Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1721 E. 2023/1749 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1721
KARAR NO : 2023/1749

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :30/03/2022
NUMARASI :2020/99 Esas – 2022/296 Karar

DAVACI :NEOVA SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… (T.C.No:…) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :12/12/2018

KARAR TARİHİ :27/10/2023
KR. YAZIM TARİHİ :07/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının işleteni olduğu ve davacı şirket nezdinde … nolu trafik poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracın 28.01.2018 tarihinde … plaka sayılı aracın hasarlanmasına sebebiyet verdiğini, meydana gelen kaza nedeni ile davacı şirketin hasara uğrayan araç malikine/sigortacısına tazminat ödediğini, Kararyolları Trafik Kanunun 95. maddesi ve trafik sigorta poliçesinin genel şartlarının B.4/c maddesi uyarınca sürücünün alkollü olması halinde ödenmek zorunda kalınan tazminat tutarının rücuen talep edildiğini, tazminat bedelini ödeyen müvekkili şirket lehine davalı ve araç sürücüsü aleyhine Gebze 4. İcra Dairesi’nin 2018/52171 E. sayılı icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ettiğini, davalının verdiği itiraz dilekçesinde sigortalı aracı kiraya verdiğini bu kapsamda sorumluluğunun bulunmadığı iddia ettiğini, ancak davalının sorumlu olduğunu, ayrıca davalının sunduğu kira sözleşmesinin uzun süreli olmadığını, kira sözleşmesinde kiralama ücreti dahi belirtilmediğini, icra dosyasına itiraz dilekçesi ekinde sunulan kira sözleşmesinin harici düzenlendiğini, herhangi bir resmi kurumun (noter gibi) onayını içermediğini, kaza tarihinden önce akdedildiğini kanıtlar şekilde kira bedeli konusunda fatura ve aracın teslimine ilişkin teslim belgesi sunulmadığını, kira sözleşmesinin geçersiz olduğunu, dava sonucunda davacının alacağının karşılıksız bırakılmaması amacıyla davalının banka hesapları üzerine, menkul, gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine dava değeri kadar teminatsız ihtiyati tedbir konulmasını, itirazın iptalini, duran icra takibinin devamını ve yasal faizi ile birlikte tahsilini, alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; itirazının kabul edilmesini, aracını …’a araç kira sözleşmesi ile kiraya verdiğini, zararın tamamının … tarafından ödendiğini, cezaların şahsi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/52171 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 28.056,35.-TL asıl alacak ve 601,87.-TL işlemiş faiz üzerinden iptaline ve takibin bu miktarlar üzerinden devamına (dava dışı takip borçlusu Aziz Kurt’tan yapılan/yapılacak tahsilatlarla tahsilde tekerrür etmemek üzere), fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacının icra inkar tazminat talebinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu kararın hukuka aykırı olduğunu, davalı …’in ilgili aracı …’a kiralamış olup, kazanın oluşmasında hiç bir etkisi ve kusuru bulunmadığını, bilirkişinin beyan ettiği raporda mevcut uyuşmazlığı eksik incelediğini ve değerlendirdiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2022 tarih, 2020/99 Esas – 2022/296 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı ZMMS şirketinin zarar gören 3. kişiye ödediği tazminatın KTK’nın 95/2 maddesi ZMSSGŞ.’nın B-(4)-c) maddesi gereği, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana geldiği iddiasına dayanılarak poliçe hükümlerine aykırı davranan sigortalısından rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda; “…Tüm dosya kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde; gerek kaza anında yapılan alkol kontrolünde ve gerekse de mahkememizce alınan bilirkişi kurul raporuyla; meydana gelen kazada dava dışı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, olay esnasında sürücü …t’un 1,66 promil alkollü olduğu, trafik kazasının oluşumunun münhasıran alkolün tesiri ile meydana geldiğinin tespit edildiği, … plaka sayılı aracın olay tarihi itibariyle davacı sigorta tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı olup araç işleteninin davalı … olduğu, eldeki davanın davacı sigorta şirketinin işleten sıfatına dayalı olarak kendi sigortalısına yönelik açılmış bir dava olmadığı, davanın ZMMS ve 2918 sayılı KTK 95/2 maddesine göre açılmış olan rücuen tazminat davası olduğu, bu rücu davasının temelinin halefiyet ilkesi değil taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi olduğu, taraflar arasında bulunan ZMMS poliçesi genel şartları “sigortacının sigortalıya rücu hakkı” başlıklı B.4/c maddesine göre aracın alkollü olarak kullanılması halinde bu hususun tazminat ödenirken 3. kişiye karşı ileri sürülemeyeceği, sigorta şirketinin tazminatı ödedikten sonra kendi sigortalısına rücu edebileceği, aracın üçüncü bir kişiye uzun süreli kiralanmış olması halinde dahi rücu talep edilebilecek kişinin sözleşmenin tarafı olan sigorta ettiren olması nedeni ile aracın gerçek işletenin kim olduğunun bu aşamada bir öneminin bulunmadığı ve bu hususun davalı sigortalı ile dava dışı kiralayan arasındaki iç ilişkiye ait sorun olması nedeni ile kiralama sözleşmesine ilişkin hususların araştırılmasının sonuca etkili olmayacağı, kazanın münhasıran dava dışı sürücünün aldığı alkolün etkisinde meydana geldiği, davalı sigortalıya rücu şartlarının oluştuğu, davacı sigortanın Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlığı altında düzenlenen B.4/c maddesi uyarınca … plakalı aracın kasko sigorta şirketine yaptığı ödemeyi, sigortalısı olan davalıdan isteyebileceği, Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda … plakalı aracın gerçek hasar miktarı ile değer kaybının 32.368,25 TL+KDV = 38.194,54 TL ve 10.000,00 TL olarak hesap edildiği, davalının yasal süresi içerisinde 15/01/2022 tarihli bilirkişi raporundaki hasar hesabına bir itirazı bulunmadığı, bu durumun davacı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğu, davacı tarafça … plakalı aracın kasko sigorta şirketine 28.056,35 TL tazminat ödemesi yapıldığı, takip dosyasındaki işlemiş faiz talebi yönünden yapılan incelemede ise; olay sonrası sigorta ve ekspertiz tarafından yapılan incelemelerde davalının yer almadığı, buna göre oluşan zarar ve miktarı ile bunlarından tahsili yönünden herhangi bir bilgisinin bulunmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın haksız fiilden kaynaklanmayıp sigorta sözleşmesinden kaynaklandığı, davanın temelinde halefiyet ilkesi değil taraflar arasındaki sigorta sözleşmesi olduğundan davacının dava dışı kişiye yaptığı tazminat ödeme tarihinden itibaren faiz işletilemeyeceği, davalının, sigorta tarafından yapılan ödemeyi ve miktarını kesin olarak bilmesi veya ödenen bedelin kendisine rücu edileceğini bilmesinin mümkün olmadığı, ödenen bedel yönünden davacı sigorta şirketi tarafından düzenlenen 01/08/2018 tarihli rücu ihtarının davalıya 09/08/2018 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarda borcun ödenmesi için 7 günlük süre verildiği, 17/08/2018 tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiği anlaşılmakla; 17/08/2018 temerrüt tarihinden, takip tarihine (12/11/2018) kadar, takip talebinde talep edilen işlemiş yasal faiz miktarı Mahkememizce (28.056,35*87*9/36.500) 601,87.-TL olarak hesaplanmış olup, asıl alacak yönünden talep ile bağlı kalınarak, davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2018/52171 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 28.056,35.-TL asıl alacak ve 601,87.-TL işlemiş faiz üzerinden iptaline ve takibin bu miktarlar üzerinden devamına (dava dışı takip borçlusu … yönünden takibin kesinleştiği anlaşıldığından; …’tan yapılan/yapılacak tahsilatlarla tahsilde tekerrür etmemek üzere), fazlaya ilişkin işlemiş faiz isteminin reddine, takip konusu alacak likit olmadığından ve alacak miktarı alınan bilirkişi raporu ile belirlendiğinden davacının icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Dairesi’nin 2018/52171 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 28.056,35-TL asıl alacak ve 601,87-TL işlemiş faiz üzerinden iptaline ve takibin bu miktarlar üzerinden devamına (dava dışı takip borçlusu …’tan yapılan/yapılacak tahsilatlarla tahsilde tekerrür etmemek üzere), fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6847 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK’nun 48/6.maddesinde; ”Yapılan tespit sonucunda 1.00 promil ve üstü alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.” düzenlemesi ve TCK’nın 179/3 maddesinde ise “Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki madde hükmüne göre cezalandırılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97/1. maddesinde, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu açıklandıktan sonra, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde, alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0.50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
Bununla birlikte, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.4.d maddesinin dayanağını teşkil eden KTK’nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0.50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabulü de mümkün değildir.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü 6102 sayılı TTK’nın 1409. maddesi maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtayın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından davanın kabulüne, aksi halde reddine karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir.(Bkz.YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840, YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212, YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18, YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Mahkemece, nöroloji uzmanı, trafik uzmanı makine mühendisi ve sigorta eksperi bilirkişisinden oluşan heyetten alınan 15/01/2022 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; … plaka sayılı araç sürücüsü …’un kazanın meydana gelmesinde % 100 oranında kusurlu olduğu, dava dışı … plaka sayılı araç sürücüsü …’ın kural ihlali yapmadığı ve kazanın meydana gelmesinde kusurunun olmadığı, kazanın … plaka sayılı araç sürücüsü …’un 1.66 promil alkollü olması nedeniyle, hem yasal sınırı aştığı, hem de güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğinden, kazanın oluşunda tam ve asli kusurlu olduğundan, kazanın oluşumuna sebep olacak alkol dışında başkaca unsurların (hava durumu, yol şartları vs.) olayın meydana gelmesine etken olmadığından, kazanın münhasıran alkol etkisinde gerçekleştiği, … plaka sayılı Mercedes Benz marka Arocs 1842 LS UK E6 tipinde 2016 model çekicide meydana gelen hasar miktarının KDV dahil 38.194,54 TL olduğu, … plaka sayılı çekicinin modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, km’si, olay tarihindeki yaşı dikkate alındığında kaza sonrası meydana gelen değer kaybının 10.000,00.-TL olduğu, davaya konu olan … plakalı araç sürücüsünün olayda 1,66 promil alkollü olması ve dosya içerisinden yapılan tespitlerde kazanın oluşumunda alkolün etken olduğu görüşü hakim olup ZMSS poliçesi genel şartlarına göre hasar miktarı olan 32.368,25 TL+KDV = 38.194,54 TL ve 10.000,00 TL değer kaybı miktarının … plakalı araç işletenine rücu edilebileceği yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünü içermektedir.
Dava dışı sürücünün davalıya ait araç ile seyir halinde iken karıştığı trafik kazası nedeniyle dava dışı … plakalı aracın hasara uğradığı, kazanın meydana gelmesinde dava dışı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğuna dair bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının yerinde olduğu, öte yandan kazanın münhasıran (salt) alkolün etkisi ile gerçekleştiğinin tespit edildiği, davacı şirketin üçüncü kişilere ödediği tazminat tutarını Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B.4-b ve B.4-d maddesi uyarınca davalı sigortalıya rücu hakkının bulunduğu, davalının işleten sıfatıyla KTK’nın 85. maddesi uyarınca bu zarardan sorumlu olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Öte yandan davacı tarafından dosyaya ibraz edilen ZMSS poliçesine göre davalının sigorta sözleşmesinin tarafı olduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf aracın kaza tarihinde dava dışı sürücüye kiraya verilmiş olduğunu ve kendisinin işleten sıfatı bulunmadığını iddia etmiş ise de; kısa süreli kiralama esnasında da işleten sıfatı devam eden davalının, bu savunmaları davacı sigorta şirketine karşı ileri sürebilmesine olanak yoktur. Davacı sigorta şirketinin, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.4.d. maddesi uyarınca davalıya rücu hakkını kullanmakta olup, davalı tarafın, kendi aralarında akdedilen araç kiralama sözleşmesine aykırı hareket eden ve alkollü araç kullanan dava dışı …’e, iç ilişkileri çerçevesinde rücu edebilme imkanı saklıdır. Davacı sigorta şirketinin sigorta ettiren konumundaki sigorta sözleşmesinin tarafı olan davalıya rücu imkanı bulunduğunun kabulü zorunlu olup davalı tarafın husumet itirazlarının yerinde olmadığı anlaşılmıştır (Bkz. Yargıtay 17. HD’nin 10/10/2016 tarih, 2014/9160 E., 2016/8759 K., 25/06/2012 tarih, 2011/9583 E., 2012/7986 K. sayılı kararları).
Açıklanan nedenlerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 1.957,64-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 490,00-TL’nin mahsubu ile kalan 1.467,64-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/10/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*