Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2098 E. 2022/1979 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2098
KARAR NO : 2022/1979

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2022 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2022/184 Esas

TALEP EDEN/
DAVACI : …
VEKİLİ : …
KARŞI TARAF/
DAVALI : TEKMOD OTOMOTİV METAL SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : …

DAVA TÜRÜ : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
TALEP : Kayyım Atanması
DAVA TARİHİ : 10/03/2022

KARAR TARİHİ : 10/11/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 28/11/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 14/12/2021 tarihli genel kurulunda alınan 3, 4 ve 5 nolu kararların, 21/12/2021 tarihli yönetim kurulunda alınan 1 ve 2 nolu kararın ve 01/02/2022 tarihli yönetim kurulunda alınan 26 nolu kararının batıl olduğunun tespiti ve alınan kararların iptaline, sayın mahkeme farklı kanaatte olursa hükümsüzlüğüne, şirkete, ihtiyati tedbir niteliğinde; yönetim kayyumu atanmasına, mahkememiz farklı kanaatte olduğu takdirde denetim ve onay kayyumu atanmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 30/05/2022 TARİHLİ ARA KARAR ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince 30/05/2022 tarihli ara karar ile; ” … 1-Davacı vekilinin genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının yürütmesinin durdurulması taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,
2-Davacı vekilinin davalı şirkete yönetim kayyımı atanması, olmadığı takdirde denetim kayyımı atanması taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Talep eden davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap ve beyan dilekçelerinde açıklanan hususların her birisi dahi tek başına mahkemenin tedbir talebini kabul etmesi için yeterli olduğu halde tedbir taleplerinin reddedildiğini; mahkemenin şirkete kayyım atanması taleplerinin uyuşmazlık konusu dışında kaldığına dair değerlendirmesinin hatalı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Karşı taraf davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketle aynı sektörde ve çok yakın bir yerde … ve … ile yeni bir şirket kurduğunu; davacı şirkete zarar verdiğini; davacı güven sarsıcı hareketlerini kabul ettiğini ve açıklama getiremediğini beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/184 Esas sayılı 30/05/2022 Tarihli Ara Kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; genel kurul kararının ve yönetim kurulu kararlarının iptali istemine ilişkindir.
Talep; kayyım atanması istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, dava dışı … ile birlikte davalı şirketi kurdukları, davacının şirketin kuruluş aşamasında 350 pay karşılığı %35 pay sahibi olduğu, taraflar arasındaki ortaklı ve mutabakat protokolü gereğince payının %50’ye çıkarılmasının kararlaştırıldığı, bu kapsamda dava dışı …’nin %7 oranında pay devri yaparak payının %42’ye çıktığını, taraflar arasında daha sonra anlaşmazlıklar ortaya çıktığını, bu kapsamda 14/12/2021 tarihinde çağrısız genel kurul toplantısı yapıldığı, bu toplantıda şirket ortağı olmayan …’un yönetim kurulu üyesi seçildiğini, yeni yönetim kurulunun 21/12/2021 ve 01/02/2022 tarihinde toplantı yaparak kararlar aldığını belirterek, 14/12/2021 tarihli genel kurulun yok hükmünde olduğunun tespiti, mahkeme farklı kanaatte ise genel kurulun 3, 4 ve 5. maddelerinin öncelikle yürütmesinin geri bırakılması ve dava sonunda iptalini, 21/12/2021 tarihli yönetim kurulu toplantsının (1) ve (2) nolu kararların yürütmesinin geri bırakılması ve dava sonunda iptalini veya hükümsüzlüğünü, 01/02/2022 tarihli yönetim kurulu toplantısının 26. Maddesinin yürütmesinin geri bırakılması ve dava sonunda iptalini, dava devam ederken şirkete yönetim kayyımı atanmasını, mahkeme aksi kanaatte ise denetim ve onay kayyımı atanmasını talep ettiği, davalının davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince şirket yönetim kurulu üyeleri dinlendikten sonra tedbir taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verildiği, karara karşı talep eden davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması ve şirkete kayyım tayini koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Davalı şirketin türü anonim şirkettir.
Anonim şirketlerde genel kurul kararlarının iptali 6102 sayılı TTK’nın 445. vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Yönetim kurulu kararlarının iptaline ilişkin bir hüküm olmamakla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 391. maddesinde batıl kararlar düzenlenmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 449. maddesine göre; “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir”.
6100 sayılı HMK’nın 389-(2) maddesi; “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir”.
6100 sayılı HMK’nın 390. maddesi; “tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmünü içermektedir.

Geçiçi hukuki koruma yargılamasını, asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. Geçiçi hukuki koruma yargılamasında; yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Yaklaşık ispat durumunda ise; hakim, o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki; genelde geçici hukuki korumalara, karar verilirken haksız olma ihtimali de dikkate alınarak, talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Bu hükümler uyarınca davacının , genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması talebi incelendiğinde;
Öncelikle kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilmek için yaklaşık ispatın gerçekleşmiş olması gerekir.
Dava konusu 14/12/2021 tarihli genel kurulun çağrısız toplandığı, tüm pay sahiplerinin toplantıya katıldıkları, 3, 4, 5 ve 6 nolu kararların davacının muhalefeti ile ve oy çokluğu ile alındığı görülmektedir. Oy çokluğu ile alınan kararların ise 6102 sayılı TTK’nın 418. maddesinde belirtilen nisaplara uygun alındığı anlaşılmıştır. Davacı, toplantıya itiraz ettiğini ileri sürmüşse de toplantı tutanağında genel kurul toplantısının TTK’nın 416. maddesine göre yapıldığı ve hiç bir itirazın olmadığının yazılı olduğu görülmektedir. Davacı, tutanağın sonradan tamamlandığı ve bu yüzden imzasının olmadığını ileri sürmüştür. Bu belirlemelere göre, genel kurul toplantısının şeklen usul ve yasaya uygun olduğu, kararların gerekli nisaplara göre alındığı, davacının diğer iddialarının yargılamayı gerektirdiği, bu aşamada davacının yaklaşık ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği anlaşılmakla bu aşamada bu kararların yürütülmesinin geri bırakılması koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Yönetim kurulu kararları yönünden yapılan değerlendirmede ise; yönetim kurulu kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına ilişkin TTK’da açık bir düzenleme olmadığı, genel hükümlere(HMK m.389 vd.) göre yapılan değerlendirmede, yaklaşık ispat koşulu yönünden bu aşamada yönetim kurulu kararların butlanını gerektirir bir delil bulunmadığı, şirketin olağan işleyişi içerisinde alınan yönetim kurulu kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasını gerektirir bir neden olmadığı ve mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle davacının haklarının elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağına ya da tamamen imkansız hale geleceğine veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağına dair bir delilinin olmadığı görülmekle bu yöndeki istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.
Şirkete kayyım atanması talebinin incelenmesinde;
Eldeki uyuşmazlıkta; dava genel kurul kararları ile yönetim kurulu kararlarının iptali istemine ilişkin olup, gerek iptali istenen maddeler gerekse davanın niteliği gereği yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin sınırlandırılması sonucunu doğuran kayyım atanması koşullarının oluşmadığı, şirkette organ boşluğu olmadığı, her iki tarafın da diğer tarafa yönelik iddiaları olduğu ve bu iddiaların ancak yargılama ile ortaya çıkabileceği görülmektedir. Diğer yandan, davacı, iptali istenen genel kurulda yönetim kurulu üyesi olarak seçilmiş olmasına rağmen 07/02/2022 tarihli ihtarname ile 03/02/2022 tarihinden geçerli olmak üzere istifa ettiğini şirkete bildirmiştir. Yönetim kurulu üyesi olarak şirket yönetimine katılıp, kararların alınma sürecinde bulunma imkanı olan davacının bu görevden istifa edip kayyım tayini talep etmesinin de hukuki bir dayanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; talep eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Talep eden davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yolu için yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/11/2022

Başkan …
e-imzalıdır.

Üye …
e-imzalıdır.

Üye …
e-imzalıdır.

Katip …
e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*