Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1796 E. 2023/610 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1796
KARAR NO : 2023/610

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2022
NUMARASI : 2021/570 Esas – 2022/277 Karar

DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … -…

DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/09/2018
KARAR TARİHİ : 13/04/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 09/05/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Ağabeyi olan …’in Körfez’de emlak işleriyle uğraştığını, karlı bir arsa işi olduğundan, biraz nakite sıkıştığını ve arsayı alabilmek için kendisinin 25 yıllık arkadaşı olduğunu düşündüğü …’ndan borç istediklerini, kendisinin de teminat olmadan bu kadar meblağı veremeyeceğini söylediğini, abisi …’in de iyi niyetini göstermek için ailece içerisinde oturmakta olduğu damadı …’in tapusu olan … adresinde oldukça merkezi bir yerde bulunan piyasa değeri 250,000-300,000 TL vivarında 3+1 evini kendisine teminat olarak verebileceğini söylediğini ve bu şekilde aralarında anlaşma olduğunu, bu sözlü anlaşmaya göre …’nun abisine 150.000,00 TL borç verecek, arsa satılınca 225.000,00 TL yanı 75.000,00 TL Kar payı ya da faiz alacaktı. Daha sonra evin yerini ve konumunu çok beğendiğini, işyeri olan … caddesi üzerinde bulunan Kahvem Miss isimli işyerine çok yakın olduğunu, teminat olarak kendisine verdikleri evi tapusuyla almak istediğini, daha sonra abime şifahen söylediğini, abisininde evin üzerinde 250.000.00.TL ipotek olduğunu, 200.000.00.TL’ sının ödendiğini, 50.000.00.TML ipotek borcunun kaldığını, borcu ile birlikte kabul etmesi halinde damadı ile görüşerek satabileceğini söylediğini ve 250.000.00.TL’ye anlaşıldığını, 50.000.00.TL ipotek parasını düşüp, abisine 200.000.00.TL vereceğini, evin tapusunu …’ nun üzerine, verecekleri gün, arsa işini de tapuda hal etmek için hep birlikte Körfez Belediyesi Emlak Müdürlüğüne gittiklerini, alacağı arsanın emlak borcunun bulunduğunu, emlak borcunun ödenmesi için …’ ndan 1.500.00.TL ön kaparo istendiğini, O da cebinden boş senet çıkartarak “yanlış anlamayın ama ben ticarette babama bile güvenmem daha evin satışını tapusunu üzerime almadım bu senetleri imzalamazsanız size kaparo veremem” merak etmeyin, öğleden sonra ev üzerime alırken senetleri geri alırsınız” dediğini, abisininde de aynı gün öğleden sonra tapuda alacağı arsanın sahipleriyle buluşup işlemleri bitireceğinden dolayı, arsa işinin emlak borcunu yatıramadığından dolayı yatabileceği korkusuyla, biraz da mecburiyetten benim de 25 yıllık dostu olduğuna güvenerek adres yazarak her ikisinin de boş senetleri imzaladığını, ancak meblağ yazılmadığını, kendisinin öğleden sonra evin satışı olunca senetleri iade edeceğini söylediğini, kendisine güvendiklerini, abisi … ve … ile arsa sahiplerinin tapu müdürlüğünde buluştuklarını, orada evin tapusu … adına tescillendiğini ve şahsın abisine 108.500.00.TL daha verdiğini, 40.000.00.TL’ yi de 10 güne kadar vereceğini söylediğini, abisinin senetleri sorduğunda, “abi plaj yolundaki evimde kaldı. 40.000.00.TL’ yi verirken, onları da sana vereceğim” dediğini, abisinin de şahsın 25 yıllık dostum olduğundan dolayı kendisine güvenerek fazla da ısrar etmediğini, abisine ilk etapta toplamda 110.000.00.TL verdikten bir müddet sonra …’nun yazdığı SMS’1er de” siz benden aldığınız parayla 5 kuruş ödemeden 300-400 bin TL kazanacakmışsınız. Bana 75.000.00.TL değil, 100.000.00.TL vereceksiniz Aksi halde size kalan 40.000.00.TL’yi vermem. Arsa işiniz yarım kalır. Açık senetlere 250′ şer bin TL yazar icraya veririm” dediğini, kendilerinde ilk başka fazla para koparmak istediğini zannederek işi ciddiye almadıklarını, ancak aradan bir müddet geçtikten sonra dolar ve altın yükseldi diyerek, kendilerinden daha yüksek meblağlar istemeye başladığını, en son olarak da kendisine teminat amacıyla verdiği boş senedine 225.000.00TL, abisininde kendisine verdiği boş senede de 275.000.00.TL gibi karşılığı olmayan uçuk rakamlar yazmak suretiyle icraya verdiğini, ne kendisinin ne de abisi …’ ın …’a tek kuruş borçlarının olmadığını, kendisine teminat olarak Körfez Emlak Müdürlüğünde vermiş oldukları boş senetleri güvenimizi kötüye kullanarak kendisi doldurmak suretiyle icraya verdiğini, bu nedenlerle davalıya borcu olmadığımızın tespitine, ayrıca şu anda çok yüksek miktarda bir icra takibi ile karşı karşıya olduğumdan dolayı, icra dosyalarına tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu iş bu davanın kötü niyetli olduğunu, kasıtlı olarak alacağını sürüncemede bırakmak amacıyla bu davanın ikame edildiğini, davacının dava dilekçesinde belirtmiş olduğu iddiaların asılsız olduğunu, kendisine iftira attığını, beyanlarının gerçeği yansıtmayan soyut beyanlar olduğunu, davacının senedin borcunu ödememek ve süre kazanmak amacıyla gerçek dışı, hukuki dayanaktan yoksun iddialar iler sürdüğünü, bu nedenlerle davacının mesnetsiz ve gerçek dışı iddialara dayanan davasının kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın KABULÜNE,
2-Davacının Körfez İcra Müdürlüğü’nün 2018/1300 Esas sayılı takip dosyası nedeni ile BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından ispat yükü ters çevrilerek davalının alacaklı olduğunun, senedin anlaşmaya aykırı doldurulmadığının ispatı davalıdan istenilerek hüküm verildiğini; senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ispat yükü davacı tarafta olmasına rağmen davanın kabulu isabetsiz olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı tarafça, istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2022 Tarih – 2021/570 Esas – 2022/277 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kambiyo senedine özgü ödeme emri ile başlatılan icra takibinden sonra açılmış menfi tespit istemine ilişkindir.
Dosyanın incelemesinde; davalının, davacı tarafından düzenlenen 15/06/2018 düzenleme, 10/07/2018 vade tarihli, 225.000,00 TL bedelli bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile Körfez İcra Dairesi’nin 2018/1300 esas sayılı icra takibini başlattığı, davalının senedi hile ile aldığı ve anlaşmaya aykırı doldurduğu gerekçesiyle eldeki davayı açtığı, aynı zamanda davalı hakkında dava konusu senet nedeniyle şikayetçi olduğu, davalının davanın reddini istediği, mahkemece davanın reddine karar verildiği, kararın istinafı üzerine Dairemizin 22/10/2021 tarih, 2020/1954 Esas 2021/1767 karar sayılı karar ile, ceza davasının sonucunun beklenmesi gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verildiği, kaldırma sonrasında yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davalının takip konusu bononun, tarafların aralarındaki anlaşmaya aykırı doldurulup doldurulmadığı ve davacının bu bono nedeniyle borçlu olup olmadığı noktasındadır.
6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesi uyarınca, herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Menfi tespit davasında kural olarak; hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır. Takip kambiyo senedine dayandığı zaman, ispat yükü yer değiştirir ve ispat yükü davacı/borçluda olur. Eldeki dava, kambiyo senedi olan bonodan kaynaklanmaktadır. Bu durumda ispat yükü davacı borçludadır.
Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarih 2019/396 esas 2021/124 karar sayılı kararında, dava konusu bono nedeniyle davalı hakkında kamu kurum ve kuruluşları vb. tüzel kişilikleri aracı olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan davada sanığın beraatine karar verildiği, kararın Sakarya BAM 8. Ceza Dairesi’nin 26/01/2021 tarih 2021/1940 esas 2022/128 karar sayılı kararı ile kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 74’de düzenlenmiş olup; hukuk hâkimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır.
Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını, aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 74. maddesinde; “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz” hükmü yer almaktadır.
Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.1.975 tarihli, 1971/T-406 E. ve 1975/1 K; 23.1.1985 tarihli, 1983/10-372 E. ve 1985/21 K.; 27.04.2011 tarihli, 2011/17-50 E. ve 2011/231 K.; 03.04.2013 tarihli, 2012/19-873 E.,2013/433 K. sayılı kararları).

Davacı; dava konusu bonoya ad, soyad ve adresi yazarak imzaladığı ve bonoyu, diğer kısımları boş olarak davalıya verildiği iddia edilmektedir. Bu durum uygulamada, açık senet olarak adlandırılmaktadır. Kanun’da açık senet verilmesini engelleyen bir hüküm yoktur. Açık olarak verilen senet, bononun diğer zorunlu unsurlarının doldurulması ile geçerli bir bono haline gelebilir. Senedin, sonradan doldurulan bölümlerinin, aralarındaki anlaşmaya aykırı dolduruluğunu, senedi verenin yazılı bir delille ispat etmesi gerekmektedir. Yargıtay İBK. 24.3.1989 gün ve 1988/1 Esas, 1989/2 Karar, sayılı kararında “Uygulamada açığa imza olarak adlandırılan bu durumda senedin sözleşmeye aykırı doldurulduğunda borçlunun yazılı bir belge ile ispat etmesi gerekmektedir” demek sureti ile ispat yükü ve ispat şeklini açıklamıştır.
Davalının ceza mahkemesindeki beyanları 6100 sayılı HMK’nın 188. maddesinde düzenlenen ikrar olup eldeki davada bu beyanların delil olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
“Yargılama usulü bakımından ikrar, açıklayan tarafından hasmının karara bağlanmasını istediği hakkın veya hukuki durumun meydana gelmesine esas olan ve hasmınca ileri sürülen maddi olayların tümünün veya bir bölümünün doğru olduğunun bildirilmiş olması demektir (YHGK 09.11.1955 gün E:4-79 K:78; YHGK 25.06.1975 gün E:4/681 K:879).
İkrarın ispat kuvveti, yapıldığı yere göre belirlenir. Buna göre; ikrarın mahkeme içinde veya mahkeme dışında yapılmasına farklı hüküm ve sonuçlar bağlanmıştır.
Kural olarak mahkeme dışı ikrar, kesin bir delil olmayıp, takdiri delildir. Bununla ancak takdiri delillerle ispat edilebilen hususlar ispat edilebilir. Bu bakımdan kesin delille ispatı gereken bir hukuki işlemin varlığı mahkeme dışı ikrar ile ispat edilemez. Ne var ki mahkeme dışı ikrar bir belge ile ispat edilebilirse kesin delil hükmünde olur.
Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, savcılıkta, haciz sırasında ya da polis önünde yapılan ikrar, mahkeme dışı ikrar olup; bir belge ile ispat edilebilirse, kesin delil hükmünde olacağı ve ikrarda bulunanı bağlayacağı açıktır.” (Yargıtay 3. HD. 12.09.2022 tarih, 2022/4418 E. 2022/6383 K.)
Bu açıklamalara göre; ceza mahkemesindeki beraat kararının hukuk hakimini bağlamayacağı, ceza dosyasında bulunan resmi makamlar önündeki ve savcılık ve duruşmadaki beyanların ikrar içerdiği durumlarda bu ikrarın davalıyı bağlayacağı ve kesin delil niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Eldeki uyuşmazlık bu ilkelere göre çözümlenmesi gerekmektedir.
Davalının ceza mahkemesinde duruşmadaki savunmasında, toplamda 180.000,00 TL para verdiğini, karşılığında iki adet senet aldığını, imza dışındaki kısımların kendisi tarafından doldurulduğunu, birini 225.000,00 TL diğerini 260.000,00 TL olarak doldurduğunu, ancak katılanların borcu ödemediklerini beyan ettiği anlaşılmıştır. Bu beyan mahkeme içi ikrar niteliğinde olup kesin delildir ve yazılı senet ile aynı ispat gücüne sahiptir.
Dava dışı …’in davalıya 23/10/2019 tarihinde 170.000,00 TL para gönderdiği, Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesine sunulan 28/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda, ses kayıt çözümüne göre, davalıya ait olduğu belirtilen kişinin konuşmasında 170.000,00 TL’yi tahsil ettiğini belirttiği görülmektedir.
Bu belirlemelere göre; davacının 140.000,00 TL borç aldığını kabul etmesi ve davalının 180.000 TL borç verdiğini yazılı delillerle ispat edememesi nedeniyle davalının davacıya 140.000,00-TL borç verdiğinin ve yine davalının kendi beyanına göre bu borç karşılığında dava konusu 225.000,00 TL bedelli bono ile 260.000,00 TL bonoları “düzenleyen imzaları” dışında diğer kısımları (bedel hanesi dahil) boş olarak aldığı ve bu bedelleri yazdığı, davacı ile davalı arasında 140.000,00 TL borç karşılığında 225.000,00 TL bono verileceğine dair yazılı bir anlaşma olmadığı ve bu durumda davalının bonoyu davacı ile aralarındaki anlaşmaya (ödünç sözleşmesine) aykırı olarak doldurduğu ve davacının borcunun 140.000,00 TL olduğu, bu borcun da yine davalının kabulü ve banka dekontlarına göre 170.000,00 TL olarak ödendiği anlaşıldığından ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1 maddesi uyarınca; davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 15.369,75-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 3.872,70-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 11.497,05-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/04/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*