Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1641 E. 2023/1682 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1641
KARAR NO : 2023/1682

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/05/2022
NUMARASI : 2020/430 Esas – 2022/290 Karar

DAVACI : … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … (T.C. NO:…) – …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA TÜRÜ : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2020
KARAR TARİHİ : 25/10/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 27/10/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davalı tarafın davacı aleyhine Körfez İcra Dairesi Müdürlüğü’nün 2018/423 E numarasına kayıtlı kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlattığını, yapılan takibin haksız, kötü niyetli, usule aykırı olduğunu, davalı … ile olay dışı davacının oğlu …’nın arasında kredi kartı kullanımından dolayı borç ilişkisi bulunduğunu, …’nın ekonomik sıkıntıları nedeniyle …’ın kredi kartlarını kullandığını, kullandığı kartın borçları ile ilgili kullandığı miktarla alakalı davalı …’a aralıklarla elden parça parça toplamda 11.000,00 TL ödeme de yaptığını, …’nın kalan ödemeleri yapmak istediğinde davalı borca faiz bindiğini ve 11.000,00-TL kadar daha faiz ödemesi gerektiğini söylediğini, … ise bu duruma itiraz ettiğini, bunun üzerine …’nın birden fazla alacaklısı olduğundan ve malları üzerinde birden fazla da haciz bulunduğundan davalı borcunu …’dan tahsil etme noktasında problemler yaşayınca ve borcunu da kanıtlayacak bir delili olmadığından babası yani davacıya giderek oğlunun kendisine borcu olduğundan ancak hiç ödeme alamadığından bahisle davacıdan kendisini garantiye almak için kendisine senet imzalamasını istediğini, imzalanan senetleri işleme koymayacağını sadece elinde garanti amaçlı bulundurmak ve davacının oğlu …’nın ödeme yapmasını sağlamak amacıyla kendisine baskı uygulamak için kullanacağını belirttiğini, davacının da üzeri boş olan senetleri imzaladığını, daha sonra davalı bu boş kısımları davacının oğlunun kendisine olan borcundan çok daha fazla bir miktar üzerinden doldurarak kötü niyetli olarak davacı hakkında icra takibi başlattığını, … …’nın kredi kartı kullanımından dolayı davalıya 22.000,00 TL kadar borcu bulunduğunu, davalının senetleri ayrı ayrı vade ve düzenleme tarihli olarak ve kendini garantiye almak istediği borçtan oldukça fazla miktarlarla 42.700,00-TL, 40.900,00-TL ve 30.000,000-TL gibi miktarlarla doldurduğunu, senetlerde bulunan imza hariç hiç bir yazı ve rakamın davacıya ait olmadığını, davacının senetlere aynı gün imza attığını ancak davalının bu senetleri aralıklarla alınmış gibi göstermiş ve senetlere farklı keşide ve vade tarihleri yazdığını, davacının davalıya karşı hiç bir borcu bulunmadığını, aralarında hiç bir alışveriş, ticari iş bulunmadığını, aralarında borç doğurucu hiç bir işlem yapılmadığını, davalı hakkında Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı’na TCK’nın dolandırıcılık , güveni kötüye kullanma ve açığa imzayı kötüye kullanma suçlarından suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının mallarına haciz konulmakta banka hesapları blokelenmekte tanıdıklarına ve çocuklarına haciz ihbarnameleri gelmekte olduğunu, bu durum borcu olmadığı halde davacı icra tehdidi altında yaşamak zorunda kaldığını, bu nedenlerle ilk aşamada teminatsız olarak davacının mağduriyetini önlemek adına icra takibinde malların satışının tedbir amaçlı durdurulmasını, davacının borçlu olmadığının tespit edilmesini, yargılama aşamasında doğacak telafisi mümkün olmayan zararların önüne geçilmesi amacıyla teminat alınmaksızın ilgili icra takip dosyasındaki tüm satış işlemlerinin tedbiren durdurulmasına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının borçlu olmadığını belirtmekle birlikte bunu ispatlayacak herhangi bir belge, delil sunamadığını, davacı borçlunun senedin imzalatılıp anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu iddiasını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, senetteki bedelin altında yatan borç ilişkisi hakkında ileri sürülen iddiaların senedin geçerliliğini etkileyecek nitelikte olmadığını, kambiyo senetlerinin doğası gereği senede konu borcun sebebinin senedin geçerliliğini etkilemediğini, illetten mücerret olduğunu, takibe konu senedin iddia edilenin aksine teminat senedi olmadığını, hiçbir şekilde teminat ibaresi yazmamakla birlikte, teminat olunan sözleşmenin de belirtilmediğini, davacının bir yandan borcun, davacının oğluna ait olduğunu iddia ederken diğer yandan kaynağı belli olmayan bir borç için takip başlatıldığını öne sürdüğünü, çelişkili beyanlarda bulunduğunu, Yargıtay kararlarına göre de kambiyo senetlerinden olan çeke dayalı icra takibine ilişkin yapılan menfi tespit istemlerinde bedelsizlik iddiasını ispat yükünün davacı borçluda olduğunu, davacının dava dilekçesinde bedelsizlik iddiasını ispatlayacak herhangi bir delil sunmadığını, davacının davasını ispat edemediğini beyanla davanın reddine, haksız ve kötü niyetli itiraz nedeniyle davacı borçlunun müvekkiline %40 icra inkar tazminatı ödemesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … Davanın reddine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının aldatılarak imzaladığı senetlere dayalı borç ilişkisi ile bağlı olarak kabul edilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu; yazı ve rakamların başkasının el ürünü olduğunun ispatı için ATK raporu talep ettiysek de Yerel Mahkeme ATK raporu almaya gerek görmemiş, bu anlamda hak kaybı doğmuş ve dosyada deliller toplanmayarak eksik inceleme yapıldığını beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; akibe konu yapılan senedin (bononun) metninden bu anlaşılamadığı gibi, davacılar bu iddiasını yasal olarak ispatlayacak yazılı bir delil de dosyaya sunmadığını; somut olayda davacı/borçlu emre yazılı 30.000, 40.900, 42.700 TL bedelli üç bonodaki imzasını inkar etmediğini beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/05/2022 Tarih – 2020/430 Esas – 2022/290 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davalı alacaklının, 3 adet bonoya dayalı olarak Körfez İcra Dairesi’nin 2018/423 esas sayılı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile davacı borçluya icra takibi başlattığı, davacının eldeki dava ile davalı ile kendisi arasında senet düzenlenmesini gerektirir bir ticari ilişki olmadığını, oğlunun davalıya borcundan dolayı davalının kendisinden senet talep ettiğini, senetleri boş olarak imzalayıp teminat amaçlı davalıya verdiğini, ancak davalının senetleri kendi istediği gibi doldurduğunu, davalıya bir borcu olmadığını belirterek borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, davalının kambiyo senetlerinin sebepten mücerret olduğunu, senetleri hile ile almadığını, senetler üzerinde teminat ibaresinin bulunmadığını belirterek davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince deliller toplandıktan sonra davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davacının dava konusu bonolar nedeniyle borçlu olup olmadığı noktasındadır.
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıdadır. Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. Kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan borçlu olunmadığının ispat yükümlülüğü davacı borçluya aittir. Karine olarak bir kambiyo senedinin mevcut bir borcun ifası veya itfası amacıyla verildiği kabul edilir. Kambiyo senetleri birer ödeme aracıdır. Borçlu, bononun ödendiği yönündeki iddiasını yazılı delil ile ispatlamalıdır (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2018/2939 Esas, 2019/4786 Karar sayılı 2017/3521 Esas, 2019/1844 Karar sayılı kararları).
Takip dayanağı bonoların incelenmesinde; düzenleyenin davacı …, lehtarın davalı …, düzenleme tarihlerinin 01/08/2016, 12/02/2016, 12/02/2016 vade tarihlerinin 08/08/2016, 05/05/2016, 15/09/2016, bedellerinin 42.700,00 TL, 40.900,00 TL ve 30.000,00 TL olduğu, bonolar üzerinde teminat ibaresinin bulunmadığı, davacı tarafından yapılan şikayet üzerine başlatılan soruşturmada Körfez CBS’nin 16/10/2020 tarih 2020/3547 sor. 2020/2619 karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, itiraz üzerine yapılan incelemede Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 02/12/2020 tarih 2020/5330 D.İş Karar sayılı kararı ile itirazın kesin olarak reddine karar verildiği, ilk derece mahkemesince tanıklar dinlendikten sonra davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacının, takip konusu bonoları imzalayarak verdiğini ancak davalıya borcu olmadığını ileri sürdüğü görülmektedir. Bu durum uygulamada, açık senet olarak adlandırılmaktadır. Kanun’da açık senet verilmesini engelleyen bir hüküm yoktur. Açık olarak verilen senet, bononun diğer zorunlu unsurlarının doldurulması ile geçerli bir bono haline gelebilir. Senedin, sonradan doldurulan bölümlerinin, aralarındaki anlaşmaya aykırı dolduruluğunu, senedi verenin yazılı bir delille ispat etmesi gerekmektedir. Yargıtay İBK. 24.3.1989 gün ve 1988/1 Esas, 1989/2 Karar, sayılı kararında “Uygulamada açığa imza olarak adlandırılan bu durumda senedin sözleşmeye aykırı doldurulduğunda borçlunun yazılı bir belge ile ispat etmesi gerekmektedir” demek sureti ile ispat yükü ve ispat şeklini açıklamıştır. Davacı, bononun davalı ile arasındaki anlaşmaya aykırı doldurulduğunu yazılı delille ispat edemediğinden bu yöndeki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Davacı ayrıca bonoların hile ile alındığını ileri sürmüştür. İrade bozukluğu hallerinden “aldatma” (hile) 6098 sayılı TBK’nın 36. maddesinde ; “Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.
Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması halinde, sözleşmeyle bağlı değildir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Kural olarak hile iddiası her türlü delille ispat edilebilir. Davacı, davalı hakkında suç duyurusunda bulunmuş ve Körfez CBS’nin 16/10/2020 tarih 2020/3547 sor. 2020/2619 karar sayılı kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, itiraz üzerine yapılan incelemede Kocaeli 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 02/12/2020 tarih 2020/5330 D.İş Karar sayılı kararı ile itirazın kesin olarak reddine karar verilmiştir. Hukuk hakimi bu kararla bağlı değil ise de (6098 sayılı TBK m.74) davacının hile iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Davacı tanık deliline dayanmış, ilk derece mahkemesince tanıklar dinlenmiştir ancak tanık ifadelerinde bonoların hile ile alındığına dair bir beyan bulunmadığı ve davacının hile iddiasını ispat edemediği anlaşılmıştır.
Davacı ayrıca bonoların teminat için verildiğini ileri sürmüş ise de bonolar üzerinde bonoların teminat için verildiğine dair bir kayıt olmadığı gibi davacı başka bir yazılı belge ile de bu iddiasını ispat edememiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/10/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*