Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1869 E. 2023/1932 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/1869
KARAR NO :2023/1932

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :.. (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :08/06/2022
NUMARASI :2021/561 Esas – 2022/505 Karar

DAVACI :TRANSMOT ULUSLARARASI TAŞIMACILIK VE LOJİSTİK HİZMETLERİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :GRİD SOLUTİONS ENERJİ ENDÜSTRİSİ ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :19/11/2018
KARAR TARİHİ :23/11/2023
KR. YAZIM TARİHİ :23/11/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının uluslararası taşımacılık faaliyetlerini yürüttüğünü ve davalı ile cari hesaba dayalı ticari ilişkinin bulunduğunu, davacı şirketin, davalı şirketin taşıma talimatı ile teslim aldığı yine davalı şirketin bildirdiği Kırgızistan adresine taşıma işini eksiksiz bir biçimde tamamlayarak üzerine almış olduğu hizmet yükünü yerine getirdiğini, davacının söz konusu yük taşıma hizmetine istinaden 21/09/2018 tarihli, … nolu, 89.031,53 TL bedelli (14.170,00 USD) faturayı düzenleyip usulüne uygun biçimde teslim ettiğini, davalı şirketin 22/10/2018 tarihinde düzenlenen “BA” ve “BS” formları ile 89.031,52 TL tutarında mutabık kalındığını bildirdiğini, ancak borç bakiyesi ödenmediğinden Gebze 4.İcra Müdürlüğü’nün 2018/51904 E sayılı dosya ile takibe geçildiğini, davalı şirket vekilinin borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazların hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, davalının mutabakat belgesinde belirtilen borca karşılık bir ödemesi bulunup bulunmadığının yazılı deliller ile ispatlanması gerektiğini, tüm bu nedenlerden dolayı Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/51904 Esas sayılı İcra takibine yapılan haksız itirazın iptaliyle fazlaya ilişkin alacak ve talep haklarının saklı kalması kaydıyla alacaklarına takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık (sonradan lehlerine değişen ve artan oranlarda) ticari avans faiziyle birlikte takibin devamına, borçlu şirket alacağın tahsilini geciktirmek amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz etmiş olduğundan alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla aleyhinde inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının davacıya her nam altında olursa olsun borcunun olmadığını, davalı şirket kayıtlarında takip alacaklısı tarafından düzenlenmiş bir fatura bulunmadığını, takip dayanağı olan faturadan davalının bilgisi olmadığını, kendilerine ticari bir emtia tebliğ edilmediğini, davalı aleyhine başlatılan icra takibinin haksız olduğunu, davalının çok güçlü ve ticari itibarı çok yüksek olan bir firma olduğunu, davalının alacaklarının haklarını ihlal edecek bir işlemde bulunmasının mümkün olmadığını; davalının, davacının ve dava dışı Emek Elektrik Endüstri A.Ş’nin kayıtlarının incelenmesi halinde beyanlarının doğruluğu ve yapılan takibin haksız olduğunun anlaşılacağını, tüm bu nedenlerden dolayı davacı tarafından açılmış olan hukuki dayanaktan yoksun haksız ve kötü niyetli davanın ve davacı taleplerinin, taraflarından yapılan cevap, itiraz ve delillerinin (sunulan ve toplanacak olan) üzerinde gerekli inceleme ve tespitlerin yapılarak reddedilmesine, davacı tarafından davalı şirket aleyhine açılmış olan hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli dava nedeni ile dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya ödenmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın KISMEN KABULÜNE davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/51904 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 89.031,52 TL asıl alacak üzerinden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, Takip dosyasındaki işlemiş faiz, ihtiyati haciz harcı ve ihtiyati haciz vekalet ücretine yapılan itirazın iptaline yönelik talep bulunmadığı anlaşılmakla, bu kalemler yönünden hüküm tesisine yer olmadığına, Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında olan 17.806,30.-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin söz konusu olmadığını, davanın pasif husumet yokluğundan usulden reddinin gerektiğini, davacı şirketin faturalarının VUK m.231’e açıkça aykırı olduğunu, yerel mahkeme ilamı ve bilirkişi raporunun mantık kurallarına aykırı olduğunu, mutabakat metninin sahte olduğunu, gerçek olmadığını, sonuç olarak ”savunmanın genişletilmesi” kapsamında bir değerlendirmede bulunulacak ise bunun ”ıttıla” tarihine göre değerlendirilmesi gerektiğini, sözde mutabakat metnine taraflarınca ilk olarak 26/05/2022 tarihinde itiraz edilmediğini, dolayısıyla ortada savunmanın genişletilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, dosyanın safahatinden bir haber şekilde hüküm tesis edilmesiısı usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldı ki, davacı şirketin savunmanın genişletildiği yönünde bir itirazının da oladığını, davacı şirketin savunmanın genişletildiği yönünde bir itirazı da söz konusu olmamasına rağmen Mahkeme’nin savunmanın genişletildiği kabulünü re’sen nazara almasının da ayrı bir hukuk garabeti olduğunu, Mahkeme’nin sahte olan sözde mutabakat metnine itirazlarını görmezden gelmesi ve sahteliğini iddia ettikleri belgeyi hükmüne esas alarak davanın kısmen kabulüne karar vermesinin usul ve yasaya aykırı nitelikte olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; dosya içerisinde yer alan bütün bilirkişi raporları,ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararlar ve bütün hususlar bir arada değerlendirildiğinde ve istinaf mahkemesinin de tespit etmiş olduğu eksiklik yapılan bilirkişi incelemesiyle giderildiğini belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2022 tarih, 2021/561 Esas – 2022/505 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava faturadan kaynaklanan alacak için başlatılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusu yapılmıştır.
İnceleme; 6100 sayılı HMK.’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, 21/09/2018 tarih … seri nolu 14.170 USD bedelli navlun ve forklift yer hizmetleri faturasına dayalı olarak Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/51904 esas sayılı ilamsız icra takibi başlattığı, davalının ödeme emrine süresinde itiraz ettiği, davacının taşıma hizmeti yaptığını, davalı yetkilisi ile 22/10/2018 tarihinde mutabakat mektubu imzalandığı ve takip konusu faturanın davalı tarafından vergi dairesine bildirildiğini belirterek eldeki davayı açtığı, davalının taşıma işini kendi taşeronu olan Emek Elektrik Endüstri A.Ş. vasıtasıyla yaptırdığını, davacının aynı taşıma işi için dava dışı Emek Elektrik Endüstri A.Ş.’ye 18/07/2018 tarihli … seri nolu 7.000 USD bedelli, 15/08/2018 tarih … seri nolu 7.085 USD bedelli ve 06/08/2018 tarihli … seri nolu 85 USD bedelli faturaların düzenlendiğini, davacının aynı taşıma işi için iki kez tahsilat yapmaya çalıştığını belirterek davanın reddini istediği, mahkemece Ba-Bs formlarının getirtildiği, 04/09/2019 ve 16/12/2019 tarihli bilirkişi raporları alındıktan sonra davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu, dairemizin 2020/1629 esas 2021/1164 karar sayılı ilamı ile verilen karar; “…Dosyadaki delillere göre; davacının, taşıma işini 15/08/2018 tarihinde 2.900 kg mal için … ile … plaka sayılı araçlarla, 18/07/2018 tarihinde 5.775 kg mal için 33 CML 15 ile … plaka sayılı araçlarla gerçekleştirdiğini belirttiği görülmektedir. Davalı, bu taşıma işi nedeniyle davacını dava dışı Emek Elektrik Endüstri A.Ş.’ye 18/07/2018 tarihli … seri nolu 7.000 USD bedelli, 15/08/2018 tarih … seri nolu 7.085 USD bedelli ve 06/08/2018 tarihli … seri nolu 85 USD bedelli faturaların düzenlendiğini, dava konusu faturalar il bu faturaların aynı taşımaya ait olduğunu belirtmektedir. Fatura içerikleri ile davacının fatura dayanağı olarak sunduğu belgeler incelendiğinden dava konusu faturalar ile Emek Elektrik Endüstri A.Ş.’ye düzenlenen faturaların dayanak belgelerinin aynı olduğu görülmektedir. Mahkemece, Emek Elektrik Endüstri A.Ş.’nin ticari defterlerini incelemesine rağmen fatura dayanaklarının neden aynı olduğu, davacının dava dışı şirketten tahsilat yapıp yapmadığı hususları araştırılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararın kaldırılması gerekmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; bir SMMM ve bir de gümrük ve taşıma işlerinden anlayan bilirkişiden oluşacak heyetten, davacının, davalının ve dava dışı Emek Elektrik Endüstri A.Ş.’nin ticari defterleri ile taşıma ve gümrük belgelerinin incelenmesi suretiyle, fatura dayanaklarının aynı olup olmadığı, aynı ise aynı iş için iki ayrı şirkete dört farklı fatura düzenlenmesinin nedenin ne olduğu ve dava dışı şirketten tahsilat yapılıp yapılmadığı hususlarında, denetime elverişli ve gerekçeli bilirkişi raporu alınarak oluşacak sonuca göre bir karar vermek olmalıdır.” Gerekçesiyle kaldırılmış, kaldırma sonrası yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Uyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasında, itirazın iptali davasının hukuki niteliği üzerinde de durulması gerekmektedir.
İtirazın iptali davası müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan bir eda davasıdır. Madde metninde de açıkça belirtildiği üzere takip alacaklısı tarafından ödeme emrine süresi içinde itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı genel mahkemede açılır ve genel hükümlere göre görülür. Alacaklı bu davada genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava etmektedir.
İtirazın iptali davası, itirazın hükümden düşürülmesi ana başlığı altında düzenlenmekle takip hukuku içinde ve takip talebiyle sıkı sıkıya bağlantılı ele alınması gereken, sonucuyla takibin devamına etkili bir dava türü olarak karşımıza çıkmaktadır ve takip talepnamesinde dayanılan borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıldır. Öyle ki, genel hükümlere göre harca tabi olan itirazın iptali davasında alacaklı taraf isterse takip talebinde bulunurken yatırmış olduğu binde beş harcı geri alabilir ve itirazın iptali davası harcına mahsubunu isteyebilir (492 sayılı Harçlar Kanunu m. 28/a, 29/I, III).
Bu davada, ispat yükü kural olarak davayı açan alacaklıda olup, alacaklı alacağını ispatla yükümlüdür. Genel hükümler dairesinde her türlü delille ispat edilecek alacak da yine takip talebine konu olan ve borçlu tarafça itiraza uğrayan alacaktır. Zira aynı maddede itirazın haksızlığı borçlu açısından, takibin haksız ve kötü niyetli yapılması da alacaklı açısından tazminat müeyyidesine bağlanmıştır.
Diğer taraftan, İİK’nın 67. maddesinin son fıkrasında alacaklının itirazın tebliği tarihinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davası açmamışsa umumi hükümler dairesinde alacağını dava etme hakkının saklı olduğu ifade edilmiştir. Bu da bir yıllık süre içinde açılan itirazın iptali davası ile süre geçirildikten sonra açılan alacak davaları arasında her ikisi de genel hükümlere tabi olmakla birlikte ispat yöntemleri ve hukuki sonuçları bakımından bir fark olduğunu ortaya koymaktadır. Zira süresi içinde açılan dava itirazın iptali davasıdır ve itirazın iptali davasının kazanılması hâlinde borçlunun itirazı iptal edilmiş olur. Bunun üzerine alacaklı itiraz üzerine durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyebilir. Süresinden sonra açılan davada ise itirazın iptali değil alacağa hükmedilmesi istenecektir ve verilen kararın takibe etkisi bulunmamaktadır. Şu durumda itirazın iptali davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu alacak olduğunda ve itirazın iptali davası için bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır.
Genel hükümlere göre her türlü ispat olanağının varlığı, takip talebinde yer alan borç sebebinden ve takip dayanağından uzaklaşmak anlamında düşünülmemelidir. Burada sadece icra mahkemesinin dar yetkisi nedeniyle inceleyemediği delillerin genel mahkemede serbestçe ancak borca bağlı olarak ileri sürülmesi olanağının varlığı söz konusu olmaktadır. (HGK 2017/(19)11-1309 e. 2021/377 k. Sayılı ilamı)
Dava konusu faturalar ve sevk irsaliyelerinin düzenleme tarihi itibariyle somut olay bakımından uygulanması gereken 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (TTK) fatura tanımlanmamıştır.
Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 229. maddesinde “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır” hükmünü haizdir.
Bu hüküm çerçevesinde, 24.12.2003 tarihli ve 25326 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihatları Birleştirme Genel Kurulunun 27.06.2003 tarihli ve 2001/l E., 2003/l K. sayılı kararında fatura; “Ticari satışlarda satıcı tarafından alıcıya verilen ve satılan malın miktarını, vasıflarını, ölçüsünü, fiyatını ve sair hususları veya ifa edilmiş hizmetleri gösteren hesap pusulası olup, ticari belge niteliğindedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TTK’nın 23. maddesine göre fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunması gerekir. Madde hükmüne göre faturanın bir alacağı mevcudiyetine delil teşkil etmesi, karşı tarafa tebliğinden itibaren sekiz gün içinde hiçbir itiraza uğramamış olması koşuluna bağlıdır. Bunun için de öncelikle taraflar arasındaki sözleşmesel ilişkinin varlığının kanıtlanmış olması gerekir. Davalının sözleşmesel ilişkiyi inkâr etmesi durumunda davacının öncelikle aralarındaki akdi ilişkiyi yani alım-satım ilişkisini ispat etmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bir satış/hizmet ilişkisinde davacı taraf sattığı malın miktarını ve alıcıya teslimini/hizmet verdiği, davalı taraf ise yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde ispat etmek zorundadır.
Tek başına fatura düzenlenmesi akdi ilişkinin varlığını ispat etmeye yeterli değilse de, satıcı tarafından gönderilen faturanın alıcı tarafından ticari defterlerine kaydedilmesi durumunda, alıcı ile satıcı arasındaki akdi ilişkinin var olduğu kabul edilebilir. Ancak, eğer fatura, alıcının ticari defterlerinde kayıtlı değilse, satıcı alacak iddiasını diğer delillerle ispat etmelidir. (HGK 2017/(19)11-944 e. 2021/197 k. Sayılı ilamı) Yine davalının davacı tarafından gönderilen faturayı alıp kayıtlı olduğu vergi dairesine BA olarak bildirmiş olması halinde de fatura konusu hizmeti aldığının kabulü gerekir. (Benzer yönde Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3854 esas 2019/1521 karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/8630 esas 2023/2818 karar sayılı ilamı)
Somut olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa; Davacı tarafından tanzim edilen 21/09/2018 tarih … seri nolu 14.170 USD bedelli navlun ve forklift yer hizmetleri faturasına dayalı olarak Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/51904 esas sayılı ilamsız icra takibi başlatmıştır. Yukarıda detaylandırıldığı üzere; itirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı davalardan olup, takibe dayanak fatura ile sınırlı bir inceleme yapılmalıdır.
Yukarıda detaylandırdığı üzere fatura tanzimi tek başına taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığını göstermez. Ancak davacı tarafından gönderilen faturanın davalı defterlerine kaydedilmiş olması veya davalı tarafından BA olarak bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirmiş olması halinde faturanın tebliğ edildiği ve fatura konusu hizmetin davalıya verişmiş olduğu kabul edilecektir. Dosya kapsamında alınan raporlara göre davacı tarafından tanzim edilen faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının defterlerinde kayıtlı olduğu görülmektedir. Dosyaya İlyasbey Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından gönderilen 06.03.2019 tarihli yazı cevabında, davalının 2019 yılına ait BA formlarında 136. sırada davacının gönderdiği faturayı davalının vergi dairesine bildirdiği görülmüştür. Yine dosyadaki CMR belgelerinde davacının davalıya ait emtiayı taşıdığı, taşımaya esas faturaların davalı tarafından dava dışı JSC National Electrical Grid of Krygyzstan isimli alıcıya gönderildiği, davacının anılan emtiayı bu şekilde davalı adına taşıdığı, davalının davacının taşıma hizmetini bu şekilde aldığı, anılan evrakların BA formuyla beraber değerlendirildiğinde davacı tarafından taşıma hizmetinin davalıya verildiği, bu şekilde fatura konusu hizmetin davalıya verildiği, davalının tebliğ aldığı faturaya 6102 sayılı yasanın 21/2.maddesindeki süresi içinde itiraz etmeyerek içeriğini de aynen kabul ettiği anlaşılmıştır.
Davacının faturaya konu hizmeti verdiğini ispat ettiği nazara alındığında yukarıda detayları verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/(19)11-944 e. 2021/197 k. sayılı ilamında da belirtildiği üzere davalının yaptığı ödemeyi ispat etmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında fatura bedelinin ödendiğine dair bir kaydın olmadığı görülmüştür. Yine davacı vekilinin 16.11.2021 tarihli yazılı beyanından anlaşıldığı üzere, davacının aynı işe ilişkin önce dava dışı Emek Elektronik Endüstrisi A.Ş.’ye fatura düzenlediği, Emek Elektronik Endüstrisi A.Ş.’nin dosyada alınan raporlara göre anılan bedeli ödemediği, daha sonra davacının faturayı davalıya gönderdiği, davalının anılan faturayı kabul edip BA olarak vergi dairesine bildirdiği, bu şekilde davalının da fatura bedelini ödemediği, davalının iddia ettiği gibi mükerrer bir ödemenin de bulunmadığı anlaşıldığından davalının istinaf taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı taraf takibe konu faturanın süresinde düzenlenmediğini iddia etmiş ise de, anılan hususun cevap dilekçesinde ileri sürülmediği nazara alındığında 6100 sayılı yasanın 357/1.maddesi uyarınca anılan iddia değerlendirmeye alınmamıştır.
Davalı taraf, faturaya konu emtianın; dava dışı Emek Elektrik Endüstrisi AŞ ile davalı arasındaki 05.12.2017 tarihli sipariş kapsamında taşındığını, anılan göre davalının alıcı olduğunu, dava dışı Emek Elektronik Endüstrisi A.Ş.’nin satıcı olduğunu, anılan siparişin taşıma işini de kapsadığını, bedelin Emek Elektronik Endüstrisi A.Ş.’ye ödendiğini beyan etmiş ise de; anılan siparişteki malzemelerin 550 ve 110 kv’lık transformerlerden oluştuğu, teslim tarihinin ise davaya konu edilen faturadaki emtianın taşımasından önceye ait olduğu gibi, davaya konu emtianın ise 500 kv transformer olduğu nazara alındığında davalının ödeme yaptığını iddia ettiği işin anılan siparişten de kaynaklandığının ispat edilemediği gibi bedelin davacıya ödendiğinin de ispat edilmediğinden bu istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
Ancak dava değerinin açıkça takipteki asıl alacak miktarı olan 89.031,52 TL üzerinden gösterilip, davanın bu bedel üzerinden harçlandırılarak açıldığı dikkate alınıp, takibe vaki itirazın 89.031,52 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptaline karar verilmesi (Benzer yönde Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/7702 esas 2022/683 karar) gerekirken, davacının asıl alacak isteminin tamamının kabul edilmesine rağmen davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, dosyada toplanacak başka delil bulunmadığından 6100 sayılı yasanın 353/1-b-2 maddesi gereği yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE;
A-)Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/06/2022 tarih, 2021/561 Esas – 2022/505 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince kamu düzeni gereğince KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın KABULÜ ile davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/51904 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 89.031,52 TL asıl alacak üzerinden kısmen iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına,
2-Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında olan 17.806,30.-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 6.081,74.-TL karar ve ilam harcından başlangıçta yatan 1.061,42.-TL peşin harç ve 47,35.-TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye kalan 4.972,97.-TL’nin davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan 35,90.-TL başvurma harcı, 47,35.-TL tamamlama harcı ve 1.061,42.-TL peşin harç olmak üzere toplam 1.144,67.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yargılama sırasında davacı tarafından yatırılan ve harcanan 248,10.-TL posta ve diğer giderler ile 1.650,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere olmak üzere toplam 1.898,10.-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Yargılama sırasında davalı tarafından yatırılan ve harcanan 54,50.-TL posta ve diğer giderler ile 1.300,00.-TL bilirkişi ücreti olmak üzere olmak üzere toplam 1.354,50.-TL yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesap ve takdir edilen 12.374,10-TL vekâlet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
8-Yargılama sonucunda ve re’sen yapılacak gider olmadığı takdirde, gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilerek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının yatırana İADESİNE,
B-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 6081,74-TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 1520,44-TL’nin mahsubu ile bakiye 4561,3-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
2-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
7-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/11/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*