Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1397 E. 2023/1335 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1397
KARAR NO : 2023/1335

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH :09/03/2022
NUMARASI :2021/154 Esas – 2022/119 Karar

DAVACILAR :1- … (T.C. NO: …) – …
2- … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …

DAVA :Menfi Tespit
DAVA TARİHİ :11/12/2017
KARAR TARİHİ :14/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ :14/09/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının aktif sigortalı çalışan olmayıp ev hanımı olduğunu, maddi imkanları kısıtlı olduğunu, adli yardım imkanlarından yararlandırılmasını talep ettiğini, davalının, oğlu … ile beraber hareket ederek muris koca …’nın mal varlığı değerleri için davacının miras ve mal rejimi tasfiyesinden kaynaklı haklarına kavuşmasını engellemek amacıyla danışıklı olarak muris koca …’nın annesi …’ya muvazaalı şekilde borçlandırılarak 10.09.2009 düzenleme tarihli 10.01.2011 vade tarihli 500.000,00-TL(beşyüzbinlira) miktarlı senet imzalanarak alındığını, akabinde vadesinde senet borcu ödenmediğinden bahisle 21.04.2011 tarihinde Kocaeli 4.İcra Müdürlüğü 2011/2734 Eski Esas (2014/1817 Yeni Esas) sayılı dosya ile icra takip işlemlerine başlanıldığını, … öldükten sonra mirasçıları olarak icra dosyasına davacı … ile çocuğu …’ nın borçlu olarak dahil edildiğini ve icra ihalesi ile muris koca üzerine kayıtlı … plakalı şehir içi yolcu otobüsü ve buna bağlı hat 3.Kişi …’a icraen usulsüz şekilde 381.000,00-TL ile 22.000,00-TL ye satıldığını, ancak mal rejimi tasfiyesinden kaynaklı alacak hakları hiç değerlendirilmeden satış yapılması, muris kocanın vesayet altında olması ve senet imzalanırken de mevcut akıl hastalığı,madde kullanımı olduğu için ehliyetsiz olabileceği, borcun kaynağının olmadığına dair itirazlar yapıldığını, muris …’nın annesi …’dan 22.06.2000 tarihinde Kocaeli 1.Noterliği 16033 yevmiye numaralı ticari plaka devri sözleşmesi ile satın aldığı … numaralı ticari plaka ilgili hiçbir borcu kalmadığı ve tüm ödemelerin yapıldığının sabit olduğunu belirterek adli yardım talebinin kabulüne, … plakalı şehir içi yolcu otobüsü ve buna bağlı hat kaydı üzerine üçüncü kişilere devrine engel olmak üzere ihtiyati tedbir konulmasına, davacıların mirasçı olarak icraya borçlu olarak dahil edilmeleri ve icra takibinden sonra dava açılmak durumunda kalınması sebebiyle Kocaeli 4.İcra Müdürlüğü 2014/1817 Esas sayılı dosya ile ilgili icra kasasındaki para üzerine teminatsız şekilde ihtiyati tedbir konulmasına ve icra takip işlemlerinin teminatsız olarak dava sonuna kadar tedbiren durdurulmasına, senet üzerindeki imzanın muris tarafından atılmadığı itirazlarımız da dikkate alınarak imza incelemesinin murise ait imza örnekleri karşılaştırılmak suretiyle ile Jandarma Kriminal de yapılmasına, davacıların borçlarının olmadığı yönünde menfi tespit kararı verilmesini ve davalının alacağın en az %15 i kadar tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; senedin imzalandığı tarihte murisin tam ehliyetli olduğunu, Kocaeli 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/165 esas sayılı takibin taliki veya iptali davasında adli tıp raporunda belirtildiğini, senedin, … plakalı hatlı otobüsün sahibi olan …’nın aracını muris …’ya satarak devir etmesi karşılığında 10/09/2009 tarihinde murisin herhangi bir kısıtlılık altında olmadığı bir tarihte tanzim ettiği borç senedi olduğunu, bu aracın 1979 yılında davacı tarafından satın alındığını, minibüs otobüs çalıştırma ruhsatının İzmit Belediye Encümeninin 15/11/1982 tarih ve 6167 sayılı kararı ile müvekkil … (…) … adına tanzim edildiğini, o zaman diliminde … plakalı Ford Minibüs olarak faaliyetini sürdürdüğünü, davacının aracı 10/10/2006 tarihli Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Encümenin 2205 sayılı hat devri kararı ile, minibüs ve otobüs işletme ruhsatının muris …’ya devredilmesine kadar geçen sürede işletmeye devam ettiğini, davacının henüz 23 yaşında olan oğlunun askerden yeni geldiğini, işi ve mesleği olmayan oğlu …’ya bir motivasyon olsun, sahiplik hissi ile daha iyi çalışsın diye devri gerçekleştirdiğini, oğlundan o gün için hiçbir bedel almadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “..Davanın KABULÜ ile; Davacıların Kocaeli 4.İcra Müdürlüğü’nün 2014/1817 E sayılı dosyasından borçlu olmadıklarının tespitine, Davacıların tazminat talebinin şartları oluşmadığından bu talebin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının 1979’dan beri sahibi olduğu, 2006 yılına kadar işlettiği ve ailenin tek gelir kaynağı olan, ölen … ile birlikte 5 çocuğunu okutup büyütüp yetiştirdiği ailenin temel direği olan bu aracın 2000 yılında diğer çocukları varken, eşi ve kendisi emekli dahi olmadan satmak istemesinin hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, …’in ehliyetsiz olduğu iddialarının da hiç ispatlanmamış olduğunu, görülen davaların hiçbirinde ehliyetsizlik yönünde karar olmadığını, hatta ölümünden önceki dönemde üniversite hastanesinden alman rapor ile vasi atanmasına yer olmadığı kararının vesayet mahkemesince verildiğini, 2006 yılına kadar araç ruhsatı ve ticari plaka ile hattın işletilmesi hakkının ayrı şahıslar üzerinde olabildiğini, zaten 2000 yılında hem araç ruhsatının hem de işletme hakkının davalı üzerinde kalmasının bu şekilde mümkün olduğunu, zira sadece devredilmek istenenin ticari plaka olduğunu, 2006 yılındaki bu karardan sonra, belediyenin şart koştuğu ve zorunluluk getirdiği araç ruhsatı, ticari plaka ve belediyece verilen işletme hat hakkının tek kişide toplanması gereği sonucu söz konusu senedin alındığını ve davalının araç ile ilgili tüm hukuki hak ve sorumluluklarının sona erdiğini, davacının davasını ispat edemediğini, dayanaktan yoksun ve haksız olduğu ortada iken yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu hüküm doğrultusunda menfi tespit talebine konu takibin davalı tarafından kötü niyetle ve haksız bir şekilde açıldığı tüm dosya kapsamında ispatlanmış iken davacılar lehine tazminata hükmedilmediğini, söz konusu senedin borcu doğurduğu iddia edilen devir tarihinden 9 yıl sonra düzenlendiğini ve bu senedin 11 yıl sonra icra takibine koyulduğunu. ayrıca işbu borç sebebi açıklanamayan senedin her nasıl tesadüf oldu ise müteveffa …’in dosyada da şikayet dilekçesi mevcut olan abisi …’den şikayetçi olduğu 19.04.2011 tarihinden yalnızca 2 gün sonra icra takibine koyulduğunu. bu şikayet dilekçesinde müteveffa …’in abisi … tarafından minibüs hattını kendi üzerine devretmesi ya da eşini boşaması için baskı yapıp kendisini darp ettiğine dair şikayette bulunduğunu, müteveffanın vesayet altına alındığı dönemde vesayet görevinin gereği gibi yerine getirilmemesi, minibüs hattının gelirlerin yönetilememesi, minibüs şoförünün işçilik alacaklarının ödenmemesi, sgk primlerinin yatırılmaması, vs sebeplerle şuan davacıların zaten mirasçı sıfatı ile bir çok borç altına girmiş bulunduklarını, davacılara mirasen kalacak olan minibüs hattı ve araç da davalı tarafından icra marifeti ile sattırılmış olduğundan davacıların söz konusu borçları da ödeyemediğini, bu borçlara yıllarca faiz işlemiş olduğunu, bu nedenle söz konusu kötü niyetle açılan icra takibi sebebiyle davacıların fazlasıyla da mağduriyet yaşamış olduğunu, hükmedilecek yüzde yirmi kötüniyet tazminatının davacıların mağduriyetini bir nebze olsun hafifletecekken tazminata hükmedilmemesinin hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/03/2022 Tarih, 2021/154 Esas – 2022/119 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davasıdır.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş olup, hüküm taraf vekilleri tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (TMK m. 6 m.). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. İşte bu gaye bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil eder. Kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan ilişki “kambiyo ilişkisi” ismiyle anılmaktadır. Kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu “kambiyo taahhüdü”nde bulunmuş olur. Kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl /temel borç ilişkisi vardır. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta’lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir. (YHGK 17.12.2003 gün 2003/19-781 E., 2003/768 K. sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2023/440 esas 2023/1387 karar sayılı ilamı)
Somut olay yukarıdaki açıklamalar ile birlikte değerlendirilirse;
Davacı taraf, Kocaeli 4. İcra Müdürlüğünün 2014/1817 esas sayılı takip dosyasına konu edilen 10.09.2009 düzenleme tarihli 10.01.2011 ödeme tarihli 500.000,00 TL bedelli davalının lehtar, davacıların murisi olan …’nın keşideci olduğu bono ile ilgili olarak menfi tespit talebiyle eldeki davayı açtığı, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda detayları verilen yerleşik Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere bono bağımsız borç ikrarı içeren bir senet olup, senette bedel kaydının mevcut olması hâlinde ispat yükü kaydın aksini savunan tarafa aittir. Davalı taraf verdiği cevap dilekçesinde bononun … plakalı hatlı otobüsün muris …’ya devri nedeniyle alındığının savunmuştur. Davaya konu edilen bonoda “nakden” kaydı bulunmakta olup, yazılı ikrar olan bu beyanın aksini, yani talil nedenini değiştiren davalının iddiasını yazılı delillerle ispat etmesi gerekmektedir. Dosyaya sunulan deliller göz önüne alındığında davalı iddiasını yazılı bir şekilde ispat edememiş olup, davanın anılan gerekçe ile kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkemenin değişik gerekçeyle davanın kabulü yönündeki kararı yerinde görülmemiş, yerel mahkemenin kararının HMK nun 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden karar verilmek üzere kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak dairemizce dava hakkında HMK.’nun 353-(1)-b)-2) madde gereğince davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.
2008 sayılı yasanın 72/5. Maddesine göre; dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Eldeki olayda, davalının ihdas nedenini talil edip ispat yükünü üzerine aldığı ve dosya kapsamıyla alacak iddiasını ispat edemediği nazara alındığında mahkemenin kötü niyet tazminatının şartlarının oluşmadığı yönündeki gerekçesi yerinde görüldüğünden bu yöne ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun açıklanan nedenlerle reddine, yerel mahkemenin kararının kamu düzeni yönünden hükmün gerekçesinin düzeltilmesi amacıyla kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN REDDİNE;
B-Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN REDDİNE;
C-) Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/03/2022 Tarih, 2021/154 Esas – 2022/119 Karar Sayılı kararının HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereği kamu düzeni yönünden KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın KABULÜ ile; Davacıların Kocaeli 4.İcra Müdürlüğü’nün 2014/1817 E sayılı dosyasından borçlu olmadıklarının tespitine,
2-Davacıların tazminat talebinin şartları oluşmadığından bu talebin reddine,
3-Alınması gerekli 35.580,62 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile kalan 35.549,22 TL harcın davalılardan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 43.093,49 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ve 31,40 TL peşin harç toplamı 62,80 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 242,50 TL müzekkere ve tebligat giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yapılan 27,30 TL yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
8-HMK 120. maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından karar kesinleşene kadar yapılacak masraflar mahsup edilerek arta kalan miktar olduğu taktirde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Ç-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
Davalı yönünden;
-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 35.580,62-TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 8.896,00-TL’nin mahsubu ile bakiye 26.684,62-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
Davacı yönünden;
-Adli yardım nedeniyle alınmayan 738,00-TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma harcı ile 269,85-TL istinaf karar harçlarının davacılardan müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
D-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
E-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
F-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
G-Kararın 6100 sayılı HMK’nın’nın 359-(4) maddesi uyarınca temyizi kabil kararın Dairemizce taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*