Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1805 E. 2023/1924 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1805
KARAR NO : 2023/1924

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/12/2021
NUMARASI : 2021/12 Esas – 2021/723 Karar

DAVACI : 1-… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
2-…’a (T.C. NO: …) velayeten … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : ES İNŞAAT OTOMOTİV AKARYAKIT GIDA TARIM HAYVANCILIK SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 29/06/2018

KARAR TARİHİ : 21/11/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 20/12/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacıların …’ın vefatından sonra davalı şirkette pay sahibi olduklarını, şirketin hakim ortakları ve yetkili müdürleri tarafından davacılara şirket faaliyetleri, şirket kayıtları, borç ve karlılık durumu, öz varlık hakkında bilgi verilmediğini, davacılara noter kanalıyla genel kurul çağrısı yapıldığını, ancak 26/03/2018 tarihinde şirket merkezine gidildiğinde şirket müdürü tarafından hiçbir bilgi ve belge verilmeyeceğinin beyan edildiğini ve bu durumun tutanak altına alındığını, … vekili tarafından tutulan tutunağın şirkete tebliği üzerine finansal gelir tablosu ve bilançonun davacıya noter kanalıyla iletildiğini, şirket finansal tablolarının genel kuruldan bir gün önce tebliğ edilmiş olsa dahi genel kurulun kanuna ve usule uygun olması için bu tabloların genel kuruldan en az 15 gün önce hazır edilmesi ve pay sahiplerine 1 nüsha verilmesini gerektiğini, bu şartların hiçbirisi sağlanmamış olduğundan genel kurul kararlarının usulsüzlük nedeniyle geçersiz olduğunu, 30/05/2018 tarihindeki genel kurulda hazır bulanan davacı vekillerine şirket hakkında son üç yıla ait finansal tablolar, mizan, şirketin kiracılık durumu ve kira kontratı belgeleri talep edildiği halde hiçbir bilgi verilmeyeceğinin bildirildiğini, 30/03/2018 tarihinde yapılan genel kurulda davacılar tarafından finansal tablolar gösterilmediği için şirket verilerinde inceleme yapılmadığından bilanço ve gelir tablolarının davacıların olumsuz oyu ile konulan şerhlerle davacılar tarafından ibra edilmediğini, şirketin diğer ortakları … ve …’ın şirketten huzur hakkı aldığını, diğer ortak …’ın ise …’ın eşi olup, şirket üzerinden gelir elde ettiğini, şirketin kar payı ve kar avansı dağıtmama kararının art niyetli olduğunu, davacıların karara muhalefet şerhi koyduğunu, huzur hakkının tespiti konusunda müdürler kuruluna yetki verilmesinin kötüniyetli olduğunu, ilgili kararda genel kurula ait yetkilerin Müdürler Kuruluna devredildiğini, şirkete ait tüm gayri menkullerin satışı için gerekli genel kurul kararı alınması şartının kaldırılarak sadece 1. Derece imza yetkilisi müdür imzası ile şirkete ait gayrimenkullerin satışının mümkün kılındığını, bu kararla davalının amacının davacıların hisselerinin değerlerini düşürmek olduğunu, şirketin taşınmazlarının satışı yapılarak şirketin maddi değerinin azaltılması riski içerdiğini, işlemlerin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacılar tarafından genel kurul tutanağına muhalefet şerhi konulduğunu beyanla davacıların şirket hisseleri oranında şirket taşınmazları üzerine ihtiyati tedbir konulamasına, 30/03/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; dava konusu yapılan taleplerin zamanaşımına uğradığını, taleplerin açık bir şekilde belirtilmediğini, davacıların, davalı şirketin tüm işleyişine ilişkin davalar açarak davalı şirketi zor durumda bırakmak istediklerini, genel kurul iptali davalarının üç aylık hak düşürücü süre içinde ikame edilmesi gerektiğini ve süresi içinde ikame edilmeyen davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacılara gelir tabloları ve bilançoların Gölcük 4. Noterliği’nin 28.03.2018 tarihli ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile gönderildiğini, davalı şirketin üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, genel kurulda davacının sorduğu soruların ve ileri sürdüğü tüm iddiaların cevaplandırıldığın, gündemle ilgisi bulunmayan sorulara ise, gündem dışı konuların genel kurulda görüşülüp, tartışılıp, müzakere edilememesi sebebi ile cevap verilmediğini, davalı şirketin kanuna aykırı bir uygulamasının söz konusu olmadığını beyanla TTK 448/son maddesi gereğince; davacı tarafça, davalı şirketin 2004 yılından itibaren gerçekleştirilen her genel kurul toplantısı aleyhine dava ikame edildiği de nazara alınarak; davanın esasına girilmeden önce davalı şirketin uğraması kuvvetle muhtemel zararlara karşılık, davacı tarafça teminat yatırılmasına, HMK 119. maddesi uyarınca; dava dilekçesinin zorunlu unsurları taşımaması nedeniyle davanın usulden reddine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın her hâlükârda esastan külliyen reddine, İstanbul 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/1105 Esas sayılı dosyasının ve Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/216 Esas sayılı dosyanın, İstanbul 14. Aile Mahkemesi’nin 2018/459 Esas sayılı dosyasının bekletici mesele yapmasına, davalı şirket açısından telafisi imkansız zararlar doğuracağı göz önüne alınarak, hukuka uygun olmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;
-Davalı şirketin 30/03/2018 tarihli almış olduğu genel kurul kararlarından 7 ve 8. Maddelerinin iptaline,
-İptal edilen 7 ve 8 nolu kararların yürütmesinin karar kesinleşinceye kadar durdurulmasına,
– Davalı şirketin 30/03/2018 tarihli almış olduğu genel kurul kararlarından 4, 5, 6. Maddelerinin iptaline ilişkin talebin reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı Zeynep Kayan vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu 30/03/2018 tarihli olağan genel kurulda alınan şirketin bilanço ve gelir tablolarının kabul edilmesine ilişkin 4 numaralı karar, faaliyet raporunun kabul edilmesine ilişkin 5 numaralı karar, kâr avansı ve kâr payı dağıtımı yapılmamasına ilişkin 6 numaralı kararların mevzuata, iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davalı şirketin haklı neden olmaksızın üst üste yıllarca kâr dağıtmaması açıkça hukuka aykırı olduğunu; bu kapsamda davalı şirketin haksızlığının karara bağlandığı, haklı davamızın kabulüne ilişkin karar verildiği Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/210 E. sayılı dosyası yerel mahkemece dikkate alınmadığını ve hatalı karar ihdas edildiğini mevzuata, iyiniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 30.03.2018 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağı incelendiğinde görüleceği üzere, bilanço ve gelir tabloları ile faaliyet raporu Genel Kurul’da okunmuş ve müzakere edilmiş, bilahare kabulü yönünde karar alındığını; ülkede mevcut ekonomik belirsizlik ve kriz ortamında, bankaların çok yüksek faiz oranları ile kredi verdiği bir süreçte, şirketin kaynaklarının efektif şekilde değerlendirilmesi, yüksek faizle borç sarmalına girmeden, özkaynakların kullanılması, şirket aktifinde kayıtlı ancak getirisi olmayan bazı taşınmazların satışı ve bedelinin, finansman açığını kapamada kullanılması doğru ve akılcı bir yol olduğunu; bu yolun önünü tıkamanın, kriz ortamında şirketin yüksek faizle kredi çekmesine ve borç miktarının katlanarak artmasına, üstelik satışına mani olunan taşınmazların ipotekli hale gelmesine sebebiyet vereceği dikkate alındığında, Genel Kurul’da alınan 8 nolu kararın iptaline yönelik kararın, ne derece haksız ve hakkaniyete aykırı bir karar olduğu daha iyi anlaşılacağını beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı …’ a velayeten … vekili istinaf dilekçesinde özetle; sayın mahkemece, kısmen kabulüne karar verilen dava yönünden kabul gerekçesi olan hususlar, aynı şekilde davanın kısmen reddine konu 4, 5 ve 6 no.lu diğer kararlar yönünden de aynen geçerli olup bu nedenle davanın kısmen reddine ilişkin kararın usule, yasaya ve hukuka aykırılığı nedeniyle bozularak kaldırılmasına ve davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini; dosya kapsamında yer alan bilirkişi raporunda yapılan tespitler dahi 30/03/2018 tarihli olağan genel kurulda alınan kararların kanun, esas sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduklarının ve iptallerine gerek olduğunun ispatı niteliğindeyken sayın mahkemece aksi şekilde karar tesis edilmesi hukuka, yasaya ve usule aykırı olup bozmayı gerektirdiğini; davalı tarafın istinaf taleplerindeki beyanlarının aksine davalı şirketin haklı neden olmaksızın üst üste yıllarca kâr dağıtmaması açıkça hukuka aykırı olduğunu; davalı tarafça bu konuda her ne kadar şirketin zarar etmesi nedenine dayanılmaya çalışılsa ve ülkenin mevcut ekonomik kriz ortamında olması mevzu bahis edilerek “bazı taşınmazların satışı ve bedelinin, finansman açığını kapamada kullanılması doğru ve akıcı bir yoldur” denmesiyle, bir kez daha dosyada mevcut olan ilgili bilirkişi raporu ve iddiaların doğruluğunu kanıtlar nitelikte olduğunu, şirket yönetiminin iyi niyetli olmadığını gösterdiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davalı tarafın istinaf isteminin reddine, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.

DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2021 Tarih – 2021/12 Esas – 2021/723 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; davalı şirketin 30/03/2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacıların murisi …’ın davalı şirketin ortağı iken 07/09/2017 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçıları olarak davacı eşi … ve oğlu …’ın kaldığı, şirketteki hisselerinin de davacılara intikal ettiği, hisse intikal işlemlerinin yapılmasından sonra şirketin ortaklık yapısının … %51 hisse, … %19 hisse, … %11 hisse, … %14,25 ve … %4,75 hisse şeklinde oluştuğu, şirketin 30/03/2018 tarihinde genel kurul toplantısını yaptığı, davacıların yasal süresi içerisinde eldeki davayı açtıkları ve genel kurulda alınan kararların tamamının iptalini talep ettikleri, davalı şirketin davanın reddini talep ettiği, ilk derece mahkemesince bilirkişiden rapor alındıktan sonra davanın kısmen kabulü ile genel kurulda alınan 7 ve 8 nolu kararların iptaline, 4, 5 ve 6 nolu kararlar yönünden davanın reddine karar verildiği, karara karşı taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, iptali istenen genel kurul kararlarının iptal koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
Davalı şirketin türü limited şirkettir.
Davacılar, dava dilekçesinin talep sonuç kısmında dava konusu 30/03/2018 tarihli genel kurulun tüm kararlarının iptalini talep etmiş ise de, davacıların iptali istenen genel kurulun 2 ve 3 nolu kararlarına olumlu oy vermeleri ve dava dilekçesi içeriğinden bu iki maddenin iptali gerektiğine dair bir iddialarının olmadığı görülmekle, davacıların iptalini istedikleri kararların 4, 5, 6, 7 ve 8 nolu kararlar olduğu, yargılamanın ve istinaf incelemesinin bu kararlar için yapılması gerektiği ve davacıların oylama sırasında 4, 5, 6, 7 ve 8 nolu kararlara olumsuz oy kullanarak muhalefet gerekçelerini tutanağa yazdırdıkları anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 622. maddesinde, “Bu Kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited şirketlere de uygulanır.” hükmü, 617-(3) maddesinde ise; “Toplantıya çağrı, azlığın çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul, hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla temsil ettirebilir.” hükmü bulunmaktadır.
Aynı Kanun’un 420. maddesinde; “Finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular, sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine sahip pay sahiplerinin istemi üzerine, genel kurulun bir karar almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay sonraya bırakılır.” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm emredici niteliktedir.
1-Bilanço ve gelir tablolarının okunması ve müzakere edilmesine ilişkin 4 nolu karar ile şirketin yıllık faaliyet raporlarının okunması ve müzakere edilmesine yönelik 5 nolu karara ilişkin istinaf incelemesinde;
Davacılar, bu iki karar yönünden özellikle finansal tabloların kendilerine tebliğ edilmediği ve incelemelerine sunulmadığını ileri sürmektedirler.
Davacılar finansal tabloların şirket merkezinde incelemelerine açılmadığına dair 26/03/2018 tarihinde kendileri tutanak tutarak finansal tabloların incelemeye sunulması için Başiskele Noterliğinin 26/03/2018 tarih … yevmiye nolu ihtarlarını göndermişlerdir. Ancak, genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun olduğu, finansal tabloların şirket merkezi olan … adresinde duvar panosuna asılı olduğuna ilişkin Gölcük 4. Noterliğince 28/03/2018 tarihli … yevmiye nolu tespit yapıldığı, 30/03/2018 tarihinde 2017 yılı olağan genel kurul toplantısının davacıların da katılımı ile yapıldığı, bilanço ve gelir tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun toplantıda okunduğu görülmektedir. Bu durumda davacıların iddiasını ispat edemedikleri anlaşılmaktadır. Diğer yandan, davacılar %10’un üzerinde azınlık oyuna sahip olup 6102 sayılı TTK’nın 420. maddesi uyarınca gündemin bu maddelerinin ertelenmesini talep etme haklarına sahip olmalarına rağmen bu haklarını da kullanmamışlardır.
Bu belirlemeler dışında bu kararların iptalini gerektirir bir delil sunulmaması, kararların yeterli nisaplarla alınması nedeni ile ilk derece mahkemesince bu kararlara ilişkin iptal talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı anlaşılmıştır.
2-Şirket ortaklarına 2017 yılına ait kâr payı ve kâr payı avansı dağıtılmamasına ilişkin 6 nolu karara ilişkin istinaf incelemesinde;
Davalı şirketin kayıt ve defterleri üzerinde yaptırılan inceleme sonunda hazırlanan 02/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda, 2014 yılında tarım ve hayvancılık sektöründe faaliyet amacıyla yatırım kararı aldığı bu nedenle 2015 yılı sonrasında kar elde edemediği, 2016 ve 2017 yıllarında satılan malların maliyetlerinin yükselmesi ile karlılığın azalması, faiz giderlerinin artması nedeniyle zarar ettiği belirlenmiştir. Kâr payı dağıtılması için şirketin öncelikle kâr elde etmesi gerekmektedir. Şirket kâr etmediğine göre genel kurulun 6 nolu kararına ilişkin bir iptal nedeni bulunmamaktadır. Diğer yandan, davacılar murisleri …’ın vefatı sonrasında kendilerine kâr ödenmemesi için şirketin zararlandırıldığını ileri sürmüşler ise de, davalı şirketin muris …’ın 07/09/2017 tarihinde vefatından önce 2016 yılında da zarar ettiği, esasen şirketlerin ticari hayatın içinde zarar ettiği hesap dönemlerinin bulunmasının normal olduğu da dikkate alındığında, davacıların iddialarını ispat edemedikleri anlaşılmıştır. Bu nedenle genel kurulun 6 nolu kararının iptali istemine ilişkin istinaf isteminin de reddi gerekmiştir.

3-Huzur haklarının tespiti konusunda müdürler kuruluna yetki verilmesine ilişkin 7 nolu karara ilişkin istinaf incelemesinde;

6102 sayılı TTK ‘nın 616. maddesinde genel kurulun devredilemez yetkileri düzenlenmiş olup 1-f bendinde müdürlerin ücretlerinin belirlenmesi ve ibraları genel kurulun devredilemez yetkileri arasında sayılmıştır. Bu hükme açıkça aykırı olan genel kurulun 7 nolu kararının bu hüküm uyarınca iptalinin gerektiği, ilk derece mahkemesince bu kararın iptaline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu karara ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
4-İç Yönerge değişikliğine ilişkin 8 nolu karara ilişkin istinaf incelemesinde;
Genel kurulun 8. kararı ile, davalı şirketin 03/09/2015 tarih ve 8898 sayılı Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan 1 nolu iç yönergesinde, 1. derece imza yetkili müdür “Sadece gayrimenkul satımı konusunda genel kurulu kararı alınması ön koşuluyla” cümlesinin iptaline ve ilgili maddenin “1. Derece imza yetkili müdür şirketimizi şirket kaşesi altına koyacağı MÜNFERİD imzasıyla temsil ve ilzama yetkilidir. Ayrıca müdürleri kurulu başkanıdır ve tüm kurul toplantılarına başkanlık eder.” şeklinde değiştirilmesine karar verildiği görülmektedir.
6102 sayılı TTK’nın genel kurulun yetkilerini düzenleyen 616. maddesinde, taşınmaz satışına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Buna karşılık TTK’nın 616. maddesi 2-(a) bendinde, şirket sözleşmesi uyarınca genel kurulun onayının arandığı haller ile müdürlerin faaliyetlerinin onaylanması yetkisinin genel kurula ait olduğu anlaşılmaktadır. Bu yetki şirket sözleşmesinde ön görüldüğü taktirde genel kurulun devredilemez yetkileri arasındadır. Anonim şirketlere ilişkin 6102 sayılı TTK’nın 408-(2)-f) maddesinde, önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı genel kurulun yetkisine bırakılmıştır.
Eldeki uyuşmazlıkta, şirket ana sözleşmesinde genel kurulun yetkisine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak taraflar arasındaki süre gelen uyuşmazlık ile ilk derece mahkemesi kararında da belirtildiği üzere bilirkişi incelemesinde 2015-2016-2017 yıllarında hiçbir şekilde gayrimenkul alım satımının olmadığını tespit edilmesi, davacıların murisinin şirket tarafından kiralanan gayrimenkulüne ilişkin olarak davacılara kira ödemesinin yapmaması dikkate alındığında verilen yetki ile şirkete ait gayrimenkullerin satılması halinde davacıların hisselerinin değerinin düşmesi riskinin oluşması ve muris …’ın vefatına kadar genel kurulun iznine bırakılan taşınmaz satışı yetkisinin …’ın vefatından sonra davacı ortaklar ile diğer ortaklar arasında uyuşmazlıklar çıktıktan sonra bu yetkinin sadece müdürler kurulu başkanına verilmesinin iyiniyet kurallarına uygun olmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince iç yönergenin değişikliğine ilişkin 8 nolu kararın iptaline karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön olmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Gerekçeli karar başlığında; davalı şirketin adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Tarafların İSTİNAF BAŞVURULARININ AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 189,15 TL harcın istinaf edenlerden ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harçlarının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,

6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/11/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*