Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1505 E. 2023/1417 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/1505
KARAR NO :2023/1417

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :13/10/2021
NUMARASI :2019/322 Esas – 2021/534 Karar

DAVACI :… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… – …
VEKİLİ :Av….- …

DAVA :Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ :29/07/2019
KARAR TARİHİ :28/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ :28/09/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların ortağı bulundukları S.S. 99 Nolu Arstaş Tır ve Kamyon Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifinde 29.06.2019 tarihinde kooperatif merkezinde Genel Kurul toplantısı yapıldığını, iptali talep edilen maddelere tüm davacıların muhalefet şerhi koyduklarını, yapılan bu Genel Kurulda oy çokluğu ile Kooperatifler Kanununa ve Kooperatif tüzüğüne aykırı olarak birçok karar alındığını, öncelikle genel kurul tutanağının başlangıç kısmında belirtildiği şekilde genel kurul çağrısında şekil şartının süre açısından ihlal edilmiş olduğu tespiti yapıldığını, bu nedenle yapılmış olan genel kurulun kanuna ve tüzüğe uygun olmadığı ve bu nedenle iptali gerektiği kanaatinde olduklarını, genel kurula çağrı yapılmasında süreyi ihlal eden yönetim üye listesini aday olmayı düşünen üyelere farklı, genel kurul hazirun listesini farklı olarak verdiğini, çağrı listesinde olan ile genel kurulda imzalanan liste arasında farklılıklar bulunduğunu ve hazirun listesinde 15 üye çağrı listesinden fazla olarak genel kurula dahil edildiğini, genel kurula sunulan üye listesi her türlü kanuna ve usule aykırı olarak hazırlandığını, üye olduğu halde listede yer almayanlar olduğu gibi, üye olmadığı halde listede olup oy kullananlar bulunduğunu, ayrıca genel kurul da vekaleten kullanılan oylardan birçoğu sahte imza ile kongrede oy kullandığını, 269 üyenin oy kullandığı genel kurul da sayımı mümkün olmayan bir şekilde açık oy kararı alındığını, oylama öncesi kavga çıkartılarak bir çok üyenin genel kurulu terk etmesine neden olunduğunu, açık oylamada sağlıklı bir sayım mümkün olmadığını, genel kurul gündeminin 6.maddesinde gelir gider tablosu ve bilanço müzakere edildiğini, bu maddenin görüşülmesi sırasında davacılar toplantı öncesi bilançonun ortakların incelemesine sunulmadığı iddiası ile hesabı kabul etmediklerini bildirdiklerini, ibra oylamasına katılmaması gereken yöneticiler açık oylamada oy kullandıklarını, bu nedenle gelir gider bilançosunun onaylanmasının usule aykırı olduğunu, bu hususlar açıklanmadığı için gündemin 6. maddesindeki Kooperatif Yönetim Kurulunun ve Denetim Kurulunun ibra edildiği madde usule aykırı olduğunu, usule uymayan çağrı ve üye listesini sağlıksız ve farklı olması nedeni ile yapılmış olan Kooperatif Genel Kurulunun bu nedenle iptalini, bu talep uygun görülmez ise yasa, tüzük ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak 29.06.2019 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan gündemin 5, 6 ve 9 nolu kararların iptalini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı, söz konusu olduğundan davacılar … yönünden davanın tefriki ile ayır bir esasa kaydedilmesine, Davacı … yönünden davanın reddine, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu gerekçesi ile davacı … hariç diğer davacılar hakkındaki davanın tefrik edildiğini, kararın kanuna ve usule uygun olmadığını, açılmış davanın, davacıların aynı nedenle, aynı konularda ortak itirazlarının olması, verilecek kararın ortakların tümü hakkında uygulanacak olması nedeniyle davanın tefrikinin usul ekonomisine, yargılamanın en hızlı ve en az maliyetle yapılması ilkelerine aykırı olduğunu, Kooperatifin ana sözleşmesinin 28. maddesinde düzenlenmiş olan çağrı şekline aykırı olarak üyeler kanuni sürelere uyulmadan usulsüz olarak genel kurula davet edildiğini, bunun çağrı listesinde olan ile genel kurulda imzalanan liste arasında farklılıkların olduğunu, ve hazirun listesinde 15 üye çağrı listesinden fazla olarak genel kurula dahil edildiğini, söz konusu listeler arasındaki farklılık hiçbir şekilde kabul edilemeyeceği, Bilirkişi raporunca sabit olan bu hususların yanı sıra dava dilekçelerinde ve beyanlarında öne sürmüş olduklarını iddialarında mahkemece hükme esas alınmadığını, nitekim her ne kadar gerekçeli kararda davanın reddinin gerekçesi olarak usulsüzlüklerin kararın sonucunu etkilemeyeceği belirtilmişse de gerçekleştiği bilirkişi raporunca da sabit olan usulsüzlüklerin varlığı sebebiyle genel kurul esnasında kooperatif üyelerinin önemli bir çoğunluğunun kurulu terk ettiğini, Kooperatifler Kanunu’na, kooperatif tüzüğüne ve iyi niyete aykırı olarak alınmış olan genel kurul kararın iptalinin gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; her bir davacının ayrı ayrı başvuru ve peşin harç yatırması gerektiğini yerel mahkemece davacılara 2 haftalık kesin süre verildiğini ancak davacılar tarafından bu kesin süre içerisinde harcın yatırılmadığını, izah olunduğu üzere gerek yerel mahkeme kararıyla gerekse yerel mahkeme dosyasında alınan bilirkişi raporlarıyla da sabit olduğu üzere davacı tarafın iddialarını ispatlayamadığını belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/10/2021 tarih, 2019/322 Esas – 2021/534 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava kooperatif genel kurulunun iptali davasıdır.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, ana sözleşme ve afaki iyi niyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir.
Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir.
Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve ana sözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53. maddesinde çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır.
Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden taraf, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Öte yandan, genel kurul toplantısına çağrılması gereken ortakların çağrılmaması ve gelmemeleri halinde, toplantı ve karar nisabını etkiliyorsa bu durum, kararın yok sayılmasını gerektirir. Bu nitelikteki kararların yokluğunun tespiti davası açabilmek için kararlara muhalif olmak gerekmediği gibi, açılacak dava da herhangi bir süreye tabi değildir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. maddesi, “Genel kurul sözleşmede gösterilen şekil ve surette toplantıya çağrılır. Toplantı nisabı sözleşmede gösterilir. Ancak yapı kooperatiflerinin genel kurul toplantısında ortakların en az 1/4′ ünün şahsen veya temsilen hazır bulunmaları şarttır.” hükmünü; aynı Kanun’un 51/1. maddesi ise “Kanun veya ana sözleşmede aykırı hüküm bulunmadıkça, genel kurul kararlarında ve seçimlerde oyların yarıdan bir fazlasına itibar olunur” hükmünü; ana sözleşmenin 33. maddesinin 1. fıkrası, “Genel kurulun toplanabilmesi ve gündemdeki konuları görüşebilmesi için, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/4’ünün şahsen veya temsilen toplantıda hazır bulunması şarttır. İlk ve müteakip toplantılarda aynı nisap aranır” hükmünü; 2. fıkrada ise “Genel kurulda kararlar, ortakların en az 1/4’nün hazır olması şartıyla oylama sırasındaki mevcudun yarıdan fazlasının oyu ile alınır” hükmünü içermektedir. Anılan hükümler emredici nitelikte olup, bu hükümlere aykırılık teşkil eden genel kurul kararları, yok hükmünde olup, bu kararlar baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2015/4093 esas- 2016/1678 karar sayılı ilamı)
Somut olayda; Davacı taraf, davalı kooperatifin 29.06.2019 tarihli genel kurulunun çağrısının usulsüz olduğu, üye listesi ve hazirun listesinin farklı farklı verildiği, hazirun listesindeki 15 kişinin genel kurula dahil edildiği, vekaleten verilen oylarda sahte imzaların bulunduğu, oylamanın açık olarak yapıldığı, bilanço oylamasında yöneticilerin oy kullandığından bahisle genel kurulun iptali istemli eldeki davayı açtığı, mahkemece davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı olduğundan her davacı yönünden davanın tefrik edildiği ve bu dosya davacısı yönünden davanın reddine karar verildiği, davacının istinaf kanun yoluna başvurduğu görülmüştür.
Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/2. ve ana sözleşmenin 28. maddesi emredici nitelikte ise de, aynı Yasanın 53. maddesinde çağrıda usulsüzlük halinin genel kurula bu nedenle katılamayan ortaklara bu toplantıda alınan kararların iptali davası açma hakkı verildiğine göre, kanun koyucunun çağrıda usulsüzlük halinde bunun müeyyidesini yokluk olarak kabul etmediği anlaşılmaktadır. Çağrının usulsüzlüğünü iddia eden taraf, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırılık iddialarından birine ya da hepsine dayanması ve iddiasını ispat etmesi zorunludur. Çağrıdaki usulsüzlük, alınan kararların salt bu nedenle iptali ya da yokluğu sonucunu doğurmamaktadır.
Eldeki olayda, 29.06.2019 tarihli genel kuruldan önce, en az 30 gün önceden ortakların genel kurula çağrılması gerekirken, ortakların 31.05.2019 tarihinde ve sonraki farklı tarihlerde genel kurula çağrıldıkları görülmüştür. Anılan çağrının süresinde yapılmadığı bu nedenle çağrının usulsüz olduğu anlaşılsa da, 1163 sayılı yasanın 45/2. Ana sözleşmenin 28.maddesi ile 1163 sayılı yasanın 53.maddesi birlikte değerlendirildiğinde; çağrıdaki usulsüzlüğün sırf bu nedenle iptal veya yokluk sebebi olmayacağı, çağrının usulsüzlüğünü iddia eden davacının, genel kurul toplantısında alınan kararların yasaya, ana sözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırılık iddiasını ispat etmesinin gerektiği anlaşılmıştır. Dosyada alınan 20.01.2020 tarihli asıl rapor ve 24.06.2021 tarihli ek raporda, listelerdeki kişilerin kooperatife genel kuruldan en az 3 ay önceden üye olduklarının tespit edildiği, kooperatife sonradan üye olanların ise toplantı ve karar nisabını etkilemediği görülmüştür.
29.06.2021 tarihli genel kurulda üye sayısının 269 olduğu, bunlardan 254 kişinin asaleten ve vekaleten genel kurula katıldığı, dolayısıyla ana sözleşmenin 33. maddesindeki ve 1163 sayılı yasanın 45. maddesindeki toplantı nisabının sağlandığı, alınan kararların oy çokluğu ile alındığı, dolayısıyla karar nisabının da sağlandığı, oylamanın açık yapılmasının ana sözleşmenin 35. maddesine uygun olduğu, genel kurul tutanağının 6. maddesinde ibra oylamasında yönetim kurulu üyelerinin oy kullanmadığının yazıldığı, aksinin davacı tarafça ispat edilemediği, yine imza sahteliği hususunun da davacı tarafından ispat edilememesi karşısında, davanın reddine karar veren ilk derece mahkemesinin kararı yerindedir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, dava konusu edilen tüm kararlarda belirtilen durum ve nedenlerle bu kararların yasaya, ana sözleşmeye veya objektif iyi niyet kurallarına aykırı olması olgularının gerçekleşmemesine, ihtiyari dava arkadaşı olan tefrik edilen davacılar yönünden tefrik kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve sonuca etkili olmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK.’nun 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile kalan 189,15-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*