Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1854 E. 2022/1816 K. 17.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1854
KARAR NO : 2022/1816

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :31/05/2022
NUMARASI :2022/148 D.İş Esas – 2022/154 Karar

İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN :… –
VEKİLİ :Av. … –
KARŞI TARAF :1-… (T.C.No:…) –
:2-CARPRESTİJ MOTORLU ARAÇLAR SANAYİ VE TİCARET LTD ŞTİ –
TALEP :İhtiyati Tedbir ve İhtiyati Haciz
TALEP TARİHİ :30/05/2022

KARAR TARİHİ :17/10/2022
KR. YAZIM TARİHİ :17/10/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
İhtiyati tedbir talep eden vekili talep dilekçesinde; müvekkili şirketin uzun yıllardır kimya, petro-kimya, gıda, ilaç, balıkçılık ve makine gibi birçok sektörün prosesinde kullanılan makine ve ekipmanların üretimi işini yaptığını, müvekkili şirketin çalıştırdığı personelin işe gidiş geliş servis ihtiyacını gidermek için servis aracı satın almaya karar vermiş olup karşı tarafın ‘sahibinden.com’ satış sitesi üzerinden yayınlamış olduğu 03/03/2022 tarih ve 950909912 numaralı ilanı görerek ilanda yer alan 2021 model, 19+1 koltuklu, 0 km, 540.000,00 TL ilan bedelli Ford Transit Deluxe 170 Ps orijinal aracın satın almak için karşı tarafta bulunan … ve çalışanı olan … bey ile irtibata geçtiğini, görüşmeler neticesinde tarafların işbu aracın 535.000,00 TL bedel ile müvekkili şirkete satışı noktasında karşılıklı olarak anlaştıklarını, tarafların anlaşması sonrasında karşı tarafça müvekkili şirket adına 17/03/2022 tarihli proforma fatura düzenlendiğini, proforma faturada aracın 40 iş günü içerisinde müvekkili şirkete teslim edileceğinin karşı tarafça kabul beyan ve taahhüt edildiğini, fakat tüm satış bedellerinin müvekkili şirket tarafından ödendiği halde en geç 16/05/2022 gününe kadar teslim edilmesi gereken aracın müvekkiline teslim edilmediğini, müvekkili şirketin söz konusu aracın satın alınması sürecinde satış bedelinin 5.000 TL’lik kısmını 18/03/2022 tarihinde ‘ford Transit araç kapora bedeli’ açıklamasıyla karşı tarafta bulunan Carprestij Motorlu Araçlar Ltd.Şti’nin Ziraat Bankası hesabına gönderildiğini, bakiye 530.000,00 TL’lik satış bedelinin ise taşıt kredisi yoluyla banka tarafından … adına ödendiğini, karşı tarafın satış konusu aracı teslim etmediği gibi aynı aracı sahibinden.com satış sitesi üzerinden aynı ilan numarası ile yeniden satmaya çalıştığını, açıklanan nedenlerle karşı tarafça müvekkiline satılan ve bedeli tahsil edildiği halde teslim edilmeyen NM0EXXTTRELM şase nolu 2021 model Ford Transit aracın resmi kayıtlarına kaydi olarak tedbir konulmasını, kaydi olarak bunun mümkün olmaması halinde müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi bakımından söz konusu aracın fiili olarak müvekkiline teslimini, fiili veya kaydi olarak böyle bir aracın tespit edilememesi halinde ise karşı tarafın mal kaçırma saiki ve müvekkilinin mağduriyeti de dikkate alınarak müvekkiline ait güncel rayiç alacak hakkının teminat altına alınması amacıyla karşı tarafa ait araç ve taşınmazlar ile banka hesapları ve 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz hükmünde ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Talep eden vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile taraflar arasında 17/03/2022 tarihli proforma fatura düzenlendiğini, tarafların söz konusu aracın 40 iş günü içinde teslimi konusunda anlaştıklarını, söz konusu aracın proforma faturasında belirtilen en geç teslimi 16.05.2022 tarihi olup borcun ifa edileceği gün, tarafların aralarında anlaşma yoluyla belirlendiğinden 16.05.2022 tarihinden sonra alacağın muacceliyeti ve borçlunun ihtara gerek olmadan temerrüte düştüğünün kabulü gerektiğini, Kartal 23. Noterliği’nin 25.05.2022 tarih ve 14128 yevmiye sayılı ihtarnamesi ve ekinde bulunan tebliğ şerhi incelendiğinde söz konusu aracın müvekkiline teslim edilmesi istendiği halde söz konusu aracın teslim edilmediğini, bu durumun dahi haklılıklarını ortaya koyduğunu, karşı taraftan söz konusu borcun ifa edilmemesi nedeniyle talep edilebilir muaccel bir alacak mevcut iken yerel mahkemece alacağın muaccel olmadığından bahisle ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesinin haksız ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, karşı tarafın mal kaçırmak sureti ile meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesi durumunun meydana geleceğinin somut delillerle ispatlanmasına rağmen yerel mahkemece tedbir talebinin reddine karar verilmesinin HMK’nın 389. maddesine aykırılık teşkil ettiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Karşı taraflarca istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 31/05/2022 tarih, 2022/148 D.İş Esas – 2022/154 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş karara karşı ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı delillere göre; İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talep eden şirketin karşı taraf ile araç alım satımı konusunda anlaştıklarını, araç bedelinin satıcıya ödendiğini ve proforma fatura düzenlendiğini, ancak aracın teslim edilmediğini ileri sürerek, satışa konu aracın kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasını, bu mümkün değilse aracın fiilen tedbiren teslimini, bunun da mümkün olmaması halinde ise karşı tarafın araçları, taşınmazları ve 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince karar yerinde yazılan gerekçelerle her iki talebin de reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İhtiyati haciz talebi yönünden yapılan incelemeye göre;
İİK’nın 257-(1) maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir”.
İİK’nın 257-(2) maddesi; “Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:
1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;
2-Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder”.
İİK’nın 258-(1) maddesi; ” … Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur … ” hükmü düzenlenmiştir.
Rehinle temin edilmemiş muaccel bir alacağın var olması halinde ihtiyati hacze karar verilebilir. Mahkemece ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi şart olmayıp alacağın varlığı hakkında yeterli kanaate sahip olunması için mahkemeye bu konuda delillerin sunulması yeterli kabul edilmelidir. Başka bir söyleyişle alacağın varlığının yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekli ve yeterlidir.
Muacceliyet, alacaklının borçludan borçlanılan edimi talep ve dava edebilme yetkisidir. Borç muaccel olmadan borçlu temerrüdü söz konusu olmaz.
Temerrüt, en kısa tanımıyla, alacaklı tarafından talep edilebilir (muaccel) hale gelmiş bir borcun ifasındaki gecikmedir. Kural olarak, bu tür (muaccel) bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarı ile temerrüde düşer (TBK. m. 117/1). Başka bir ifadeyle, temerrütten söz edilebilmesi için, öncelikle muaccel bir borcun ve alacaklının o borca yönelik ihtarının bulunması gerekir. Kural böyle olmakla birlikte, borçlunun temerrüde düşmesi için alacaklının ihtarının gerekmediği bazı durumlar da vardır: Örneğin, ifa gününün taraflarca birlikte kararlaştırıldığı (TBK. m.117/2), borçlunun borcu ifa etmeyeceğini bildirmiş olduğu veya hal ya da durumundan bu sonuca varılabildiği (TBK. m.123/1) durumlarda, temerrüdün gerçekleşmesi için alacaklının ihtarına gerek yoktur.
Yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler göz önüne alındığında, somut olayda ihtiyati haciz talep eden şirketin dosyaya yansıyan bir feshinin ve fesih iradesinin bulunmadığı, sözleşmenin ayakta olduğu, bu durumda alacağın muaccel olmadığı, muacceliyet olmadığı için ihtiyati haciz şartlarının da oluşmadığı, ilk derece mahkemesinin bu konudaki kabulü ve gerekçesinin isabetli olduğu değerlendirilmiştir.
İhtiyati tedbir talebi yönünden yapılan incelemeye göre;
6100 sayılı HMK’nın “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2) maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır.
Aynı Kanunun 390-(3) maddesinde ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmü bulunmaktadır.
Geçici hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur. Kanunda açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada (normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez.
Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez.
Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir.
Tam ispatın arandığı durumlarda bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumunda ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu göz ardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür.
Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür; bu çerçevede, aslında ispat ölçüsü bakımından HMK’da bir yenilik getirilmemekle birlikte, “yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.
İlk derece mahkemesince “.. Satışa konu edilen ve proforma faturada belirtilen NM0EXXTTRELM72605 Şase No’lu 2021 model Ford Transit arac tescil edilmiş bir araç değildir , dolayısıyla sicil kaydı bulunmadığından aracın kaydına tedbir konulaması ve bu suretle tedbire konu yapılması da mümkün değildir. Yerleşik içtihatlara göre icap niteliğinde olan dosyaya sunulmuş 17/03/2022 tarihli proforma faturada anılan şase numarası yazılmasına karşılık devamında belirtilen şase numarasının duruma göre değişiklik gösterebileceği ve gerçek şase numarasının tescil aşamasında belli olacağı açıkça yazılmıştır. Talep edenin faturadaki bu kayda bir itirazının olmadığı ve proforma faturadaki şase numarasının mutlak olmadığı anlaşılmaktadır. Tescilli olmayan talebe konu NM0EXXTTRELM72605 Şase No’lu aracın fiili olarak doğrudan talep edene teslimi yönünde verilecek bir tedbir kararı da uyuşmazlığı esastan çözer nitelikte olduğu gibi bu halde araç üzerinde tescil ile talep edenin sözleşmeden doğan şahsi hakkına nazaran üstün hak niteliğinde olan mülkiyeti edinmiş olma ihtimali bulunan üçüncü kişilerin mülkiyet hakkının ihlal olacağı açıktır…” şeklindeki gerekçelerle ihtiyati tedbir talebi reddedilmiştir. Motorlu araçların tescil işlemi idari bir işlem niteliğindedir. 2918 sayılı KTK’da motorlu araçların tesciline ilişkin mahkemelere bu şekilde bir yetki ve görev verilmemiştir. Uyuşmazlığın mahiyeti itibariyle bu noktada tartışılması gereken asıl husus, araç satışları için 2918 sayılı KTK’nın 19. maddesinde düzenlenen tescilin fonksiyonudur.Taşınırlar üzerindeki hâkimiyetin belirlenmesi zilyetlik yoluyla sağlanırken, taşınmazlar açısından bu belirleme tapu sicili yoluyla olur. Kanun koyucunun 4721 sayılı TMK’nın 1023. maddesinde taşınmaz mallar için açık bir şekilde öngördüğü sicile güven ilkesinin 2918 sayılı KTK’da yer almaması, başka bir anlatımla trafik kaydında yolsuz bir tescile dayanarak hareket eden kişinin iyi niyetinin mülkiyete hak kazanılması noktasında korunması hususunda 4721 sayılı TMK’nın taşınır mülkiyetine ilişkin kurallarına istisna teşkil eden bir yasal düzenlemenin mevcut olmaması karşısında trafik sicil kayıtlarının, tapu sicilinin sağladığı korumaya eşdeğer güce sahip olduğu söylenemeyecektir. Nitekim, aynı husus, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05/12/2019 tarihli ve 2017/13-505 E. 2019/1289 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
KTK’nun19. maddesine göre – Araç sahipleri araçlarını yönetmelikte belirtilen esaslara göre yetkili kuruluşa tescil ettirmek ve tescil belgesi almak zorundadırlar.
KTK’nun 20-a. maddesine göre -1. Tescili zorunlu ve ilk tescili yapılacak olan araçların satın alma veya gümrükten çekme tarihinden itibaren üç ay içinde tescili için; bunların hurda durumuna gelmesi hâlinde ise bir ay içinde tescilin silinmesi için ilgili trafik tescil kuruluşuna veya Emniyet Genel Müdürlüğünün belirleyeceği kamu kurum veya kuruluşları ile gerçek veya özel hukuk tüzel kişilerine başvurmak zorundadırlar.
Bu belirlemelere göre; somut olayda, davacı ile davalı arasında henüz trafiğe ilk tescili yapılmamış, başka bir söyleyişle “sıfır (0) km bir aracın” satışı konusunda sözleşme imzalandığı, bu hukuki nitelikteki bir aracın satışı için resmi satış işlemine gerek olmadığı, trafik kaydına tescilin satıştan sonra ilk kez alıcı adına oluşturulacağı (KTK m.20-a), bu haliyle taraflar arasındaki satış sözleşmesinin geçerli olduğu ve davacı vekilince ortaya konulan iddia ve delillerin geçici hukuki koruma için yaklaşık ispata yeter mahiyette olduğu anlaşılmıştır. İhtiyati tedbir talep edenin satışa konu aracın (3. bir kişiye satışı yapılıp trafik tescil kaydının oluşturulmamış olması halinde) KTK’nun yukarıda anılan hükümleri uyarınca ilk tescilini istemesi veya mülkiyetinin tespiti talepli bir dava açması da mümkündür. Satışa konu aracın 3. bir kişi adına tescil edilmemesi durumunda ihtiyati tedbir talep edenin hukuki yararı ve iddiasını yaklaşık olarak ispatı da dikkate alınarak 3. Kişiler adına ilk tescilinin yapılması ile rızaen satış ve tesliminin tedbiren durdurulması ve bu konuda ihtiyati tedbir kararı verilmesi olanaklıdır.
Karar başlığında; davalı …’ın T.C. ibaresinin ve taraf vekillerinin adresinin yazılmaması İİK’nın 260. ve kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 391-(2) maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; ihtiyati hacze yönelik istinaf başvurusunun reddine, ihtiyati tedbire yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, ihtiyati tedbire yönelik ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dairemizce ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin dairemizce HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-Talep edenin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/05/2022 tarih, 2022/148 D.İş Esas ve 2022/154 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)İhtiyati haciz talebinin REDDİNE,
b)İhtiyati tedbir talebinin KABULÜ İLE, NM0EXXTTRELM72605 Şase No’lu 2021 model Ford Transit marka aracın 3. bir kişi adına tescil edilip trafik tescil kaydının oluşturulmamış olması halinde, proforma faturadaki satış bedelinin (565.000,00-TL) %15’i (84.750,00-TL) teminat mukabilinde 3. kişiler adına ilk tescilinin yapılması ile rızaen satış ve tesliminin tedbiren durdurulmasına,
c)Teminat yatırıldığında ihtiyati tedbir kararının infazı için ilk derece mahkemesince ilgili yerlere yazı yazılmasına,
ç)HMK’nın 393/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının uygulanması, kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren bir hafta içinde talep edilmediği takdirde, tedbir kararının kendiliğinden kalkacağının İHTARINA,
d)Harç peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
r)Talep edenin yaptığı toplam 75,50-TL yargılama giderinin 133,00-TL peşin harç ve 80,70-TL başvurma harcı ile birlikte karşı taraftan alınarak talep edene verilmesine,
f)Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
g)Talep kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 2.400,00-TL vekalet ücretinin karşı taraftan alınarak talep edene verilmesine,
h)Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a)İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harcının hazineye irad kaydına,
b)İstinaf Karar Harcının talep halinde ilk derece mahkemesince talep edene iadesine,
c)Talep eden tarafından yapılan 80,70-TL İstinaf Kanun yolu masrafı ile 52,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 132,70-TL’nin karşı taraftan tahsili ile talep edene verilmesine,
ç)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d)İstinaf edenin yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince istinaf edene iadesine,
e)Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/10/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*