Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1413 E. 2023/1436 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1413
KARAR NO : 2023/1436

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :04/03/2022
NUMARASI :2021/959 Esas – 2022/225 Karar

DAVACI :… (T.C.No:…) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… (T.C.No: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :30/12/2021

KARAR TARİHİ :28/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ :02/10/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile davacının bir süredir ticaret yaptığını davalının davacıdan mal alımı yaptığını ancak bir kısım borcunu ödemediğini, davacının bir süre işçisi olarak çalışan ve müşterilere mal alım – satım – teslimi ile ilgilenen … 2019 yılında davacıyı dolandırarak kaçtığını, davacının bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, (Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı 2019/16946 Sor.) davalı taraf da işbu dosyada şüpheli sıfatı ile ifade verdiğini, davalı ifadesinde özetle ‘faturaları teslim aldığını, sevk irsaliyelerini teslim aldığını, borç mutabakatı imzaladığını, borcu ise elden makbuz almadan ödediğini’ iddia ettiğini, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda faturaları ve malları teslim alıp defterlerine işlediğinin ortaya çıkacağını, borcunun davalı tarafından ödenmemesi üzeri müvekkili şirket tarafından Gebze İcra Dairesi’nin 2019/41675 Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhinde icra takibi başlatıldığını, işbu defa davalının haksız ve kötü niyetli itiraz etmesi üzerine icra takibinin durduğunu, itirazın iptaline, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından kötü niyetli olarak açılan bu davada davalının davacıya herhangi bir borcunun mevcut olmadığını, davacı taraf, haksız olarak davalıdan alacağı olduğunu iddia ettiğini, zira davacı taraf, davaya konu icra takibinde de alacağın varlığına dair somut bir delil sunulmadan kötü niyetli olarak icra takibi başlattığını, kaldı ki kabul anlamına gelmemekle birlikte takibe konu olarak takibe konan iş bu alacak için istenen faizin de hem fahiş hem de hukuka ve yasalara aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-6100 sayılı HMK’ nın 2. maddesi uyarınca davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğundan mahkememizin görevsizliğine, davanın HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde ve süresi içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli Gebze Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının TTK bağlamında ticari işletmeyi kendi adına işletmekte olup tacir sıfatına haiz olduğunu, tacir sıfatına sahip olan tarafların ticari işinden kaynaklanan davalarda görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/03/2022 tarih, 2021/959 Esas – 2022/225 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vâki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda,”… Mahkememizce davalının tacir olup olmadığının tespiti için yazışmalar yapılmıştır.
Gebze Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabında, davalının tacir kaydının bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Kocaeli Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabında, davacının ERB Makina ve Metal İşleme Ürünleri A.Ş.’nin tek pay sahibi ortağı ve temsile yetkili yönetim kurulu başkanı olduğu bildirilmiştir.
Uluçınar Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkere cevabında; Davalının mükellefiyet kaydının bulunduğu, VUK 177.maddesindeki hadleri aşmadığı bildirilmiştir.
Tepecik Vergi Dairesi’ne yazılan müzekkere cevabında; Davacının mükellefiyet kaydının bulunduğu, bilanço hesabına göre defter tuttuğu bildirilmiştir.
Kocaeli Esnaf ve Sanatkarlar Odasına yazılan müzekkere cevabında, tarafların esnaf kaydının bulunmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Gelen müzekkere cevaplarından da anlaşılacağı üzere davalının tacir sıfatının bulunmadığı, böylece davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan hususlar gözetildiğinde somut olayda, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır.Dava şartları kamu düzenindendir ve kamu düzenine ilişkin hususlar da resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçeyle, 6100 sayılı HMK’nın 2. maddesi uyarınca davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğundan mahkemenin görevsizliğine, davanın HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c maddesi uyarınca; görev mahkemeye ilişkin olumlu dava şartıdır. HMK. 1 maddesi uyarınca; mahkemelerin görevi ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenindendir.Mahkeme tarafından dava şartlarının bulunup bulunmadığı, davanın her aşamasında re’sen araştırılır. Dava şartının bulunmaması halinde, HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca; davanın usulden reddine, karar verilir.
Ticari davalar TTK’nın 4. maddesinde; mutlak ve nispi ticari dava olarak düzenlenmiştir. Uyuşmazlığın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen bir hususa ilişkin olması veya davanın ticaret mahkemesinde görüleceğine dair açık bir yasal düzenlemenin bulunması halinde mutlak ticari dava, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan uyuşmazlıklarda ise; nispi ticari dava söz konusu olup, ticaret mahkemesi görev alanı içinde kalacaktır. TTK’nın 5. maddesine göre; Asliye Ticaret Mahkemeleri, tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ile özel kanunlardan doğan özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer dava ve işlere bakmakla görevlidir.
TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır. Bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.” hükmü ile anılan Yasa’nın 11. maddesinde “Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir.” Yine TTK’nın 15. maddesinde de “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır.Bir kimsenin vergi mükellefi olması, TTK yönünden de tacir kabul edilmesini gerektirmez. Ticaret siciline ya da Oda’ya kayıtlı olmamak da tacir olmamanın kesin bir kanıtı olmadığı gibi, vergi mükellefi olup olmamak da tacir ve esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak kabul edilemez. Mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1463. maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 18.06.2007 tarihinde kararlaştırılıp, 21.07.2007 tarih ve 26589 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında esnaf – tacir ayırımının nasıl yapılacağı belirlenmiştir.
6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 10. maddesinde ticari işletmeler hakkında 6102 sayılı TTK’nın 11/2 madde ve fıkrasında öngörülen Bakanlar Kurulu kararı çıkarılıncaya kadar yürürlükte bulunan düzenlemelerin uygulanacağı belirtildiğinden Bakanlar Kurulu kararının uygulanmasına devam edilerek esnaf ve tacir ayrımının anılan kararda belirtilen kıstasların değerlendirilmesi suretiyle yapılması gerekecektir.(Y 11.H.D nin 16/10/2017 tarih ve 2017/3898E- 2017/5384 K).
Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık TTK’nın 4. maddesinde sayılan sözleşmeler arasında bulunmayan TBK’da düzenlenen satım sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu haliyle davanın mutlak ticari dava niteliğinde bulunmamaktadır. Dava da ticaret mahkemesinin görevli olup olmadığının belirlenebilmesi bakımından davanın nispi ticari dava olup olmadığının da tespiti gerekecektir. Bu durumda uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması halinde davada ticaret mahkemesi görevli olacaktır. Davacı şirket tacir olup, davalı gerçek kişinin tacir olup olmadığı görevli mahkemenin tayininde önem arz etmektedir. Dosyaya alınan vergi kayıtlarına göre davalının yıllık satışlarının V.U.K. 177 maddesinde belirtilen sınırların aşmadığı, davalının işletme defteri tuttuğu, işletmesini esnaf işletmesi niteliğinde kaldığı, bu veriler altında davalının tacir, işletmesinin de ticari işletme olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda eldeki uyuşmazlığın nispi ticari dava olmadığı olmadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince görevsizlik kararının verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Mahkemece, gerekçeli karar başlığında; taraf vekillerinin adreslerinin yazılmamış olması, 6100 sayılı HMK’nın 297/1-b maddesine aykırı olmakla birlikte sonuca etkili olmadığından, kaldırma nedeni yapılmamış ve bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle HMK’nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile kalan 189,15-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*