Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1356 E. 2023/1376 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1356
KARAR NO : 2023/1376

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :23/12/2021
NUMARASI :2020/243 Esas – 2021/1097 Karar

DAVACI :SAMM TEKNOLOJİ İLETİŞİM SAN. VE TİC. A.Ş. – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :Tazminat
DAVA TARİHİ :29/04/2016

KARAR TARİHİ :15/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ :25/09/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin fiberoptik iletişim sistemleri, telekomünikasyon ve ısıtma sistemleri alanında faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, davacı şirket ile merkezi Belçika’da bulunan TYCO Thermal Controls NV. şirketi ile 2006 yılında TYCO’nun satış yetkisine sahip olduğu ürünlerin Türkiye’de satışıyla ile ilgili olarak distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, 2012 yılında TYCO şirketinin davalı … LLC. tarafından satın alındığını, bu satın alımdan sonra sözleşmenin yeni tarafı ile ürün tedarikinde sıkıntı yaşanmış olmasına rağmen sözleşme gereği iş ilişkisinin devam ettiğini, davacı şirketin davalı şirket ile ilişkisi devam ederken davalı şirketin ısıtma bölümünü satın almayı teklif ettiğini, bu kapsamda tarafların gizlilik sözleşmesi imzaladığını, yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine 03.12.2013 tarihinde davalı yanın da iştirak şirketleri arasında yer alan Pentair International Holding S.A.R.L tarafından Pentair Teknoloji Sistemleri Tic. Ltd. Şti.’nin kurulduğunu, 30.01.2015 tarihli fesih bildirimi ile 30.04.2015’ten itibaren geçerli olmak üzere tek taraflı feshedildiğini, davacı şirketin kendi ticari başarısı sonucu oluşan müşteri portföyü ve pazarın dışında bırakıldığını, sözleşmenin davacının kusuru olmadan sona erdirildiğini, sözleşmenin niteliğinin denkleştirme/portföy tazminatı talep etmeye elverişli olduğunu, davacı şirket tarafından yaratılan müşteri kitlesinin davalı …’in yeni yetkili satıcının kullanımına sunulmak zorunda kalındığını ve bu suretle davacı şirketin kayba uğradığını beyanla; taraflar arasında kurulmuş olan ve davalı tarafından feshedilmiş olan işbirliği ve distribütörlük sözleşmesinden doğan portföy tazminat hakkının alacak belirsiz olduğundan şimdilik 5.000,00-TL tutarındaki alacağın, alacak doğduğu tarih olan fesih tarihinden (30.04.2015) avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Türk mahkemeleri’nin bu uyuşmazlığı çözme konusunda yetkili olmadığını, davanın Brüksel Mahkemeleri’nde görülmesi gerektiğini, davacının maddi tazminat talepleriyle ilgili olarak belirsiz alacak davası açma koşullarının bulunmadığını, davacının davasını hak düşürücü süre içerisinde açmamış olduğunu, davalı şirketin davanın konusunu oluşturan sözleşmenin tarafı olmadığını, bu sebeple herhangi bir uyuşmazlığın da tarafı olunamayacağını, davaya konu sözleşmenin distribütörlük sözleşmesi olduğunu, kanun gereği portföy tazminatının yalnızca acente ve tek satıcılık sözleşmelerinde talep edilebileceğini, davaya konu ticari ilişkinin distribütörlük olması nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, davacının sunmuş olduğu sözleşmenin 4.maddesinde portföy tazminatı talep etme hakkının bulunmadığının açıkça belirtilmiş olduğunu, davaya konu tazminat talebinden davacı tarafın feragat ettiğini, işbu tazminat taleplerine ilişkin olarak talepte bulunmayacağını taahhüt etmiş olduğunu, davacının portföy tazminatı talep etme hakkının bulunmadığını, bu hususta Yargıtay ilamının da mevcut olduğunu beyanla; müvekkili şirket aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak açılan davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın REDDİNE, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşme metninin BAM kararı ile geçersiz sayıldığını ancak ilk derece mahkemesinin bir kez daha geçersiz sayılan sözleşme metnindeki bir maddeye dayalı olarak hüküm tesis ettiğini, Türk Ticaret Kanunu 122. maddesinin emredici bir hüküm getirmesi nedeniyle re’sen inceleme ilkesi uygulanması gerekirken ilk derece mahkemesinin eksik inceleme sonucunda hüküm kurduğunu, ilk derece mahkemesi taraflar arasında akdedilen distribütörlük sözleşmesinin maddelerini yanlış ve eksik yorumladığını, davacı … taraflar arası ticari ilişki süresince davalı Pentaır’in sözleşme bölgesi olarak tayin edilen Türkiye’de fiilen tek satıcısı konumunda yer almış olduğunu, bu fiili duruma ilişkin birçok delilin mevcut olduğunu, her ne kadar sözleşme metninde açıkça “münhasırlık” yetkisi Samm’a verildiği belirtilmemiş olsa da tüm bu açıklanan hususlar ile fiiliyatta Samm’ın, Pentair’in Türkiye içerisindeki faaliyetlerinin “tek yetkili” vasfı ile gerçekleştirdiğinin sabit olduğunu, ilk derece mahkemesinin fiili durumu incelemeden hüküm tesis etmiş olduğunu, bu hükmün hukuka ve hakkaniyete aykırı bir sonuca neden olduğunu, zira Samm’ın, Pentair için pazar payı ve müşteri kitlesi yaratmış olduğunu, Pentair tarafından taraflar arasındaki sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiğini, bu kapsamda Samm’ın portföy tazminatına hak kazanmış olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında tek satıcılık sözleşmesi bulunmadığını, davacının mahkemece tekel hakkı yönünden fiili durumun değerlendirilmesi gerektiği yönündeki itirazlarının geçersiz olduğunu, TTK’nın 122. maddesinin 5. fıkrasında tekel hakkının yazılı olarak sözleşme ile tanınması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, davacının istinaf dilekçesinde belirtmiş olduğu üzere TTK’nın 122. maddesi emredici hüküm tesis ettiğini, bu nedenle tekel hakkının fiili durum ile ispatlanmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın istinaf dilekçesinin 2. maddesinde “2006 tarihli Distribütörlük Sözleşmesi metni incelendiğinde açıkça münhasırlık kelimesine yer vermemesi nedeniyle tek yetkili şartının bulunmadığı varsayılmışsa” demek suretiyle sözleşmede münhasırlık kelimesinin bulunmadığını ancak diğer maddelerin yorumlanarak münhasırlık yetkisinin verildiğinin anlaşılabileceğini savunduğunu, işbu itirazların gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafından mahkemeye sunulan internet haberleri ve bayii toplantılarına ilişkin fotoğrafların ispat unsurları arasında yer almadığını, davacı taraflar arasında yazılı bir tek satıcılık sözleşmesi dosyaya ibraz edememiş olduğunu, iddiasını ispatlayamadığını sunulan fotoğrafların TTK madde 122/5 yönünden hiçbir geçerliliği bulunmadığını, davacı tarafından sunulan işbu görüntülere ve iddialara itiraz ettiklerini belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2021 tarih, 2020/243 Esas – 2021/1097 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; distribütörlük sözleşmesi gereği bayinin portföy tazminatı istemine ilişkindir.

İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı şirketin fiberoptik iletişim sistemleri, telekomünikasyon ve ısıtma sistemleri alanında faaliyet gösterdiği, davacı ile merkezi Belçika’da bulunan TYCO Thermal Controls NV. şirketi arasında 2006 yılında TYCO’nun satış yetkisine sahip olduğu ürünlerin Türkiye’de satışıyla ile ilgili olarak distribütörlük sözleşmesi imzalandığı,2012 yılında TYCO şirketinin davalı … LLC. tarafından satın alındığı, davacı şirketin davalı şirket ile ilişkisi devam ederken davalı şirketin ısıtma bölümünü satın almayı davacıya teklif ettiği, bu kapsamda tarafların gizlilik sözleşmesi imzaladığı, yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalması üzerine 03.12.2013 tarihinde davalı yanın da iştirak şirketleri arasında yer alan Pentair International Holding S.A.R.L tarafından Pentair Teknoloji Sistemleri Tic. Ltd. Şti.’nin kurulduğu, 30.01.2015 tarihli fesih bildirimi ile 30.04.2015’ten itibaren geçerli olmak üzere taraflar arasındaki sözleşmenin tek taraflı feshedildiği, davacı şirketin kendi ticari başarısı sonucu oluşan müşteri portföyü ve pazarın dışında bırakıldığı, sözleşmenin davacının kusuru olmadan sona erdirildiği belirtilerek, davalı tarafından feshedilmiş olan işbirliği ve distribütörlük sözleşmesinden doğan portföy tazminat hakkının şimdilik 5.000,00-TL tutarındaki alacağın davalıdan tahsili için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan 15/02/2021 tarihli bilirkişi raporlarında özetle; davalı şirketin yurtdışında bulunması ve yerinde yapılan inceleme sırasında davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin ibraz edilmemiş olması, şirketlerin sicil kayıtlarına ulaşılamamış olmasından dolayı davalı şirketin, TYCO Thermal Controls NV. şirketini devralıp devralmadığı hususunda bir tespit yapılmasının mümkün olmadığı, inceleme sırasında sözlü beyandan iki şirketin birleştiği ve tek şirket olarak faaliyetine devam ettiğinin bildirildiği, davalı şirketin yurtdışında bulunması ve yerinde yapılan inceleme sırasında davalı şirkete ait ticari defter ve belgelerin ibraz edilmemiş olmasından TYCO Thermal Controls NV. ile yapılan işbirliği ve distribütörlük sözleşmesinin … ile devam edip etmediği konusunda inceleme yapılmasının mümkün olmadığı, yerinde yapılan inceleme sırasında şirket satın alınması işleminin yurt dışında gerçekleştiğinin bildirildiği, davacı şirketin mali kayıtları üzerinde yapılan incelemede; davacı şirketin yapmış olduğu satışları kendi adına ve maliyeti kendi adına olmak üzere sattığı, dava dışı Pentair Teknoloji Sistemleri şirketi kayıtları incelemesinden ve bu inceleme sırasında ibraz edilen sözleşmeden, davalı şirket ürünlerinin sözleşme fesih tarihinden sonraki süreçte davacı dışında Pentair Teknoloji Sistemleri Ticaret Limited Şirketi ve bu şirket ile 29.03.2016 tarihli distribütörlük sözleşmesi imzalayan Cihan Elektrik Taahhüt San. Tic. Ltd. Şti. üzerinde satıldığı, dosyanın bütünü üzerinde yapılan inceleme ve beyanlardan sözleşmenin feshinde davacının kusurlu olduğuna ilişkin veriye rastlanmadığı, ihtilaf konusu, sözleşme kapsamındaki ürünler, ağırlıklı olarak taahhüde dayalı ve proje bazında satışı yapılan ürünlerden olup, proje uygulamasının yapılmasından sonraki süreçte, süreklilik arz edecek şekilde satış izlenmesinin mümkün olmadığı, davacı şirketin ısı grubu olarak satışlarında 2014 yılına göre sözleşmenin feshedildiği 2015 yılında %92 ve 2014 yılına göre 2016 yılında %53 oranında azalma olduğu, davacı şirketin 2010 yılından sözleşme fesih tarihine kadar kazanım sağladığı büyük ölçekli 10 adet müşteri portföyünün, fesihten sonra iki müşteriye gerilediği, taraflar arasında yazılı şekilde düzenlenmiş olan sözleşmede davacının distribütör olarak tanımlandığı, davalı tarafından gerçekleştirilen sözleşme feshinin haklı nedene dayanmadığı, TTK’nın 122. maddesinde belirtilen ilkeler çerçevesinde davacının portföy tazminatı talep edebileceği ve davacının talep edebileceği portföy tazminatı miktarının sözleşme fesih tarihinden önceki beş yıllık karının ortalaması olan 946.863,93.-TL olarak hesap edilmiş olduğu yönünde görüş belirtildiği görülmüştür.
TTK 122. Maddesinde göre, ” Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa, acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır” denilmektedir.
TTK 122. Maddesi ile davaya konu portföy tazminatının hangi şartlarda istenebileceği, talep edilebilecek tazminatın ne şekilde hesaplanacağı, yine acentelere ilişkin bu hükmün hakkaniyete aykırı düşmedikçe tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sözleşmelere de uygulanacağı düzenleme altına alınmıştır.
Tek satıcılık sözleşmesi, sağlayıcı ile tek satıcı arasındaki hukuki ilişkileri düzenleyen çerçeve niteliğinde ve sürekli bir sözleşme olup, bu sözleşmeyle yapımcı, ürünlerinin tamamını veya bir kısmını belirli bir bölgede tekele sahip olarak satmak üzere tek satıcıya bedeli karşılığında göndermeyi buna karşılık tek satıcı da sözleşme konusu malları kendi adına ve hesabına satarak malların sürümünü arttırmak için faaliyette bulunmayı yüklenir.
Portföy tazminatının amacı, acentenin veya tek satıcının sözleşme ilişkinin sona ermesi nedeniyle müvekkiline veya yapımcı/sağlayıcıya kazandırdığı müşteri çevresini kaybetmesi nedeniyle doğan zararın, müvekkil veya yapımcı/sağlayıcının oluşturulmuş olan bu müşteri portföyünden yararlanmaya devam ederek elde ettiği kazanç ile denkleştirilmesidir.
Portföy tazminatı talep edilebilmesi için sözleşmenin sürekli olması gerekmektedir. Davacı acente değildir, tek satıcı olduğunu iddia etmektedir. Davacı ile davalı arasında 20/04/2006 tarihli distribütörlük sözleşmesi imzalanmış olup, sözleşmeye göre davacıya tekel hakkı verilmemiştir.
Eldeki davada; davacı şirket ile merkezi Belçika’da bulunan TYCO Thermal Controls NV. Şirketi arasında 20/04/2006 tarihli distribütörlük sözleşmesi imzalanmıştır. Bu şirket daha sonra davalı şirket ile birleşmiştir. Dosya kapsamına göre birleşmeden sonra tüm yazışmalar davalı şirket ile yapılmış, yine fesih bildirimi davalı tarafça yapılmıştır. Bu bakımdan, davalı tarafın müvekkili şirketin sözleşmenin tarafı olmadığı yönündeki beyan ve savunmalara itibar edilmeyerek sonuca gidilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Eldeki davada; taraflar arasında düzenlenen distribütörlük sözleşmesinin, “sözleşmenin konusu” başlıklı 1. Maddesinin 2. Bölümünde, “TTC, sözleşme bölgesi içerisinde satış için başka distribütör kullanma ve distribütörü bilgilendirerek doğrudan orada sözleşme ürünleri satma hakkına sahiptir” şeklinde düzenleme içerdiği görülmüştür.
Eldeki davada; davacı, oluşturmuş olduğu müşteri portföyü sebebiyle tazminat talebinde bulunmakta ise de davacı şirketin münhasır olmayan bayi olduğu, sözleşmede davacıya tekel hakkı verilmediğinin açıkça hüküm altına alındığı, davacı şirketin davalı şirketle olan ticari ilişkisinin tek satıcılık veya acentelik olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davacının denkleştirme (portföy) tazminatı adı altında herhangi bir tazminat talep etme hakkı bulunamayacağı değerlendirilmiş, tüm bu neden ve gerekçelerle ilk derece mahkemesince açılan davanın reddine şeklinde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin davacının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*