Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2118 E. 2023/2158 K. 22.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/2118
KARAR NO :2023/2158

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :28/02/2022
NUMARASI :2021/489 Esas – 2022/193 Karar

DAVACI :ASBİR ANTREPO VE LOJİSTİK ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :PETSAN MADENİ YAĞLAR VE PLASTİK SANAYİ DIŞ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :01/07/2021
KARAR TARİHİ :22/12/2023
KR. YAZIM TARİHİ :22/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin davacı şirkete ardiye ücreti borcu bulunduğunu, 31 Aralık 2019 tarihinde 14.455,00 TL borç bulunduğuna dair davalı ile 19/02/2020 tarihinde mutabık kaldıklarını. Beyoğlu 34. Noterliğinin 21/05/2020 Tarih … Yevmiye nolu ihtarnamesi borcun ödenmesi ihtar edilmiş iş bu ihtar 28/05/2020 tarihinde tebliğ edilmiş olduğunu, 14.455,00 TL’lik ardiye ücreti ve faizi denmediğini, bunun üzerine davalıdan olan alacağının tahsili bakımından Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/36892 E sayılı dosyası ile icra
takibi başlattığını, Ancak davalının haksız ve kötü niyetle takibe itiraz ettiğini bildirmiş, alacağın sabit ve likit olduğundan, davalı tarafın alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket davalı ile yapılan mutabakatı dava dosyasına sunmadıklarını, mutabakat formu tek başına alacağı ispat etmeyeceğini, davacı şirkete 30.04.2020 tarihinde … ve … nolu iki adet fatura düzenlediklerini ve 17.12.2020 tarihinde 4.897,00 TL banka havalesi yaparak borcu sıfırladıklarını dolayısıyla icra takibinin haksız olarak başlattıklarını beyan etmiş %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın KABULÜNE, Davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2020/36892 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, İcra tazminatı talebinin alacak likit olmadığından reddine, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cari hesap alacaklarının likit nitelikte olduğunu, cari hesaplarda 31 Aralık 2019 tarihinde 14.455,00 TL borç bulunduğuna dair davalı ile 19/02/2020 tarihinde mutabık kalındığını, davacının alacağının sabit ve likit olduğunu, davalı tarafın alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulması gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin davalının icra takibinden sonra ancak itirazın iptali davasından önce 07.12.2020 tarihindeki 4.897,00 TL’lik ödeme yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince bu tutarın icra müdürlüğünce mahsup edilmesi gerekçesi ile davanın tümden kabulüne karar vermesinin yasaya ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırılık oluşturduğunu, Bilirkişinin iade fatura düzenleme tarihinin 8 gün olduğuna ilişkin hukuki görüşü HMK m. 266’ya da aykırılık oluşturmakla birlikte her ne kadar ilk derece mahkemesi kararında konu ile ilgili herhangi bir gerekçe belirtilmemiş olsa da hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olmasının hukuka aykırılık oluşturduğunu, nitekim bilirkişi tarafından da 2 adet iade faturasının davacının alacağından düşülüp düşülmeyeceği hususunu mahkemeye bırakmış olsa da yerel mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir gerekçenin sunulmadığını, faturanın tek başına herhangi bir borç ilişkisinin varlığını kanıtlamaya yeterli olmadığını, borç ilişkisinin varlığından ve herhangi bir borcun doğduğundan bahsedilebilmesi için bir mal veya hizmetin verildiğinin davacı tarafından ispat olunmadığını, davacı alacağının varlığını HMK m.200 uyarınca senetle ispat edememekle birlikte güncel cari hesap uyarınca davalı şirket ile davacı şirket arasında herhangi bir alacak ve/veya borç ilişkisinin bulunmadığını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının dilekçe ekinde sunmuş olduğu muavin defter 27/07/2021 rapor tarihli evraktan da anlaşılacağı üzere 2020 cari döneminde de 14.455,00 – TL borçlu olduğu açıkça görülmektedir. Yani taraflar arasında yapılan 19/02/2020 tarihindeki mutabakat kesin bir şekilde davalının borçlu olduğunu da gösterir niteliktedir. Davalı şirket tarafından 4.897,00 TL ödemenin 07/12/2020 tarihinde müvekkil şirkete ödendiği beyan edilmişse de davaya konu icra takibi Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/36892 Esas sayılı dosyasından 03/12/2020 tarihinde başlatılmış olup, ödeme icra takibinden sonradır. Dolayısıyla takip tarihi itibariyle itirazın iptaline karar verilmesi gerekmektedir. İcra Dairesi de zaten takipten sonraki haricen ödemeyi borçtan düşmüştür. Müvekkilin alacağı sabit ve likit olduğundan, davalı tarafın alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasını talep ediyoruz. belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacının dava konusu alacağın fatura ve cari hesapla ispatladığını belirtmiş ise de daha önceki dilekçelerinde belirttikleri üzere faturanın tek başına alacağın varlığına delil olmadığını, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında itirazın iptali davasından önce davalı tarafından davacıya yapılan 4.897,00 TL ödemenin hiç dikkate alınmadığını, bu ödeme yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, bu alacağın mahsubunun icra müdürlüğünce yapılacağına dair kararın hatalı olduğunu, işbu kararın taraflarınca istinaf edildiğini belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2022 tarih, 2021/489 Esas – 2022/193 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava itirazın iptaline ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı taraf vekillerince tarafından istinaf başvurusu yapılmıştır.
İnceleme; 6100 sayılı HMK.’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede;
Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nın 297/1-c. maddesi bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır.
6100 sayılı HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/1. maddesinin (c) bendinde;
“Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” ile aynı maddenin 2. fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Buna göre bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir.
Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuki sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Hakim, gerekçe sayesinde verdiği hükmün doğru olup olmadığını, yani kendini denetler. Hüküm kanun yoluna gönderildiğinde, istinaf mahkemesi ya da Yargıtay da, bir hükmün hukuka uygun olup olmadığını ancak gerekçe sayesinde denetleyebilir. Taraflar da ancak gerekçe sayesinde haklı olup olmadıklarını daha iyi anlayabilirler. Bir hüküm, ne kadar haklı olursa olsun, gerekçesiz ise tarafları doyurmaz.
Anayasa’nın 141. maddesi gereğince bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olması gereklidir. Gerekçenin önemi Anayasal olarak hükme bağlanmakla gösterilmiş olup gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır.
Yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve kanun yolu mercilerinin hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi, işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Bu genel açıklamalar ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, mahkemece gerekçede sadece “Takip tarihi itibariyle davacının 14.455,00 TL alacaklı olduğu sabittir.” denilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davanın kabulüne ilişkin gerekçelere ilk derece mahkemesince gerekçe olarak adlandırılan kısımda açıklayıcı şekilde yer verilmemiştir. HMK’nın aradığı anlamda ve istinaf denetimine elverişli gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Bu nedenle HMK’nın 297. maddelerine uygun ve denetime elverişli gerekçeli biçimde oluşturulması gerekmekte olup anılan niteliklere uygun olmayan kararlar Anayasa’nın 2. maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesini, HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkını ihlal edecektir.
O halde, davalının istinaf talebinin HMK’nın 353-(1)-a)-4)-6) maddesi gereğince kabulüne, “hükmün gerekçesiz olması” nedeniyle kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının münhasıran bu sebeple kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine, kabul edilen istinaf sebebine göre davacının diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dairemiz kararı gereğince işlem yapılması ve davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının; İstinaf Başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
2-Davalının; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-a)-4)-6) maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2022 tarih, 2021/489 Esas – 2022/193 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
4-İstinaf edenler tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
5-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-(1)-g) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
22/12/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*