Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1362 E. 2023/1380 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1362
KARAR NO : 2023/1380

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : .. (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :01/03/2022
NUMARASI :2021/245 Esas – 2022/145 Karar

DAVACI :CC SÜT ÜRÜNLERİ GIDA SAN. VE TİC. A.Ş. – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :VADİ BESİCİLİK VE SÜT ÜRÜNLERİ TARIM SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/04/2021
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 25/09/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı taraf arasında ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap ilişkisinin oluştuğunu, davalı tarafın ticari ilişkiden kaynaklanan borcunu ödememesi nedeniyle ilamsız icra takibi başlattıklarını, ancak davalı şirketin borca ve ferilerine itiraz etmiş olduğunu beyan ederek, davalı tarafın Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/98850 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin devamını, % 20’den az olmamak üzere davalı taraf aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı şirkete çabuk bozulan süt ve süt ürünleri sattığını, davacı tarafın son kullanım tarihi dolana kadar satılamayan ürünleri iade alma taahhüdüne uymamış olduğunu, davacının iddia ettiği kadar ürünün davalı şirkete teslim edilmemiş olduğunu, davacının dosyaya sunduğu irsaliyeli faturaların bir kısmında teslim alanın isim ve imzasının olmadığını, faturaların tek başına emtianın teslim edilmiş olduğuna delil olmayacağını, faturalarda imzası olan … ve … isimli kişilerin davalı şirketin çalışanları olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “…Davanın KABULÜ İLE, davacı tarafından davalı aleyhine Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/98850 Esas sayılı dosyasından yapılan takipteki davalı itirazının kısmen iptali ile takibin 8.740,76-TL asıl alacak, üzerinden devamına, asıl alacak için takipten itibaren yasal faiz uygulanmasına, Asıl alacak 8.740,76-TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip talebine dayanak alacak sebebinden farklı bir nedenle itirazın iptalinin istenemeyeceğini, dava konusu icra dosyasındaki takip talebinde “cari hesap alacağı” talebinde bulunulduğunu, yerel mahkemenin ise defterler üzerinde inceleme yaptırarak faturaya dayalı alacak olduğu şeklinde hüküm kurduğunu, takipte dayanılmayan bir belgenin bu suretle sonradan yasaya açıkça aykırı olarak hükme esas alındığını, taraflar arasında TTK 90. madde ve devamı hükümlerine göre şartları oluşmayan cari hesap sözleşmesinin takibe dayanak olarak sunulmasına rağmen takipte dayanılmayan ticari defterlere dayalı hüküm kurulmasının yasaya ve yüksek mahkeme kararlarına açıkça aykırı olduğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin bir yıl sürmediğini, yargılama sırasında yerel mahkemeden Kocaeli Ticaret Odasına müzekkere yazılarak sorulmasını talep ettiklerini, talepleri ile ilgili herhangi bir karar verilmediğini, delilleri toplanmadan, savunma hakları kullandırılmadan karar verildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporu ve gerekçeli kararın çelişkili olduğunu, davalı defterlerini inceleyen bilirkişinin açıkça 2.427,00-TL tutarında bir alacak olabileceğini belirlemiş olmasına rağmen yargılamada davanın tüm alacak bakımından 8.740,00-TL üzerinden kabul edilmesinin açık bir çelişki olduğunu, faturalarda imzası olan şahısların davalı şirket çalışanı olmamasına rağmen peşin kabulle fatura teslim edilmiş gibi değerlendirildiğini, oysa aynı şekilde davalının kestiği iade faturaların neden kabul edilmediğinin açıklanamadığını, davalının bir takım malları iade ettiğinin çekişmesiz olduğunu, mahkemece iade alınmasını talep ettikleri malların tutarının bilirkişi tarafından hesaplanmasına rağmen bu hususta aleyhlerine karar verilmiş olmasının hukuka ve yasal mevzuata açıkça aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; takibin dayandığı belgeler doğrultusunda yerel mahkeme tarafından karar verildiğini, mahkemenin hukuka uygun bilirkişi raporu doğrultusunda karar vermiş olduğunu, bilirkişi raporu ve gerekçeli karar arasında herhangi bir çelişkinin bulunmadığını, davalının davanın görülmesine ilişkin taleplerinin davanın uzaması amacıyla yapıldığını ve davanın esasına etki edecek nitelikte olmadığını, yerel mahkemece yapılan yargılamanın hukuka uygun olduğunu, davalının ürünleri iade ettiğine ilişkin herhangi bir ispatı bulunmadığını, ürünlerin iade edilebileceğine dair teamülün sorulmasının yargılama açısından bir önem teşkil etmediğini, davacının alacağını cari hesap ekstresi ve irsaliyeli faturalar ile ispat ettiğini, ancak davalının ödeme yaptığına yahut ürünleri iade ettiğine ilişkin herhangi bir kanıt sunamadığını belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/03/2022 tarih, 2021/245 Esas – 2022/145 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı şirket ile davalı taraf arasında ticari ilişkiden kaynaklanan cari hesap ilişkisinin bulunduğu, davalı tarafın ticari ilişkiden kaynaklanan borcunu ödememesi üzerine davacı tarafından davalı aleyhine Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/98850 Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığı, başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı ve takibin devamının talep edildiği, ilk derece mahkemesince açılan davanın kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan 08/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özet olarak; davacı tarafın bir anonim şirket olup ticari defter tutmak zorunda olduğunu, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, dava konusu faturaların davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, usulüne
uygun olarak tutulmuş olan davacı tarafın ticari defterlerine göre taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona ermiş olduğu 21.11.2019 tarihi itibarıyla davacı şirketin davalıdan 8.740,76-TL tutarında alacaklı olduğu şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 10/01/2022 tarihli bilirkişi raporunda özet olarak; tüzel kişi tacir olan davalı yanın 2019 hesap dönemine ilişkin tutulması zorunlu ticari defterlerinin kanuna uygun, eksiksiz olarak tutulduğunu, açılış ve kapanış onaylarının yetkili makamlarca zamanında yapıldığını, defterlerin birbirini doğruladığı tespit edilmiş olduğunu, mahkememizin takdirinde olmak üzere “takdiri delil” özelliğine haiz olduğunu, davacı tarafından icra takibinin 8.740,76 TL üzerinden faturaya dayalı asıl alacak olarak ikame edildiğini, takip tarihinde davalı ticari defterlerinde davacıya gözüken borç bakiyesinin 6.267,77-TL olduğu ancak raporumuzda yaptığımız açıklamalar uyarınca davacıya takip tarihinde olması gereken borç bakiyesinin 8.267,77 TL olması gerektiğini, bu haliyle taraflar arasındaki farkın 472,98 TL ( 8.740,76 – 8.267,77 TL) olduğunu, bu farkın, 502,98-TL’sinin davalıca davacıya düzenlenmiş 17.07.2019 tarih, A-278882 no’lu, ürün iade satış faturasından kaynaklandığını, kalan 30,00-TL’sinin ise davacı ekstresinde gözüken ancak davalı ticari defterlerinde gözükmeyen tahsilattan kaynaklandığını (502,98 TL – 30,00 TL), 17.07.2019 tarih, A-278882 no’lu, ürün iade satış faturasının davacıya ne şekilde tebliğ edildiğini, ürünlerin ne şekilde teslim edildiğinin belli olmadığını, bu hususun davalıca ispat edilmesi gerektiğini, ispat edilmesi durumunda davacıya olan borcun 8.267,77-TL olacağını, ispat edilememesi durumunda borcun takibe konu edilen tutar olan 8.740,76-TL olabileceğini, davacı tarafından gerek takibe konu edilen gerekse de 2019 yılında davalıya düzenlenen tüm faturaların raporlarında yaptıkları açıklamalar uyarınca davalıya tebliğ içeriği ürünlerin teslim edilmiş olduğunu, mahkememizce davacı tarafın takibe konu edilen faturaya dayalı alacağına hükmedilmemesi ancak takibe konu edilen faturaların davalı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı olması durumu karşısındaki olası alacak tutarının vergi kanunlarımız çerçevesinde 2.427,99 TL olduğunu, borçlu icra takibinden önce temerrüde düşürülmediğinden işlemiş faizin bulunmadığı şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Eldeki davada; davacının faturaya dayalı alacağını tahsil etmek amacıyla davalı aleyhine 18/12/2019 tarihinde toplam 8.798,95-TL alacak için Bakırköy 14. İcra Müdürlüğü’nün 2019/23354 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığı, davalı borçlunun yetkiye ve borca itiraz ettiği ve dosyanın yetkili Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/98850 esas sayılı icra numarasına kaydedildiği, ödeme emrinin davalı borçlu şirkete tebliğ edildiği, davalı borçlu şirket vekilinin borca ve ferilere itiraz ettiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın itirazın iptali istemine ilişkin olduğu tespit edilmiş, tarafların ticari defterleri üzerinde inceleme yaptırılarak rapor alındığı, davalının takip konusu faturanın ve faturaya konu malların süt ve süt ürünleri olduğu, tüketim tarihi içerisinde satılmayan malların davacıya iade edileceği konusunda anlaşmaya varıldığı, bu nedenle ürünlerin bir kısmı için iade faturası düzenlendiği, bir kısmının ise hiç teslim edilmediği savunmasına rağmen davalının bu faturaları ticari defterlerine işlediğinin bilirkişi raporu ile tespit edildiği, bu durumda faturaya yasal süresi içerisinde itiraz etmemekle fatura kapsamı malı teslim aldığı, fatura bedeli kadar davacıya borçlu olduğunun kabulü gerektiği anlaşılmakla; tüm bu neden ve gerekçelerle ilk derece mahkemesince açılan davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin davalının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davalının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Gerekçeli karar başlığında; davalı vekilinin adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 597,08 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 149,27 TL’nin mahsubu ile bakiye 447,81 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye ..
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*