Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1709 E. 2023/1698 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1709
KARAR NO : 2023/1698

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/05/2022
NUMARASI : 2020/844 Esas – 2022/436 Karar

DAVACI : … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/12/2020

KARAR TARİHİ : 25/10/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 27/10/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından, takibe konu faturalarda yazılı işlemlerin yapılması sonucu doğan ve akabinde fatura düzenlenerek davalı yana e-fatura olarak gönderilen faturalardan kaynaklanan ve davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarında yer alan bakiye alacak sebebiyle öncelikle davalı ateyhine Bakırköy 9.İcra Müdürlüğü’nün 2020/11153 E. Sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı yanın 09.11.2020 tarihli dilekçesiyle yetki itirazında bulunduğunu ve herhangi bir borcu bulunmadığından bahisle de borca itiraz ettiğini, işbu itiraz neticesinde dosyanın yetkili icra dairesine gönderilmesine karar verildiğini ve davalı aleyhine Gebze İcra Müdürlüğünün 2020/35851 E. sayılı takip dosyası açıldığını, davalı şirket vekili tarafından Gebze İcra Müdürlüğünün 2020/35851 E. Sayılı dosyasına yönelik olarak 26.11.2020 tarihinde borca itiraz edildiğini, borca itiraz edilmesinin akabinde taraflarınca dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvuruda bulunulduğunu, tarafların anlaşamaması ile neticelendiğini, takip konusu alacağın dayanağını teşkil eden faturalarda yer alan ürünler ile ilgili klişe, grafik, tasarım ve çizim işlemleri ve diğer hizmetlerin davacı tarafından yerine getirildiğini, hizmet verilmeden önce davalı yandan taleplerinin ne olduğunun mail yoluyla sorulduğunu ve işlemler tamamlanınca da davalı yana mail atıldığını ve uygunluk onayı alındığını, akabinde davalı yana gönderildiğini, davacı şirketin üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini, davalı yanı ödeme yapması hususunda tekit etmiş olmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, süre kazanmak amacıyla haksız olarak davalı yan tarafından borca itiraz edildiğini, davacı tarafından kesilmiş olan 22.790,98-TL bedelli tek bir fatura olmadığını, sunulan cari hesap ekstresinde de görüleceği üzere muhtelif faturalarda yer alan ürünler ile ilgili klişe işlemleri, grafik ve tasarım işlemleri eksiksiz ve tam olarak yerine getirilmiş olup, işbu ürünlerle ilgili davalı şirket tarafından herhangi bir ayıp ihbarında da bulunulmadığını, davalı tarafın itiraz dilekçesinde sadece takip alacaklısına söz konusu faturalardan kaynaklı herhangi bir borcu bulunmadığından tüm alacak yönünden takibe ayrıca ve açıkça itiraz ediyoruz” şeklindeki matbu borca itiraz beyanı sunduğunu, bu nedenle davalı tarafin borca itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü bu iddiayı kabul etmediklerini, tüm bu nedenlerle; davalı yanın Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/35851 sayılı dosyasından başlatılan icra takibine yapmış olduğu itirazın asıl alacak olan 22.790,10.-TL üzerinden iptali ile takibin ferileri ile birlikte devamına, itirazın haksız olması sebebiyle asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere davacı şirket lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, Gebze İcra Müdürlüğü tarafından verilmiş olan derkenara göre, icra takibi açılırken tahsil edilen 125,55 TL’lik peşin harcın mabsup edilmesine, yargılama giderleri, arabuluculuk ücreti ve ücreti vekâletinin davalı yandan tahsiline karar verilmesini, davanın kısmen ya da tamamen reddi olasılığında ise davalı yan arabuluculuk görüşmelerine katılmadığından lehlerine yargılama gideri ya da vekalet ücretine hükmedilmemesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin iddialarının aksine davalı şirketin davacıya karşı herhangi bir borcu bulunmadığını, bu nedenle davacı tarafından Gebze İcra Müdürlüğü 2020/35851 E. sayılı dosyasına taraflarınca itiraz edildiğini, davalı şirketin, davacı şirket ile aralarında yapmış oldukları anlaşma neticesinde gerekli tüm ödemelerini tam ve zamanında ödediğini, işbu hususun ödeme dekontlarıyla, cari hesap ekstreleriyle, ticari defter ve belgelerin incelenmesiyle de açıkça ispatlanacağını, bunun dışında davacı şirketçe yapılan ve müvekkili şirketin karşılığını ödemediği bir hizmet söz konusu olmadığını, dava dilekçesi incelendiğinde de davalı şirketin kendisine yapmış olduğu ödemeleri kabul ettiğinin açık bir şekilde görüleceğini, hal böyle iken, davacı tarafın “eksik ödeme” iddiasıyla kötü niyetli bir şekilde ve yalnızca zenginleşme amacıyla Gebze İcra Müdürlüğü 2020/35851 E. Sayılı dosyasıyla davalı şirkete karşı başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirket tarafından davacı şirket ile anlaşmaları gereği ödemesi gerekli tüm ödemeleri gerçekleştirdiğinden haksız taleplerle başlatılan icra takibine taraflarınca itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, davalı şirketin davacı tarafa yapmış olduğu ödemeler dikkate alındığında, davacı tarafın Gebze İcra Müdürlüğünde 22.790,10 TL üzerinden başlattığı icra takibinin kötü niyetli bir şekilde açıldığını, ayrıca faturanın sözleşmenin yapılması değil, yerine getirilmesi safhası ile ilgili ticari bir belge olduğunu, bu bakımdan faturanın akdin şartlarını tespit eden değil, tespit edilmiş olan şartların bir kısmını gösteren ve bunları belirli şartlarla tevsik eden bir belge olduğunu, bu kapsamda davacı tarafça düzenlenen faturanın davacının alacaklı olduğunu göstermeyeceğini, davacının sözleşme kapsamında ifa ile yükümlü olduğu edimleri yerine getirmediğinden salt fatura düzenlemiş olmasının davada haklı olduğu anlamına gelmeyeceğini, davalının borcunun muaccel hale gelmediğini, davacı tarafın elinde fatura konusu edimlerin yerine getirildiğine dair davalı tarafından tanzim edilmiş herhangi bir delil bulunmadığını, bunun tek sebebinin gerçekten de üzerine düşen edimi ifa etmemesi olduğu, tüm bu nedenlerle; davacının kötü niyetli taleplerinin reddine, kötü niyetli olduğu açıkça görülen davacı tarafın işbu haksız icra takibi karşında alacak miktarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere taraflarına icra tazminatı ödemesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın KABULÜNE, davalı borçlunun Gebze İcra Müdürlüğü’ nün 2020/35851 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 22.790,98.-TL asıl alacak yönünden iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına,
2-Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’si oranında olan 4.558,20.-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi dosyasına sunulan ek ve kök raporlar bir bütün halinde incelendiğinde, davacının davasını ispat edemediğini ortaya koyduğunu; bu kapsamda davacının iddiasının dayanağı ticari defterler üzerinde yapılan incelemeler sonucunda HMK’nın 222’nci maddesinde yer alan ve ticari defterlerin sahibi lehine delil kabul edilebilmesi için öngörülen şartların dosya nezdinde oluşmadığının anlaşıldığını; davalı firmanın unvanı altında ve Ticaret Sicilinde tescilli yetkililerin atmış olduğu imzalı belge ve mailler dışında hiçbir belge ve yazışmanın taraflarınca kabul edilmediğini; davacının, ticari kayıtlarda tespit edilenden fazlaca bir alacak iddiasıyla icra takibi başlatmış olduğu bilirkişi raporları ile anlaşılmış, kesin vade veya temerrüt ihtarnamesi mevcut olmamasına rağmen takip tarihinden önce faiz tahakkuk ettirerek faiz alacağı talebinde bulunduğu ve yasal faizi aşan şekilde faiz alacağı istediği ortaya çıkmış olmasına rağmen ilk derece mahkemesince icra inkar tazminatına hükmedilmiş olması hukuka aykırı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı yan davacı firmaya olan borcunu ödemediğini; nitekim işbu iddiasını da ispatlayamadığını; dosyaya sunulan mail yazışmalarının davacı firma ile dava dışı esa karton firması arasında gerçekleştiği ve davalı firma ve dava dosyası ile bir ilgi ve alakasının bulunmadığı iddiası soyut iddiadan öte olmadığını; yerel mahkemece talep ile bağlı kalınarak takip dosyasındaki asıl alacak miktarı üzerinden davanın kabulüne, davalı taraf itirazında haksız bulunduğundan ve alacak da faturaya dayalı likit olduğundan (davalı tarafından hesaplabilir) kabul edilen asıl alacağın %20si oranın icra inkar tazminatına hükmedilmesi yerinde olduğunu beyan ile; davalı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/05/2022 Tarih – 2020/844 Esas – 2022/436 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; faturadan kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, faturadan kaynaklanan alacağının tahsili için Gebze İcra Dairesi’nin 2020/35851 E. sayılı ilamsız icra takibi başlattığı, davalının ödeme emrine süresinde itiraz etmesi üzerine eldeki davayı açtığı, davalının davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık; davacının takip dayanağı olan faturalardan kaynaklı alacağı olup olmadığı noktasındadır.
Davacı taraflar arasında ticari satış ilişkisi bulunduğunu iddia etmiştir. Satış sözleşmesinde; satıcı malın teslim edildiğini, alıcı da teslim edilen malın bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür. 6100 sayılı HMK’nın 190. maddesi ile 4721 sayılı TMK’nın 6. maddesi uyarınca, herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Takip konusu fatura bedelleri tanıkla ispat sınırının (HMK’nın m. 200) üzerinde olduğuna göre, alacağın varlığı 6100 sayılı HMK’nın 200. maddesi uyarınca yazılı delil ile ispat edebilir.
Eldeki uyuşmazlıkta; ilk derece mahkemesince SMMM bilirkişiden alınan 05/07/2021 tarihli, emekli banka müdürü bilirkişiden alınan 02/06/2021ve SMMM bilirkişiden alınan 01/02/2022 tarihli bilirkişi raporlarında, her iki tarafın ticari defterinin ayrı ayrı ve karşılaştırmalı olarak incelendiği, davacının düzenlendiği tüm faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının kendi defterlerine göre 22.790,98 TL alacaklı, davalının ise kendi defterlerine göre borçlu olmadığının tespit edildiği, taraflar arasındaki farkın ise davalı defterlerinde ortaklardan alacaklar hesabı altında … tarafından 22.751,77 TL’lik ödeme ile 05/10/2020 tarihinde kasadan nakit ödeme şeklinde kayıtlı 1.146,17 TL’lik ödemenin davacı defterlerinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı, davalının bu ödemelere ilişkin belge sunamadığı, yemin delilinin hatırlatılması üzerinde davalının davacıya yemin teklif ettiği, davacı temsilcisinin talimat mahkemesi olan İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/41 D.İş Esas, 12/05/2022 tarihli duruşmasında, bu ödemelerin kendilerine yapılmadığına dair yemin ettiği anlaşılmıştır. Bu durumda davalının, kendi defterlerinde kayıtlı olan ortaklardan alacaklar hesabı altında … tarafından 22.751,77 TL’lik ödeme ile 05/10/2020 tarihinde kasadan nakit ödeme şeklinde kayıtlı 1.146,17 TL’lik ödemenin gerçekten yapıldığını ispat edemediği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu ve davalının istinaf isteminin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 1.556,85 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 389,21 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.167,64 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*