Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1742 E. 2023/1725 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/1742
KARAR NO :2023/1725

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :06/10/2021
NUMARASI :2021/560 Esas – 2021/770 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ :Av. …- …
DAVALI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :19/11/2018
KARAR TARİHİ :26/10/2023
KR. YAZIM TARİHİ :26/10/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın 25.09.2013 tarihinden itibaren işten ayrılış tarihi olan 10.12.2017 tarihine değin davacı şirket nezdinde üst düzey yönetici pozisyonunda çalıştığını, davalı ile davacı şirket arasındaki iş akdi 08.12.2017 tarihli ikale sözleşmesi ile sonlandırıldığını, davalının ikale sözleşmesi ile gizlilik ve rekabet etmeme yükümlülükleri altına girdiğinden, bunun karşılığında işten ayrılışı esnasında kıdem ve ihbar tazminatlarının yanı sıra 6 net maaş tutarında ek ödeme aldığını, davalının işten ayrılışı akabinde davacı şirkete karşı yüklendiği gizlilik ve rekabet etmeme yükümlülüklerine aykırılığı sebebi ile İkale Sözleşmesi kapsamında belirlenen cezai şart tutarlarının ödenmesi talebiyle işbu davanın açılması zarureti doğduğunu, tarafların arasında akdedilen ikale sözleşmesi ile davalının gizlilik yükümlülüğü belirlenmiş ve davalının gizli bilgileri doğrudan ya da dolaylı olarak kullanmamayı, çoğaltmamayı, paylaşmamayı, herhangi bir üçüncü kişiye her ne suretle olursa olsun vermemeyi, alenileştirmemeyi, açıklamamayı taahhüt ettiklerini, tarafların davalının gizlilik yükümlülüklerinin herhangi bir süre ile sınırlı olmaksızın geçerli ve yürürlükte olmaya devam edeceği hususunda anlaştıklarını, davalının davacı ile akdettiği sözleşmede belirlenen bu yükümlülüklerine rağmen davacının en büyük rakiplerinden WhiteWater West Industries Ltd. Şirketinin internet sitesinden görseller Strategic Supply Chain Manager ERA olarak çalışmaya başladığını, işbu husus bizzat davalının tarafından profesyonel bir network ağı olan linkedin’de ilan edildiğini, davalının dava dışı ilaç firmasında kurumsal ilişkiler uzmanı olarak göreve başladığını, tarafların arasındaki rekabet yasağı sözleşmesinde ise davalının herhangi bir sebeple işten ayrılmasından sonra 2 yıl içerisinde davacı firmanın iş dalında çalışamayacağını, aksi halde en son aylık brüt maaşın 10 katı tutarında cezai şart uygulanacağının hüküm altına alındığını, mahkemece davalının rekabet yasağına aykırı hareket ettiğinin reddine karar verildiğini, tüm bu nedenlerle; fazlaya ilişkin her türlü talep, beyan ve dava hakları saklı kalmak üzere, haklı davanın kabulü ile: davalının gizlilik yükümlülüğüne aykırılıkları nedeniyle davacının nezdinde almış olduğu son brüt ücretinin 6 katı tutarı olan 99.000,00 TL cezai şart bedelinin toplamı olan 198.000,00 TL’nin davalı tarafından davacıya ödenmesine, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu herhangi bir somut gerekçeye dayanmayan iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, davanın reddinin gerektiğini, davacı şirketin dava dilekçesinde belirttiği üzere müvekkilin 25.09.2013 tarihinde davacı şirkete istihdam etmeye başladığını ve bu tarihten 10.12.2017 tarihine kadar iş görme borcunu başarılı bir şekilde devam ettirdiğini, davalının iş akdinin, işverenden gelen taleple 08.12.2017 tarihli ikale sözleşmesi ile sona erdirildiğini, yani davalının iş akdinin kabul gören uygulama çerçevesinde işveren tarafından ikale sözleşmesi ile sona erdirildiğini, rekabet yasağının çerçevesinin işverenin baskısıyla konu bakımından sınırsız olarak çizildiğini gösterdiğini, dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak yapılan tüm değerlendirmelerde 08.12.2017-08.12.2018 tarihleri arasındaki davalının fiillerini ve zarar olgusunu irdelenmeseni, rekabet yasağı kaydının; ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğunun belirtildiğini, işçinin sahibi olduğu bilgilerin işvereni, 1 yıllık süre içerisinde, zarara uğratıp uğratmadığını, yani yargılamada tartışılması gereken hususun Rekabet Yasağı ihlalinin ve davacının zararının gerçekleşme ihtimalinin değil, 1 yıllık süre içerisinde gerçekleşip gerçekleşmediği olduğunu, davalının 2013 yılında su parkları sektöründe faaliyet gösteren ve Türkiye Pazarında %50’nin üzerinde pazar payı ile hakim durumda bulunan davacı şirkette satın alma ve lojistik müdürü olarak göreve başladığını, davacının satın alma ve lojistik faaliyetlerini yönetmek ile sorumlu olarak görevini sürdürdüğünü, bir dönem de davacı şirketin iştiraki olan Futuraform şirketinde genel müdürlük görevi üstlendiğini, davalının başarılı faaliyetlerinin ardından davacı şirkette 2017 yılının Nisan ayında satın alma ve lojistik direktörlüğü pozizyonuna terfi ettiğini, ikale sözleşmesi ile davalıya 6 maaşı tutarında ikale bedeli verildiğini, bu bedelin davacının iddia etmiş olduğu gibi rekabet yasağı karşılığı olarak değil mahkemenin aradığı ikale sözleşmelerinin geçerlilik koşulu olan makul yarar şartının sağlanması amacı ile verildiğini, tüm bu nedenlerle; davacı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açmış olduğu davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın REDDİNE; Davacının rekabet yasağına aykırılık nedeniyle cezai şart bedeli talebinin REDDİNE, Davacının gizlilik yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle cezai şart bedeli talebinin REDDİNE, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/c maddesi’ne aykırı olarak davacı tarafından dosyaya ibraz edilen deliller değerlendirilmeksizin eksik ve hatalı inceleme ile karar tesis edildiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 445/1. maddesi uyarınca davalının davacının sektördeki en büyük rakibi olan dava dışı White Water West Firması için Marmara sınırları içerisinde danışmanlık hizmeti vermesinin davalının rekabet ve gizlilik yükümlülüklerine aykırı davrandığının en açık ispatı olduğunu, rekabet yasağı değerlendirilirken davalının hizmet verdiği Whitewater Firmasının ya da bunun tedarikçilerinin faaliyet gösterdiği yerlerin değil davalının faaliyet gösterdiği yerin esas alınması gerektiğini, Türk Borçlar Kanunu’nun 180. maddesi uyarınca sözleşme ile belirlenen cezai şart, zarar tazmininden ayrı olarak düzenlendiğinde, cezai şartın talep edilmesi için ayrıca zararın ispat edilmesi gerektiğini, bu kapsamda yerel mahkemenin davacının zararını ispat edemediği gerekçesi ile cezai şart talebini reddetmesinin yasaya, sözleşmeye ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, davalının davacı şirkette üst düzey yönetici olarak görev yaptığından davacı şirketin yaptığı işin esrarına dair her türlü bilgiye vakıf olup bu bilgi ve belgeleri davacının dünyadaki en büyük rakibi konumunda olan Whitewater firması için kullandığını, tehir-i icra kararı verilmesi gerektiğini, belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tüm delillerin toplandığını, usul ve yasaya uygun karar verildiğini, davanın tümden reddedildiğini, rekabet yasağının ihlal edilmemiş olmasının, gizliliğin de ihlal edilmediğini ispatladığını, ikale sözleşmesinde yer alan rekabet yasağının borçlar kanunu, yerleşik yargıtay içtihatları ve Anayasa’ya göre hükümsüz olduğunu, davalının rekabet yasağını ihlal etmediğini, zira, sözü edilen şirketin Türkiye’de faaliyet göstermediğini, dava dışı polkima firmasının rekabet yasağı sınırları dışında olduğunu, davalının White Water firması ile kendisinin belirlemiş olduğu polkima firmasını bir araya getirmesi dışında görüşmelere müdahil olmadığını, dolayısı ile gizliliği ihlal etmediğini belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2021 tarih, 2021/560 Esas – 2021/770 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; TBK’nın 444. maddesinde belirtilen rekabet yasağına ilişkin davacı ile davalı arasındaki sözleşmede ön görülen, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle cezai şart bedeli ve gizlilik yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle cezai şart bedeli istemine dayanmaktadır.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince verilen 2018/960 Esas-2020/211 Karar sayılı kararı, dairemizin 21/06/2021 tarihli ve 2020/1642 Esas-2021/1238 Karar sayılı ilamı ile, “…davacı tarafından ileri sürülen maddi vakıalar uyarınca davalının rekabet yasağı ve gizilik yükümlüğünü ihlal ettiği ve bu durumun sonucu olarak her bir yükümlülük için sözleşme ile belirlenen cezai şartı ödemekle yükümlü olduğu ileri sürülmüş, mahkemece hükme yönelik gerekçe yerinde, rekabet yasağına yönelik istem hakkında gerekçeye yer verilerek hüküm tesisi yoluna gidilmiştir. Bir başka anlatımla, davacının gizlilik yükümlülüğünün ihlali iddiası hakkında bir değerlendirme ve gerekçeye kararda yer verilmemiştir. Bu halde, istinafa konu mahkeme hükmünün, gizlilik yükümlülüğünün ihlali yönünden yukarıda açıklanan nitelikte yasal gerekçe içermemesi ve bu durumun Anayasa’nın 141-(3) maddesine ve HMK’nın 297. maddesine aykırı olması nedeniyle kararın kaldırılması gerekmiştir. ” nedeni ile kaldırılmıştır.
İşçinin iş/hizmet sözleşmesinin devamı süresince işverenle rekabet etmemesi sadakat borcu içinde yer alan bir yükümlülüktür. Dürüstlük kuralı gereğince bu yükümlülük bazı durumlarda sözleşmenin sona ermesinden sonra da belli bir süre devam etmelidir. Zira işçinin çalışması esnasında elde ettiği bazı bilgileri iş akdinin sona ermesinden sonra kullanması işverenin haklı menfaatlerine zarar verebilir. Buna karşılık, Anayasa’nın 48 inci maddesinde güvence altına alınan işçinin dilediği alanda “çalışma ve sözleşme özgürlüğü”, onun hayatını kazanması yanında yine Anayasa’da öngörülmüş olan maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkıyla (md. 5, 17) doğrudan ilgilidir. Dolayısıyla iş/hizmet sözleşmelerinde sözleşme sonrası rekabet yasağı kapsamında işverenin rekabet nedeniyle ortaya çıkabilecek haklı menfaati ile işçinin çalışma ve sözleşme özgürlüğünün dengelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle TBK’da bu dengeyi sağlamaya yönelik özel düzenlemeler yapılmıştır.
Bu dengenin sağlanması amacıyla kanunda öngörülen rekabet yasağı anlaşması, hizmet sözleşmesiyle bağıtlanan işçinin sözleşmenin sona ermesi sonrasında iş sahibiyle rekabet edeceği bir işi kendi adına yapmamasını ve rakip bir işyerinde çalışmamasını, böyle bir kuruluşta ortak ve başka sıfatlarla ilgili olmayacağını öngören anlaşma olarak tanımlanabilir (Türk Hukuk Kurumu: Türk Hukuk Lûgatı C. 1, Ankara 2021 s. 926).
Türk Borçlar Kanunu’nun 444/1 inci maddesi gereğince fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
İşçi ile işveren arasında TBK’nın 444 ve devamındaki maddelerinde işaret edilen koşullar dahilinde tesis edilecek rekabet yasağı sözleşmesi, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesine konulacak bir hükümle düzenlenebileceği gibi bu hususta ayrı bir metin ile rekabet yasağı sözleşmesinin akdedilmesi mümkündür. Her iki durumda da rekabet yasağı, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden bağımsız olarak varlığını sürdürür. Başka bir anlatımla hizmet sözleşmesi içerisinde ayrı bir hüküm olarak rekabet yasağı kaydının mevcudiyeti hâlinde, taraflar arasındaki sözleşmede hem hizmet ilişkisinin devamı süresince geçerli olan bir hizmet sözleşmesinin, hem de hizmet ilişkisi sona erdikten sonraki döneme dair yükümlülükler içeren bir rekabet yasağı sözleşmesinin varlığı kabul edilerek tarafların her iki sözleşme ile bağlı oldukları kabul edilmelidir.
Rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranışların sonuçları ise TBK’nın 446 ncı maddesinde düzenlenmiş olup buna göre rekabet yasağına aykırı davranan işçi, işverenin bu sebeple uğradığı tüm zararları gidermekle yükümlüdür. Öte yandan rekabet yasağına aykırı davranış bir ceza koşuluna bağlanmış ise işçi, sözleşmede aksine bir hüküm de yoksa, ceza koşulu olarak öngörülen meblağı ödeyerek rekabet yasağına dair borcundan kurtulabilecektir; ancak işverenin ceza koşulu olarak belirlenen miktarı aşan zararları da işçi tarafından tazmin edilmelidir (TBK md. 446/2).6098 sayılı TBK’nın 445/2 fıkrasına göre “Hâkim, aşırı nitelikteki rekabet yasağını, bütün durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde göz önünde tutmak suretiyle, kapsamı veya süresi bakımından sınırlayabilir.” Bu hükümden ve konuya ilişkin diğer hükümlerden de anlaşılacağı üzere, 6098 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile 818 sayılı Kanundan farklı olarak, rekabet yasağı ile ilgili doğrudan mutlak bir geçersizliğin öngörülmediği, Anayasa ve diğer mevzuat hükümleri ile somut olgu nazara alınarak rekabet yasağının aşırı nitelikte olması halinde, yasağın kapsamı ve süresi bakımından hakime uyarlama yetkisi tanındığı anlaşılmaktadır. Hakime tanınan bu yetkinin gerek müstakil açılan bir uyarlama davasında ve gerekse de ihlal halinde açılacak bir tazminat davasında kullanılabileceği kuşkusuzdur.
Somut … yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirilecek olursa; Davalının davacı nezdinde 25.09.2013-10.12.2017 tarihleri arasında çalıştığı, taraflara arasındaki iş akdinin 08.12.2017 tarihli ikale sözleşmesi ile sona erdirildiği görülmüştür. Anılan sözleşmenin Taraflar arasındaki ikale sözleşmesinin 4.maddesinin gizlilik yükümlülüğünü düzenlediği, dosyaya sunulan delillerden davacının gizlilik yükümlülüğünü ihlal ettiğine dair dosyaya yansıyan bir delilin bulunmadığı gibi, davalının kendisine ait danışmanlık işletmesi ile başka bir firmaya hizmet vermesinin tek başına gizliliğin ihlali olarak da değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından gizliliğin ihlal edildiğine yönelik talebin reddi yerindedir.
Taraflar arasında imzalanan 08.12.2017 tarihli ikale sözleşmesinin 5.maddesinde rekabet yasağının düzenlendiği, bu yasağın hizmet sözleşmesinin bitişinden sonraya ilişkin olduğundan mevcut olaya TBK’nın 444 ve devamı maddelerinin uygulanması gerekir. TBK’nın 444.maddesine göre hizmet sözleşmesinin bitiminden itibaren geçerli olmak üzere taraflar rekabet yasağına ilişkin anlaşma yapabilir. Taraflar arasında bu sürenin 1 yıl olarak belirlendiği, anılan sürenin 445/1.maddesindeki süreye uygun olduğu anlaşılmaktadır. Anılan sözleşmede davalının rekabet yasağına ilişkin sınırlandığı coğrafyanın Marmara Bölgesi ve Muğla ile sınırlandığı görülmüştür. Davalının kendisinin işlettiği işletmenin danışmanlık faaliyetine ilişkin olduğu, davacının faaliyet alanıyla doğrudan yada dolaylı bir ilişkisinin olmadığı anlaşılmıştır. Yine davalının çalıştığı White Water West Industries Ltd. şirketinin Kanada menşeili olduğu, davacının rekabet yasağına konu coğrafyada bir faaliyetinin bulunmadığı, dosyadaki tanık beyanlarına göre White Water West Industries Ltd’nin davalı vasıtasıyla irtibat kurduğu Polikima Polyester Kimya ve Makina San. Ve Tic. A.Ş.’nin ise İzmir ilinde faaliyet gösterdiği, dolayısıyla İzmir ilinin de davalının rekabet yasağındaki coğrafyada bulunmadığı, salt davalının İstanbul ilinde bulunmasının ise davalının Marmara Bölgesinde rekabette bulunduğunun anlamına da gelmeyeceği anlaşıldığından mahkemece haksız rekabet nedeniyle de talebin reddine karar verilmesi isabetlidir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile kalan 189,15-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/10/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*