Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1427
KARAR NO : 2023/1473
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :15/09/2021
NUMARASI :2020/713 Esas – 2021/681 Karar
DAVACI :… – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… (T.C.No: … – …
DAVA :İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :11/11/2020
KARAR TARİHİ :28/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ :02/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı taraf aleyhinde Gebze 4. İcra Dairesi’nin 2017/33080 Esas sayılı dosyası ile aidat ödemelerini yapmaması nedeni ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı tarafça itiraz edildiğini, dosyaya itiraz edildiğinin UYAP’tan yapılan kontrol neticesinde öğrenildiğini ancak itiraz evrakı ve itiraz üzerine takibin durduğuna dair tensip tutanağı taraflarına tebliğ edilmemiş olduğunu, yapılan itirazdan dosyaların kontrol edilmesi neticesinde haberdar olunduğunu, davalı tarafın yapmış olduğu itiraz haksız olduğundan itirazın iptali ile takibin devamına ve haksız itiraz nedeni ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep edildiğini, davalı taraf kooperatif üyesi olduğunu, Kooperatif üyesi olmasından kaynaklanan ve genel kurullarda belirlenen aidat ödemelerini yapma yükümlülüğü bulunduğunu, bu husus üye tarafından da açıkça bilindiği halde herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı taraf icra dairesine yapmış olduğu itirazda borcun kendisine ait olmadığını ve bu nedenle borca itiraz ettiğini bildirdiğini, ancak yasal düzenlemeler karşısında bu itirazlar yerinde olmadığını, davalı tarafın yapmış olduğu tüm ödemeler muhasebe kayıtlarına işlenmiş ve kendisine de gönderilmiş olduğunu, davalı Kooperatife 2010 yılında üye olmuş ise de üye olduğu tarihten sonra yapmış olduğu bir aidat ödemesi bulunmadığını, her üye gibi davalının da Kooperatif’in devamı süresince aidat ödeme borcunun devam ettiğini, genel kurullarda güncellenen aidat ödemelerinin yapılması gerektiğini ancak davalı tarafça hiçbir ödeme yapılmadığını, Kooperatifler Kanunu ve Kooperatif Ana Sözleşmesi uyarınca genel kurul tarafından kooperatif giderlerini karşılamak amacıyla üyelerin ek ödemeler yapması hususunda karar alınması mümkün olduğunu, bu yolla kooperatifin giderleri karşılanacağını, yasal düzenlemeler uyarınca her yıl genel kurulda kararlaştırılan aidat miktarları bakımından davalının ödeme yapmadığı aidat miktarlarının belirlendiğini ve icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibinin dayanağı genel kurullarda alınan kararlar olduğunu, davalının yapmış olduğu tüm ödemelerde muhasebe kayıtlarına girdiğini ancak Kooperatifin tasfiye edilmediği gibi, henüz ferdileşmeye de geçilmediğini, bu nedenle aidat ödeme borcu devam ettiğini, eşitlik ilkesi gereğince aidat ödemeleri her üyeden tahsil edildiğinden davalının borcunun bulunmadığı yönündeki itirazı haksız ve mesnetsiz olduğunu bu nedenlerle Gebze 4. İcra Dairesi’nin 2017/33080 Esas sayılı icra dosyasındaki haksız itirazın iptali ile takibin devamına, haksız yapılan itiraz nedeni ile %20’den az olmayacak şekilde icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde özetle; 2010 tarihinde 63.000,00-TL’ye peşin olarak aldığı dairesi için tapu masrafı hariç borcunun olmadığını, önceki kooperatif başkanı …’tan dairesini peşin olarak aldığını, aidatı peşin olarak kendilerinden tahsil edildiğini herhangi bir borcu olmadığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın REDDİNE …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporlarının hatalı inceleme neticesinde düzenlenmiş olup, itirazlarının dikkate alınmadığını, hatalı değerlendirme yapılan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmiş olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/09/2021 tarih, 2020/713 Esas – 2021/681 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; aidatın ödenmemesinden kaynaklanan alacak için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının davaya cevap dilekçesi sunmadığı gibi delillerini de bildirmediği, davayı inkar ettiği kabul edilerek, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan rapora göre, davacı kooperatifin incelemeye ibraz edilen defterleri üzerinde yapılan usul incelemesinde, 2010 yılına ait yevmiye ve envanter defterlerin açılış tasdiklerinin yasal süresi içerisinde yapılmadığını, 2011-2012-2013-2014-2015-2016 ve 2017 yıllarına ait yevmiye kebir ve envanter defterlerin açılış tasdiklerinin yasal sürede yapılmış olduğunu, eski TTK 70 ve 72. maddeleri çerçevesinde yukarıda belirtilen 2008-2009 yılına ait yevmiye defterlerinin kapanış tasdikinin yasal sürede yapılmış olduğunu, 2010-2011 yıllarına ait yevmiye ve envanter defterlerin kapanış tasdiklerinin yapılmadığını, 2002-2003-2004-2005 yılı envanter defterinin, 2007-2008-2010-2011 yılı kebir defterlerinin ibraz edilmediği görüldüğünü, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Maliye Bakanlığından: 19 Aralık 2012 Tarihli ve 28502 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Ticari Defterlere İlişkin Tebliğ’in 13. ve 17.maddelerine göre 2012-2013-2014-2015-2016 ve 2017 yıllarına ait yevmiye defterinin kapanış tasdikinin (görülmüştür onayının) yapıldığını, defterlerin genel olarak tek düzen hesap planı genel tebliğine uygun olarak tutulduğu görülmüş olduğunu, 2013-2015 yılı envanter ve kebir, 2014 yılı kebir defterlerinin boş (beyaz sayfa) olduğunu, bu nedenle defterlerin birbirleriyle uyumlu olduğu teyit edilemediğini, bu nedenle defterlerin delil kudretinin olup olmadığının takdiri Mahkemeye ait olduğunu, davacı kooperatifin 2010 yılından 2017 (dahil) yılına kadar ki dönemde davalı … adına herhangi bir tahsilat kaydına rastlanılmadığını, ancak davalı kooperatifin 2015 yılında yapmış olduğu düzeltme kayıtları (nereden kaynaklandığı anlaşılamamıştır) ile birlikte yıl sonu kapanış kaydı hesaplarında 349.133 hesap kodlu Alınan Diğer Avanslar hesabında 98.120,00 TL, 131.02.056 hesap kodlu Ortaklardan Alacaklar hesabında ise 36.120,00 TL bakiye, 31.12.2017 tarihi itibariyle ise, yıl sonu kapanış kaydı hesaplarında 349.133 hesap kodlu Alınan Diğer Avanslar hesabında 102.470,00 TL, 131.02.056 hesap kodlu Ortaklardan Alacaklar hesabında ise 40.470,00 TL bakiye görüldüğünü, davacı Kooperatifin dosya kapsamında bulunan Oyc aidat tablosundan ve davalının cevap dilekçesinden anlaşıldığına göre davalının davacı kooperatife 2010 yılında üye olduğunu, davalının dava konusu dönemde davacı kooperatife toplam 24.000,00 TL ödeme yaptığı, bu ödemlerin davacı kooperatif defter kayıtlarında olmadığını, yukarıdaki genel kurul kararlarına istinaden davacının dava konusu dönemde ödemesi gereken aidat tutarlarının toplam 12.900,00 TL olduğunu, davalının bu döneme (29.02.2010 tarihinde) aidat olarak toplam 24.000,00 TL ödeme yaptığını, yapılan hesaplamalara ve davalının sunmuş olduğu makbuza göre davacının dava konusu döneme ait davalıdan alacak bakiyesinin bulunmadığı görüş ve kanaatini bildirmiş olup, Mahkememizce hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” şeklindeki gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut dosyada davacı vekili, davalının davacı Kooperatife üye olduğu 2010 yılından beri yapmış olduğu bir aidat ödemesinin bulunmadığını ileri sürmüş, davalı ilk derece mahkemesindeki savunmasında, davacı kooperatife olan aidat borcunu ödediğini savunmuş olmakla akdi ilişkiyi kabul etmiştir. O halde ispat külfetini üzerine almıştır. Bu durumda davacı kooperatife aidat borcunu ödediğini HMK’nın 200. maddesine göre usulüne uygun delillerle kanıtlamakla yükümlü olup, dosyada SMMM Bilirkişisinden aldırılan 18.02.2021 tarihli bilirkişi raporunda, davacının Kooperatif genel kurul kararlarına istinaden davalının ödemesi gereken aidatların; 2009 yılı (Şubat-2010’dan Mayıs-2011 tarihine kadar 2.400,00-YTL, 2011 yılı (Haz-2011 den Mayıs-2013 tarihine kadar) 3.000,00-YTL, 2013 yılı (2013 Haziran Temmuz Ağustos Ayları için) 5.100,00-YTL, 2013 yılı (Eylül-2013- Mayıs 2014 tarihine kadar) 900,00-YTL, 2014 yılı (Haz-2014 den Mayıs 2016 tarihine kadar) ve 2016 yılı (Haz-2016 dan Ağustos 2017 tarihine kadar) 100,00-YTL x 15 Ay=1.500-YTL olmak üzere toplam 12.900,00-YTL olduğu, sonuç olarak davalının, davacı kooperatifteki dairesinin B blok 16 numaralı daire olması nedeniyle genel kurul kararlarına göre, B blok ile ilgili aidatların 15 Ağustos 2017 tarihi itibariyle toplamının 12.900,00-TL olduğu, davalı tarafından (29.02.2010 tarihinde) aidat olarak toplam 24.000,00-TL ödeme yapıldığı, yapılan hesaplamalara ve davalının sunmuş olduğu makbuza göre davacının dava konusu döneme ait davalıdan alacak bakiyesinin bulunmadığı bildirilmiş, dosyaya ibraz edilen 29.02.2010 tarihli Kasa Tahsil Fişinin incelenmesinde; “Aidat” izahatı altında davalının 24.000,00-TL ödeme yapmış olduğunun belgelendiği, dolayısıyla davacının, davalının üyeliğinden beri aidat ödemesi yapmadığına ve icra takibine konu 18.330,93-TL tutarında aidat borcu bulunduğu iddiasına dayalı eldeki davada haksız olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı tarafın istinaf başvuru dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek olmaksızın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcının, istinafa gelirken peşin alınan 313,05-TL’den mahsubu ile artan 43,20-TL’nin talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2023
…
Başkan …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Katip …
¸e-imzalıdır
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*