Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1624 E. 2022/1720 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/1624
KARAR NO :2022/1720

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :20/10/2021
NUMARASI :2021/500 Esas – 2021/554 Karar

DAVACI :ES İNŞAAT OTOMOTİV AKARYAKIT SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ.

VEKİLİ :Av. … –
DAVALILAR :1- … (T.C. NO:…) –
VEKİLİ :Av. … –
:2- … (T.C. NO:…) –
VEKİLİ :Av. … –

DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :20/02/2020

KARAR TARİHİ :03/10/2022
KR. YAZIM TARİHİ :12/10/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli İli, İzmit İlçesi, Kadriye Köyü, … pafta 86 parselde kayıtlı taşınmaz” ile “Kocaeli İli, İzmit İlçesi, Mecidiye Köyü, … pafta 303 parselde kayıtlı taşınmazın tapuda ‘…’ adına kayıtlı olduğunu, …’ın 07.09.2017 tarihinde elim bir olay neticesi vefat ettiğini, resmi nüfus kaydına göre hazırlanmış olan 05/10/2017 tarihinde mirasçılık belgesinde, şimdilik … ve …’ın müteveffanın yasal mirasçısı olarak belirtildiğini, müteveffanın vefatı öncesinde yukarıda bahsi geçen parsellerin bedeli mukabilinde imar ve ihyası ile ağaçlandırılması, cevizlik haline getirilmesi ve bakımı konusunda …’ın hissedar olduğu konusunda davacı şirket ile anlaşıldığını, araziye ulaşımı ve arazi için ulaşımı temin için yollar açıldığını, orman idaresinden izin alınarak yürümüş ağaç ve çalıların temizlendiğini, arazinin tamamında bulunan yeraltı suları, kanallar açılıp drenflex ve korege boru döşendiğini, üzerine mıcır ve keçe serilerek toplandığını, sulamada kullanılmak üzere oluşturulan suni göle getirildiği ve göletten sulama yapılmasını sağlayacak tanklara boru hatları çekildiğini, müteveffanın vefatı öncesi başlayan çalışmaların bugüne kadar süregeldiğini, ekilen yaklaşık 1500 adet fidanın bakımı, budaması, gübrelemesi, çapalanması, sulanması, ilaçlanması, kuruyanların yerine yenilerinin ekilmesi işlerinin halen davacı şirket tarafından yapıldığını, müteveffanın vefatında sonra …’a ve davalı … reşit olmadığı için velisi …’e taleplerine istinaden ve borç olarak verilmek üzere yüklü ödemeler yapıldığını, bugüne kadar borçlarını ödemediklerini, davacı şirkete zarar verici her türlü işlem ve eylemin başını çektiklerini belirterek fazlaya, faize ve sair hususlara ve davacının uğradığı kayıp ve zararların tazminine ilişkin her türlü beyan, talep, ıslah ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalılara ait taşınmazlar için yapılan iş ve işlemler, arazilere ekilen ve bakımı halen sürdürülen ağaçlar dikkate alındığında ağaçların ekildiği taşınmazların devri halinde davacı alacağını tahsil edebilmesinin imkansız hale geleceğinden “Kocaeli İli, İzmit İlçesi, Kadriye Köyü, … pafta 86 parselde kayıtlı taşınmaz” ile “Kocaeli İli, İzmit İlçesi, Mecidiye Köyü, … pafta 303 parselde kayıtlı taşınmazların tapu kaydına, üçüncü kişilere devri tehlikesinin önlenmesi bakımından işin aciliyetine binaen teminat mukabilinde ihtiyati tedbir konulmasını, şimdilik 500.000,00-TL alacağın 07/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi oranında faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; … ile davacı şirket ve diğer ortağı olduğu Es Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. arasında davalının yasal mirasçı sıfatıyla hak kazandığı hakların davacı şirket yetkilileri tarafından verilmemesinden ötürü birçok derdest dava bulunduğunu, davalıyı yıpratmak, yasal miras payından feragat etmesini sağlamak için mahkeme huzurunda davacı tarafından asılsız iddiaları içerir dava ikame edildiğini, davalının mirasçısı ile davacı şirket arasında davacının iddia ettiği gibi herhangi bir anlaşmanın söz konusu olmadığını, davacının dava dilekçesinde iddia ettiğinin aksine, taşınmazların imar ve ihyası ile ağaçlandırılması, cevizlik haline getirilmesi ve bakımı hususunda taraflar arasında akdedilmiş herhangi bir belge dava dosyasında sunulmadığını, davacı tarafın tüm taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, davalının hissedarı olduğu taşınmazlara davacı şirket tarafından herhangi bir iyileştirme, ağaçlandırma, ihya vs. faaliyet yapılmadığını, davalının eşi …’ın vefatı sonrasında, davacının iddia ettiği gibi yüklü miktarda borç verilmediğini, yalnızca muris …’ın yasal mirasçısı olması sebebiyle hak kazandığı şirket hisselerinden doğan bir kısım mirasçılık haklarına ilişkin davacı şirket tarafından cüz-i miktarda ödemeler yapıldığını,davalının davacı şirket tarafından yapılan ödemelerin borç olarak ödenmediğini,davalının mirasçı sıfatıyla sahip olduğu hakların çok cüz-i bir kısmına istinaden yapılmış ödemeleri olduğunu belirterek haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davacı şirketin müteveffanın da kurucu ve yetkilisi olduğu bir aile şirketi olduğunu, davacı şirketin müteveffanın ortağı olduğu bir diğer aile şirketi olan Es Sigorta Aracılı Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından müvekkili ve diğer dava …’ın miras paylarından feragat etmelerini sağlamak ve yıldırmak maksatlı birçok dava ikame edildiğini, davacı şirketin ikame ettikleri davaların yanında şirket yönetim kurulunda mirasçıların paylarını almamalarına yönelik kötü niyetli kararlar alındığını, davanın konusunun soyut ve mesnetsiz iddialardan ibaret olduğunu, müteveffanın kendi ortağı ve yetkilisi de olduğu şirketle bir gayrimenkulü hakkında bedeli mukabilinde imar ve ihyası ile ağaçlandırılması cevizlik haline getirilmesi ve bakımının yapılmasına ilişkin anlaşmanın ispatına yönelik hiçbir belgenin de dosyaya sunulmadığını, müteveffa ile anlaşılmıştır şeklinde soyut iddia ile 500.000,00-TL gibi yüksek bir meblağın tahsil edilebileceğine yönelik kanının gerçekle örtüşmediğini, dava konusu edilen arsayı hayvanların otlatılması ve veriminin arttırılması için yıllardır işgal edilerek kullanıldığını, müteveffanın vefatından sonra bile bu dava konusu arsanın davalılara teslim edilmediğini, izinleri alınmadan şirket tarafından hayvancılık faaliyetleri için kullanılmaya devam ettiklerini, arsayı haksız bir şekilde işgal ederek kullandıklarını, müvekkillerine borçları olduğunu, davacının iddialarının haksız olduğunu, davalının hissedar olduğu taşınmazlara davacı şirket tarafından herhangi bir iyileştirme, ağaçlandırma, ihya vs. faaliyet yapılmadığını belirterek haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Mahkememizin görevsizliğine, davanın usulden reddine, Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli Kocaeli Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu uyuşmazlıkta görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi değil, asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, aynı zamanda gerekçeli kararda verilen görevsizlik kararının yeterince detaylı açıklanmadığını, görevsizlik kararının dayanaklarından bahsedilmediğini belirterek istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2021 tarih, 2021/500 Esas – 2021/554 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava taşınmazın imar ve ihyası ve ödünç sözleşmesi iddiasına dayalı alacak istemine yöneliktir.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. Maddesi hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Bilindiği üzere; HMK’nun 6100 sayılı HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/1. maddesinin (c) bendinde de;
“Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” ile aynı maddenin 2. fıkrasında “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Anayasa’nın 141. maddesinin amir hükmü gereğince tüm mahkeme kararların gerekçeli olması gerekir. Bu nedenlerle; mahkeme kararları tarafların iddia ve savunmalarının özetini, tarafların anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri mutlaka kapsamalıdır. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın neden, nasıl, hangi hukuki gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir.Tarafların o dava ve talep yönünden hukuk düzenince hangi nedenle haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve istinaf dairesinin hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması 6100 Sayılı HMK’nın 2004 sayılı İİK’nın ve Anayasada gösterilen düzenleme karşısında zorunludur.

Eldeki uyuşmazlıkta davacı taraf, Es İnşaat Otomotiv Akaryakıt San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin ortaklarından ve davalıların murisi …’a ait taşınmazların imar-ihyası, cevizlik hale getirilmesi ve bakımı hususlarında anlaşma yapıldığını ayrıca,…’ın ölümünden sonra davalı mirasçıları …’a ve davalı … reşit olmadığı için velisi …’e taleplerine istinaden ve borç olarak verilmek üzere, yüklü ödemeler yapıldığını, bugüne kadar borçlarını ödemediklerini beyanla, davalılardan alacak talebinde bulunmuş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, mahkemenin 2020/106 E sayılı dosyasından tefrik kararı verilmek suretiyle, davacı tarafından, davalıların murisi …’a ait taşınmazların imar-ihyası, cevizlik hale getirilmesi ve bakımı hususlarında anlaşma uyarınca alacak talep edilen istinafa konu davada, toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda;”….Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; mahkememizin 2020/106 E. sayılı dosyasında davacı tarafından davalılara ait taşınmazın imar ve ihya ile ağaçlandırılması ve bakım konusunda alacaklı olduğu, aynı zamanda davalılara borç verildiği iddiasıyla dava açıldığı,6100 sayılı HMK’nın davaların yığılması başlıklı 110. maddesine göre, davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini, aynı dava dilekçesinde ileri sürebileceği, bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şart olup davacının taşınmazlara ilişkin talebi yönünden davalı ortaklara ait taşınmazın imar ve ihyasına ilişkin talep mutlak bir ticari dava olmayıp, uyuşmazlığın tarafların ticari faaliyetinden kaynaklanmadığı anlaşılmakla davanın bu niteliğine göre davaya bakma görevi asliye hukuk mahkemesine ait olduğundan, (Yargıtay 20HD nin E : 2019/6292 K. 2020/773 sayılı ilamı)bu talebe ilişkin olarak 2020/106 sayılı dosyadan tefrik kararı verilerek iş bu esasa kaydedilmiş ve görevsizlik kararı verilmiştir..” şeklindeki gerekçeyle Mahkemenin görevsizliğine, davanın usulden reddine ve kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli Kocaeli Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ise de, karar gerekçesinin HMK’nın anılan hükümlerine uygun şekilde, yeterli açıklıkta ve doyurucu olarak oluşturulmadığı görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde 6335 sayılı Yasayla değişiklik yapılarak asliye ticaret mahkemesiyle asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi olmaktan çıkarılıp görev ilişkisine dönüştürülmüştür. Görev kamu düzenine ilişkin olduğundan davanın her safhasında mahkemece res’en gözetilmelidir. Ancak 6335 sayılı kanunla 6102 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. maddede görev düzenlemesinin bu kanunun yürürlüğünden önce açılmış olan davaları etkilemeyeceği hükme bağlanmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticarî dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması (mutlak ticari dava olması) gerekir.
TTK’nın 4. maddesine göre; ticarî davaların iki grup altında incelenmesi mümkündür. Bunlar; tarafların sıfatına ve işin ticarî işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın ticarî sayılan davalar (mutlak ticari davalar) ile ticari sayılması için en azından bir ticari işletmeyi ilgilendirmesi gereken davalar ve her iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğan davalar nispi ticari davalardır. Mutlak Ticari Dava; tarafların tacir olup olmadıklarına ve dava konusu edilen işin ticari nitelikte olup olmadığına bakılmaksızın ticari dava olarak sayılan davalar olup, TTK’nın 4/1. maddesinde a ve f bentlerinde 6 bent halinde sayılan dava türleri mutlak ticari davadır. Örneğin; acentelikle ilgili davalar, deniz ticaretine ilişkin davalar, sigorta hukuku ile ilgili davalar, taşınır rehni karşılığında ödünç verme işlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, rekabet yasağından kaynaklanan davalar, yayım sözleşmesine ilişkin davalar, kredi mektubu ve kredi emrinden doğan davalar, alım satım komisyonuyla ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar, fikri mülkiyet hukukundan kaynaklanan davalar, borsa, sergi, pazarlar ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalar ve nihayet bankalara ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalar mutlak ticari davalardır. Bundan başka; özel kanun hükümleri gereği ticari sayılan davalar da bulunmaktadır. Örneğin; Kooperatifler Kanunu’nun 99.maddesi gereğince bu kanundan kaynaklanan davalar İcra İflas Kanunu’ndan kaynaklanan iflasa ilişkin tüm davalar da mutlak ticari dava sayılmaktadır. Nispi ticari dava ise; tarafları tacir olan ve tarafların ticari işletmesi ile ilgili olan uyuşmazlıklar nispi ticari dava olarak adlandırılmaktadır.
Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticarî iş sayılan işin diğeri için de ticarî iş sayılması, davanın niteliğini ticarî hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı ticarî iş esasına göre değil, ticarî işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması veya sayılması davayı ticarî dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için tarafların her ikisinin de tacir olması ve uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir.
Bu açıklamalardan sonra somut olay değerlendirildiğinde; davacının tacir olduğu çekişmesizdir. Bununla birlikte davalıların şirket ortaklığı belirtilse de, bu husus tacir sıfatı için yeterli olmayıp, şirket ortağı şirket tüzel kişiliğinden ayrı bir kişiliğe sahip olduğundan, şirkete olan şahsi borcundan dolayı şirkete göre üçüncü kişi sayılır. Ayrıca, Şirketin kurucu ortağı-yetkilisi ve vefat tarihinde hisseli ortağı olduğu anlaşılan davalılar murisi …’ın da şirket ortağı oluşu mutlaka tacir olduğu sonucuna yol açmayacak olup, işbu davaya konu alacağın şirket ortaklığından kaynaklandığına dair dosyada bilgi ve belge bulunmadığından, 6102 sayılı TTK’nın anılan hükümlerine göre ticari dava niteliği bulunmayan eldeki davaya bakmakta Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla, davalılar vekilinin gerekçe ile ilgili istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile, karar gerekçesinin yukarıda açıklandığı üzere düzeltilmesine, sair istinaf itirazlarının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca tüm yönlerden esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
Gerekçeli karar başlığında; davacı vekili ve davalı … vekilinin adreslerinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle kısmen kabulüne, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı …’ın İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE;
1-)Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2021 tarih, 2021/500 Esas – 2021/554 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince kamu düzeni gereğince KALDIRILMASINA, GEREKÇE YUKARIDA AÇIKLANDIĞI ŞEKİLDE DÜZELTİLEREK,
a)Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın USULDEN REDDİNE,
b)Kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli KOCAELİ NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
c)6100 sayılı HMK’nın 331-(2) maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkemece hükmedilmesine,
d)6100 sayılı HMK’nın 331-(2) maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise, talep halinde mahkemece verilecek ek kararla dosya üzerinden bu durumun tespiti ile yargılama giderleri ve vekalet ücreti hususunda karar verilmesine
2-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a)İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harcının hazineye irad kaydına,
b)Bakiye 21,40-TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
c)Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
ç)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
d)Davalının yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
e)Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/10/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*