Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1741 E. 2022/1721 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1741 – 2022/1721
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/1741
KARAR NO :2022/1721

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI :2021/874 Esas – 2022/347 Karar
TARİH :14/04/2022

DAVACI :AKCOAT İLERİ KİMYASAL KAPLAMA MALZEMELERİ SAN. VE TİC. A.Ş.
VEKİLİ :Av. …
DAVALILAR :1-…
VEKİLİ :Av. …
:2-…
VEKİLİ :Av….
:3-FLORKİM KİMYA SAN.VE TİC. A.Ş.-..
VEKİLİ :Av. …
:4-…

DAVA :Tazminat
DAVA TARİHİ :26/11/2021

KARAR TARİHİ :03/10/2022
KR. YAZIM TARİHİ :12/10/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından yürütülen faaliyetin, fonksiyonel kaplamalar teknolojisi olarak tanımlanan ve dünyada birkaç firma tarafından yapılabilmesi için gerekli bilgi birikimine sahip olunan niş bir iş olan uluslararası güçlü regülasyonlar ve kritik uygulama alanları sebebiyle oldukça nitelikli ve yetkinlik gerektiren bir teknoloji uygulaması olduğunu, fonksiyonel kaplamalar teknolojisi alanında Dünya’da sınırlı üretim ve üreticinin bulunduğunu, davacı şirketin faaliyet gösterdiği bir diğer alanın organik kaplamalar, malzemelere yapışmayan, hidrofobik yüzeyler kazandırmalarının dışında, özellikle düşük sürtünme katsayıları, yüksek korozyon dirençleri, yüksek dielektrik mukavemetleri, diğer polimerlere göre daha yüksek sıcaklık dayanımları ve geniş bir çalışma sıcaklığı aralığına sahip olmaları sebebiyle birçok sektörde yaygın olarak kullanıldığını, davalı şahısların davacı şirketin kilit pozisyonlarında görev yaptıklarını ve farklı tarihlerde iş akitlerinin feshedildiğini, davacı şirketteki görevlerinin sona erdiğini, davalılardan …’ın davacı şirkette Fonksiyonel Kaplamalar Ar-Ge Uzmanı olarak görev yaptığını ve 26.02.2020 tarihinde iş akdinin davacı şirket tarafından feshedildiğini, yine davalı …’in de davacı şirkette Fonksiyonel Kaplamalar Operatörü olarak görev yaptığını ve 09/10/2019 tarihinde iş akdinin davacı şirket tarafından feshedildiğini, diğer davalı …’ın ise davacı şirkette öncelikle Fonksiyonel Kaplamalar Ar-Ge Departmanında Fonksiyonel Kaplamalar Ar-Ge Uzmanı olarak görev yaptığını, akabinde Kalite Kontrol departmanında Ürün Kalite Kontrol Uzmanı olarak çalıştığını ve 15/12/2020 tarihinde istifa ederek iş akdinin feshedildiğini, davalılar … ve …’ın davacı şirketteki görevlerinin sona ermesinin ardından davacı şirketle aynı sektörde faaliyet gösteren diğer davalı Florkim Kimya şirketinde işe başladığını ve aynı süreçte davalı Florkim Kimya şirketinin davacı şirketin teknik bilgi ve üretim sırlarını kullanarak daha öncesinde herhangi bir üretimleri bulunmayan Sol-Jel teknolojisini kullanarak üretim yapmaya başladığı hususlarının davacı şirket yetkililerince tespit edildiğini, Sol-Jel Seramik kaplamalarının, pişirme gereçlerinin iç ve dış yüzeylerinin kaplanmasında farklı renk ve katman seçenekleri ile üretildiğini, davalı Florkim firmasının davacı şirketin eski çalışanlarını istihdam etmesi öncesinde bu ürün grubunda herhangi bir üretimi bulunmayıp daha sonradan piyasaya bu ürünü sunmuş olduğu ve davacı şirketin 2 adet müşterisine ürün numunesi gönderdiklerini, nitekim bu hususun davalı şirketin ve davacı şirketin üretimde kullandığı reçeteler, ham maddeler, tedarikçi bilgileri ve makine kimyasalları karşılaştırıldığında açıkça görüleceğini, davalı …’ın davacı şirketteki çalışma süresince edindiği teknik bilgileri diğer davalı Florkim Kimya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkililerine aktararak daha önce bu yöntemlerle üretim yapmayan davalı şirkete davacının üretim detaylarını işçinin sır saklama yükümlülüğüne aykırı olarak aktardığını ve bu surette ilgili firmanın davacı ile haksız rekabet içerisine girdiğinin açık olduğunu, bununla birlikte diğer davalı …’ın da davacı şirketin kilit pozisyonlarında bir süre çalıştıktan sonra davalı Florkim Kimya firmasında işe başladığını ve davacı şirketin üretim süreçleri ve reçetelerine ilişkin gizli bilgileri Florkim Kimya şirketine aktararak işveren işçi ilişkisinden doğan sır saklama yükümlülüğünü ihlal ederek haksız rekabet oluşturacak fiiller gerçekleştirdiğini, davalı …’in ise davacı şirkette halihazırda çalışmakta olan personeli arayarak üretim bilgileri ve reçete formüllerini isteğini, davacı şirket personelini davalı Florkim Kimya şirketinde çalışmaya davet ettiğini ve Florkim’in kendilerine daha fazla ücret ödeyeceğini ilettiğini, hal böyle iken; davacı şirkette kilit pozisyonlarda çalışan davalıların işinden ayrılmasını takiben davacı şirket eski çalışanının sır saklama yükümlülüğüne aykırı davranışı sonucu paylaşılan bilgilerle Sol-Jel Seramik Kaplama işini yürüterek bu faaliyetinden haksız ticari fayda sağlayan davalı şirketin ve bu şirkete işveren-işçi ilişkisinden doğan sır saklama yükümlülüğüne aykırı olarak ticari ve teknik sır niteliğindeki bilgileri aktararak haksız ticari fayda sağlayan davalı şahısların işbu fiillerinin Türk Ticaret Kanunu’ndaki tanımıyla haksız rekabet teşkil etmesi sebebiyle işbu davayı açma zaruretinin doğduğunu, İşbu davanın açılması öncesinde taraflarınca işbu maddi ve manevi tazminat istemi içeren ticari dava bakımından dava şartı olan zorunlu ara buluculuğa davalı şahıslar ve şirket aleyhine başvurulmuş olup ara buluculuk görüşmelerinin gerçekleştirildiğini ve sürecin anlaşamama ile sonuçlandığını bu sebeple; davalıların işbu davaya konu fiillerinin davacı şirket aleyhine haksız rekabet yarattığının tespitine, haksız rekabetin durdurulmasına, men ve ref’ine, haksız rekabet yaratan unsurları taşıyan ürün ile iş ve tanıtım evrakının toplatılmasına, imhalarına, davalarının kabulü ile davalılarca haksız rekabet sebebiyle uğranılan zarar karşılığı davacı şirkete 4.500.000,00-TL maddi tazminatın ve 500.000.00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizleri ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Florkim Kimya Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davalılardan …’in davacı firmada hiçbir zaman çalışmadığını, davalı … ise 20/05/2021 – 20/07/2021 tarihleri aralığında 2 ay gibi kısa zaman çalışmış olu,p davacı tarafın iddialarının aksine davacı tarafa ait ticari sır niteliği içeren herhangi bir bilgi ve belgenin iletilmediğini ve taraflarınca kullanılmadığını, davalı … 21/10/2020 tarihinden bu yana üretim mühendisi olarak çalışmakta olup, davacının iddialarının aksine davacıya ait ticari sır nitelikli hiçbir bilgi ve belgenin iletilmediğini, davacının beyanlarının aksine sol-jel teknolojisinin davacı tarafa münhasır haklar içermemekte olduğunu,bu alanda Novica isimli marka tescili dahi bulunduğunu, davacının, davalı eski çalışanlarını istihdam etmeye başladığı tarihten sonra sol-jel seramik kaplama ürünlerini piyasaya sunduğunu ve davacının 2 adet müşterisine numune gönderdiğine ilişkin isnadının gerçek dışı olduğunu, ayrıca, davacı taraf her ne kadar dava dilekçesinde üretimde kullandığı reçeteleri, hammaddeleri, tedarikçi bilgilerini ve makine kimyasallarının istenmesini mahkemeden talep etmiş ise de, bu talebin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalının 08/03/2017 tarihinden, iş akdinin haksız ve usulsuz olarak feshedildiği 26/02/2020 tarihine kadar yaklaşık 3 yıl davacı şirket bünyesinde Ar-Ge uzmanı olarak çalıştığını, davalının iş akdinin haksız ve usulsüz feshi nedeniyle Sakarya 1. İş Mahkemesinin 2020/170 Esas sayılı dava dosyası ile taraflarınca işe iade davası açıldığını ve dava dosyasının derdest olduğunu, davalının diğer davalı Florkim Kimya şirketinde 21/10/2020 tarihinde işe başladıktan sonra sol-jel teknolojisi ile hiçbir zaman üretim yapılmadığını, her şeyden önce Sol-Jel teknolojisinin fikri mülkiyet haklarının davacı şirkete ait olmadığını, gerek yurt dışında gerekse yurt içinde sol-jel teknolojisi ile üretim ve satış yapan bir çok firma olduğu gibi, davacı şirketin sol-jel teknolojisi ile üretim yapmaya Florkim Kimya şirketinden daha sonraki tarihlerde başladığını,davalının hiçbir zaman sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak davacı şirkette kullanılan reçeteleri Florkim şirketinde kullanmadığını, zaten davacının iddia ettiği gibi sol-jel teknolojisi ile ilgili bir üretimin de olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının, davacı şirket Gizem Seramik Frit ve Glazür San. ve Tic. A. Ş.’de 18/01/2016 yılında yarı zamanlı olarak çalışmaya başladığını, işbu yarı zamanlı olarak çalıştığı süreçte Tübitak Projeleri, cam friti ve cam boyası Ar-Ge konularında çalıştığını, 2017 yılında davacı şirket tarafından kendisine yöneltilen iş teklifi üzerinde çalışmaları tam zamanlıya dönüştüğünü, cam friti-cam boyaları bölümünde Ar-Ge uzmanı olarak göreve başladığını, davalı şirket bünyesinde Ar-Ge uzmanı olarak görev yaptığı süreçte sadece ve sadece Tübitak Projeleri, cam friti ve cam boyası Ar-Ge konularında faaliyet gösterdiğini, dava konusu edilen sol-jel teknolojisi alanında hiçbir çalışmada bulunmadığını, akabinde davalının 2019 yılında davacı şirket bünyesinde yer alan kalite kontrol bölümüne geçtiğini ve emaye, seramik, fritlerin özel kontrolü ve özel uygulama ürünlerinin kalite kontrol çalışmalarında faaliyet gösterdiğini, açıklandığı üzere davalı …’ın davacı şirket bünyesinde faaliyet gösterildiği süre zarfında dava dilekçesinde iddia edilenin aksine sol-jel teknolojisine ilişkin hiçbir üretim faaliyetinde görev yapılmadığını ve dolayısıyla davacı şirket bünyesinde sol-jel teknolojisine ilişkin hiçbir kilit pozisyonda çalışılmadığını, davalının davacı şirket bünyesinde çalıştığı süre zarfında sol-jel teknolojisine ilişkin üretim süreci ve reçetelere ilişkin herhangi bir gizli bilgiye ulaşabilecek pozisyonda değil iken işbu davada davalı taraf olarak gösterilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davalı yönünden haksız rekabetin varlığının bir koşulu olan illiyet bağının bulunmadığını, davacı şirket tarafından davalılar aleyhine yapılan ve dava dilekçesinde de yer verilen suç duyurusu sonucunda yetkili savcılık tarafından 17/12/2021 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, davacı şirket tarafından ileri sürülen davalı şirketin daha önce üretimde bulunmadığı sol-jel teknolojisini davalılardan edindiği bilgiler doğrultusunda kullandığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Açılan davada HMK’nın 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nın 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine, Kararın kesinleşmesine müteakip süresinde müracaat halinde yetkili ve görevli Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatı ile) gönderilmesine, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Gebze 3. Asliye Hukuk Mahkemesine (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatı ile) gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.

İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin gerekçeli kararında davada görevli mahkemenin Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğunu, karara bağlanmış ve davalarının usulden reddine karar verilmiş olduğunu işbu kararın hukuka aykırı olup davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/874 E., 2022/347 K. sayılı ve 14/4/2022 tarihli görevsizlik nedeniyle usulden ret kararının hukuka aykırı olup işbu kararın yapılacak istinaf incelemesi neticesinde kaldırılması gerektiğini, davada görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/04/2022 tarih, 2021/874 Esas – 2022/347 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava,TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti ve meni ve maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
HMK’nın 1. maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
Diğer yandan, dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı açıkça düzenlenmiştir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4-(1) maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m. 99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m. 31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m. 22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu gruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4-(1) bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4-(1) maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19-(2) maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Açıklandığı üzere, bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK.’da yeterli görülmüştür.
TTK’nın 5. maddesinde; “aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü yer almaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5-(3) maddesine göre de; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Haksız rekabete ilişkin hükümler ise, TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, TTK’nın 55/c bendinde; başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma halleri;kendisine emanet edilmiş teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,üçüncü kişilere ait teklif, hesap veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi gerektiği hâlde, yararlanmak,kendisinin uygun bir katkısı olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak,üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek şeklinde sayılmış ve maddenin (d) bendinde; özellikle, gizlice ve izinsiz olara ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya başkalarına bildirenlerin dürüstlüğe aykırı davranmış olacağı hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta dava dilekçesindeki iddia, tescil başvurusu yapılmış patent hakkı bakımından, davalıların işveren işçi ilişkisinden doğan sır saklama yükümlülüğüne aykırı şekilde, davacı şirketin teknik bilgi ve üretim sırlarını kullanarak üretim yapmaya başladığı şeklindeki eylemlerinin TTK’nın 55. maddesinde ifadesini bulan haksız rekabet oluşturduğu şeklindedir. Ticaret mahkemelerinin görev kurallarını düzenleyen TTK’nın 4/1 (a) maddesi uyarınca eldeki dava mutlak ticari davalardan olup, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticaret mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir. Davacı davasını, Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerine ve markanın korunmasına ilişkin mevzuata değil, TTK’da düzenlenen haksız rekabet hükümlerine dayandırmıştır. Davacı, davadaki hukuki koruma talebini, patentin korunmasına dair mevzuata değil, TTK’nın haksız rekabete ilişkin hükümlerine dayandırdığına göre, taleple bağlılık ilkesi gereği davanın haksız rekabet davası olarak görülmesi gerekir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Yukarıda açıklandığı üzere, mahkeme esasen uyuşmazlığın çözümünde görevli olduğundan, tedbir talebi hakkında dosyadaki mevcut delil durumuna göre bahsi geçen kanun maddeleri çerçevesinde değerlendirme yapması için mahkemeden talepte bulunulmalıdır.
Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının; İlk derece mahkemesinin kararına ilişkin İstinaf Başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince ESASTAN KABULÜNE,
a-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 14/04/2022 tarih, 2021/874 Esas – 2022/347 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
b-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf Karar Harcının, talebi halinde ve ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
3-İstinaf eden tarafından yapılan İstinaf başvuru giderlerinin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmesine,
4-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362-(1)-g) maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
03/10/2022

….
Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*