Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1626
KARAR NO : 2023/1777
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2020
NUMARASI : 2019/164 Esas – 2020/351 Karar
DAVACI : … – … – (… – …- Velayeten) – …
VEKİLLERİ :Av. … – Av. … – …
DAVALILAR :1-… – … – …
:2-… – …- …
VEKİLLERİ :Av. … – …
:Av. … – Av. … – …
DAVANIN KONUSU :Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :22/04/2019
KARAR TARİHİ :31/10/2023
KR. YAZIM TARİHİ :07/11/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalıların dava dışı Es İnşaat Otomotiv Akaryakıt Gıda Tarım Hayvancılık Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti’nin 2015-2016-2017 ve 2018 yıllarında sergiledikleri kötü yönetim nedeniyle zarara uğrattıklarını, bu zararın tespiti ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tazmin edilerek dava dışı şirkete ödenmesinin talep edildiğini, şirket yöneticilerinin yasalarda belirtilen sorumluluklarını yerine getirmediğini, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/386 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda şirketin TTK 437 maddesi uyarınca Bilanço ve Gelir Tablosuna davacıların incelenmesi için yasal süresinde ibrazı yerine getirilmediğini, şirketin 2016 ve 2017 yıllarını zararla kapattığını, daha önceki yıllar kar elde ettiği dönemlerinde de kar payı dağıtımı kararı genel kurullarda alınmadığını, yasa gereği esas sözleşme veya genel kurulca belirlenmesi gereken huzur hakkı miktarının tespiti için 30/03/2018 tarihli genel kurulda müdürler kuruluna yetki verildiğini, gayrimenkul alım satımı firmanın faaliyetleri arasında olduğu halde 2017 ve önceki yıllarda gayrimenkul satışı olmadığını, davalı şirket tarafından kiralık kullanılan davacılara ait gayrimenkullere ticari teamüller uygun herhangi bir kira bedeli ödenmediği hususları dikkate alındığında şirket yönetimince iyi niyet çerçevesinde hareket edilmediği görüş ve kanaatine varıldığı denildiğini, bu hususta aynı şekilde davalı şirket müdürlerinin şirket esas sözleşmesi ve kanundan kaynaklanan hükümlerini ihlal ederek şirketi zarara uğrattıkları, iyi niyet çerçevesinde hareket etmediklerini belirterek davalı müdürlerin sebep oldukları zararların tespitine, HMK 107 gereğince davalıların sorumluluk bedeli tespit edildiğinde dava değerini arttırmak şartıyla şimdilik 1.000,00 TL tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile zarar tarihinden itibaren avans faizleri ile birlikte dava dışı şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin zaman aşımına uğradığını, limited şirket müdürlerin sorumluluklarına dayalı tazminat istemi uygulamadan sorumluluk davası olduğunu, bu nedenle TTK 664 delaletiyle 549 ile 561 maddeleri nazara alınması gerektiğini, TTK 558/2 maddesi gereğince olumlu oy veren pay sahibi dava hakkı bulunmadığı, diğer pay sahiplerinin ise ibra tarihinden itibaren altı ay geçmekle düştüğünü, 6 aylık süre geçtiğinden davanın reddinin gerektiğini, dava dilekçesinde belirtilen delillerin müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, dava dilekçesinin zorunlu unsurları taşımadığı, ortaklar kurulu kararı olmadığından dava açma koşulu oluşmadığını, tarafı ehliyeti bulunmadığı, sorumluluğun söz konusu olabilmesi için zararın hukuka aykırılık kusur ve illiyet bağının bulunması gerektiğini, şirketin genel kurullarının usulüne uygun yapıldığını, usulüne uygun kararlar alındığını, davacının bilgi alma ve inceleme hakkınını kısıtlandığını, ilişkin olarak açmış olduğu Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/216 dosyada davacı beyan iddialarının asılsız olduğu davanın reddine karar verildiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın REDDİNE, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “usul yönünden; HMK’nın 267.maddesi yönünden; söz konusu bilirkişi heyeti banka müfettişi ile mali müşavirden oluşmakta olup bu yönüyle bilirkişilerin uzmanlık alanları dahi birbirine yakın olup bilirkişi sayısı, açıkça yasaya da aykırıdır. Bu haliyle; bilirkişilerin heyet olarak isabetli bir rapor tesis etmesi mümkün olmadığı gibi, HMK’nın amir hükmüne aykırı olan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilmesi de mümkün değildir; Esas yönünden, hükme esas alınan bilirkişi raporu, yeterli inceleme ve araştırma yapılmaksızın, üstün körü ve özensiz olarak düzenlenmiş, uzmanlık alanları birbirlerine yakın olan 2 bilirkişi tarafından yalnızca 2011-2017 yılları arasındaki toplam kâr tutarı üzerinden genel bir kanaatle rapor tesis edilmiş ve sayın mahkemece de başkaca bir araştırma yapılmaksızın, bu hatalı ve eksik incelemeye dayalı rapora dayanılarak, üstelik itirazlarımıza rağmen apar topar davanın reddine karar verilmiştir. Kararın öncelikle bu sebeple kaldırılması gerekir. Keza şirket kayıtları ile şirket banka hesapları incelenerek, şirket hakim ortaklarına aktarılan bedeller, ortakların şirkete borçlanma yasağını ihlal edip etmedikleri mutlaka incelenmeli iken, tüm bunların yapılmaması da kararın kaldırılmasını gerektirir. Şirket genel kurullarında kar avansı, kar dağıtımı yapılmamasına ve sermaye artışına ilişkin olarak alınan kararlar dahi, şirket müdürlerinin sorumluluğunu açık ve net olarak göstermektedir, taraflar arasında devam etmekte olan davalar yönünden: dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere; taraflar arasında görülmekte olan birçok mirasa dayalı dava ile genel kurul kararlarının iptali dosyaları mevcuttur, anılan dosyaların bekletici mesele yapılıp yapılmama gerekliliği yönünden herhangi bir olumlu olumsuz karar tesis edilmemiş ve kötü niyet ile kötü yönetim göz ardı edilerek eksik ve hatalı olarak hüküm tesis edilmiştir. Kira ödemeleri yönünden, raporda kira ödemelerine ilişkin olarak yapılan bu tespit de dava dışı şirketlerin kötü yönetildiğini ve şirkete mali bakımdan gerekli özenin gösterilmediğini, şirket borçlarının dahi ya ihmalen ya da kötü niyetle ödenmediğini, dolayısıyla davalıların şirketi, kusurlu ve şirket zararına sebebiyet verecek şekilde kötü yönettiklerini göstermektedir. Ancak; Yerel Mahkemece bu yönde de yeterli ve somut bir araştırma yapılmamış eksik ve hatalı incelemeye dayalı olarak hüküm tesis edilmiştir” beyanı ile yerel mahkeme kararının kaldırılması, davanın tümden kabulüne karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2020 tarih, 2019/164 Esas – 2020/351 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; tazminat istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı tarafından, davalıların, dava dışı Es İnşaat Otomotiv Akaryakıt Gıda Tarım Hayvancılık Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti’nin 2015-2016-2017 ve 2018 yıllarında sergiledikleri kötü yönetim nedeniyle zarara uğrattıkları belirtilerek, bu zararın tespiti ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tazmin edilmesi için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Eldeki davada; davalıların dava dışı Es İnşaat Otomotiv Akaryakıt Gıda Tarım Hayvancılık Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.’nin yöneticileri oldukları, davalıların 2015-2016-2017 ve 2018 yıllarında sergiledikleri kötü yönetim nedeniyle dava dışı şirketin zarara uğradığının iddia edildiği, bu tür davalarda ;yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkının ortaklığa ait olduğu, böyle bir davanın açılabilmesinin genel kurulun bu yönde bir karar alması koşuluna bağlı olduğu; ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunduğu, ortak tarafından açılacak dava, ortaklığın dava açabilmesi için alınması gerekli genel kurul kararına bağlı olmadığı, eldeki davada, davacının iddiasının davalıların kötü yönetimi nedeniyle dava dışı şirketin zarara uğradığı iddiası olduğu için, ilk derece mahkemesince, zarara yol açtığı iddia edilen işlem ve eylemlerin tespiti için dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi raporunda özetle; davacıların kira ödemeleri hariç olmak üzere ,diğer iddiaların açık ve belirgin olmadığından şirketin kayıtlarında doğrudan araştırılacak bir hususun bulunmadığı, davalıların şirketi zarara uğrattıklarına ilişkin somut ve belirgin tespit yapılacak verilerin saptanamadığı, davacıların talebine ilişkin incelemelerin ancak özel denetçi tayini ile yapılabileceği, kira ödemesine ilişkin olarak davacıların miras bırakanın vefatından sonra ödeme yapılmadığı şeklinde görüş bildirilmiş, dosya arasına aldırılan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli nitelikte olduğu anlaşılmış, açıklanan tüm bu neden ve gerekçelerle mahkemece davanın bu aşamada ispat edilmediği gerekçesiyle davanın reddine şeklinde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacının, davalıların kötü yönetimi nedeniyle şirketi zarara uğrattıklarını ispat edemediği, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin davacının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/10/2023
…
Başkan …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Katip …
¸e-imzalıdır
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*