Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1424 E. 2023/1448 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1424
KARAR NO : 2023/1448

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/02/2022
NUMARASI : 2019/1100 Esas – 2022/165 Karar

DAVACI : GAZİ METAL MAMÜLLERİ SANAYİ VE TİC. A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : KALBOR BORU PROFİL SAC TİCARET VE SAN. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/11/2019

KARAR TARİHİ : 28/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 09/10/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında alım-satımdan kaynaklanan ticari ilişki bulunduğunu, bu ticari ilişkiden dolayı müvekkili şirketin, davalıdan 14.967,78.- Amerikan Doları alacaklı olduğunu, bu husus ekte sureti bulunan muavin defter kaydında açıkça yazılı olduğunu, söz konusu bedelin ödenmesi defalarca kez talep edilmişse de davalı tarafından hiçbir ödeme yapılmadığını, hatta müvekkili şirket tarafından Gebze 3. Noterliğinin 30.09.2019 tarihli ve 6331 yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilmiş ise de yine de bir sonuç elde edilemediğini, bunun üzerine Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2019/43081 esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalı-borçlu, icra dosyasına sunmuş olduğu 15.10.2019 tarihinde ferileri ile birlikte borcun tamamına itiraz edildiğini ancak davalının itirazı, usul ve esas hükümlerine aykırı, haksız ve kötü niyetli olduğunu, hatta davalı şirket yetkilisi, müvekkili şirkete gönderdiği bir e-postada borcun varlığını açıkça ikrar dahi ettiğini, müvekkili şirketin alacağının likit bir alacak olduğunu, Mahkemece taraflara ait ticari defter ve belgeler üzerinde yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu tüm bu hususların ispatlanacağını, huzurdaki davanın ikamesinden önce 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuk yoluna müracaat edilmiş ise de taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, bu nedenlerle itirazın iptaline ve başlatılan icra takibinin devamına, davalı tarafın icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın KABULÜNE, davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/43081 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına,
Davalı borçlu itirazında haksız ve kötüniyetli olduğundan takip konusu asıl alacağın %20’si olan 17.033,33 TL icra inkar tazminatına mahkum edilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince davanın kabulünü gerektirir denetlebilir objektif bir gerekçe sunulamamış, hangi deliller değerlendirilerek bu kararın verildiği ortaya konulamamış, somut vakıa ve deliller arasındaki bağlantı kurulamamış, nihayetinde gerekçeli karar gerekçesiz ve denetime elverişsizdir. Dosya kapsamında hazırlanan bilirkişi raporunda sonuç ve kanaat bölümünde “sevk irsaliyeleri, fatura vb. evraklarının raporun ekinde dosyaya sunulduğunu ve bilirkişi kök raporunda varılan ” şeklinde haksız ve hukuka aykırı kanaate uğramıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporununun ekinde sunulan ve esasen davanın kabulüne gerekçe yapılan belgeler tarafımıza tebliğ edilemeden hüküm kurulmakla savunma hakkımız ihlal edilmiştir. Bilirkişi raporun ekinde, rapordaki tespitlere dayanak sevk irsaliyesi, proforma faturası ve sair belgelerin bilirkişi raporu ile tarafımıza tebliğ edilmemesi ve söz konusu velgelere ilişkin beyan ve savunmalarımızın alınmaması, ve bu belgeler dayanak yapılarak hüküm kurulması açıkça savunma hakkımızın ihlali niteliğindedir. Bir an için davacının alacağının kabulü halinde bile davacı tarafın yabancı para cinsinden icra takibine girişmesi hukuka aykıdır. Bilirkişi raporunda sözleşme konusu ürünlerin teslim edilip edilmediği teslim edilmiş olması halinde sözleşme gereğince süresinde teslim edilip edilmediği incelenmemiştir. TBK m. 52 “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir” denmiştir. İlgili maddede açıkça belirtildiği üzere zarara uğrayan kişi zararın artmasına sebebiyet veren davranışlarda bulunduysa tazminat indirilebilir veya tamamen kaldırılabilir. Bu sebeple, dilekçemizin ekinde sunduğumuz mail yazışmalarında da görüleceği üzere davacı taraf sözleşme gereğince sözleşme konusu ürünleri süresinde üretmemesinin tespit edilmesini akabinde TBK m. 52. maddesi çerçevesinde mezkur olayın değerlendirilmesini talep ederiz” beyanı ile yerel mahkeme kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili kısmi istinaf dilekçesinde özetle; “yerel mahkeme hükmü beş (5) nolu maddesindeki “AAÜT uyarınca hükmedilen 11.871,66 TL vekalet ücretine” ilişkin kısmının, bedelin eksik tayin edilmiş olması sebebi ile sınırlı olmak üzere usul ve esas hükümlerine aykırı olduğu kanaatindeyiz. Şöyle ki; istinaf incelemesine konu dava, ticari satımdan kaynaklanan yabancı para alacağına ilişkin itirazın iptali davasıdır. Vekalet ücretine hükmedilirken, 14.967,78.- USD asıl alacağın Karar tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek hesaplama yapılması gerekirken, hatalı olarak tarafımızdan davalı aleyhine 03.10.2019 tarihinde başlatılan Gebze İcra Müdürlüğünün (Kapatılan Gebze 4. İcra Müdürlüğünün) 2019/43081 esas sayılı dosyasının takip başlangıç tarihindeki kuru esas alınmak suretiyle vekalet ücretine hükmedilmiştir, nitekim müstakar Yargıtay kararları da bu doğrultudadır (Yargıtay 9. HD 26.09.2019 T. 2019/6569 Esas ve 2019/16794 Karar)” beyanı ile yerel mahkeme ilamınınh (5) numaralı hükmünün kaldırılarak, 14.967,78.- USD asıl alacağın karar tarihindeki, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığından hesaplanacak vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesi talebiyle kısmi istinaf yoluna başvurmuştur.

Davacı vekili davalı yanın istinaf taleplerine cevap dilekçesinde özetle; “Davalının istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddialar usul ve esas hükümlerine aykırıdır. Şöyle ki; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında alım-satımdan kaynaklanan ticari ilişki bulunmaktadır, davalı-borçlu icra dosyasına sunmuş olduğu 15.10.2019 tarihli dilekçe ile ferileri ile birlikte borcun tamamına haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiştir. Davalı, işbu davaya usulüne uygun tebligatlara rağmen, hiçbir cevap vermemiş, akabinde Mahkemece bilirkişi incelemesine karar verilmiş ve bilirkişi tarafından düzenlenen kök rapor ile müvekkil şirketin alacaklı olduğu hususu ispatlanmıştır. Davalının, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki eklerin tebliğ edilmediğinden bahisle savunma hakkının kısıtlandığına yönelik iddiaları da usul ve esas hükümlerine aykırıdır. Zira anılan belgeler dosyada mübrez olup davalının bu belgeleri incelemesine hiçbir engel bulunmamaktadır. Davalının yabancı para cinsinden icra takibi yapılamayacağına ilişkin iddiası da usul ve esas hükümlerine aykırıdır” beyanı ile davalının istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/02/2022 tarih, 2019/1100 Esas – 2022/165 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ticari ilişkiden dolayı davacı şirketin, davalıdan 14.967,78.- Amerikan Doları alacaklı olduğu, davalı tarafından davacının alacağının ödenmemesi üzerine davalı aleyhine Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2019/43081 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, başlatılan takibe davalının itiraz etmesi üzerine duran takibin devamı ve yapılan itirazın hükümden düşürülmesi için davacı tarafça eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/43081 Esas sayılı icra dosyasının incelemesinde; davacı alacaklı tarafın, davalı borçlu aleyhine 14.967,78 USD = 85.166,67 TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlattığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliği üzerine davalı vekilinin süresinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Dosya arasana alınan 01.12.2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının, davalı aleyhine 03.10.2019 tarihinde asıl alacak tutarı 14.967,78 USD fiili ödeme tarihli 85.166,67 TL.- için icra takibi başlattığı, davalıya 30.09.2019 tarihli ihtamame gönderdiği, ihtarnamenin davalıya icra takip tarihinde tebliğ edilmiş olduğundan, asıl alacağa icra takip tarihinde işlemiş faiz talep edilmediği, dövizli asıl alacağa icra takip tarihinden ödeme tarihine kadar kamu bankalarınca uygulanacak en yüksek mevduat faizi oranında faiz işletilebileceği, davacının davalı tarafa saç boru (Sakarya/Karasu’ya) satışı yaptığı, ticari ilişkinin 2019/06 ayda başladığı, mal bedelinin USD olarak belirlendiği satış faturaları ile sevk irsaliyelerinin kg/ton olarak ve içerik yönünden birbirini teyit ettiği, sevk irsaliyelerinde malı taşıyan nakliye aracının ve şoförün bilgisi ile şoförün imzasının yer alığı, satış faturalarının Türk Lirası cinsinden düzenlendiği ancak faturaların sol alt kısmında malın USD tutarı ile kur bilgisinin de yer aldığı, faturada ayrıca vadesinde ödenmeyen tutarlara KDV’li gecikme faizi uygulanacağının yazdığı, davalıya satışı yapılan/ verilen malla ilgili düzenlenmiş olan 4 adet peşin bedelli satış faturası toplamının 59.141,06 USD olduğu, 3 adet fatura bedelinin fatura günü ödendiği, 1 adet 19.08.2019 tarihli 6023 nolu e- fatura tutarı 19.967,78 USD’nin 5.000 USD’sinin ödendiği böylece geriye davalının ödemediği 14.967,78 USD borç kaldığı, davacının yasal defterlerinde alacağın Türk Lirası karşılığının 19.08.2019 son işlem tarihinde Türk Lirası cinsinden 85.012,44 TL- olarak tespit edildiği, likit alacağa icra inkar tazminatı uygulanabileceği şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.

Dosya arasına alınan 28.11.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; dosya içinde yeni bir belge olmadığı için rapordaki sonucu değiştirmeye etkili bir bilgi belge olmadığından kök rapordaki varılan sonucun aynen korunduğunu, yapılan inceleme sonucunda, davacının 1 adet 19.08.2019 tarihli 6023 nolu e- fatura tutarı 19.967,78 USD’den olan alacağının 5.000 USD’sinin davalı tarafından ödendiği böylece davacının davalıdan kalan bakiye alacağının 14.967,78 USD olduğu, davacının yasal defterlerinde, dövizli alacağın Türk Lirası karşılığının 19.08.2019 son işlem tarihindeki USD kuruna göre 85.012,44 TL.- olarak tespit edildiği, likit alacağa icra inkar tazminatı uygulanabileceği yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Eldeki davada; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, icra dosyası, dosyada alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalı tarafa saç boru (Sakarya/Karasu’ya) satışı yaptığı, ticari ilişkinin 2019/06 ayda başladığı, mal bedelinin USD olarak belirlendiği, satış faturaları ile sevk irsaliyelerinin kg/ton olarak ve içerik yönünden birbirini teyit ettiği, sevk irsaliyelerinde malı taşıyan nakliye aracının ve şoförün bilgisi ile şoförün imzasının yer alığı, satış faturalarının Türk Lirası cinsinden düzenlendiği ancak faturaların sol alt kısmında malın USD tutarı ile kur bilgisinin de yer aldığı, faturada ayrıca vadesinde ödenmeyen tutarlara KDV’li gecikme faizi uygulanacağının yazdığı, davalıya satışı yapılan/ verilen malla ilgili düzenlenmiş olan 4 adet peşin bedelli satış faturası toplamının 59.141,06 USD olduğu, 3 adet fatura bedelinin fatura günü ödendiği, 1 adet 19.08.2019 tarihli 6023 nolu e- fatura tutarı 19.967,78 USD’nin 5.000 USD’sinin ödendiği böylece geriye davalının ödemediği 14.967,78 USD borç kaldığı, davacının yasal defterlerinde alacağın Türk Lirası karşılığının 19.08.2019 son işlem tarihinde Türk Lirası cinsinden 85.012,44 TL- olarak tespit edildiği anlaşılmakla, tüm bu açıklanan neden ve gerekçelerle, davacının davalı ile olan ticari ilişkisinde davaya konu icra takibi tutarında davalıdan alacaklı olduğu, bunun tüm dosya kapsamından anlaşıldığı, talep edilen alacağın likit nitelikte bulunduğu bu nedenle de alacağa icra inkar tazminatının uygulanabileceği kanaatiyle ilk derece mahkemesince açılan davanın kabulü cihetine gidilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, yine, ilk derece mahkemesince davacının davasının kabul edilmesinin doğal sonucu olan davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinin taktirinde de herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin tarafların istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, tarafların istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Gerekçeli karar başlığında; davacı, davacı vekili ve davalı vekilinin adreslerinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, tarafların istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacı ve davalının istinaf başvurusunun AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile kalan 189,15-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-Davalı Yönünden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 5.817,73 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 1.455,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 4362,73 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-İstinaf edenler tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf edenler tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edenlere iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*