Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1386
KARAR NO : 2023/1327
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH :09/03/2022
NUMARASI :2020/106 Esas – 2022/122 Karar
DAVACI :ES İNŞAAT OTOMOTİV AKARYAKIT SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALILAR :1-… (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
:2- … (T.C. NO: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :20/02/2020
KARAR TARİHİ :14/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ :14/09/2023
İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …/…, … Köyü, … pafta … parselde kayıtlı taşınmaz ile …/…, … Köyü, … pafta … parselde kayıtlı taşınmaz tapuda … adına kayıtlı olduğunu,… 07/09/2017 tarihinde elim bir … neticesinde vefat ettiğini, resmi nüfus kaydına göre hazırlanmış olan 05/10/2017 tarihli mirasçılık belgesinde şimdilik … ve … müteveffa …’ın yasal mirasçısı olarak belirtildiğini, …’a ait … ve … parselde kayıtlı taşınmazların çok uzun yıllar işlenmemiş, bataklık niteliğinde taşınmazlarken davacı şirket ile anlaşıldığını, öncelikle araziye ulaşımı ve arazi içi ulaşımı temin için yollar açıldığını, orman idaresinden izin alınarak yürümüş ağaç ve çalılar temizlenmiş, arazinin tamamında bulunan yeraltı suları, kanallar açılıp drenflex ve koroge boru dönenip, üzerine mıcır ve keçe serilerek toplanmış ve sulamada kullanılmak üzere oluşturulan bir suni göle getirildiğini ve bu göletten, sulama yapılmasını sağlayacak tanıklara boru hatları çekildiğini, arazinin ulaşılabilir ve çalışılabilir hale geldikten sonra, çeviz fidanları için planlama ve saha ölçümleri yapılarak ekim yerleri tespit edildiğini, kayalık olan arazide tespit edilen noktalarda, kayalar kırıldıktan sonra her fidan için 1,5 metre çapında 2,0 metre derinliğinde çukurlar açıldığını, bu çukurlar İzmit’ten getirilen toprak ve hayvan gübresiyle karıştırılarak doldurulup sıkıştırılmış, satın alınan fidarlar, bu şekilde hazırlanan sahaya ve tespit edilen noktalara, tabanına suni gübre serilerek ekildiğini, …’ın vefatı öncesi başlayan çalışmalar, bu güne kadar süregelmiş olup, ayrıca ekilen yaklaşık 1500 adet fidanın bakımı, budanması, gübrelenmesi, çapalanması, sulanması, ilaçlanması, kuruyanların yerine yenilerinin ekilmesi işlemleri, …’ın vefatı sonrası ve halen davacı şirketçe yapılmaya devam edilmekte olduğunu, müteveffanın vefatı sonrası, davalı …’a ve davalı … reşit olmadığı için velisi …’e taleplerine istinaden ve borç olarak verilmek üzere yüklü ödemeler yapıldığını, ancak bu güne kadar borçlarını ödemediklerini, aksine davacı şirkete zarar verici her hürlü işlem ve eylemin başını çekmekte olduklarını, bu sebeple davacı şirketin davalılardan olan alacağının tahsili için de işbu dava açılmak zorunda kaldıklarını, detaylı olarak izah edildiği üzere, arazinin imar ve ihyası, ağaçlandırılması, cevizlik haline getirilmesi ve bakımı için bu güne kadar davacı şirketçe yapılan malzeme temini ve nakliyesi işçilik iş makinesi kullanımı gibi iş ve işlemler karşılığı davalılarca ödenmesi gereken bedel bu güne kadar ödenmediğinden ayrıca davacı şirket tarafından borç olarak davalılara verilen tutarlar da bu güne kadar iade edilmemiş olduğundan davacı şirketin alacaklarının tahsili için işbu davanın açılması zarureti hasıl olduğunu, davalılara ait taşınmazlar için yapılan iş ve işlemler, arazilere ekilen ve bakımı halen sürdürülen ağaçlar dikkate alındığından ağaçların ekildiği taşınmazların devri halinde davacının alacağını tahsil edebilmesi imkansız hale geldiğinden, …/…, … köyü … pafta … parselde kayıtlı taşınmaz ile …/… … Köyü, … pafta … parselde kayıtlı taşınmazların tapu kaydına üçüncü kişilere devri tehlikesinin önlenmesi bakımından işin aciliyetine binaen karşı tarafa tebligat yapılmaksızın teminat mukabilinden ihtiyati tedbir konulmasını, şimdilik 500.000,00-TL alacağın 07/09/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi oranında faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı şirkete ödenmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davalı …’ın, müteveffa … mirasçısı olduğunu, vasisi olan annesi … ile birlikte yaşamakta olduğunu müteveffa …’ın vefatı sonrası, davalı ile ortak çocukları … ve diğer davalı …, Kocaeli 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/1106 K. sayılı mirasçılık belgesi uyarınca yasal mirasçı sıfatına haiz olduğunu, davalı ve diğer davalı, müteveffa …’ın yasal mirasçısı olmaları sebebiyle davacı şirkette ortak sıfatına haiz olduklarını, davacı şirket, müteveffanın da kurucu ortak ve yetkilisi olduğu bir aile şirketi olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarından da görülmektedir ki şirketin ortakları … ailesi mensubu kişiler olduğunu, ancak gerek davacı şirket gerekse aynı şekilde müteveffanın ortağı olduğu bir diğer aile şirketi Es Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. tarafından; davalı ve diğer davalı …’ın miras paylarından feragat etmelerini sağlamak ve yıldırmak maksatlı birçok dava ikame edildiğini, davacı şirket ikame ettikleri davaların yanında, şirket yönetim kurulunda da mirasçıların paylarını alamamasına yönelik kötü niyetli kararlar aldıklarını, akıl ve mantık ilkeleri ile bağdaşmayan, sözde anlaşmanın ispatına yönelik hiçbir belge de dosyaya sunulmadığını “Müteveffa ile anlaşılmıştır” şeklinde soyut iddia ile 500.000,00-TL gibi yüksek bir meblağın tahsil edilebileceğine yönelik kanı, gerçekle örtüşmemekte olduğunu, tereke konusu gayrimenkul hakkında yapıldığı iddia edilen iyileştirmelerde, ne kadar harcandığı, ne için harcandığı ilişkin ayrıntılı beyanda bulunulmaması, açıkça somutlaştırma yükümlülüğün yerine getirilmediğini gösterdiğini. mezkur dava dosyasından da görüleceği üzere davacı taraf yalnızca soyut iddialarına dayalı olarak işbu davayı ikame etmiş, davaya müstenit belge, anlaşma metni yahut iddialarını kanıtlayacak herhangi bir delil sunamadığını, işbu durum bile davacının karşı kötü niyetini ve Sayın Mahkemenizi oyalamak üzere dava ikame ettiğini kanıtlamakta olduğunu, davacı şirketin en önemli ve yoğunlaştığı faaliyet alanı hayvancılık olduğunu dava konusu ettikleri arsayı da hayvanların otlatılması ve verimlerinin artırılması için yıllardır işgal ederek kullanmakta olduklarını müteveffa, …’ın vefatından sonra bile bu dava konusu arsa davalılara teslim edilmediğini, izinleri alınmadan şirket tarafından hayvancılık faaliyetleri için kullanılmaya devam edildiğini, dolayısı ile yıllardır bu sayede maddi çıkar sağlamakta olduklarını, asıl gerçek ise, müteveffaya ait olup yasal mirasçılara geçen söz konusu arsayı haksız bir şekilde işgal ederek kullanmaları, davalılara borçları olduğunu başka bir dava ile bu haklar talep edilecek olduğunu, hiçbir sebep belirtmeden öne sürdükleri iddia ise, müteveffanın vefatı akabinde, davalıya yüklü ödemeler yapıldığını, yine yüklü ödemelerden kastın ne olduğu dahi belirtilmeden genel geçer ifadeler kullanılarak, davalı ağır borçlar altına sokmaya çalıştıklarını, davalının vasi olarak şirketten borç aldığı iddiası içi boş ve gerekçesiz olduğunu şirket defter ve kayıtlarında yer verilmeyen bir borç iddiası ispat kabiliyetinden yoksun olup somutlaştırılamayan iddianın hukuk aleminde karşılığı olamayacağını, davacı şirketin iş bu dosya ve daha evvelinde açmış oldukları derdest birçok dava dosyasında yegane amaçları, yasal mirasçı olan diğer davalı olan müteveffanın eşi ve davalıları mirastan yoksun bıraktığını, bu yönde, Türk Yargısı’nı, kendi emelleri doğrultusunda kullandıklarını dolayısı ile söz konusu davanın reddi gerektiğini, bu sebeplerle muvacehesinde haksız ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; müteveffa …’ın vefatı sonrası davalı ve diğer davalı …, Kocaeli 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/1106 K. sayılı mirasçılık belgesi uyarınca yasal mirasçı sıfatına haiz olduğunu, davalı ve diğer davalı müteveffa …’ın yasal mirasçısı olmaları sebebiyle davacı şirkette ortak sıfatına haiz olduklarını, davalı … ile davacı şirket ve diğer ortağı olduğu Es Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti. arasında, davalıya yasal mirasçı sıfatıyla hak kazandığı haklarının davacı şirket yetkilileri tarafından verilmemesinden ötürü, birçok derdest dava bulunduğunu, davalıyı yıpratmak, yasal miras payından feragat etmesini sağlamak için sayın mahkemeniz huzurunda davacı tarafından işbu asılsız iddiaları içerir ilave bir dava daha ikame edildiğini, mezkur dava dosyasından da görüleceği üzere davacı taraf yalnızca soyut iddialarına dayalı olarak işbu davayı ikame etmiş, davaya mesnet belge, anlaşma metni yahut iddialarını kanıtlayacak herhangi bir delil sunamadığını, işbu durum bile davacının müvekkile karşı kötü niyetini ve sayın mahkemenizi oyalamak üzere dava ikame ettiğini kanıtladığını, dava dilekçesinde belirtilen, müteveffa … ile davacı şirketin davaya konu parsellerin bedeli karşılığında imar ve ihyası ile ağaçlandırılması, cevizlik haline getirilmesi ve bakımı hususunda anlaşıldığı iddiaları gerçeklikten uzak, asılsız olduğunu, davalı ile davacı şirket arasında derdest bir çok dava mevcut olup, davacı şirket yetkilileri en ufak bir olayda dahi dava yoluna başvururken, murisin vefatının üzerinden neredeyse 3 yılı aşkın bir süre geçtikten sonra işbu alacak davasını ikame etmeleri de hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, son derece düşündürücü olduğunu, zira …’ın vefatından bu kadar uzun süre geçtikten sonra davacı ile …’ın sözleşme akdettiği şeklindeki davacının işbu iddialarının ortaya çıkması, iddiaların hakikate aykırı olduğu kanaatini taraflarınca oluşturulduğunu, davacı tarafından, kötü niyetli ve haksız işbu dava ikame edilene kadar müteveffa … ile davacı şirket arasında akdedildiği iddia olunan sözleşmede belirlenen bedeller herhangi bir şekilde davalıdan talep edilmediğini, işbu bedeller konusunda geçmiş süreçte herhangi bir bildirimde dahi bulunulmadığını, davacı şirket tarafından, dava konusu taşınmazlarda herhangi bir iyileştirme ağaçlandırma faaliyeti yapılmamış olmakla birlikte bir an olsun dava konusu taşınmazlara davacı şirket tarafından müdahalede bulunulduğu varsayımında dahi, davalının mülkiyet hakkına riayet edilmeden, rızası alınmadan ve haberi dahi olmadan davacı şirket tarafından yapılan ve yasal mevzuatlar uyarınca tecavüz sayılan fiiller neticesinde işbu yapılan masrafların istenmesi hakkaniyete ve hukuka aykırı bir durum oluşturduğunu, davacı şirketin davalının hissedarı olduğu taşınmaza yaptığını iddia ettiği eylemler davalının hissedarı olduğu taşınmaza tecavüz kapsamında sayılacak eylemlerden olup, davacı tarafın tüm taleplerinden önce var ise bu yönündeki haksız müdahalesine son vermesi gerektiğini, ayrıca davacı, müteveffa … ın vefat sonrasında davalının …’a diğer davalıya borç olarak yüklü miktarlarda ödeme yapıldığını ve bu güne dek işbu tutarların ödenmediği şeklinde asılsız, soyut ve mesnetsiz iddialarda bulunduklarını, davacı tarafın, dava dilekçesinde yer alan netice-i talep kısmı muğlak olup, davacının talepleri tarafımızca anlaşılamadığını, davacı tarafın talepleri açık, anlaşılır ve belirli olmadığı için mahkemeniz huzurunda ikame edilen mezkur dava dosyasının kanaatimizce usulden reddi gerektiğini, bu sebeplerle davalı aleyhine ikame edilen davanın taraflarınca kabulünün mümkün olmadığını, mezkur dava dosyasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın REDDİNE …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
… vekili istinaf dilekçesinde özetle; işbu kararın vekalet ücreti yönünden hatalı olduğunu gerekçeli kararın 5. hükmünün kaldırılması gerektiğini, bu sebeple davanın reddine ilişkin verilen karara bir diyeceğinin olmadığını işbu kararı vekalet ücreti yönünden istinaf etme zorunluluğunun hasıl olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasçı sıfatıyla ortaklığa kabul için bir takım yasal prosedürlerin işletilmesi gerektiği, vefat tarihinden hemen sonra bu işlemlerin ikmalinin mümkün olmadığını, bu sebeple …’a ortak sıfatıyla borç verilebilmesinin mümkün olmadığını, ortak sıfatını haiz … üzerinden …’a para transferi gerçekleştirildiğini, …’a, iddia ettiği gibi, ortaklık haklarına mahsuben ödeme yapılmış olma ihtimalinin bulunmadığını, zira ödemenin yapıldığı tarihte … resmi olarak ortak olmadığını, ortaklık haklarından faydalanabilmesinin de doğal olarak mümkün olmadığını, …’ın parayı alış amacı konusundaki beyanının, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, bu durumda paranın borç olarak davacı şirket tarafından ödendiği yönündeki iddialarının dikkate alınmasının yasal zorunluluk olduğunu, zira ticari defterlerde ödemenin, ortağa borç olarak görüldüğünü, buna rağmen Mahkemenin, borç olarak ödenen ve iadesi istenen tutara ilişkin taleplerinin reddederken ve gerekçeli kararı yazarken, diğer davalı ‘…’ ı da davalı olarak kabul ettiğini, onun hakkında da hüküm kurduğunu, hatta ‘…’ vekili lehine de vekalet ücretine hükmettiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket tarafından davalıya yapılan ödemelerin asla borç mahiyetinde olmadığını,.dosya kapsamındaki 17.02.2022 tarihli bilirkişi heyet raporu ile de sabit olduğu üzere; davacı şirket tarafından davalı murisi …’a herhangi bir borç verilmemiş olduğunu, dosya kapsamında dava konusu taşınmazlara davacı şirket tarafından arazi düzenlemesi yapılmasına ilişkin herhangi bir sözleşme bulunmadığını, her ne kadar davalının murisine ait taşınmazlar davacı şirkete kiralanmışsa da kira sözleşmesinde arazi düzenlemesi yapılmasına ve bu kapsamda yapılan maliyetlerin kiraya verene fatura edileceğine dair herhangi bir madde bulunmadığının beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; işbu davanın tamamen davalıyı miras payından mahrum etmeye yönelik bir dava olduğunu, tahkikat aşamasında alınan denetime elverişli bilirkişi raporuyla da davacının davalıdan bir alacağının olmadığının ispatlandığını, bu sebeple haksız işbu davanın reddi yönünde karar verilmesinin hukuka uygun olduğunu, davacının istinaf başvurusunun kötüniyetli olduğunu beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER:Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/03/2022 Tarih, 2020/106 Esas – 2022/122 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ödünç sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı vekili ve … vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Tüketim ödüncü 6098 sayılı TBK’nın 386. maddesinde; “Tüketim ödüncü sözleşmesi, ödünç verenin, bir miktar parayı ya da tüketilebilen bir şeyi ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı nitelik ve miktarda şeyi geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır.
TBK’nun 392. maddesinde;” Ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir.”
6098 sayılı TBK’nın 555. vd. maddelerinde havale düzenlenmiş olup, yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere, havale kural olarak bir borcun ödenmesi için yapılır. Bu karinenin aksini yani havalenin borç ödemek dışında yapıldığı havale yapanın kanıtlaması gerekir.
Somut olayda;Davacı taraf, dava dilekçesi ve 16.11.2020 tarihli talep açıklama dilekçesi ile davalıya 70.000,00 TL tutarında borç verildiği, davalının ödemediğini beyan ederek eldeki davayı açmış, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
6100 sayılı HMK’nun 297/1-b maddesine göre tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad soyadları ile adreslerinin hükümde yazılması gerekir. Bir davada ancak bu davanın tarafları hakkında (tarafların lehinde veya aleyhinde) hüküm verilebilir. Davada taraf olmayan üçüncü kişiler hakkında (o davada)hüküm verilemez. Bir davada taraf olmayan (üçüncü) kişiler adına hüküm verilemeyeceği gibi, üçüncü kişilerin hakları gözetilerek de karar verilemez. Davacı tarafından davalı … ve … hakkında açılan davada muris ile yapılan sözleşme gereği murise ait taşınmazlarda davacı tarafından yapılan masraflar için istenen alacak miktarı olan 430.000,00 TL yönünden istemin 20.10.2021 tarihinde bu dosyadan tefrik edilerek yeni esasa kaydedildiği, eldeki davanın 16.11.2020 tarihli talep açıklama dilekçesi nazara alındığında …’a karşı açılan ödünç sözleşmesinden kaynaklandığı, …’ın bu dosya yönünden taraf sıfatının kalmadığı göz önüne alınmadan, …’ın bu davada tarafmış gibi karar başlığında gösterilmesi, bu kişi hakkında hüküm verilmesi ve vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Dosyaya sunulan delillere ve davacı kayıtları sonucu dosyaya sunulan bilirkişi raporuna göre; davalıya ve davalının murisi olan …’a şirket tarafından verilen bir borç bulunmadığı, muavin hesaplardaki 65.000,00 TL’lik davalıya yapılan ödemenin ortaklara borçların geri ödenmesi olarak kaydedildiği, yine bu ödemelerde borç olarak verildiğine dair bir kaydın da bulunmadığı anlaşılmıştır. Yine davacı tarafından sunulan delillerde, davalıya yapılan banka havalelerinde de davalıya borç verildiğine dair bir açıklama yoktur. Bu halde davalıya yapılan havalelerin var olan bir borcun ödenmesi için yapıldığı kabul edilmiştir. (Benzer yönde Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2017/710 esas 2019/11468 karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2012/3621 esas 2013/5223 karar sayılı ilamı) Bu hususun aksi davacı tarafça ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken mahkemenin değişik gerekçeyle davanın reddi yönündeki kararı yerinde bulunmayıp davacının istinaf talebinin bu yönüyle kabulüne, yerel mahkemenin kararının HMK nun 353/1-b-2 maddesi gereğince yeniden karar verilmek üzere kaldırılması gerektiği sonucuna varılarak dairemizce dava hakkında HMK.’nun 353-(1)-b)-2) ve 353-(1)-b)-3) madde gereğince davanın reddine karar verilmesi, …’ın dosyada taraf sıfatı bulunmadığından vekilinin istinaf talebi hakkında bir değerlendirme yapılamamasına karar verilmesi gerekmiştir.
Bu nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-) …’ın istinaf başvurusunun dosyada taraf sıfatı bulunmadığından incelenmesine yer olmadığına,
2-)Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KISMEN KABULÜNE; Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/03/2022 Tarih, 2020/106 Esas – 2022/122 Karar Sayılı sayılı kararının HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince kamu düzeni gereğince KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davanın REDDİNE,
b-Alınması gerekli 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 8.538,75 TL harcın mahsubu kalan 8.268,90 TL harcın davacıya iadesine,
c-6325 sayılı HUAK 18/A-13,14. maddesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden Kocaeli Arabuluculuk Bürosu 2020/106 numaralı dosyasında ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücreti, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamaması halinde haksız çıkacak taraftan tahsil olunacağı düzenlendiğinden davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
ç-Davacı tarafından yapılan masraflarının davacının üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince hesaplanan 9.900,00-TL’nin davacıdan alınıp davalı …’a verilmesine,
e-HMK’nın 120. maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansından karar kesinleşene kadar yapılacak masraflar mahsup edilerek arta kalan miktar olduğu taktirde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
Davacı yönünden;
-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harcının hazineye irad kaydına,
-İstinaf Karar Harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
-Davacı tarafından yapılan 220,70-TL İstinaf Kanun yolu masrafı ile 131,10-TL posta masrafı olmak üzere toplam 351,80- TL’nin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Davacının yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
Davalı … yönünden;
-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harcının hazineye irad kaydına,
-İstinaf Karar Harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
-Davalı tarafından yapılan istinaf kanun yolu masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,
-Davalının yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2023
…
Başkan …
¸e-imzalıdır.
…
Üye …
¸e-imzalıdır.
…
Üye …
¸e-imzalıdır.
…
Katip …
¸e-imzalıdır.
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*