Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1686 E. 2023/1742 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1686
KARAR NO : 2023/1742

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :28/04/2022
NUMARASI :2021/36 Esas – 2022/229 Karar

DAVACI :NEOVA KATILIM SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :MFKAR GIDA PAZARLAMA İNŞAAT TİCARET VE SANAYİ LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :19/01/2021

KARAR TARİHİ :27/10/2023
KR. YAZIM TARİHİ :07/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; meydana gelen olay nedeni ile davacı şirketin tazminat ödemek zorunda kaldığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesi ve KTK Yönetmeliğinin 97. maddesi gereği alkol raporu ölçtürmesinin ret edilmesi halinde bu sürücünün alkollü sayılacağı kabul edildiğinden Trafik Sigortası Poliçesinin Genel Şartlarının B.4/c maddesi gereğince sürücünün alkollü olması nedeni ile davacı şirket tarafından ödenmek zorunda kalınan tazminat tutarının rücuen talep hakkı kapsamında dayanak icra takibi başlatıldığını, bu kapsamda gerek sigortalı araç işletenine ve gerekse sürücü hakkında Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2020/106781 E. sayılı takip dosyası ile takibe geçildiğini, sürücü yönünden kesinleşen takibi araç işleteni davalı haksız olarak itiraz ederek icra takibinin durdurulmasına neden olduğunu, dava sonucunda müvekkil şirket alacağının karşılıksız bırakılmaması amacı ile davalı adına kayıtlı kazaya karışan … plaka sayılı araç başta olmak üzere, davalı banka hesapları üzerine, menkul, gayrimenkul malları ile 3. kişilerdeki hak ve alacakları üzerine dava değeri kadar teminatsız ihtiyati tedbir konulması yönünden karar verilmesini, ihtiyati tedbir talebinin kabulüne, haksız itirazın iptali ile duran icra takibinin devamına ve alacaklarının faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, alacak miktarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının hiçbir haberi olmaksızın aracı eşya taşımak amacıyla kendi özel işleri için kullanan sürücü, mesai saatleri dışında, akşam 22.30’da söz konusu kazaya karıştığını, ismi zikredilen çalışan hakkında bu eylemi sebebiyle soruşturma başlatıldığını, yapılan soruşturmalar neticesinde işten çıkarıldığını, yaşananlar incelendiğinde davalı şirket ile kazadan doğan zararın tazmini arasında illiyet bağının bulunmadığının açık olduğunu, zira … tarafından davalıya karşı kullanma hırsızlığı suçu işlendiğini ve davalının aracı rızası ve tasarruf alanı dışında hakimiyetinden çıktığını, sürücünün kusurlu bulunması sigorta ettirene zararların rücu edilmesi için yeterli olmadığını, sigortacının 3. kişilerin zararına yönelik yapmış olduğu ödemelere ilişkin sigortalısına rücu edebilmesi için kazanın salt alkolün etkisiyle meydana gelmiş olması gerektiğini, tarafınca sürücünün alkollü olduğu iddia edilmişse de kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğini sigortacı ispatla yükümlü olduğunu, kazanın münhasıran alkolün etkisi altında gerçekleştirildiğini ispat zorunluluğu tarafımıza değil sigorta şirketine ait olmasına karşın bu hususta hiçbir somut delil sunulmadığını, bu nedenlerle taraflarınca açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Davanın KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİNE,
2-Davalının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/106781 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 172.295,00 TL asıl alacak ve 10.323,54 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 182.618,74 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işletilecek avans faizi ile birlikte devamına,
3-Alacak likit olduğundan İİK 67/2. madde uyarınca 182.618,74 TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatına davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine,
4-İşlemiş faiz yönünden fazlaya yönelik talebin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin yaşanan kaza sonucunda ortaya çıkan zarar üzerinde herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, davalının haberi olmaksızın, aracı eşya taşımak amacıyla kendi özel işleri için kullanan sürücünün, mesai saatleri dışında saat 22.30 civarında söz konusu kazaya karıştığını, mezkûr hadisede davalı şirketin de uğramış olduğu zarar nedeniyle mağdur konumda bulunduğunu, …’ın, Türk Ceza Kanunu madde 146’da düzenlenen kullanma hırsızlığı suçunu işlediğini, davalının aracının, rızası ve tasarruf alanı dışında hakimiyetinden çıktığını, davalı şirketin, aracın işleteni sıfatında bulunduğunu, yaşanan kazanın ise …’ın ağır kusurundan ileri geldiğinden davalı şirkete kusur ve sorumluluk isnat edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin asıl alacak yönünden haklı davanın kabulüne karar vermiş ise de asıl alacağa takip tarihine kadar işleyecek faiz yönünden hatalı karar verdiğini, dava dosyası içeriğindeki poliçe incelendiğinde sigorta poliçesinin taraflarının tacir olduğu ve yine sigorta sözleşmesine konu aracın da kamyon vasıflı araç olduğunun tespit edileceğini, yerel mahkemenin kendi içinde de çeliştiğini, zira davanın kabulü yönünde verdiği tutara avans faizi işletilmesine karar verdiğini ancak asıl alacağa takip tarihine kadar işletilen faiz yönünden bu defa bilirkişi raporu yönünden yasal faiz uygulanmasına karar verildiğini, bu yöndeki hatalı rapora göre verilen karar doğrultusunda da davacı şirket aleyhine reddedilen kısım yönünden karşı vekalet ücretine ve yine yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sigorta poliçesinde rücu uygulanırken geçerli faiz türüne dair bir hüküm olmadığı göz önüne alındığında, somut olayda işlemiş faizin yasal faiz oranında uygulanması gerektiğini, bu nedenlerle; yerel mahkemenin kararını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davalı şirketin davaya konu borçtan sorumlu olduğu kabul edilse dahi işlemiş faizin ancak yasal faiz oranı üzerinden uygulanması mümkün olacağını belirterek; davacının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/04/2022 tarih, 2021/36 Esas – 2022/229 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda; “Davacı sigorta şirketi ile davalı şirket arasında 63404003 Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi düzenlendiği hususunda ihtilaf bulunmadığı, kaza tutanağı, taraf anlatımı, hasar dosyası ve bilirkişi raporlarına göre davalının sigortalı işçisi olan …’ın sevk ve idaresindeki davalıya ait … plakalı araç ile alkol ve yüksek hızın etkisiyle bisikletle sürüş üzerinde olan …’a çarptığı ve bedensel zarara sebebiyet verdiği, 3. kişinin zararının172.295,00 TL ödenmek suretiyle davacı sigorta şirketi tarafından karşılandığı, kazanın salt alkolün etkisiyle gerçekleştiği ve sürücünün %100 kusurlu olduğu, davalının aracın işçisi olan sürücüye emin sıfatıyla zilyet olmak kaydıyla verildiğinin ve davalının rızası dışında çalınmak suretiyle aracın ele geçirildiğinin davalı tarafından kanıtlanamadığı, sigorta şirketince yapılan ödemenin, ödenmesi gereken tazminat sınırları içerisinde kaldığı, dolayısıyla zarar gören 3. kişinin zararını karşılayan davacı sigorta şirketinin sigortalısı olan davalıya rücu etme şartlarının oluştuğu sabit görüldüğünden davalının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/106781 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 172.295,00 TL asıl alacak ve 10.323,54 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 182.618,74 TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işletilecek avans faizi ile birlikte devamına ve davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçeyle davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, davalının Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2020/106781 Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 172.295,00-TL asıl alacak ve 10.323,54 -TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 182.618,74-TL üzerinden ve asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar işletilecek avans faizi ile birlikte devamına, alacak likit olduğundan İİK’nın 67/2 maddesi uyarınca 182.618,74-TL üzerinden hesaplanacak %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, işlemiş faiz yönünden fazlaya yönelik talebin reddine karar verilmiş, karara karşı tarafa vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacının istinaf itirazının incelenmesinde;
02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile HMK’nın 341. maddesinin 2. fıkrası değiştirilmek suretiyle 3.000 TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesin hale getirilmiş ve aynı yasanın 44. maddesi ile HMK’ya eklenen ek madde 1 ile de kesinlik sınırı olan 3.000 TL’nin her yıl yeniden değerleme oranında artışa tabi olduğu kabul edilmiştir.
Yeniden değerleme sonucunda 2022 yılı için kesinlik sınırı 8.000 TL olmuştur.
HMK’nın 352 maddesinde; “Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda; incelemenin başka bir dairece yapılması gerektiği, kararın kesin olduğu, başvurunun süresi içinde yapılmadığı, başvuru şartlarının yerine getirilmediği, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmediği tespit edilen dosyalar hakkında öncelikle karar verilir. Eksiklik bulunmadığı anlaşılan dosya incelemeye alınır.” hükmü gereğince ön inceleme sonucu karar verilecek dosyalara ait şartlar belirtilmiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuru olanağı bulunmayan kesin nitelikteki kararlara ilişkin olarak HMK’nın 346/1 maddesi uyarınca mahkemesince bir karar verilebileceği gibi Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından da istinaf isteminin reddine karar verilebileceği de belirtilmiştir.
Bu yasal düzenlemelere göre istinaf incelemesine konu edilen miktarın 2.492,00-TL olduğu ve HMK’nın 341. maddesinde belirtilen kesinlik sınırının altında kaldığı gözetildiğinde, bu kararın istinafının kabil bir karar olmadığı anlaşılmıştır. Gerekçeli kararda istinafa tabi olduğunun açıklanmış olması ise sonuca etkili değildir. Bu nedenle kesin karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nun 341. ve 352. maddeleri uyarınca usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalının istinaf itirazının incelenmesinde;
2918 sayılı KTK’nın 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir.
Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik Sigortası) Genel Şartlarının B.4.d maddesinde ise tazminatı gerektiren olayın, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa ödemede bulunan sigortacının sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre tazminatın kaldırılması veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebileceği açıklanmıştır.
Gerek KTK’nın 48. maddesinde gerekse taraflar arasındaki akdi ilişkinin koşullarını belirleyen ZMMS poliçesi genel şartlarına göre riziko, işleten veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş olmalarından ileri gelmiş ise, olaydan zarar görenlerin zararları limit çerçevesinde sigortacı tarafından karşılandıktan sonra kendi âkidi olan sigorta ettirene rücu edebilme hakkı tanınmış bulunmaktadır.
Maddenin açık düzenlemesi karşısında alkollü araç kullanma iddiasına dayalı rücu davası sigortacı tarafından kendi âkidi aleyhine açılmalıdır. Aksi halde davanın pasif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile reddi gerekir. Poliçe Genel Şartlarının B.4 maddesinde “ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir” hükmü mevcuttur. Şu halde sigortacı davayı ancak kendisiyle sözleşme yapan kişiye karşı açabilecektir.
Yukarıdaki açıklanan düzenlemelerden anlaşıldığı üzere; taraflar arasındaki Poliçenin Genel Şartlarına göre sigortacının rücu hakkının doğumu için kazanın salt (münhasıran) alkolün etkisiyle meydana gelmiş olması gerekmektedir; tek başına sürücünün alkollü olması sigortacıya rücu hakkı vermez. Aracı sürenin, alkolün tesiri altında olup, güvenli sürme yeteneğini kaybetmiş olması halinde, meydana gelen kazanın sürücünün alkollü oluşunun bir sonucu olması gerekir.
Somut olayda, davalı her ne kadar sigortalı araç sürücüsü …’ın müvekkilinin hiçbir haberi olmaksızın mesai saatleri dışında, aracı eşya taşımak amacıyla kendi özel işleri için kullandığını, yapılan soruşturmalar neticesinde işten çıkarıldığını, yaşananlar incelendiğinde müvekkil şirket ile kazadan doğan zararın tazmini arasında illiyet bağının bulunmadığını, … tarafından müvekkile karşı kullanma hırsızlığı suçu işlediğini ve aracın rızası ve tasarruf alanı dışında hakimiyetinden çıktığını iddia etmiş ise de; ileri sürülen bu hususun davalının araç işleten sıfatını ortadan kaldırmayacağı; davalı şirketin hem araç maliki hemde ZMMS poliçesi de davalı adına düzenlenmiş olduğundan akdin tarafı olduğu, davacı sigorta şirketinin rücu davasını araç işleteni olan davalıya karşı açmış olup, yasal düzenlemelere göre davalının pasif husumet ehliyeti bulunduğundan, davalı vekilinin bu yöndeki itirazı yerinde olmadığından reddi gerekmiştir.
Dosyada aldırılan bilirkişi raporunda,kazada dava dışı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, münhasıran almış olduğu alkolün etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybettiği belirtilmiştir. Dava dışı sürücüsünün kaza anındaki alkol oranının 1,60 promil olduğu, göze alındığında, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleştiği yolundaki tespitte isabetsizlik bulunmamaktadır., mahkemece verilen karada usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakla davalı vekilinin bu yöndeki itirazının da reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde; dosya kapsamına göre davacı vekilinin itirazının HMK’nın 352/1-b.1 maddesi gereğince usulden davalı vekilinin istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 341/2 ve 352/1-b.1 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-İstinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile kalan 189,15-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 12.474,69-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 3.118,7-TL’nin mahsubu ile kalan 9.355,99-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
6-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
7-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine,
8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
10-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/10/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*