Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1690
KARAR NO : 2023/1744
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :28/04/2022
NUMARASI :2020/345 Esas – 2022/231 Karar
DAVACI :… – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALILAR :1-… (T.C.No: …) -…
:2-… – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :25/08/2020
KARAR TARİHİ :27/10/2023
KR. YAZIM TARİHİ :09/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket yetkilisinin sahibinden.com isimli internet sitesinde … plakalı aracın satış ilanını gördüğünü ve arcın bayi çıkışlı olduğunu anladığını, davalıya ait Kayalar Plaza isimli servisten 08/06/2018 tarihinde 185.000,00-TL bedelle satın aldığını, ilgili satış sözleşmesinin dilekçe ekinde sunulduğunu, davacının aracı aldıktan yaklaşık bir yıl sonra satışa çıkarttığını, satın almak için gelen kişilerin aracın bayi çıkışlı olmadığını ve ithal olduğunu söylemeleri üzerine gerekli araştırmaları yaptığında bayi çıkışlı olmadığını öğrendiğini, davacının aldığı aracın bayi çıkışlı olanı ve ithal olanı arasında 50.000,00-TL fiyat farkının bulunduğunu, davacı tarafın yanıltıcı bilgi vermesi nedeni ile davacının 50.000,00-TL zarara uğradığını, bunun yanında aracın ithal olması nedeniyle yatırılması gereken özel tüketim vergisinin de yatırılmadığının ortaya çıkmadığını, davacının vergi ödemesi yapmak için maddi külfetin yanında gümrük memurluğuna bir çok kez gitmek zorunda kaldığını, davalının yanıltıcı bilgi vermesi nedeni ile manevi olarak da bu durumdan dolayı etkilendiğini, davalı tarafa bu hususta ihtarname gönderildiğini, ihtarnamenin 04/10/2019 tarihinde davalı tarafa ulaşmasına rağmen davalı taraftan bugüne kadar herhangi bir yanıt almalarının mümkün olmadığını, tüm bu nedenlerle; davacının davalıdan almış olduğu aracın bayi çıkışlı olmaması nedeni ile uğramış olduğu 50.000,00-TL’lik zararın aracın satış tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının aracı satarken davacı tarafa bayi çıkışlı olduğuna dair bir beyan ve taahhüdü olmadığını, davacının bu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, kaldı ki davalının araç satın alırken kendisinin de böyle bir araştırma yapmadığını, davacının arabayı almadan önce kendisinin arabayı incelediğini, ekspere soktuğunu, bunun neticesinde arabayı beğenip satın aldığını, bir aracın bayi çıkışlı veya ithal olması hususunun gizli bir ayıp olmadığını, çünkü araçların şasi numaralarından yapılacak basit ve kısa bir araştırmayla araçların ithal mi yoksa bayi çıkışlı mı olduklarının tespit edilebildiğini, bundan dolayı aracın donanım yönüyle bir eksiklik olmadığından dolayı aracın ayıplı olduğunu kabul etmenin mümkün olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde bahsi geçen arabanın marka ve model yılında bayi çıkışlı araba ile ithal araba arasında 50.000,00-TL’lik bir fiyat farkı olduğunu iddia ettiğini, davacının bu iddiasının da gerçeği yansıtmadığını, taraflarınca yaptıkları araştırmalar neticesinde bahsi geçen arabanın marka ve model yılında aracın bayi çıkışlı yada ithal olması arasında herhangi bir fiyat farkı bulunmadığını, tüm bu nedenlerle; davanın reddine, davalı … yönünden haksız ve kötü niyetli açılmış davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın REDDİNE …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının araştırma yapma gibi bir sorumluluğu bulunmadığını, aksine satıcının yasa gereği davacıya bu aracın ithal araç olduğunu ve bu nedenle yapmak zorunda kalacağı ödemeleri tam olarak satış sırasında bildirmesi gerektiğinden, bu bildirimi yapmamakla yaptığı satış ekonomik olarak ayıplı bulunduğundan davacının seçimlik olarak kullandığı ”2. Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.” hakkını karşılamak zorunda olduğunu, yerel mahkemece ispat külfetini yer değiştirilerek davacıya verilmesinin açıkça Borçlar Kanunu’na aykırı olduğunu, satıcının, sattığı nesnenin değerini ve yararını azaltan eksiklikler bulunmadığına ilişkin güvence vermese dahi yasaca sorumlu olduğunu, yerel mahkemenin davacının aracı 185.000,00-TLye aldığını ve değerinden düşük aldığı için menfaat elde ettiğini beyan etmiş ise de davacının aracı aldıktan sonra üzerine 23.660,00-TL ayrıca ÖTV ödemiş olup aracın toplam bedeli 185.000,00-TL + 23.660,00-TL=208.660,00-TL ödeme yapıldığını, bu sebeple yerel mahkemenin menfaat elde edildiğine ilişkin gerekçesinin doğru olmadığını, yerel mahkemenin neden 2. bilirkişi raporunu diğerine üstün tuttuğunu da gerekçeli karada belirtmemiş olup bu sebeple gerekçeli kararın yasada belirtilen şartları taşımadığını, ayıplı mallarda değer kaybının nisbi metoda göre yapılması gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/04/2022 tarih, 2020/345 Esas – 2022/231 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; alacak istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yürütülen yargılama neticesinde; “…davaya konu aracın davalı Kayalar şirketinin satış mağazasında teşhir edildiğine dair bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmakla davalının araç maliki olmaması ve satıcı ile aralarında komisyon sözlemelerinin bulunmaması nedeniyle pasif husumet yokluğunun bulunmadığına dair itiraz ikinci el araç satışlarındaki teamül de gözetilerek yerinde görülmemiştir. Nitekim aracın haricen satılmayıp aynı zamanda Kia bayii binasında bitişik olan davalı şirkete işletmede satışa çıkarılmasında alıcı üzerinde olumlu yönde etki edilmesinin amaçlandığı değerlendirilerek davalı Kayalar şirketine karşı husumetin yöneltilmesinde hukuki menfaat bulunduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesi ile davacının aracı bayi çıkışlı olduğuna olan inançla satın aldığı ve fatura düzenlendiği belirtilmiş ise de fatura dosyaya sunulmadığı gibi satıcı davalıların da aracın bayi çıkışlı olduğuna yönelik taahhütte bulundukları kanıtlanamamıştır. Bir aracın bayi çıkışlı veya ithal olduğunu tespit etmek yetkili bayiye gidip şase veya motor numarasından sorgulatmakla tespit edilebilecek bir durum olup basiretli olduğu kanun tarafından kabul edilen davacının bu sorgulamayı yapmaması kural olarak davalıları sorumlu kılmayacaktır. Yapılan bilirkişi incelemesinde de aracın satın alındığı tarihte ortalama piyasa fiyatının 225.000,00 TL olduğu, ithal olması durumunda 208.125,00 TL olacağı, oysa davacının aracı 185.000,00 TL gibi piyasa fiyatının oldukça altında bir rakamla aldığı tespit edilmiştir. 27.04.2022 tarihli dilekçe ekinde sunulan vergi ödeme kayıtları, vergi dairesinden celbedilen belgeler ve davacı vekilinin 24.12.2020 tarihli kabul beyanı kapsamında davalının yapmış olduğu ödemeler karşısında ÖTV bakımından talepte bulunulamayacağı, aracın ithal olması karşılığında ödenen satın alma bedelinin davacının zararına yol açmadığı, aksine piyasa fiyatının altına bir satın alma gerçekleştiğinden ancak menfaatten bahsedilebileceği, 24.03.2022 tarihli celsede davacı vekilinin fatura düzenlenmediğinden vergi kaybı oluştuğuna dair iddialarının (dava dilekçesinde fatura düzenlendiği belirtilmesine rağmen talepte bulunulmuş ancak dosyaya fatura sunulmamış olup) iddianın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağına aykırılık oluşturduğu tespit edildiğinden ilgili husus incelemeye konu edilmeksizin ispat edilemeyen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 207. maddesine göre; Satış sözleşmesi, satıcının, satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşmedir. Taşınır sözleşmesinde satıcının taşınırı teslim etmek ve mülkiyeti alıcının üzerine geçirmek gibi asıl borcu yanında satılan malı saklama ve gerektiğinde taşıma masraflarını ödeme borcu gibi tali nitelikte borçları da bulunmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın “Ayıptan Sorumluluk”a ilişkin 219.maddesinde:“ Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” hükmü yer almaktadır. Hukuki ayıp, satılanın mutlaka alıcının elinden alınması sonucunu doğurmaz. Bu hal satıcının zapta karşı tekeffül sorumluluğuna değil, ayıba karşı tekeffül sorumluluğuna yol açar. Kamu hukukuna dayanan bir sınırlamanın varlığı; örneğin, ithal edilen bir aracın ithalatında problem olması hukuki ayıp olarak kabul edilebilir. Ancak bu ayıbın sözleşmede yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda var olması, mevcut ayıbın gizli olması ve o malın değerini veya kullanım amacını ciddi surette azaltması veya kaldırması gereklidir.
Ayıba karşı tekeffül borcu, satıcının mülkiyeti geçirme borcunun tamamlayıcısıdır. Satıcı, malın değerini veya yararını azaltan eksikliklerin bulunmadığını ayrıca garanti etmese bile, bu borç kanunen mevcuttur. Satıcı satış sözleşmesine konu taşınır malın niteliği ve kullanım amacı bakımından malın değerini ve kullanım amacını azaltan veya ortadan kaldıran mülkiyet hakkının sonucu olan tasarrufi işlemler yapmasını engelleyen bir eksikliğin bulunmamasını sağlama borcu altındadır. Satıcının bu borcunun söz konusu olabilmesi için satılanda bu çeşit eksikliklerin var olduğunu bilmesi gerekmediği gibi satılandaki bulunması gereken vasıfları ayrıca zikir ve vaad etmesine de gerek yoktur.
Ayıba karşı tekeffül borcuna ait 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 219 ila 226. maddeleri arasında belirtilen koşullarının gerçekleşmesiyle, alıcı aynı Kanunun 227 ve devamı maddeleri kapsamında kendisine tanınan seçimlik haklarını satıcıya karşı kullanabilecektir.
Somut dosyada davacı taraf dava dilekçesinde dava konusu aracın bayi çıkışlı olmaması,ithal olması nedeniyle 50.000,00-TL fiyat farkının bulunduğunu, davalı tarafın yanıltıcı bilgi vermesi nedeni ile müvekkilinin 50.000,00-TL zarara uğradığını, bunun yanında aracın ithal olması nedeniyle yatırılması gereken özel tüketim vergisinin de yatırılmadığının ortaya çıktığını, müvekkilinin vergi ödemesi yapmak için maddi külfetin yanında gümrük memurluğuna bir çok kez gitmek zorunda kaldığını, aracın bu nedenle ayıplı olduğunu iddia etmiştir.
Dosyada otomotiv mühendisinden aldırılan 28/06/2021 tarihli bilirkişi raporunda; aracın bayi çıkışlı olması durumundaki devir tarihi itibari ile ortalama satış bedelinin 185.000,00-TL olduğu, aracın ithal araç olması durumunda ortalama satış fiyatının 166.500,00-TL olduğu, davacının davalıdan 18.500,00-TL ve eksik ÖTV için ödeyeceği ücreti talep edebileceği bildirilmiş, rapora itirazlar nedeniyle bu kez akademisyen makine mühendisinden alınan 02/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda; bayi garantisi ile ülkeye getirilmiş olan 2012 model E-250 4matic tipi mercedes marka aracın 08/06/2018 tarihi itibariyle güncel rayiç değerinin 225.000,00-TL olduğu, dava konusu paralel ithalat vasıtası ile ülkeye getirilmiş … plaka sayılı 2012 model E-250 4matic tipi mercedes marka aracın 08/06/2018 tarihi itibariyle aracın güncel rayiç değeri 208.125,00 TL olduğu ancak, davacının 185.000,00-TL’ye satın aldığı göz önünde bulundurulursa davacının davalıdan sadece 18.500,00-TL eksik ödenen ÖTV’yi talep edebileceği sonucuna varılmış, raporların birbiriyle uyumlu olduğu anlaşılmıştır.
Davacı ithal araç ile bayi çıkışlı araç arasında fiyat farkı olduğu, servis garantisinden yararlanamadığı, nedenine dayalı olarak araçtan umduğu faydayı sağlamadığı noktasında düğümlenen davasını ispat edememiştir. Salt dava konusu aracın ithal olmasının aracın ayıplı bir mal olduğu anlamına gelmeyeceği açıktır. İlgili vergi dairesinin cevabi yazısından ÖTV miktarının ödendiği anlaşılan dava konusu araçta bu anlamda bir hukuki ayıbın bulunmaması, aracın kullanılmasında, teknik özelliklerinde ve/veya alınıp satılmasında herhangi bir ayıbın bulunduğunun ve aracın ithal olması nedeni ile piyasa değerinin düşük olduğu iddiası yönünden objektif özelliklerden sapmanın maldan beklenen faydayı önemli ölçüde azaltan türden olduğunun ispat edilememesi nedeniyle davacının davasının reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.
Yukarıda açıklanan gerekçe ile dosya istinaf sebepleri ile birlikte HMK’nın 355. maddesi çerçevesinde incelenmiş ve kararın, mahkemece dosyada bulunan delillerin takdirinde hata yapılmadan iddia ve savunma ile birlikte hukuka uygun şekilde değerlendirilmek suretiyle dairemizce de benimsenen yasal ve hukuksal gerekçelere ve maddi delillere dayandırılarak verilmiş olduğu anlaşılmakla, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen karara karşı tüm istinaf sebepleri yerinde bulunmadığından davacı tarafın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile kalan 189,15-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/10/2023
…
Başkan …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Katip …
¸e-imzalıdır
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*