadığı gibi davacının rücu talebine dayanak gösterdiği …’nün senette hak sahibi de olmadığı ve davalının borca itiraz etmesiyle taraflar arasındaki alacağın varlığı hususunun yargılamayı gerektirdiği, dolayısıyla talep eden tarafın 2004 sayılı İİK’nın 258. maddesindeki yaklaşık delillerle ispat külfetini yerine getiremediği anlaşıldığından, ihtiyati haciz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir….” şeklindeki gerekçeyle, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı ihtiyati haciz talep eden davacı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince; kamu düzeni yönünden ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak inceleme yapılmıştır.
İİK’nın 257-(1) maddesi “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.”
İİK’nın 257-(2) maddesi “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.”
İİK’nın 258-(1) maddesi “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur…” hükmü düzenlenmiştir.
İhtiyati haciz kararı, geçici hukuki koruma tedbirlerinden olduğu için durumun gerektirdiği hallerde karşı taraf dinlenmeden (İİK’nın m. 258) ve tüm deliller toplanmadan yaklaşık ispat şartı yeterli görülerek de verilebilir. Mahkemece ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi şartı olmayıp, alacağın varlığı hakkında yeterli kanaate sahip olunması için mahkemeye bu konuda delillerin sunulması yeterli kabul edilmelidir.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü; hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak; kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde; tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak; yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda; bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK.’unda bir yenilik getirilmemekle birlikte; “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış; ayrıca, burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 587. Maddesi ise: “Birden çok kişi, aynı borca birlikte kefil oldukları takdirde, her biri kendi payı için adi kefil gibi, diğerlerinin payı için de kefile kefil gibi sorumlu olur.
Borçluyla birlikte veya kendi aralarında müteselsil kefil olarak yükümlülük altına giren kefillerden her biri, borcun tamamından sorumlu olur. Ancak, bir kefil, kendisiyle birlikte daha önce veya aynı zamanda müteselsilen yükümlü bulunan ve Türkiye’de takip edilebilen bütün kefillere karşı takibe girişilmiş olmadıkça, kendi payından fazlasını ödemekten kaçınabilir. Bir kefil, bu hakkı, diğer kefillerin kendi paylarını ödemiş veya ayni güvence sağlamış olmaları durumunda da kullanabilir. Aksine anlaşmalar saklı kalmak kaydıyla, borcu ödeyen kefil, kendi paylarını daha önce ödememiş olmaları ölçüsünde, diğer kefillere karşı rücu hakkına sahiptir. Bu hak, borçluya rücudan önce de kullanılabilir.
Alacaklı, kefilin aynı alacak için başka kişilerin de kefil olduğunu veya olacağını varsayarak kefalet ettiğini biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, bu varsayımın sonradan gerçekleşmemesi veya kefillerden birinin alacaklı tarafından kefalet borcundan kurtarılması ya da kefaletinin hükümsüz olduğuna karar verilmesi durumunda kefil, kefalet borcundan kurtulur.
Birbirlerinden bağımsız olarak aynı borç için kefil olanlardan her biri, kefalet borcunun tamamından sorumlu olur. Ancak, borcu ödeyen kefil aksine anlaşma olmadıkça, diğerlerine toplam kefalet miktarındaki payı oranında rücu hakkına sahiptir.” şeklindedir.
Somut olayda; davalının dava dışı …’ten aldığı borca karşılık yapılan 28/11/2016 düzenleme tarihli 115.000,00-TL bedelli bononun düzenlendiği, davacının davalının iş bu borcuna kefil olduğu, davalı …’in bonoya dayalı borcunu ödemediği, bu sebeple davacı ve davalı aleyhine Sakarya 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/8636 Esas sayılı dosyasıyla takibin başlatıldığı davalının haczedilebilir malvarlığı olmadığından, davacıya ait taşınmazın satışının istendiği, takip devam ederken alacaklı …’ün alacağını … adlı kişiye temlik ettiği, davacının alacaklı-temlik alan …’ye 02/12/2020 tarihinde 100.000,00-TL’nin ödediğine ilişkin adi yazılı belgeyi sunduğu, TBK’nın 587 vd. ile ihtiyati haczin muhtemel alacağın teminatı kapsamında talep edilmesi hep birlikte göz önüne alındığında, davacının alacağını yaklaşık olarak ispata yarayan delillerin dosyada mevcut olduğu, dolayısıyla ihtiyati haciz şartlarının oluştuğu, ilk derece mahkemesince talebin kabulü gerekirken, reddedilmesinin dosya kapsamı delillere uygun olmadığı, değerlendirilmiştir.
Karar başlığında; tarafların T.C. İbarelerinin ile davacı vekilinin adresinin yazılmaması İİK’nın 260. ve kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 391-(2) maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Bu nedenlerle; ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kabulüne, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İhtiyati haciz talep eden davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE;
1-)Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/576 Esas 03/06/2022 Tarihli Ara Karar Sayılı kararının KALDIRILMASINA, HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
a-İhtiyati haciz talebinin KABULÜNE,
b-Davalının 115.000,00 TL alacağı karşılar miktardaki taşınmaz malları ile araçlarının ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklarının alacağın 15’i nakit ya da teminat mektubu mukabili İHTİYATEN HACZİNE,
c-Takdir olunan alacağın (115.000,00 TL) %15’i nakit ya da teminat mektubu davacı/alacaklı tarafından mahkeme veznesine depo edildiğinde, kararın infazı için bir suretinin ilk derece mahkemesi tarafından alacaklı vekiline verilmesine,
ç-İhtiyati haczin Sakarya İcra Müdürlüğünce infazına,
2-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harcının hazineye irad kaydına,
b-İstinaf Karar Harcının talep halinde ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
c-İstinaf yolu için yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
ç-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d-Davacının yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince istinaf edene iadesine,
e-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
16/11/2022

Başkan …
e-imzalıdır.

Üye …
e-imzalıdır.

Üye …
e-imzalıdır.

Katip …
e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*