Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1484 E. 2023/1510 K. 29.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1484
KARAR NO : 2023/1510

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/03/2022
NUMARASI : 2021/227 Esas – 2022/311 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA TÜRÜ : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/04/2021
KARAR TARİHİ : 29/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 06/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, Gebze İcra Dairesi’nin 2021/852 Esas numarası ile ticari ilişkiden doğan, faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağı için 5.472.461,77.-TL tutarında ilamsız icra takibi başlattığını, davalı şirketin 133.102,31.-TL borcu kabul ederek bakiye alacağa 29.01.2021 tarihinde haksız şekilde borca ve ferilerine itiraz ederek icra takibini durdurduğunu, davalı tarafın borcu, davacı şirkete ödememek için haksız ve kötüniyetli şekilde takibi durdurduğunu, işbu anılan borcun, davalı şirketin ticari defterlerinde ve şirket kayıtlarında da mevcut olduğunu, davalı şirket tarafından da mevcudiyeti bilinen ve kabul edilen bir borç olduğunu, Mahkeme tarafından BA/BS formları ve tarafların ticari defterleri incelendiğinde takip ve dava konusu alacağın mevcudiyetinin anlaşılacağını, davalı şirketin hiçbir haklı gerekçesi olmaksızın tamamen borcunu ödememe amacı güderek ve süreci uzatma maksadıyla borca itiraz ettiğini, davacı şirketin alacağının likit bir alacak olduğunu beyanla; davalı borçlunun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazlarının iptaline, takibin itiraz edilen 5.339.359,46.-TL üzerinden takip tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte devamına, davalının, asıl alacak tutarının %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya konu ödeme emrinin davalıya tebliğ tarihi olan 22.01.2021 tarihinde davalı kayıtlarında yapılan incelemede davalının davacı alacaklıya muaccel hale gelen borç miktarının Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2021/852 Esas sayılı dosyasına ödendiğini, davalı tarafından 29.01.2021 tarihinde 133.102,31.-TL muaccel borca karşılık gelen harçlar, vekalet ücreti ve faiz hesap edilerek 152.329,61.-TL olarak icra dosyasına yatırıldığını, davalı kayıtlarında 22.01.2021 tarihi itibari ile 133.102,31.-TL dışında muaccel herhangi bir borç bulunmadığını, söz konusu durumun tarafların ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda açık bir şekilde ortaya çıkacağını, ayrıca icra takibi incelendiğinde davacı tarafından 5.472.461,77.-TL üzerinden günlük reeskont avans faizi talep edildiğinin görüldüğünü, taraflarınca icra takibine itiraz ederken faiz miktarı ve faiz oranına da ayrıca ve açıkça itiraz edildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının icra takibinde günlük faiz talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla, haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, davacı icra takibinde kötüniyetli olduğu için alacağın %20’sinden az olmamak üzere davacı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın KABULÜNE, Davalı borçlunun Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2021/852 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, hüküm altına alınan alacağın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı bulunan 25/12/2019 keşide tarihli, 25/12/2029 vadeli, 5.338.458,07.-TL tutarlı, keşidecisi davalı, lehtarı davacı olan, bono ile tahsilde tekerrür etmemesine, hüküm altına alınan alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine,
2-Davalı borçlu itirazında haksız olduğundan, itiraza uğrayan ve hüküm altına alınan 5.339.359,46.-TL alacağın %20’si olan 1.067.871,89.-TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafında yapılan yargılama sonucunda; iddialarının dikkate alınmadan, eksik inceleme yapılmak suretiyle, tek yanlı olarak davacı defterlerini inceleyen ve hatalı sonuç içeren 21.02.2022 tarihli bilirkişi raporunu karara dayanak alarak, taleple bağlılık ilkesini aşar şekilde, dava konusu somut olayla ilgisi bulunmayan bir gerekçeyle, davanın kabulüne ve takibin kaldığı yerden devamına yönünde hüküm tesis edildiğini; muaccel olmayan bir alacak için davanın kabulüne karar verildiğini; yemin delillerinin hatırlatılmadığını; faize yönelik itirazlarının göz ardı edildiğini; icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin kabule ilişkin gerekçeli kararında belirtilen şekilde davalının iddia ettiği senede ilişkin davacı ticari defter ve kayıtlarında yer alan bir kayıt bulunmadığını; bu nedenle, yerel mahkemece iddia edilen senetin davacının ticari defter ve kayıtlarında olmadığı kabulü kapsamında değerlendirme yapılarak yine davanın kabulü sonucuna ulaşılması gerektiğini beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının muhasebe ve bilânço ilkelerine aykırı, tüm yasal düzenlemeleri yok sayarak yaptığı tek taraflı düzeltme/iptal kaydı nedeniyle, senedin davacının ticari defterlerinde olmadığı kabulü ile değerlendirme yapılması hukuken mümkün olmadığını beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetlex davalının istinafa cevap dilekçesinde beyanlar arasında çelişki olduğu iddiası son derece anlamsız ve yersiz olup, beyanlar ve istinaf talepleri arasında hiçbir çelişki bulunmadığını beyan ile; davalı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2022 Tarih – 2021/227 Esas – 2022/311 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; faturadan kaynaklanan alacak için yapılan icra takibine itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişki nedeniyle faturalardan kaynaklanan cari hesap alacağının tahsili için Gebze İcra İcra Dairesi’nin 2021/852 E. sayılı ilamsız icra takibi başlattığı, davalının ödeme emrine süresinde kısmi itiraz dilekçesinde kabul ettiği 133.102,31 TL asıl borç üzerinden hesaplanan ferileriyle birlikte 152.129,61 TL’sini icra veznesine yatırdığı ve bakiye 5.339.359,46 TL yönünden borca itiraz ettiği, davacının eldeki davayı açtığı, davalının davanın reddini istediği, ilk derece mahkemesince 09/02/2022 ve 21/02/2022 tarihli bilirkişi raporları alındıktan sonra davanın kabulüne karar verildiği, karara karşı taraf vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
Uyuşmazlık, davacının davalıdan faturadan kaynaklı olarak alacaklı olup olmadığı, davalının davacıya bono verilmesi nedeni ile davacının alacağının muaccel olup olmadığı noktalarındadır.
Davacı, faturalardan kaynaklanan alacağının tahsili için ilamsız icra takibi başlatmış, davalı ödeme emrine kısmi itiraz etmiş ve kabul ettiği kısmı icra dosyasına ödemiş, davacı itiraza uğrayan alacak yönünden eldeki davayı açmış, ilk derece mahkemesince bilirkişiden alınan raporda hesap farkının itiraza uğrayan alacak yönünden düzenlenen bono olduğu belirlenmiş ve ilk derece mahkemesince bononun cari hesaba kaydedilmesi ve alacak borç hesabında dikkate alınmasının mümkün olmadığı ve davacının alacağının ispat ediliği gerekçesi ile dava kabul edilmiştir.
09/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda, davalının ticari defterlerinin incelendiği ve defterlerin delil vasfında olduğu, davalının kendi defterlerine göre 134.003,70 TL borçlu göründüğü, yine davalının defterlerinde davacı ile olan cari hesabında düzenleme tarihi 25/12/2019, vade tarihi 25/12/2029, lehtarı davacı olan 5.339.359,46 TL bedelli bono ile ödeme yaptığını kaydettiğinin belirlendiği, 21/02/2022 tarihli bilirkişi raporunda, davacının ticari defterlerinin incelendiği ve defterlerin delil vasfında olduğunun belirlendiği, davacının kendi defterlerine göre 5.472.461,77 TL alacaklı olduğu, 25/12/2019 tarih, 6763 yevmiye nolu işlem ile davalı lehine uzun dönem senet alımı açıklamasıyla 5.338.458,07 TL alacak kaydı düşüldüğü ve borç bakiyesinin sıfırlandığı, bu durumun şirket yetkililerine sorulması üzerine şirket yetkililerinin 30/09/2020 tarihinde şirketten istifa eden muhasebe müdürü … ile aynı tarihte şirketten istifa eden finansman yöneticisi …’in bu kaydı oluşturduğunun yeminli mali müşavir tarafından tespit edildiği ve 01/07/2020 tarihinde düzeltme kaydının yapıldığı, … ve …’in 05/06/2020 tarihli 10091 sayılı TTSG’ne göre davalı şirketin 2. Derece imza yetkilisi olduklarının tespit edildiğinin beyan edildiğini belirttiği anlaşılmıştır.
Davacının, senet kaydının 30/03/2022 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde itiraz ettiği anlaşılmıştır.
Davacı, icra takip talebinde alacağın kaynağını “faturadan kaynaklanan cari hesap alacağı” olarak belirlemiştir. 6102 sayılı TTK’nın cari hesabı düzenleyen 89. maddesinin 2. fıkrasında cari hesap sözleşmesinin yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağını hüküm altına alınmıştır. Eldeki davada ise davacı, yazılı cari hesap sözleşmesi sunmamıştır. Bu durumda, taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap sözleşmesi kapsamında değil açık hesap şeklinde işlediğinin kabulü gerekir.
Eldeki uyuşmazlık bu açıklamalar kapsamında incelendiğinde; her ne kadar ilk derece mahkemesince 6102 sayılı TTK’nın 90. maddesi uyarınca, bedeli ödenmemiş senedin cari hesaba kaydedilemeyeceği gerekçesiyle davacının ticari defterlerine ödeme olarak kaydettiği bononun cari hesapta dikkate alınamayacağı belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de davacının dava ve 2. cevap dilekçesiyle ön inceleme duruşmasında senede ilişkin herhangi bir iddiasının bulunmadığı, senede ilişkin ilk beyanı bilirkişi incelemesinden sonra itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü, bu durumda senedin davalı şirkette 2. derece imza yetkilisi olarak çalışmaya başlayan eski çalışanlarının henüz davacı şirket çalışanı olduğu dönemde davacının zararına bu kaydı oluşturdukları yönündeki iddiasının davalının açık muvafakatinde olmadığından dinlenemeyeceği (6100 sayılı HMK m.141), taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunmadığından 6102 sayılı TTK’nın 90. maddesinin eldeki davada uygulanamayacağı, bu durumda bononun alacak borç ilişkisinde dikkate alınması gerektiği anlaşılmıştır.
Kambiyo taahhüdü soyut nitelikte olduğundan temel ilişkiden bağımsızdır. Ancak şart olmamakla birlikte kambiyo taahhüdünün temelinde bir borç ilişkisi de bulunabilir. Bu durumda kambiyo senedinin “ifa yerine” mi, “ifa uğruna” mı verildiği konusu gündeme gelecektir. Kambiyo senedi ifa yerine verildiğinde temel borç ilişkisi düşüp onun yerine kambiyo borcu geçer. Ancak kambiyo taahhüdünde bulunmak yenilemeye karine teşkil etmez. 6098 sayılı TBK’nın 133-(2) maddesine göre, tarafların açık yenileme iradeleri bulunmadığı müddetçe borcun yenilenmesi anlamına gelmeyecektir. Tarafların yenileme konusunda anlaştıkları kesin bir şekilde belirli değilse ya da şüpheli bir durum varsa veya bu hususta herhangi bir anlaşma ve iddia yoksa 6098 sayılı TBK m. 133/2 hükmü gereğince kambiyo taahhüdünün ifa yerine değil ifa uğruna verildiği kabul edilir. Kambiyo senedi ifa uğruna verildiğinde temel borç ilişkisinden doğan talep hakkının ortadan kalkmayıp bu hakka paralel ve bununla yarışan bir kambiyo talep hakkının doğduğu kabul edilir ve bu durumda alacaklının iki türlü talep hakkı doğar, fakat alt ilişkiden doğan talep hakkı kambiyo hakkı kullanılıncaya kadar donmuş ve böylece vadesi kambiyo alacağının vadesine kadar uzatılmış sayılır (Kıymetli Evrak Hukuku Esasları, Reha Poroy, Ünal Tekinalp, İstanbul 2019, Gözden Geçirilmiş 23. Baskı, s:146-147).
Eldeki uyuşmazlıkta; düzenleme tarihi 25/12/2019, vade tarihi 25/12/2029, lehtarı davacı olan 5.339.359,46 TL bedelli bononun açık hesap kapsamında fatura borçları için verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu senet taraflar arasındaki bir sözleşmeyle borcun yenilenmesi için verilmediğinden, başka bir söyleyişle borcun yenilenmesi için bono verildiğine dair tarafların bir sözleşmesi olmadığından senedin ifa uğruna verildiğinin kabul edilmesi gerektiği, bu durumda temel ilişkiden doğan talep hakkının kambiyo hakkı kullanılıncaya kadar donduğu ve böylece temel ilişkiden doğan hakkın vadesinin kambiyo alacağının vadesine kadar uzatılmış sayılacağı, bu durumda davacının dava konusu alacak yönünden davasını erken açtığı ve erken açılan davanın usulden reddi gerektiği anlaşılmakla kararın kaldırılmasına ve davanın usulden reddine dair yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
Davalı, kötüniyet tazminatı talep etmiş ise de; davacının takip başlatmakta kötüniyetli olduğunu ispat edecek delil sunamadığından ve davacının takip başlatmasının tek başına, davacıyı kötüniyetli olduğunu göstermeye yeterli olmadığından bu talebinin reddi gerekmiştir.
Açıklanan bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK.’nun 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-)Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 31/03/2022 Tarih – 2021/227 Esas – 2022/311 Karar Sayılı kararının KALDIRILMASINA, HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davanın USULDEN REDDİNE,
-Davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
b-Alınması gerekli maktu 269,85 TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 63.820,61 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 63.550,76TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
c-Davalının yaptığı toplam 100,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
ç-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 17.900,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-Dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecine yönelik, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 6183 sayılı Kanuna göre ve davalı aleyhine açılan davanın reddedilmesi nedeniyle davacıdan tahsili için hazineye müzekkere yazılmasına,
f-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
3-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
Davacı Yönünden
-Bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
Davalı yönünden
-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harcının hazineye irad kaydına,
-İstinaf Karar Harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
-Davalı tarafından yapılan 220,70-TL İstinaf Kanun yolu masrafı ile 147,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 367,70 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-)İstinaf edenlerin yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
6-)Davalı hakkında düzenlenen 26/05/2022 tarihli ve 302.231,03 TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
7-)-İİK’nın 36-(5) maddesi gereğince Gebze İcra Dairesi’nin 2021/852 Esas sayılı dosyasına sunulan teminatın (nakit/teminat mektubu) yatırana iadesine,
8-)Kararın 6100 sayılı HMK’nın’nın 359-(4) maddesi uyarınca temyizi kabil kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
29/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*