Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/173 E. 2022/702 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/173 – 2022/702
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/173
KARAR NO : 2022/702

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : ….
ÜYE : …..
ÜYE : ….
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2021
NUMARASI : 2021/227 Esas – 2021/26 Karar

DAVACI : SOLİD TIBBİ MALZEMELER TURİZM İNŞAAT İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ -….
VEKİLİ : Av. ….
DAVALILAR : 1- ….
2- ….
VEKİLİ : Av. ….

DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2021
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 25/04/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’un 2015 yılında davacı şirket yetkilisi …’a elindeki birikmiş bir miktar parası olduğunu, ticaret yapmak istediğini ve birikmiş parasını değerlendirebileceği yatırım alanları araştırdığını ifade ettiğini, …’un ortaklık ilişkisi kurulması yönünde davacı şirket yetkililerine güven verdiğini, 02/10/2019 tarihinde Afyonkarahisar 3. Noterliğinden 12225 yevmiye numarası ile davacı şirkete hitaben ihtarname gönderildiğini, söz konusu ihtarnameye karşı 06/11/2019 Sakarya 3. Noterliği 26154 yevmiye numarası ile cevap verildiğini, davalıların davacı şirketin vermiş olduğu cevap sonrası Sakarya 1. İcra Dairesi’nin 2019/13084 Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibine geçtiklerini ve davacı şirkete ödeme emri gönderildiğini, ödeme emrinin davacının taşınmış olduğu adresine gönderildiği için davacı şirketin ödeme emrinden haberi olmadığını, tebligat kanunun 35. maddesi uyarınca yapılan tebliğler ile takibin kesinleştiğini ve davacı şirketin mal varlığına haciz işlemi uygulanması ile takipten haberdar olunduğunu, haberdar olunması ile birlikte Sakarya 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/26 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davalı …’un vefat etmesi nedeniyle yasal mirasçıları tespit edilemediğinden veraset ilamı alınması için tarafına yetki verilmesini ve ilgilileri davaya dahil edilmesini, davalılara karşı davacı şirketin borçlu olmadığının tespitini, Sakarya 1. İcra Dairesi’nin 2019/13084 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinin iptaline, davalıların haksız ve kötüniyetli takip yapmış olması nedeniyle söz konusu miktar olan 482.000,00 TL’nin %20’sinden üzerinden kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davalı …’un davacı şirkette çalıştığını ve hatta adına davacı şirket antetli kartvizitin dahi davacı şirket tarafından düzenlendiğini, davacı şirket yetkilisi …’ın borçlarını ikrar ettiklerini, davacının, davalıların banka emeklisi olması nedeniyle şirketin finans işlerini merhum…’a bıraktığını beyan etmesinin de bu iddialarla çeliştiğini, merhum…’un davacı şirkette çalıştığını ikrar ettiğini, merhum…’un davacı şirketin hesabında gerçekleştirdiği banka işlemlerini şirket yetkilisi ve davacı şirket sahibi …’ın karısı …’ın telefon numarasının davacı şirket’in banka hesabına bağlı olması nedeniyle onun bilgisi dahilinde yapıldığını, gerçekleştirilen bütün işlemlerden davacı şirket yetkilisi …’ın haberdar olduğunu, davalı … ve merhum eşi …’un banka emeklisi olduğunu, emekli olduktan sonra emekli ikramiyelerini banka hesaplarında tuttuklarını, daha önceden tanıdıkları, davacı şirket yetkilisi, …’ın mali anlamda sıkıntıda olması sebebiyle davalılardan borç para istediğini ve merhum …’un şirkette çalışması talebinde bulunduğunu, merhum …’un şirket yetkilisi …’ın talebi üzerine maaş karşılığı davacı şirkette çalıştığını, şirket yetkilisinin davalılardan şirketin maddi olarak zor durumda olduğunu ve şirket hesabına nakit olarak borç göndermesini talep ettiğini, merhum …’un şirket yetkilisini daha önceden tanıması nedeniyle güvenerek ….. bulunan …..numaralı hesabından davacı şirket hesabına 75.000,00 TL internet bankacılığı kullanılarak 10/11/2015 tarihinde borç para gönderdiğini, bu tarihten 2018 yılına kadar borç para verişi devam ettiğini, davacı şirket yetkilisinin gönderilmiş olan borç parayı şirketin mali durumu düzelince ödeyeceğini davalılara söylediğini, davalıların da şirket yetkilisine olan güven nedeniyle borç para vermeye ve şirketin ödemelerini yapmaya şirket yetkilinin de talimatı üzerine devam ettiğini, davalılara ait banka ve kredi kartları ile davacı şirketin muhasebe kayıtları, banka kayıtları, resmi kurum ödemeleri ve çalışanların maaş ödeme hesapları incelendiğinde davalıların haklılığı ortaya çıkacağını, davacı şirketin davalıya güven tesis ederek almış olduğu borç parayı ödemekten kaçınmakta ve davalıları mağdur etmekte olduğunu, bu sebeplerle mahkememiz huzurunda bulunan davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereği mahkememizin görevsizliği nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Dosyanın Görevli Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, Sakarya (Kapatılan) 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin kapatılması ve arşiv dosyalarının Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne devredildiği anlaşıldığından dosyanın Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-Mahkememizle Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluşuğundan, kararın talep edilmesi halinde uyuşmazlığın halli için dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine gönderilmesine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesince verilen görevsizlik kararının hüküm başlıklı 3 numaralı kararında “Mahkememizle Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında olumsuz görev uyuşmazlığı oluştuğundan talep halinde uyuşmazlığın halli için dosyanın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesine gönderilmesine” şeklinde kurulan hüküm gereği işbu uyuşmazlığın giderilmesini talep ettiklerini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalılar tarafça, istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2021 Tarih – 2021/227 Esas – 2021/26 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; menfi tespit istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, davalıların tacir olmadıkları ve davanın ticari işletmeleriyle ilgili olmadığı, dolayısıyla ticari bir dava olmadığı , görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçeleriyle mahkemenin görevsizliğine, davanın usulden reddine ve dosyanın Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Kamu Düzeni Yönünden Yapılan İncelemeye göre:
Eldeki dava öncelikle 17/06/2021 tarihinde Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) açılmış, 31/08/2021 tarih ve 2021/203 Esas – 2021/327 Karar sayılı kararla, 01/09/2021 tarihi itibarıyla Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete başladığı ve davanın ticari bir dava olduğu gerekçesiyle dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin istinaf incelemesine konu 04/10/2021 Tarih – 2021/227 Esas – 2021/26 Karar sayılı kararı ile ise mahkemenin görevsizliği nedeniyle ( Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu gerekçesiyle) 6100 Sayılı HMK’nın 114/1-c, 115/2 gereği davanın usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı çevresi Sakarya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmiş ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiştir.
Yine;Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin kararıyla, Sakarya’da 01/09/2021 tarihinden itibaren Tüketici Mahkemesi’nin faaliyete başlamasına karar verilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin kararı üzerine müstakil asliye ticaret ve tüketici mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde Asliye Ticaret ve Tüketici Mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi veya tüketici sıfatıyla baktığı derdest dosyaların Asliye Ticaret Mahkemesi’ne veya Tüketici Mahkemesi’ne devredilip devredilmeyeceği (Görevsizlik kararı verilip verilmeyeceği) veya aynı mahkemede görülmeye devam edilip edilmeyeceği sorununun öncelikle çözümlenmesi gerekmektedir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun 23.12.2021 tarihli ve 2021/15 Esas sayılı başvurusunda; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/1672 E. -2021/1483 K. sayılı dosyası ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939 E. – 2021/1732 K. sayılı dosyasından verilen kesin nitelikteki kararlar arasında, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilip, devredilmeyeceği hakkında görüş farklılıkları nedeniyle uyuşmazlık bulunduğu bildirilip, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlıklı 35/1-3 maddesi kapsamında uyuşmazlıkların giderilmesinin talep edilmesi üzerine; Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2022 tarih, 2022/1073 Esas ve 2022/2686 Karar sayılı İçtihadında;
“Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararı yerinde değildir…” denilmek suretiyle uyuşmazlık giderilmiştir.
Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin İçtihat ve uygulama dikkate alındığında; Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi’nin 08/07/2021 tarihli ve 568 sayılı müstemir yetkilerin belirlenmesine ilişkin kararı üzerine müstakil asliye ticaret ve tüketici mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde Asliye Ticaret ve Tüketici Mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi veya tüketici sıfatıyla baktığı derdest dosyaların Asliye Ticaret Mahkemesi’ne veya Tüketici Mahkemesi’ne devredilmeyeceği/ görevsizlik kararı verilemeyeceği, 01/09/2021 tarihinden önce açılan derdest dosyalarla ilgili yargılama yapma ve karar verme görevinin “Doğal Hakim” ilkesi gereğince davanın ilk açıldığı mahkemeye ait olduğu sonucuna varılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ve anılan Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 21/02/2022 tarih, 2022/1073 Esas ve 2022/2686 Karar sayılı İçtihadı da dikkate alınarak somut olayda;Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/09/2021 tarihinden itibaren faaliyete başlamasına karar verildiği, eldeki davanın Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce 17/06/2021 tarihinde Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) açıldığı, dava ile ilgili yargılama yapma ve karar verme görevinin “Doğal Hakim” ilkesi gereğince davanın ilk açıldığı Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğu, Sakarya 6. Asliye Hukuk Mahkemesince yargılamaya devam edilmesi gerekirken derdest dosya hakkında gönderme kararı veya görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizlik kararının yukarıda açıklanan ilkelere göre sonuç itibarıyla doğru olduğu, ancak gerekçesinin düzeltilmesi için kaldırılması gerektiği değerlendirilmiştir.

Zira; dosyada bulunan delillere göre bu aşamada, davalıların tacir olup olmadıkları, yapılan havalelerin niteliği, dava dilekçesindeki anlatımlar karşısında davanın ticari bir dava olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda görevli olan mahkemece; davalıların tacir/ esnaf olup olmadıkları araştırılmalı, havalelerin ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin üzerinde durularak tespit edilecek dava niteliğine uygun sıfatla yargılama yapılıp karar verilmesidir.
Gerekçeli karar başlığında; davacı ve davalı … ile taraf vekillerinin adreslerinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan gerekçelerle; kararın kamu düzenine ilişkin nedenlerle kaldırılarak, Sakarya Asliye Ticaret mahkemesi’nin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine, dosyanın Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine dair dairemizce yeni hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/10/2021 Tarih – 2021/227 Esas – 2021/26 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 355 ve HMK’nın 353-(b)-2) maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a-Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’ne açılan davanın dava şartı (görev) yokluğu nedeniyle HMK’nın 114-(1)-c) ve 115-(2) maddeler gereğince USULDEN REDDİNE,
Dairemiz kararı kesin nitelikte olduğundan, HMK’nın 20. maddesi uyarınca bu kararının tebliğ tarihinden itibaren (2) haftalık kesin süre içinde ve talep halinde dosyanın yetkili ve görevli Sakarya 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde ilk derece mahkekmesince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
b-6100 sayılı HMK’nın 331-(2) maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesine,
c-6100 sayılı HMK’nın 331-(2) maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise, talep halinde mahkemece verilecek ek kararla dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama giderleri ve vekalet ücreti hususunda karar verilmesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-Bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
b-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
c-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
d-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
e-İstinaf edenin yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince istinaf edene iadesine,
f-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/03/2022

…..
Başkan ….
¸e-imzalıdır.
….
Üye ….
¸e-imzalıdır.
….
Üye ….
¸e-imzalıdır.
….
Katip ….
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*