Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1350 E. 2023/1382 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1350
KARAR NO : 2023/1382

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2022
NUMARASI : 2021/899 Esas – 2022/1078 Karar

DAVACI :2B PLAST GERİDÖNÜŞÜM SANAYİ İÇ VE DIŞ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALILAR : 1-OKHATAN PLASTİK İNŞAAT TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – …
: 2-… – … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/11/2021

KARAR TARİHİ : 15/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 25/09/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ile davacı arasında 02.09.2020 tarihli protokol ile davalı şirketin mali bilançolarındaki borç alacak dengesi sağlandıktan sonra davalı şirketin hisselerinin davacı şirkete devri ve bunun içinde 30.000,00 Euro bedel ödenmesi hususunda anlaşma yapıldığını, taraflar arasında düzenlenen 04.09.2020 tarihli yeni protokol ile hisse devir bedeli olan 30.000 Euro nun 15.000 Euro’sunun ön ödeme şeklinde davalı şirket hisse sahibi … vekili …’nın banka hesabına yatırılmasının öngörüldüğünü, davacı tarafça bu ön ödemenin 03.09.2020 tarihinde 5.000 Euro ve 07.09.2020 tarihinde 10.000 Euro olarak yapıldığını, ancak davalı şirketin borç ve alacakları arasında bir denge kurmayı başaramaması sebebiyle vaad edilen hisse devrinin gerçekleştirilemediğini, buna rağmen davalı tarafın ödenen 15.000 Euroyu iade etmediğini, arabuluculuk görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını belirterek bu tutarın sebepsiz zenginleşen davalıdan ve davalı şirket nam ve hesabına kendisine ödeme yapılan …’dan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmediğini ve halen yürürlükte olduğunu, devri öngörülen şirketin işletmesinin geri dönüşüm tesisi olduğunu ve işletilmesi için davacı tarafın Çevre ve Şehircilik Bakanlığından izin alması ve su elektrik gibi abonelikleri kendi üzerlerine alabilmesinin gerektiğini, davacı tarafın davalıdan işletmenin bulunduğu mülk sahipleri ile imzaladığı kira sözleşmesini feshetmesini istediğini, Bunun üzerine taraflar arasında 27.08.2020 tarihli sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşmenin … tarafından davacı şirket adına imzalandığına dair bir ibarenin bulunmadığını, 27/08/2020 tarihli sözleşmenin bu davanın konusunu oluşturmadığını, 04.09.2020 tarihli sözleşme gereğince 15.000 euro peşin ödemenin davacı tarafça yapıldığını, davalı tarafça Karasu Noterliği 01.10.2020 tarih 12699 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davacıya kira sözleşmesinin feshedildiği ve borç alacak dengesinin sağlandığı belirtilerek sözleşmede belirlenen 15.000 euro bakiye bedelin ödenmesinin talep edildiğini ancak davacı tarafın ödeme yapmadığını, …’nın sözleşmede vekil olarak yer aldığını ve sebepsiz zenginleşme iddiasının …’ya yöneltilemeyeceğini, yürürlükte olan bir sözleşme bulunduğunu, sözleşmeden dönülmediğini ve sözleşmenin feshedilmediğini, haksız bir zenginleşme bulunmadığını, şirket hisseleri devredilmemiş olsa dahi işletmenin davacı tarafından kullanıldığını, fiili olarak devir yapıldığını, talebin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davalı … yönünden davanın pasif husumet dava şartı yokluğundan usulden reddine, Davanın davalı şirket yönünden kabulüne, 15.000 Euro’nun davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “Taraflar arasında imzalanan sözleşme kanunun aradığı geçerlilik koşullarını taşımamaktadır, ancak Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu 1987/2E. 1988/2 K. sayılı kararına konu olan olayda olduğu gibi taraflar sözleşmeyi geçerli kabul ederek edimlerini ifa etmeye başlamışlardır. Kira sözleşmesi feshedilmiş ve davacı tarafa şirketin işletmesi, makinaları, teçhizatları devredilmiştir, taraflar şirketlerinin merkezlerini buna göre taşımışlardır, davacı tarafça peşinat ödenmiş geri kalan kısmında ödenmesi için tarafımızca Karasu 2. Asliye Hukuk 2021/137 E. dosyasında dava ikame edilmiştir. Yer verilen içtihatta olduğu gibi şirket fiilen verilmiş, bedelin bir kısmı ödenmiştir bundan sonra sözleşmenin geçersizliğinden bahsetmek hem medeni kanun madde 2 hükmünde bahsedilen hakkın kötüye kullanılmasını yasağını ihlal edecek hemde madde 4 uyarınca hakkaniyete aykırı bir karar verilmesine neden olunacaktır. Fiili olarak devir dahi yapılmıştır. Buna rağmen ödemesi gereken 15.000 euro bedeli ödemeyen davacı taraftır. Davacı taraf müvekkilin kira sözleşmesini feshettirmiş, işletmeyi elinden almış kullanmakta ve ödediği bir kısım parayı da sözleşme feshedilmişçesine istemektedir. Taleplerinin hakkaniyete uygun herhangi bir yanı yoktur,” beyanı ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; “istinaf müracaatı yapılan Sakarya Asliye Ticaret mahkemesinin 2021/899 esas, 2022/1078 karar sayılı kararı geçersiz hisse devir sözleşmesine istinaden ödenen paraların gereksiz yere ödendiğinin tespiti ile, davacı şirkete iadesi kararı olup, limited şirketlerde hisse devir sözleşmeleri resmi şekil şartına bağlı olup, talepte bulunabilmek için sözleşmenin geçerli olması gerektiğinden, geçersiz sözleşmeye istinaden ödenen meblağın davacıya iadesine dair karar usul ve yasaya uygun olduğundan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep ederiz,” beyanı ile yerel mahkeme kararının onanmasını talep etmiştir.
DELİLLER:Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2022 tarih, 2021/899 Esas – 2022/1078 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; alacak istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın davalı şirket yönünden kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; taraflar arasında 02.09.2020 tarihli protokol ile davalı şirketin mali bilançolarındaki borç alacak dengesi sağlandıktan sonra davalı şirketin hisselerinin davacı şirkete devri ve bunun içinde 30.000,00 Euro bedel ödenmesi hususunda anlaşma yapıldığı, taraflar arasında düzenlenen 04.09.2020 tarihli yeni protokol ile hisse devir bedeli olan 30.000 Euro nun 15.000 Euro’sunun ön ödeme şeklinde davalı şirket hisse sahibi … vekili …’nın banka hesabına yatırılmasının öngörüldüğü, davacı tarafça bu ön ödemenin 03.09.2020 tarihinde 5.000 Euro ve 07.09.2020 tarihinde 10.000 Euro olarak yapıldığı; ancak davalı şirketin borç ve alacakları arasında bir denge kurmayı başaramaması sebebiyle vaad edilen hisse devrinin gerçekleştirilemediği, buna rağmen davalı tarafın ödenen 15.000 Euroyu iade etmediği belirtilerek davalıya ödenen bu bedelin davalıdan tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın davalı şirket yönünden kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 520.nci maddesi gereğince limited şirkette pay devrinin hüküm ifade edebilmesi için sözleşmenin noterde tasdiki, ortaklar kurulunun devre muvafakat etmesi ve bu devrin şirketin pay defterine işlenmiş olması gerekir. Bu şartlardan birinin bulunmaması halinde, limited şirket pay devirlerinde bölünme kuralı geçerli olmadığından pay devri ortaklar arasında dahi geçersizdir.
Eldeki davada; davacı şirketin 02/09/2020 ve 04/09/2020 tarihli adi yazılı sözleşmeler ile davalı şirketin hisselerini 15.000 Euro peşin olmak üzere toplam 30.000 Euro karşılığında devralmayı kararlaştırdıkları ve davacının 15.000 Euro ödediği ancak hisse devrinin gerçekleşmediği tarafların ortak kabulündedir. Somut davada, davaya dayanak yapılan 02/09/2020 ve 04/09/2020 tarihli sözleşmeler noterde tasdik edilmediklerinden TTK’nın 520’inci maddesine uygun bir sözleşme olmadığı gibi, bilahare devir işlemleri de yapılmış değildir. Dayanılan sözleşmeler pay devrine ilişkin olup şekil şartlarını taşımadığından geçersiz bulunduğundan bu geçersiz sözleşme taraflar verdiklerini geri isteyebilir. Açıklanan tüm bu neden ve gerekçelerle ilk derece mahkemesince davacının talebinin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle davanın kabulüne şeklinde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin davalının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davalının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Kamu düzeni yönünden yapılan incelemede;
Öte yandan;
6/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle eklenen TTK’nın 5/A maddesinde;
“B(1) Bu Kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinde;
“(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” hükümleri düzenlenmiştir.
TTK’nın 5/A maddesi uyarınca; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat davaları yönünden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Tüm bu açıklamalara göre; eldeki dava konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak davasıdır. Davacı tarafından arabuluculuğa başvurulduğu, başvuru sonrası çıkan arabuluculuk bedelinin davacı tarafından ödenmesi gerektiği ancak ilk derece mahkemesince verilen kararda bu konuda bir hükmün yer almadığı görülmüştür.
Yukarıda ayrıntılı olarak izah edildiği üzere; dava öncesinde taraflarca arabuluculuk görüşmeleri yapıldığı ve sürecin anlaşmazlık ile sonuçlandığı, bu nedenle arabulucuk için 1.320,00-TL ücret takdir edildiği ve bakanlık bütçesinden ödenmesine karar verildiği, mahkemece Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesi, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Yönetmeliği’nin 26. maddesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 297/1-ç ve 326. maddeleri gözetilerek dava öncesi bakanlık bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin yargılama gideri olarak hüküm altına alınmaması ve hazineye irat kaydına karar verilmemesi hatalıdır. Anılan husus kamu düzenine ilişkindir. Hükmün bu yönden düzeltilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Gerekçeli karar başlığında; davacı ile davacı ve davalı vekillerinin adreslerinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir
Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, yerel mahkeme kararının kamu düzeni gereğince kaldırılmasına, dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus da bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353-(1)-b)-2) madde gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-Davalının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN REDDİNE, SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 06/04/2022 tarih, 2021/899 Esas ve 2022/1078 Karar sayılı kararının HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince kamu düzeni gereğince KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a-Davalı … yönünden davanın pasif husumet dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
b-Davanın davalı şirket yönünden KABULÜNE, 15.000 Euro’nun davalı şirketten tahsili ile davacıya verilmesine,
c-Alınması icap eden 11.875,69 TL harçtan peşin alınan 2.968,93 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.906,76 TL harcın davalı şirketten tahsili ile Hazineye irat kaydına,
ç-Davacı vekille temsil edildiğinden AAÜT uyarınca 20.465,75 TL nispi vekalet ücretinin davalı şirketten tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
d-Hakkındaki dava husumetten reddedilen davalı … vekille temsil edildiğinden 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’ya verilmesine,
e-Davacı tarafça yapılan ilk masraf olan peşin harç 2.968,93 TL, başvurma harcı 59,30 TL, vekalet harcı 8,50 TL, tebligat, müzekkere, posta masrafı 166,20 TL olmak üzere toplam 3.202,93 TL yargılama giderinin davalı şirketten tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
f-Dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecine yönelik, 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin 6183 sayılı Kanuna göre ve davalı aleyhine açılan davanın davalı şirket yönünden kabulü nedeniyle bu davalıdan tahsili için hazineye müzekkere yazılmasına,
g-Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 11.875,69 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 11.794,99 TL istinaf karar harcının davalı şirketten alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
b-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
c-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
ç-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
d-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
e-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
f-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*