Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/169 E. 2022/2356 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/169
KARAR NO : 2022/2356

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2021
NUMARASI : 2018/4 Esas – 2021/396 Karar

DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1-… (T.C. NO: …) – …
2-… (T.C.No: ) – …
3-… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : Ticari Şirket (Muvazaa Nedeniyle Şirket Payının İptali)
DAVA TARİHİ : 13/06/2017

KARAR TARİHİ : 30/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 24/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının müteveffa …’nin evladı ve mirasçısı olduğunu, 12/112 payın sahibi olduğunu, davacının müteveffanın evlilik dışı çocuğu olduğunu, davalılardan … ve …’in oğlu, diğer davalı …’nın da davalı …’in eşi murisin gelini olduğunu, murisin … , … ve Ticaret Ltd. Şti.’nin kurucu ve tek sahibi iken zaman içinde şirket paylarını davalı … , … ve …’in eşi …’ye devir ile şirketteki tüm hisselerini elden çıkardığını, baba …’nin vefat tarihi olan 16/09/2016 tarihinde bu şirkette hiçbir hissesi kalmadığını, tamamını 100.000 hisse olan şirketin 85.000 hissesini oğlu …’ye, 10.000 hissesini de diğer oğlu …’ye ve 5.000 hisseyi de gelini … ‘ya devir ettiğini, bu devirlerin evlilik dışı doğan çocuk olan davacıdan mal kaçırmak gayesi ile yapıldığını, davacının babasının şirketteki hisselerinden hiçbir miras payı alamadığını, muvazalı hisse devirlerinin vekil edenin miras payı 12/112 nispetinde iptali ile vekil eden adına tescilini temin için iş bu davanın ikamesinde zaruret hasıl olduğunu belirterek; …’den her bir davalıya devir ve temlik edilen şirket hisselerinin 12/112 ‘sinin iptali ile tescile, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın REDDİNE … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; huzurdaki davada muris muvazaası tüm unsurları ile sabit olduğu halde davanın kabulü yerine reddine karar verilmesinde yasal isabet ve uyarlık bulunmadığını beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları ve banka kayıtlarının iddialarını doğruladığını; davacı tarafından istinaf talebinin maddi gerçeğe aykırı beyanlarla, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/07/2021 Tarih – 2018/4 Esas – 2021/396 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; dava dışı …nin devredilen 12/112 pay hisselerinin muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak iptali ve davacıya tescili istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, dava dışı …, … ve Ticaret Ltd. Şti.’nin pay sahibi olan …’nin 16/09/2016 tarihinde vefat ettiğini, kendisinin murisi 12/112 hisse ile mirasçısı olduğunu, murisin sağlığında dava dışı şirkette bulunan hisselerini kendisinden kaçırmak için muvazalı olarak davalılara devrettiğini, pay devirlerinin muvaza nedeniyle iptali ile miras hissesi oranında adına tescilini, olmadığı takdirde tenkisini talep ettiği, davalıların murisin şirkette %25 pay sahibi olduğunu, pay devirlerinin bedeli karşılığında yapıldığını, murisin pay devrini yaptığı 2008 yılından ölümüne kadar murise maddi olarak destek verdiklerini, devirlerin muvazalı olmadığını belirterek davanın reddini talep ettikleri, ilk derece mahkemesince deliller toplanıp taraf tanıkları dinlendikten sonra murisin pay devrinden ölümüne kadar davalı …’in murisin banka hesabına 454.700,00 TL ve murise bakan …’ın banka hesabına 453.460,00 TL ödeme yaptığı, pay bedellerinin bu şekilde ödendiği, pay devirlerinin ana sözleşme ve kanuna uygun olduğu ve muvaza bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, muris tarafından davalılara yapılan şirket pay devirlerinin muvazaalı olup olmadığı noktasındadır.
“Bilindiği üzere, 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, bizzat mirasbırakanın üzerinde tapuda kayıtlı olan taşınmazların mirasbırakan ya da vekili (temsilcisi) tarafından aslında bağış olduğu halde satış biçiminde temlik edilmesi durumunda uygulama olanağı bulur. İçtihadı Birleştirme Kararları kapsamları ile sınırlı gerekçeleri ile yol gösterici ve sonuçları ile bağlayıcı kararlar olduğundan, tapuda yapılan temlikler dışındaki işlemler yönünden belirtilen İçtihadı Birleştirme Kararı uygulanamaz. Ancak, böyle hâllerde genel muvazaa hükümlerinin uygulanması gerekir. Gerçekten, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 19. maddesi hükmünde genel muvazaa düzenlenmiş olup, “…tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır” hükmü getirilmiştir. Mirasçı, sözleşmenin tarafı olmadığından, sözleşmenin muvazaalı olarak yapıldığı iddiası her türlü delille kanıtlanabilir. Özellikle, resmi sicillere bağlı tutulan malların muvazaalı devrinde TBK’nın 19. maddesinin uygulanabileceği ve muvazaa iddiasının araştırılacağı yasal ve yargısal uygulama gereğidir. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.05.2009 tarihli ve 1999/4-286 Esas, 1999/293 Karar sayılı kararında da aynı görüş benimsenmiştir.”(Yargıtay 1. HD, 20/06/2022 tarih, 2021/9447 E., 2022/5293 K.)
Eldeki uyuşmazlık bu ilkeler kapsamında değerlendirildiğinde; …, … ve Ticaret Ltd. Şti.’nin muris … ve davalı … ile birlikte kurulduğu, şirketin her iki ortak tarafından birlikte yönetildiği, murisin pay devrinden sonra banka kayıtlarına göre hem murise hem de murisin bakımını üstlenen kızına süreklilik gösteren ödemeler yapıldığı, bu hale göre şirket hisse bedellerinin ödendiği, dinlenen tanık beyanlarının da bu hususu doğruladığı, murisin mirasçılarından mal kaçırma kastı olduğuna dair davacının yeterli delil sunamadığı görülmektedir. Diğer yandan şirketin kuruluşu aşamasında murise ait dükkanların satıldığının ileri sürüldüğü, 14/10/020 tarihli bilirkişi raporunda Kocaeli İli, Körfez Mahallesi 480 ada 658 parsel 32 nolu bağımsız bölümün murise, aynı yer 1 nolu bağımsız bölümün …, 2 nolu bağımsız bölümün …’ye ait olduğu ve murise ait bağımsız bölümün şirketin kuruluşundan sonra (9) yıl sonra satıldığının belirlendiği, bu hali ile şirketin murisin malvarlığı ile kurulduğu iddiasının da ispat edilemediği anlaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalara göre, davacının şirket hisselerinin mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak davalılara devredildiğini ispat edemediği anlaşıldığından istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/12/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*