Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/2012 E. 2022/1632 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/2012 – 2022/1632
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2012
KARAR NO : 2022/1632

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :30/06/2022
NUMARASI :2021/414 Esas – 2022/360 Karar

DAVACI : … (T.C. NO:…) – ……
VEKİLİ : Av. … – …………………
DAVALILAR : 1- … (T.C. NO:………)
2- … (T.C. NO:………)
3- … (T.C. NO:………)
4- … (T.C. NO:………)

VEKİLİ : Av. … – ……………………
DAVA :Rücuen Tazminat
DAVA TARİHİ :06/09/2021

KARAR TARİHİ :22/09/2022
KR. YAZIM TARİHİ :22/09/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı işçi …’in çalıştığı iş yerini de kapsayan ihale sonucu sözleşme yaptığı davalı şirketler aracılığı ile güvenlik hizmeti alındığını, kurum ile davalı şirketler arasında akdedilen sözleşmelere göre davalı şirketlerin çalıştırdığı özel güvenlik görevlilerinin her türlü özlük haklarını karşılamak ve ödemek zorunda olduğunu, bu konularda kurumlarının hiçbir sorumluluğunun olmadığını, söz konusu şirket ile kurumları arasında imzalanan sözleşme ve şartnamelerin ilgili maddeleri, 4875 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 162-168 maddeleri uyarınca davacı kurum tarafından ödenen bedelin davalı şirket tarafından kuruma ödenmesi gerektiğini, zira sözleşme ve şartnamelerin ilgili maddeleri sözleşme konusu işlerin yapılması ve çalıştırılan işçiler bakımından iş kanunu veya benzer mevzuatın işverenlere yüklediği yükümlülüklerin yerine getirmekten davalı firmaların sorumlu olduğunu, kurumun alınan ürünlerin depolandığı yerlerin korunması amacıyla özel güvenlik hizmeti aldığını, daha sonra güvenliği sağlanan depolardaki ürünlerin satılması sonucu güvenlik ihtiyacı sona erdiği için durumu o sırada sözleşmenin tarafı olan firmaya bildirdiğini, güvenlik görevlisini başka bir işte çalıştırmak veya yasal haklarını ödeyerek iş akdine son verme yetkisinin taşeron firmaya ait olduğunu, dava dışı işçi …’in hizmet akdinin feshedildiğini, sözleşmeler kapsamında her tür yükümlülüğün davalı şirketlerde olmasına karşın yasal hakların ödenmediğini, dava dışı işçi …’in 18/07/2019 tarihli başvuru dilekçesi ile tazminat talebinde bulunduğunu söz konusu yasal mevzuat gereği brüt 7.064,59-TL, 19/07/2019 tarihinde kurumlarınca ödendiğini, tüm bu nedenlerle davalı şirket çalışanı dava dışı işçi …’e ödenen toplam 7.064,59-TL’nin ödeme günü olan 19/07/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Has Özel Güvenlik Danışmanlık Eğitim Alarm Cihazları ve Sistemleri Tic. Ltd. Şti, Ulusoy Özel Güvenlik Hizmetleri Ltd. Şti ile STK Özel Güvenlik Sistemleri Özel Güvenlik Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davacı arasında imzalanan hizmet sözleşmelerinde yetkili yer belirlendiğini ve yetkili yer sözleşmesi yapıldığını, buna göre taraflar arasında çıkacak herhangi bir uyuşmazlıkta yetkili yer mahkemesi olarak Ankara mahkemelerinin belirlendiğini, davacının yaptığı ödemeden huzurdaki dava ile haberdar olunduğunu, alacaklının zararını tanzim eden davacı, tarafımıza rücu etmiş ancak herhangi bir ihbar ve bildirimde bulunmadığını, davacının taraflarına öncelikle bildirimde bulunması gerektiğini, hangi ücreti ne için ödediğini bildirmesi gerektiğini, davalı şirketin davacıdan ihale ile iş almakta olduğunu, ihaleyi kazanan davalı şirket mevcut işçilerle çalışmaya devam ettiğini ancak davacının ihaleye çıktığı işçi sayısını zaman içerisinde düşürmekte olduğunu, 200 işçi ile ihale ettiği iş başladıktan bir müddet sonra, depolarını kapattıklarını, depolarını kapatınca işçilerin açıkta kaldıklarını 200 işçi ile başlayan iş 100 işçiye kadar düşebildiğini, davalı şirket ihale ile iş aldığını ve ihale şartnamesinde yazmayan hiç bir kalemi işçilere ödemesi mümkün olmadığını, ihale makamı kıdem tazminatı yönünden davalı şirkete herhangi bir ödeme yapmadığını bu nedenle söz konusu alacağın ihale makamı olan davacı tarafından ödenmesi gerektiğini aksi durum ihale şartnamesine de aykırılık oluşturduğunu, müteselsil borçlulukta her ne kadar alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olsalar da, borçluların her birinin borcunun birbirinden bağımsız nitelik taşıdığı genel olarak kabul edildiğini, borçluların durumunu ağırlaştıramayacağı kabul edildiğini, bunun gibi alacaklının yaptığı hukuki işlemlerde sadece ilgili borç ilişkisi üzerinde etkili olduğunu, davalı şirketler davacıdan ihale ile iş aldığını, ihaleyi kazanan davalı şirketler mevcut işçilerle çalışmaya devam ettiğini ancak davacı kurumun ihaleye çıktığı işçi sayısınının zaman içerisinde düşürdüğünü ve dosyada kusur tespiti yapılması gerektiğini, tüm bu nedenle haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Yavuz Koruma ve Özel Güvenlik Hiz. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemenin yetkisine itiraz edildiğini, Bakırköy Asliye Ticaret MAhkemelerinin yargılamayı yürütmekte yetkili olduğunu, davacı tarafın huzurdaki davayı ihbar tazminatına ilişkin yaptığı ödemenin davalı şirkete rücu edilmesi talebiyle ikame etmiş olup aslen davalı şirketin işçilik alacaklarından sorumlu olduğunu, bu sebeple ödenen ihbar tazminatından rücu edilen miktarın kendisine ödenmesini talep ettiğini, dava dilekçesinde talep olunan tüm alacak kalemleri bakımından; dava dışı işçiye yapılan ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ettiğini fakat söz konusu talebin kabulünün mümkün olmadığını, dava dışı …’nun davacı nezdinde çalışmış emir ve talimatlarını davacıdan aldığını dava dışı işçinin alacaklarından davalı şirketin sorumlu olmaması sebebiyle davanın reddinin gerektiğini, davalı şirketin ihaleyi kazanmasının ardından iş yeri devri müessesine dayanarak …’nun bordrosunun davalı şirkete geçtiğini, davacının iddiasının aksine iş yerinin tasfiyesinin ardından dava dışı işçinin davalı şirkete iadesi gibi bir durum olmadığını, iş yerinin tasfiyesi sebebiyle davacının ihale kapsamındaki projesinin sona ermiş olup davacının sözleşmesinin de bu sebeple konusuz kaldığını, davalı şirket ile davacı arasında akdedilen sözleşme ve eki şartnamelerde işçilik alacaklarından davalı şirketin sorulu olduğu yönünde bir hüküm bulunmadığını, davalı şirketin davacının yapmış olduğu ödemeden sorumlu olduğu kanaatine varılacak olsa dahi davacı ile davalı şirketin ödemeden müştereken sorumlu olduklarını kabul etmeleri gerektiğini, tüm bu nedenlerle haksız ve yersiz açıdan davanın reddine, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak kabul edilmesine, dava dışı işçinin iş akdi davacının emir ve talimatları sonucu feshedildiğinden kıdem tazminatı ödemesinden davalı şirketin bir sorumluluğu olmadığının kabulü ile kıdem tazminatı ödemesi talebinin reddine, talep edilen alacaklardan davalı şirketin sorumlu olduğu kanaatine varılacak olsa dahi davalı şirket ile davacının alacaklardan müştereken sorumlu olduğuna karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Usule uygun yetki itirazı nedeniyle HMK’nın 17. maddesi uyarınca mahkememizin yetkisizliğine,
2-Ortak yetkili mahkemenin Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret mahkemeleri olduğunun tespitine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; HMK’nın 10. maddesine göre ifa yeri olan Kocaeli mahkemelerinin yetkili olduğunu, davalıların yerleşim adresi Uşak ve İstanbul olduğundan davanın Ankara’da açılmasının davalılar yönünden bir faydası da olmayacağını, dosyanın ayrılarak bir kısmının Kocaeli mahkemelerinde görülmesi, diğer kısmının Ankara mahkemelerinde görülmesinin hiçbir tarafın yararına olmayacağını belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/06/2022 tarih, 2021/415 Esas – 2022/359 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının rücuen tazmini istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince yetkisizlik kararı verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davalılar Yavuz Koruma ve Özel Güvenlik Hiz. Tic. Ltd. Şti, STK Güvenlik Sistemleri Özel Güv. Tic. Ltd. Şti, Ulusoy Özel Güvenlik Hizmetleri ve Has Özel Güv. Danış. Eğt. Alarm Cih. ve Sis. Ltd. Şti.’nce yasal süresinde yetki itirazında bulunulduğu dosya kapsamında mevcut bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 17. maddesinde “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır” düzenlemesi yer almaktadır.
Yetki sözleşmesi tacirler veya kamu tüzel kişileri arasında yapıldığı takdirde HMK’nın 17. maddesi uyarınca geçerlidir. Yalnızca tacirler ve kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi yetkili kılabilir. Bu yeni düzenleme, 01/10/2011 tarihinden sonra açılacak davalar bakımından uygulanmakla birlikte, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 19. maddesinin 2. bendi “Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz.” hükmünü içermektedir.
Davacı Toprak Ofisi Genel Müdürlüğü ile davalı şirketler arasında hizmet alım sözleşmelerinin imzalandığı, bu sözleşme ve eklerinden doğabilecek uyuşmazlıklar için Ankara Mahkemelerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığı görülmüştür.
Taraflar tacir olup somut olayda kesin yetki kuralının bulunmaması, davalıların vekillerinin cevap dilekçesi ile süresinde yetki itirazlarında bulunması ve 6100 sayılı HMK’nın 17. maddesi uyarınca yetkiye dair yapmış oldukları sözleşmenin geçerli olması hususları birlikte değerlendirildiğinde mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gerekli harç bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda miktarı itibariyle KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 22/09/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*