Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/156 E. 2022/2306 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/156
KARAR NO : 2022/2306

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :05/11/2021
NUMARASI :2021/581 Esas – 2021/633 Karar

DAVACI :Sİ-MAK POMPA VE VANA ASFALT İNŞAAT TAAHHÜT SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ (…) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :AYHANLAR YOL ASFALTLAMA SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ( …)- …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :04/11/2021

KARAR TARİHİ :29/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ :27/01/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Kocaeli İcra Müdürlüğü’nün 2021/117394 sayılı icra dosyası ile davalı aleyhine takip başlattıklarını, müvekkilinin davalıya farklı tarihlerde ürün sattığını ve faturalar kesildiğini, davalının Gebze Ticaret Mahkemesinde konkordato sürecine girdiğini ve 27/05/2021 tarihinde bu sürecin sona erdiğini, komiserler tarafından hazırlanan ödeme planlarına da uyulmadığını beyan ederek; Kocaeli İcra Müdürlüğü’nün 2021/117394 sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, takip konusu alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle takibin devamına, likit alacağa haksız ve kötüniyetli itiraz eden davalı borçlu aleyhine dava konusu miktarın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme her ne kadar davayı usulden reddetmişse de, davalı lehine vekalet ücreti hükmedilmediğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; ne yargılama aşamasında ne de gerekçeli kararın yazılma aşamasında dosyada vekaleti bulunmayan davalı vekili tarafından 24.11.2021 tarihinde yani davalı tarafın istinaf süresinin son gününde, aynı dilekçenin hem cevap dilekçesi hem de istinaf dilekçesi olarak sunulması suretiyle istinaf edildiğini belirterek; davalının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/11/2021 tarih, 2021/581 Esas – 2021/633 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı tarafından başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verilmiş karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı tarafından Kocaeli İcra Müdürlüğü’nün 2021/117394 sayılı icra dosyası ile davalı aleyhine takip başlatıldığı, başlatılan takibin taraflar arasındaki ticari alışveriş nedeniyle davacı tarafından davalıya kesilen faturalardan kaynaklandığı, başlatılan takibe davalının itiraz etmesi üzerine duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın usulden reddine karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Eldeki uyuşmazlıkta, ilk derece mahkemesince; tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalı arasında alım satım ilişkisi olduğu ve kesilen faturalara istinaden alacağın tahsili amacıyla davacı tarafından Kocaeli ilinde icra takibi başlatıldığı, yetkili icra dairesinin 6100 sayılı Yasa’nın 6. ve 2004 sayılı Yasa’nın 50. maddesi uyarınca davalının ikamet adresi olan Yalova İcra Daireleri olduğu, davalının icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği ve yetkili icra dairesinin Yalova icra daireleri olduğunu belirttiği bu suretle itirazın iptali davalarında özel dava şartı olan yetkili icra dairesinde yapılmış icra takibinin bulunması şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla davanın HMK115/2 uyarınca özel dava şartı yokluğu nedeni ile reddine şeklinde karar verilmişse de verilen kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı yanılgılı kanaatle verildiği anlaşılmıştır.
01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı yasanın 20. maddesi ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesine eklenen 5/A- 1 maddesinde; “Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” hükmüne, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. Fıkrasında ise “davacı arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın 1 haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içerir davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
TTK’nın 4. maddesi uyarınca tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın bu kanunda düzenlenen hususlardan çıkan uyuşmazlıklar mutlak ticari davayı, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklar ise nisbi ticari davayı teşkil eder.
Eldeki davada, davacının ticari işletmesinin olduğu dolayısıyla davacının tacir olduğu, davalının da ticari işletmesinin olduğu ve davalının da tacir olduğu, dolayısıyla her iki tarafın da ticari işletmesin olması sonucu taraflar arasında davaya konu olan işin ticari iş olduğu, itirazın iptali davası da mahiyeti itibariyle alacağın ödenmesi talebine yönelik olması sebebiyle dava tarihi itibariyle yürürlükte olan TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmasına dair dava şartına tabi olup, eldeki davada dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olmamasının sabit olması ve davadan önceki tarihi kapsayan herhangi bir arabuluculuk tutanağı da sunulmamış olması karşısında mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilmediği görülmüş bu nedenle de verilen karar yerinde olmamıştır.
Öte yandan; 492 sayılı Harçlar Kanunu hükümlerine göre; “Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (2. md.). Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nevi ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (15. md.). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30. madde hükmü uygulanır [16-(4) md.]. Yargı harçları (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınır (21. md.). (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar ve ilâm harcının 1/4 ü peşin alınır (28. md.). Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. 6100 sayılı HMK’nın 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (30. md.). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32. md.). HMK’nın 120-(1) maddeye göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Harçlarla ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkindir.
Davanın açılması harca tâbi usuli bir işlemdir. Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde ise ne gibi işlemler yapılacağını 30. ve 32. maddelerinde hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davanın nispi harca tabi davalardan olduğu, dava değerinin 120.894,70-TL olduğu, dava açılırken harcın maktu 59,30-TL olarak alındığı, eksik harcın tamamlanmadan karar verildiği anlaşılmakla kararın bu yönüyle de doğru olmadığı anlaşılmıştır.
Eldeki davada, tüm bu açıklamalar neticesinde mahkemece yapılması gerekin iş; öncelikle davacı tarafa ara buluculuk son tutanağını 1 haftalık kesin süre içerisinde mahkemeye sunulması, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içerir davetiye gönderilmesi, arabuluculuk son tutanağının verilen süre içerisinde sunulması halinde ise; eldeki davanın nispi harca tabi davalardan olduğu, dava değerinin 120.894,70TL olduğu, dava açılırken harcın bu tutar üzerinden tamamlatılarak sonucu gidilmesi olmalıdır.
Kabule göre de;
6100 sayılı HMK’nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin birinci fıkrasına göre; “Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Aynı Kanunun 10. maddesinde sözleşmeden doğan davalar için, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin de yetkili olduğu belirtilmiştir ki bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Ayrıca BK’nın 73. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 89.) maddesi uyarınca para alacağına ilişkin davalarda aksi kararlaştırılmadıkça para borcu alacaklının yerleşim yerinde ödenmesi gerektiğinden alacaklının bulunduğu yer mahkemesi de yetkilidir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.
Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalı tarafa geçer.
İtirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır (HGK.’nun 28/03/2001 gün ve 2001/19-267 E. 2001/311 K.; 20/03/2002 gün ve 2002/13-241 E.,2002/208 K.).
Kaldı ki, itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir. O nedenle mahkemenin, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemesi doğaldır. Bu yetki itirazının incelenmesi sonucunda mahkeme, kendisinin yetkili olup olmadığını da belirlemiş olacaktır (Üstündağ, S: İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. Bası, s. 101-102)” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 27.11.2013 gün 2013/1606 K. sayılı kararı)
İlamsız bir takipte yetkili icra dairesi de İİK.’nun 50. maddesinin yollaması ile HMK. genel hükümlerine göre belirlenecektir. HMK.’nun 6. maddesine göre, genel yetkili icra dairesi, davalı gerçek veya tüzel kişinin takibin yapıldığı tarihteki yerleşim yeri icra dairesidir. Aynı Kanun’un 10. maddesine göre ise, sözleşmeden doğan takiplerde, sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkilidir. Bu da özel yetkiye ilişkin bir düzenlemedir. Takip, davacının seçimine göre, hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Takibin konusu para borcu olduğunda ise, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK.’nun 89. maddesine göre, aksi kararlaştırılmadıkça para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilecektir.
Somut olayda; icra takibine konu alacak için davacı tarafından davalı aleyhine Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2021/8365 esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davalı tarafından adresinin Kocaeli olduğundan bahisle yetki itirazında bulunulduğu ve dosyanın Kocaeli Nöbetçi İcra Dairesine gönderildiği, ancak Kocaeli İcra Dairesinde yapılan takibe de davalı tarafından adresinin 08/07/2021 tarihinde Yalova’ya taşındığından bahisle Yalova İcra Daireleri olduğu belirtilerek tekrar yetki itirazında bulunulduğu, bunun üzerine de mahkemece, yetkili icra dairesinin 6100 sayılı Yasa’nın 6. ve 2004 sayılı Yasa’nın 50. maddesi uyarınca davalının ikamet adresi olan Yalova İcra Daireleri olduğu, davalının icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği ve yetkili icra dairesinin Yalova icra daireleri olduğunu belirttiği bu suretle itirazın iptali davalarında özel dava şartı olan yetkili icra dairesinde yapılmış icra takibinin bulunması şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla davanın HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca özel dava şartı yokluğu nedeni ile reddine şeklinde karar verildiği, ne var ki, mahkemece, ikinci defa davalının adresinin Yalova olması verilen karara gerekçe olarak gösterilmişse de, davalı tarafından aleyhine başlatılan Ankara 29. İcra Müdürlüğü’nün 2021/8365 esas sayılı dosyasına yapılan yetki itirazında yetkili yer olarak Kocaeli İcra Dairesinin gösterildiği, yani daha açık ifadeyle davalının artık yetkili icra dairesini seçtiği ve bunu belirttiği, artık bundan sonra yetkili icra dairesine itiraz ederek yeni İcra Dairesi belirlemesinin usul ve yasaya uygun olmayacağının düşünülmemesi de doğru olmamıştır.
Gerekçeli karar başlığında; davacı vekilinin adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/11/2021 tarih, 2021/581 Esas ve 2021/633 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi. 29/12/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*