Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2076 E. 2023/2091 K. 11.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/2076
KARAR NO :2023/2091

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :02/06/2022
NUMARASI :2020/35 Esas – 2022/298 Karar

DAVACI :TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :SAFİ DERİNCE ULUSLARARASI LİMAN İŞLETMECİLİGİ – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :Muarazanın Giderilmesi
DAVA TARİHİ :28/02/2017
KARAR TARİHİ :11/12/2023
KR. YAZIM TARİHİ :11/12/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı kurumun amaç ve faaliyetlerini yerine getirmek amacıyla ithalat ve ihracatı da kapsayacak kapasitede tesisler yaptığını, Derince Liman İş yerinin de bu tesislerden biri olduğunu, Derince Liman sahasının davacı kurum tarafından kullanımı çok eski yıllara dayandığını, TCDD ile düzenlenen 04.04.1989 tarihli “Derince Liman Silosu Protokolü” ve eki ile daha önce ahşap ve modern olmayan tesislerinin yakılarak yerine daha modern ve dayanıklı, dünya standartlarına uygun silo ve müştemilatının yapılmasının kararlaştırıldığını, bunun üzerine Derince Liman sahasına 95.000 ton kapasiteli betonlar silolar ile silo işletme binası, trafo ve jeneratör binası, kamyon kaldırıcı ve kantar binası ile atolyelerden oluşan binalar yapıldığını, söz konusu tesisler vasıtasıyla yıllık yaklaşık 300.000 ton gemi yolu ile ithalat ve ihracat amaçlı yükleme ve boşlatma yapıldığını, söz konusu tesislerde yapılan tüm yükleme ve boşaltma işlemlerinde alınacak ücretin Limanlar Dairesi Başkanlığınca her yıl yayınlanan genelgeler ile belirlendiğini ve ödemelerin buna göre yapıldığını, yükleme boşaltma işleminin ücreti Amerikan Dolayı olarak belirlendiği için Türk Lirası olarak herhangi bir değer kaydı söz konusu olmadığından ücretin değişmediğini, yükleme boşaltma işleminin en son 1,50 USD/ton olarak belirlendiğini, Derince Limanı işletme hakkının 25 Şubat 2015 tarihinde TCDD ile Safi Derince Uluslararası Liman İşletmeciği AŞ arasında imzalanan İşletme Hakkının Devrine İlişkin Sözleşme ile 39 yıl süre ile Safi Derince Uluslararası Liman İşletmeciği Anonim Şirketine devredildiğini, TCDD, 30/06/2015 tarihi yazısı ile Derince Şube Müdürlüğüne devre ilişkin bilgi verdiği, işletime ilişkin denetim ve gözetim görevlerini sürdüreceklerini bildirdiklerini, davalı şirketin davacı şirkete gönderdiği 11/04/2016 tarihli, 070 sayılı yazısı ile 02/03/2016 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tahmil tahliye ücretinin 50.000 tona kadar 6 USD/Ton + ISPS; 0,24 USD/Ton, 50.001 – 150.000 tona kadar 5 USD/ton + ISPS; 0,24 USD/ton, 150.000 tondan yukarısı için 4 USD/ton + ISPS; 0,24 USD/ton olarak ödenmesinin istendiğini, bunun üzerine TMO Deirnce Şube Müdürlüğü tarafından ücretin makul seviyeye çekilmesi gerektiği görüşü ile itiraz edildiğini, itiraz üzerine davalı tarafından yükleme boşaltma ücreti olarak 4,5 USD/ton uygulanacağının bildirildiği, davacı işyeri tarafından davalı tarafa denizyolu ile gelecek M/V … gemisi çin boşaltma ücreti olarak 4,5 USD/ton ücreti üzerinden TL olarak davalı taraf hesabına, itiraz hakları saklı kalmak kaydıyla havale yapıldığının bildirildiği, bunun üzerine davalı tarafından “itiraz haklarımız saklı kalmak kaydı ile” ibaresinin konulmamasının istendiğini, kaldırılmaması halinde gemilerin yanaşma programına alınmayacağının bildirildiğini, bu süreçte itirazlara cevap gelmemesi üzerine TMO Genel Müdürlüğü tarafından yazı ile, davalı taraf ile birlikte Özelleştirme İdaresi Başkanlığı ile TCDD İŞletmesi Genel Müdürlüğüne tekrar itiraz edildiğini ve bu yazıya herhangi bir cevap alınmadığını, 10 yıldan fazla süredir 1,50 TL olarak ödenen yükleme boşaltma ücretinin 16/04/2016 tarihinden itibaren 4,5 USD/ton olarak ödenmeye başlandığını, ücretin artırılmasını gerektiren maliyet vb hiçbir neden bulunmadığını, yükleme boşlatmanın tamamen davacı kurumun kendi olanakları, alet ve edevatı ile yapıldığını beyanla, davacı kurum tarafından ödenen tahmil tahliye bedelinin 02/03/2016 tarihinden itibaren 1,50 USD/ton olarak belirlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davacı kurum arasında imzalanan herhangi bir liman hizmet sözleşmesi bulunmadığını, davacı tarafın TCDD ile imzalamış olduğu Liman Hizmetleri sözleşmenin ücretlendirmeye ilişkin hükümlerini davalı şirkete dayatmaya çalıştığını, oysaki Derince Limanının işletme hakkının devrine ilişkin sözleşmenin 9.14.2 maddesine göre 02/03/2016 tarihinden sonra davalı şirketin kendi belirlediği tarife üzerinden ücretlendirme yapma hakkına sahip olduğunu, davalı şirketin davacı kurum ile TCDD arasında imzalanan sözleşme ile halihazırda hiçbir bağlılığı bulunmadığını, davalı şirketin dava konusu TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğüne ait Derince Limanının işletme hakkını, 25/02/2015 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi ile 39 yıl süreyle devraldığını ve limanın davalı şirkete fiilen teslim tarihinin 02/03/2015 tarihi olduğunu, işletme hakkının devrine ilişkin sözleşmenin 9.14.2 maddesi nedeniyle limanın fiili teslim tarihinden itibaren 1 yıl süreyle limanda TCDD liman hizmetleri tarifesinin uygulanacağını bu sürenin bitmesiyle birlikte davalı şirketin kendi liman hizmetleri tarifesini uygulayabileceğini, bu durumun davalı şirketin tamamen hukuka ve Derince Limanının işletme hakkının devrine ilişkin sözleşmeye uygun olarak hareket ettiğini gösterdiğini, davalı kurumun 02/03/2016 tarihinden sonra kendi belirlediği tarifeyi “rekabetin korunması hakkında kanuna” aykırılık teşkil etmeyecek şekilde uygulama hakkına sahip olduğunu ve davalı şirket tarafından ilgili kanuna aykırılık teşkil edip etmediğinin tespiti yapmakla görevli merciinin TC Rekabet Kurumu olduğunu, söz konusu durumda müvekkili şirketin fahiş fiyatlandırma yapıp yapmadığının tespitinde Mahkememizin yetkisinin bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın REDDİNE, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu liman tarife ücretlerinin belirlenmesinde esas alınması gereken değer tespiti ve emsal irdelenmesi iş ve işlemlerinin dava konusu alanda uzman SPK Lisanslı Gayrimenkul Değerleme Uzmanlarınca Uluslararası Değerleme Standartları (UDS) normları çerçevesinde değerlendirilmek suretiyle tespit edilmesi gerektiğini, tüm itirazlarımızın bu kriterler nazarında dikkate alınması ve bu doğrultuda karar verilmesi gerektiğini, sunulan emsallerden görüleceği üzere 4,5 USD/ton olarak belirlenen bedelin fahiş olduğunu, taleplerinin haklılığının ortada olduğunu, USD olarak belirlenmiş bir bedelin, USD’nin Türk Lirası karşısında sürekli değer kazanmasına rağmen fahiş bir şekilde artırılması, hukuka ve hakkaniyete uygun olmadığını, davalı tarafın kuruluşa verilen regülasyon görevi kapsamında hububat sevkiyatlarını etkileyen hareketlerde bulunmaya devam ettiğini, halihazırda limana yanaşmayı bekleyen gemileri için, fahiş fiyat tarifesini diretmekte olduğunu; tarifede belirlenen ücretin ödenmesine rağmen; ihtirazi kayıt ile ödeme yapılması dahi kabul edilmediğini.(ek-1) bu sebeplerden, istinaf gerekçelerini daha ayrıntılı ifade edebilmeleri için istinaf incelemesinin duruşmalı yapılmasını talep ettiklerini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; yargılama sürecinde def’aatle belirttikleri gibi davalı şirket ile davacı taraf arasında doğrudan imzalanan herhangi bir liman hizmet sözleşmesinin bulunmadığını, davacı tarafın, TCDD ile imzalamış olduğu liman hizmetleri sözleşmenin ücretlendirmeye ilişkin hükümlerini sözleşmeye aykırı olacak şekilde davalı şirkete dayatmaya çalıştığını, davacı tarafın iddialarının aksine; Türk Borçlar Kanununun 138. maddesinin uygulanabilmesi için somut olayda gerekli şartların sağlanmadığını, davalı şirkete “rekabetin korunması hakkındaki kanuna aykırılık teşkil etmeyecek şekilde” kendi belirlediği tarifeyi uygulama hakkı tanınmış olduğunu; yapılan bedel arttırımının fahiş olmadığı hususunun da yargılama sürecinde dosyaya sunulan deliller ile ispatlandığını belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/06/2022 tarih, 2020/35 Esas – 2022/298 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; muarazanın giderilmesi davasıdır.
Davacı, dava dışı TCDD ile aralarındaki sözleşme uyarınca, davalıya devredilen Derince Liman İşletmesi’nde kendisi için uygulanan ton başına yükleme boşaltma ücretinin 02/03/2016 tarihinden itibaren 1,50 USD/ton olarak belirlenmesini talep etmiş, davalı davanın reddini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İstinaf incelemesi HMK.’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; Davacının dava dışı TCDD ile aralarındaki sözleşme uyarınca, davalıya devredilen Derince Liman İşletmesi’nde kendisi için uygulanan ton başına yükleme boşaltma ücretinin 02/03/2016 tarihinden itibaren 1,50 USD/ton olarak belirlenmesini talep etmiş, davalı davanın reddini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuş, anılan karar dairemizin 2019/925 esas 2019/1290 karar sayılı ilamı ile; “…Yukarıda yapılan tespitler iddia ve savunmanın ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında; davacının, dava dışı TCCD ile yapılan sözleşmedeki bedel hükmünün davalı ile de geçerli olduğunun tespitini istediği, davalının da T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında 25 Şubat 2015 tarihli sözleşmenin 9.14.1 maddesi uyarınca, (1) yıllık sürenin dolması nedeniyle tarifeye belirleme yetkisinin kendisinde olduğunu belirttiklerine göre dava sözleşmenin uyarlanması değil, taraflar arasındaki açıklanan muarazanın giderilmesi davasıdır.
Hukuki nitelendirme bu şekilde yapıldıktan sonra, uyuşmazlığın çözümü için TCDD ile davacı arasında yapılan sözleşmenin davalı yönünden belirleyici olup olmadığının tespiti gerekmektedir. Davalı ile T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında 25 Şubat 2015 tarihli sözleşmenin 8.2.4 maddesi uyarınca, davalıya verildiği belirtilen sözleşmeler arasında davacı ile TCDD arasında yapılan sözleşmenin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, devredilen sözleşmeler listelerinin getirtilmesi, davacı ile TCDD arasındaki sözleşmelerin dosya arasına alınması bundan sonra davalı ile T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında 25 Şubat 2015 tarihli sözleşmesinin 5.2.4, 8.2.4 ve 9. maddeleri ile dosyaya getirtilen sözleşme hükümlerinin birlikte değerlendirilerek bir sonuca varılması gerekir. Mahkemece, davanın hukuki nitelendirilmesinin yanlış yapılması, belirtilen eksiklikler giderilmeden hüküm verilmesi nedeniyle kararın kaldırılması gerekmiştir.” Gerekçesiyle kaldırılmış, mahkemece kaldırma kararındaki eksiklikler giderildikten sonra davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.
Davacı ile dava dışı TCDD arasında 04/04/1989 tarihli Derince Liman Silosu sözleşmesi yapıldığı, daha sonra bu protokole ek olan 26.06.1990 tarihli ek protokolün yapıldığı, daha sonra 11.01.1991 tarihli farklı bir protokol daha yapıldığı, en son 08.01.1997 tarihinde kira protokolü yapıldığı, anılan sözleşmelerde tahmil-tahliye ücretlerine ilişkin açık bir anlaşmanın bulunmadığı, 08.01.1997 tarihli kira protokolünün 2. Ve 3. Maddelerinde konveyyör ve pnömatik gibi cihazlar için kira bedellerinde TCDD tarifesinin uygulanacağının yazılı olduğu, yine 11.01.1991 tarihli protokolün 6/b-c-d maddelerinde de aradaki mahsuplaşmada mahsup tarihindeki protokolün uygulanacağının yazılı olduğu, TCDD tarafından en son yükleme boşaltma ücretinin ton başına 1,50 USD olarak belirlendiği, davalının, davaya konu liman işletmesinin özelleştirilmesi sonrasında 25/02/2015 tarihli işletme hakkının devrine ilişkin sözleşme ile liman işletmesinin işletme hakkını devir aldığı, 02/03/2016 tarihinden itibaren yükleme boşaltma ücretinin ton başına 4,50 USD olarak uygulamaya başladığı anlaşılmaktadır.
Davalı ile T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında 25 Şubat 2015 tarihli sözleşmenin yapıldığı, sözleşmeye göre liman işletmesinin 39 yıllığına davalıya devir edildiği, sözleşmenin 5.2.4 maddesinde, “Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ve Denmar Nakliyat Ticaret A.Ş. (Denmar)’nin TCCD ile imzalamış oldukları sözleşmeler çerçevesinde 4 numaralı rıhtımın öncelikli kullanım hakları bulunmakta olup, bu sözleşmelerin süreleri boyunca işletici öncelik hakkını tanımaya devam edecektir” hükmü, 8.2.4 maddesinde, “limana ilişkin olarak TCDD ile üçüncü kişiler arasında akdedilmiş ve sözleşme ile hukuki ve ekonomik olarak işleticiye devredilecek sözleşmelerin listesi ek 9.5’de yer” aldığı hükmü ve 9.14.1 maddesinde, işleticinin sözleşmenin imza tarihini müteakip ilk yılın sonundan itibaren liman hizmetlerine ilişkin ücret tariflerini tespit etmeye yetkili olduğu ve işleticinin tarifeleri rekabetçi bir anlayışla belirlemek ve fahiş fiyatlandırmadan kaçınmak zorunda olduğu, hükümleri yer almaktadır.
Buna göre davalı ile T.C. Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığı arasında 25 Şubat 2015 tarihli sözleşme kapsamında limanda uygulanacak tarifelere ilişkin sözleşmenin 9.14.1.maddesindeki 1 yıllık sürenin dışında süre yönünden bir sınırlama getirilmediği, devirden sonraki ilk yılından sonundan itibaren tarife belirleme yetkisinin davalıya devredildiği, tarife ücretlerinin belirlenmesinde fahiş fiyattan kaçınılması gerektiği düzenlenmiştir. Anılan sözleşmenin 8.2.4 maddesiyle davalıya devredilen sözleşmelerin aynı sözleşmenin 9.5 maddesi gereği devirden sonra da yürürlükte kalmaya devam edeceği düzenlenmiştir. Davalıya devredilen sözleşmeler arasında davacı ile TCDD arasında yapılan 04/04/1989 tarihli Derince Liman Silosu Protokolü, bu protokole ek olan 26.06.1990 tarihli ek protokol, 11.01.1991 tarihli protokol ve 08.01.1997 tarihli kira protokolü yapıldığı, anılan protokollerde tahmil-tahliye ücretlerine ilişkin bir düzenleme bulunmadığı görülmüştür. 11.01.1991 tarihli protokolün 6/c maddesinde mahsuplaşmada TCDD tarafından belirlenen tarifenin esas alınacağının düzenlendiği, 08.01.1997 tarihli kira protokolünde de tarife hükümlerine atıf yapıldığı görülmektedir. Yine dava dilekçesinde de tahmil-tahliye ücretlerinin devirden önce her yıl yayınlanan Limanlar Dairesi Başkanlığının tarifesiyle belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda taraflar arasında ve devirden önce TCDD ile davacı arasında tahmil-tahliye ücretlerine ilişkin bir anlaşma bulunmadığı, bu ücretlerin liman işleticisi olan TCDD tarafından tek taraflı olarak belirlendiği, taraflar arasındaki uygulamanın bu şekilde olduğu, anılan tarife belirleme yetkisinin 25 Şubat 2015 tarihli sözleşmenin 9.14.1. maddesi ile davalıya devredildiği, davalının anılan yetkisine dayanarak tarifeyi belirlediği, tarife belirleme hususundaki sınırlamanın “fahiş fiyat”landırmadan kaçınma şeklinde olduğu, mahkemece yapılan diğer limanlara ait tarife ücretleri ve dosyaya alınan 15.02.2022 tarihli rapordan da anlaşılacağı üzere davalının belirlediği ücretin fahiş olmadığı, anılan sözleşme ile devredilen protokollerde tahmil-tahliye ücretlerine ilişkin bir anlaşma da olmadığından 6098 sayılı yasanın 138.maddesinin somut olayda uygulama yeri de bulunmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi isabetlidir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına göre, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 189,15-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/12/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*