Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO :2022/1399
KARAR NO :2023/1336
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH :08/02/2022
NUMARASI :2021/427 Esas – 2022/71 Karar
DAVACI :… (T.C. NO:…) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :SOMPO SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :22/07/2016
KARAR TARİHİ :14/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ :14/09/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıya ait Ford Cargo marka 2004 model aracın 01.06.2013 tarihinde 200200013831931 nolu Kasko sigorta poliçesi ile davalı sigorta şirketince sigortalandığını, 13.04.2014 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu pert olduğunu, trafik kaza tutanaklarına göre davacının 13.04.2014 günü tek taraflı yaralanmalı kaza yaptığını, yapılan tedavisinde 0 promil alkollü ve basit tıbbi müdahale ile tedavi edilebilecek durumda olduğunun tespit edildiğini, davacı ile davalı arasındaki sözleşme uyarınca kazaya konu aracın 01.06.2013-01.06.2014 tarihleri arasında genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalandığını, aracın pert haline gelmesi nedeni ile sigorta şirketine başvurduklarını, sigorta şirketi tarafından aracın rayiç bedelinin 47.000,00-TL olarak tespit edildiğinin bildirildiğini, davalı tarafından belirlenen bu rayiç bedelin kabulünün mümkün olmadığını, aracın rayiç değerinin en az 60.000,00-TL olduğunu, bu miktarın davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket hakkında haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın öncelikle aktif husumet ehliyeti yokluğu bakımından reddine, davalı şirket aleyhine açılan haksız ve hukuka aykırı davanın zamanaşımı ve esas bakımından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın Zaman Aşımı Nedeniyle Reddine…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; her ne kadar davalı şirketin zamanaşımı defini ileri sürülüp mahkemece de alacağın zamanaşımına uğramış olduğu belirlemesi yapılmış olsa da kaza tarihinde Mut Devlet Hastanesindeki muayenesinde sürücü …’un basit tıbbi müdahaleyle tedavi edilebileceği belirlemesinin yapıldığını, ayrıca kaza tespit tutanağında da yaralamalı maddi hasarlı trafik kazası nitelendirilmesi yapılmış olduğunu, bu tür trafik kazalarında sigortacıya yönelik tazminat isteminin de 8 yıllık zamanaşımı süresine tabidi olduğunu, Türk Ticaret Kanunu madde 1420 hükmünde ”Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her hâlde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.” belirlemesinin yapıldığını, mahkemece faturanın davacıya tebliğ edilip edilmediği araştırılmadan sadece başvuru tarihi esas alınarak davanın 30.06.2014 tarihinde muaccel olduğunun hesap edildiğini ve bu tarihe göre 2 yıllık zamanaşımının uygulandığını, mahkemece eksik inceleme sonucunda hatalı karar verildiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; kazadan sonra yapılan eksper incelemesi ve alınan ekspertiz raporları uyarınca araçta KDV dahil hasar miktarının 37.942,41-TL olarak tespit ve mütalaa edilmiş olduğunu, mevcut hasar yüksek olduğundan davalı şirket tarafından pert kararının alındığını, bu hususun, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporları ile de ispat edilmiş olduğunu, dava konusu alacağın sigorta poliçesinden doğan tazminat alacağı olduğunu; 6102 sayılı kanunun zamanaşımına ilişkin 1420. maddesinde “Sigorta sözleşmesinden doğan bütün istemler, alacağın muaccel olduğu tarihten başlayarak iki yıl ve 1482 nci madde hükmü saklı kalmak üzere, sigorta tazminatına ve sigorta bedeline ilişkin istemler her halde rizikonun gerçekleştiği tarihten itibaren altı yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” denildiğini, kanun metninde de açıkça belirtildiği gibi sigorta sözleşmelerinde zamanaşımı alacağın muaccel olmasıyla başlayıp iki yıl olduğunu, TTK 1427/4 maddesi gereğince, borç muaccel olunca, sigortacıya ihtara gerek kalmaksızın temerrüte düşeceğini, bu durumda alacağın TTK’nın 1427/2 maddesine göre 04.07.2014 tarihinde muaccel olduğunun ve 2 yıllık zamanaşımı süresinin 04.07.2016 tarihinde sona erdiğinin kabulünün gerektiğini beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/02/2022 Tarih, 2021/427 Esas – 2022/71 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kasko sigorta sözleşmesi kapsamında sigortalı tarafından hasar bedelinin davalı sigorta şirketinden tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın zamanaşımı nedeniyle redine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Somut olayda; davaya konu davalı sigorta şirketi nezdinde 200200013831931 nolu Ticari Genişletilmiş Kasko Sigorta poliçesi ile sigortalı davacıya ait … plakalı aracın 13/04/2014 tarihinde maddi hasarlı ve tek taraflı trafik kazası meydana geldiği, kaza sonrası davacı tarafça kasko sigorta poliçesi kapsamında ödeme talebi ile sigorta şirketine başvuru yapıldığı, ancak araç bedelinin 60.000,00 TL olmasına rağmen davalı sigorta 47.000,00 TL teklif edildiği, bu bedelin gerçek değeri yansıtmadığı ve davacının hasar bedelinin tahsili amacıyla eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere zamanaşımı, maddi hukuktan kaynaklanan bir def’i ve savunma aracıdır. Somut olayda, davalı tarafça ıslah dilekçesine karşı yasal süresi içerisinde zamanaşımı def’i ileri sürülmüş ancak, mahkemece bu def’i kabul edilmemiştir. Davalı, zamanaşımı definde bulunduğuna göre 11.04.1940 gün ve 15/70 sayılı YİBK gerekçesinde açıklandığı üzere zamanaşımı defi mevcut olduğu takdirde mahkemece her şeyden önce bu defin incelenmesi, gerçekleşmesi halinde, artık esas hakkında incelemeye devam olunmayıp davanın bu yönden reddi gerekir.
Yargıtay HGK’nın 22/12/2010 tarih ve 2010/17-664 Esas 2010/689 Karar sayılı emsal kararında, “Davanın, kasko sigorta sözleşmesinin tarafı olan sigorta ettiren davacının trafik kazası nedeniyle tazminat (hasara uğrayan araç bedelinin tahsili) istemine ilişkin olduğundan sigorta tazminat talebinin KTK’nın 109-(2) maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu davada uzamış ceza davası zamanışımı süresinin uygulanamayacağı” belirtilmiş,
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2012 tarih ve 2012/11201 Esas 2012/12757 Karar sayılı emsal kararında da “Kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan davalarda ceza zamanaşımı süresi 6762 TTK’nın 1268. maddesi uyarınca uzamış zamanaşımı uygulanmayacağı, ancak, zorunlu mali sorumluluk sigortası şirketi aleyhine açılan davalarda ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği” gereğine değinilmiştir.
Kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat talepleri sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanmakta olup, bu davalar 6102 Sayılı TTK’nın 1420. maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Bu düzenleme Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının C.9. maddesinde de açıkça ve aynen yer almaktadır. 6102 Sayılı TTK’nın 1446. ve 1427. maddeleri hükmü uyarınca zamanaşımı süresinin başlangıcı alacağın muaccel olduğu gün, yani sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrenmesine müteakip ve rizikoyla ilgili belgelerin sigortacıya vermesinden sonra sigortacının edimine ilişkin araştırmaları bitince ve her halükarda yapılacak ihbardan 45 gün sonradır.
KTK’nın 109-(2) maddesindeki uzamış ceza davası zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için, tedavi giderleri ve/veya ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemi gibi, yaralama veya ölüm ile ilişkili bir olaydan (dolayısıyla haksız eylemden) zarar gören tarafın açtığı bir dava olması gerekir. Kasko sigortası nedeniyle maddi tazminat talebinin dayanağı ise, sigorta ettiren ve sigortacının tarafı olduğu sözleşmedir.
KTK’nın 109-(2) madde hükmünde, davanın cezayı gerektiren bir eylemden doğması ve Ceza Kanununun bu eylem için daha uzun bir dava zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin, maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Bu madde hükmünde geçen “maddi tazminat talepleri” kavramı ile kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan araç hasarına ilişkin davadaki istemin (maddi tazminatın) ilişkilendirilmesi mümkün değildir.
Bu nedenlerle; davacının davasının KTK’nın 109-(2) maddesi kapsamında değerlendirilmeyeceği, zira kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan taleplerde uzamış ceza davası zamanaşımı süresinin uygulanmasının mümkün olmadığı, zira davanın dayanağının taraflar arasındaki sözleşme olduğu, bu davanın 6102 sayılı TTK’nın 1420. maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu, trafik kazasının 13/04/2014 tarihinde meydana geldiği, davacı tarafça yapılan başvurunun 16/05/2014 tarihinde yapıldığı, muacceliyet tarihinin başvurudan 45 gün sonrası olan 30/06/2014 tarihi olduğu, bu itibarla dava tarihi olan 22/07/2016 tarihine kadar 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu bu süre içerisinde zamanaşımını kesen herhangi bir işlem yapılmadığı anlaşıldığından davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 189,15-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
4-İstinaf eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca; karar kesinleştikten sonra ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,
8-Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2023
…
Başkan …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Katip …
¸e-imzalıdır
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*