Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1338 E. 2023/1308 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1338
KARAR NO : 2023/1308

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE :… (…)
KATİP :… (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :28/01/2022
NUMARASI :2021/501 Esas – 2022/61 Karar

DAVACI :… (T.C.No: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… (T.C.No: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :İtirazın İptali
DAVA TARİHİ :28/09/2021

KARAR TARİHİ :14/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ :28/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalıya karşı Kocaeli 3. İcra Dairesi’nin 2014/8370 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığı, davalı tarafından usulsüz tebligat itirazı üzerine takibin durduğunu, davalı hisse devrine dair para ödenmesine dair de borca itiraz ettiğini, bu hususta muteber herhangi bir belgeye veya ödeme kanıtı sunamadığını beyan ederek davanın kabulüne, takibin devamına, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafından süresi içerisinde davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın REDDİNE …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından ilk olarak Kocaeli 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2020/524 Esas sayılı dava açıldığını, davanın açılış tarihi 25.11.2020 olduğunu, yerel mahkeme arabuluculuğa başvurmanın dava şartından olduğundan hareketle davanın usulden reddine karar verdiğini, ilgili dosyanın kesinleşmesi ve davacıya harç iadesi gerçekleştikten hemen sonra Kocaeli Arabuluculuk Bürosu’na başvurulduğunu ve dava açıldığını, TBK’nın 158. maddesi hükmüne göre, alacaklının davasını görevsiz ve/veya yetkisiz bir mahkemede açmış olması sebebiyle davasının usûlden reddedilmesi hâlinde alacağının zamanaşımına uğraması veya hak düşürücü sürelerin dolmasına karşı borçluya yönelik dava hakkını kullanabilmesini sağlamak için ek bir süre tanındığını, davacı tarafından kesinleşmeden itibaren 60 günlük ek süre içerisinde dava açıldığını, yerel mahkemece ilgili hüküm gözetilmeden davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının hak düşürücü süre içerisinde davayı açtığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, takip konusu alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek; haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2022 tarih, 2021/501 Esas – 2022/61 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Kocaeli 3. İcra Dairesinin 2014/8370 esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonunda,”… İİK’nun 67/1. maddesi hükmüne göre, takip talebine itiraz edilen alacaklı itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilecektir. İtirazın iptali davası bakımından öngörülen bu süre hak düşürücü niteliktedir. Bir yıllık hak düşürücü süre borçlunun itirazının tebliği ile başlayacaktır. Başka bir anlatımla, bu sürenin başlaması için borçlu itirazının alacaklıya mutlaka tebliği veya tebliğ yerine geçecek şekilde işlem yapılması gerekmektedir.
Davaya konu icra takibindeki ödeme emrinin usulsüz olduğu ve borca itiraz edildiği gerekçeleri ile davalı borçlu tarafından Kocaeli 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/396 E. Sayılı dosyasında şikayet yoluna gidilmiştir. Davalı borçlu tarafından İcra Hukuk Mahkemesi’nde hem borca itiraz edilmiş hem de usulsüz tebliğ şikayetinde bulunulmuştur. Davacı bu süre zarfında Ankara İcra Müdürlüğü vasıtası ile aynı zamanda icra müdürlüğünde de itirazda bulunmuştur. İcra Mahkemesi tarafından söz konusu icra dosyası celp edilmiş ve davanın kabulü ile takibin İİK 62 ve 66 maddeleri uyarınca durdurulmasına karar verilmiştir. Bir başka deyiş ile icra mahkemesi tarafından davacının şikayeti ve borca itirazı kabul edilmiş ve takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
Anılan karar üzerine istinaf yasa yoluna gidilmiş İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından da incelenen icra mahkemesi kararı borca itiraz olarak değerlendirilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Bu karar temyiz edilmiş Yargıtay 12. Hukuk dairesinin 2018/15701 E. 2019/17759 K. Sayılı ilamı ile onanmış ve icra mahkemesinin kararı 11/12/2019 tarihinde kesinleşmiştir. Bir başka deyiş ile davacının, borçlunun borca itiraz ettiğini kesin olarak öğrendiği tarih, anılan İcra Mahkemesi kararının kesinleşme tarihi olan 11/12/2019 tarihidir. Davacının itirazın iptali davasını açabileceği son tarih 11/12/2020 tarihidir. Davacı ise davasını 28/09/2021 tarihinde İİK. 67 maddesinde tanımlı 1 yıllık hak düşürücü sürenin geçmesinden sonra açmıştır. Bu nedenle davanın hak düşürücü sürede açılmaması nedeni ile usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Benzer mahiyette karar için bakınız Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2015/5259 E. 2016/5234 K. Sayılı ilamı)…” şeklindeki gerekçeyle hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.

2004 sayılı İİK’nın 67/l. maddesi; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başıurarak genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat sureti ile itirazın iptalini dava edebilir.” hükmünü içermektedir.
Nitekim, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığı, 2021/6500 E. ve 2021/11683 K. sayılı ilamında; “…Davacı, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla başlattığı ilamsız icra takibine davalı borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline alacağın %20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, İİK m.67/1 hükmünde öngörülen 1 yıllık süre içinde itirazın iptali davasının açılmadığı gerekçesiyle “davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,” karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
İtirazın iptali davası, alacaklının borçlunun itiraz ederek durdurduğu takibin, alacağının varlığını genel hükümler çerçevesinde ispatlamak suretiyle devamını sağlamak amacıyla açtığı takip hukukuna özgü ve kanunda özel olarak düzenlenmiş bir dava çeşididir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 67/1.maddesine göre alacaklı, itirazın iptali davasını itirazın kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde açabilir. Hükümde öngörülen bir yıllık süre, hak düşürücü süre niteliğinde olup, hükmün açık lafzı gereği itirazın alacaklıya tebliğ edilmesi ile başlar. Diğer bir ifade ile itiraz alacaklıya tebligat kanunu hükümlerine göre usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş ise bir yıllık süre başlamaz. Alacaklının itirazı bir şekilde öğrenmiş olması ve dahi (icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasının talep edilmesi dışında) birtakım icra işlemleri yapmış olması da 1 yıllık süreyi başlatmaz.
Mahkemece -itiraz alacaklıya tebliğ edilmemiş ise de alacaklı itirazı en geç vekilinin icra dosyasındaki 21.09.2013 tarihli müracaatı ile öğrenmiştir- denilerek bu tarihten itibaren 1 yıllık sürenin geçtiği sonucuna varılmış ise de; Mahkemece bahsedilen alacaklı vekilinin müracaatı, haciz talebine ilişkin olup, alacaklının itirazı öğrendiği anlamı taşımayacağı gibi yukarıda açıklandığı üzere, sürenin başlangıcı Kanunda alacaklının itirazı öğrendiği tarih olarak değil, açıkça itirazın alacaklıya tebliğ edildiği tarih olarak belirtilmiş olduğundan sürenin hak düşürücü niteliği gözönüne alındığında, maddedeki “tebliğ” kelimesinin “öğrenme” olarak geniş yorumlanması ve dolayısıyla alacaklıya usulüne uygun olarak tebliğ edilmemiş bulunan borçlu itirazının alacaklı tarafından bir şekilde öğrenildiğinden bahisle bir yıllık sürenin başladığının kabul edilmesi mümkün değildir.
İtirazın alacaklıya tebliğ edildiğine dair bir bilgi ve belge bulunmadığından, İİK m.67/1’de yer alan bir yıllık süre dolmamıştır. Mahkemece, davanın esası hakkında tahkikat yapılarak bir sonuca varılması gerekirken, bir yıllık sürenin dolduğundan bahisle yazlı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklinde konu izah edilmiştir.
Görüldüğü gibi İİK’nın 67/l. Maddesi; itirazın tebliğinden bahsetmektedir. Somut olayda, davalının itirazının davacı alacaklıya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca İİK’nın 67/1. maddesindeki bir yıllık sürenin başlamadığı düşünülmeden mahkemece aksi düşüncelerle, davalının usulsüz tebligat nedeniyle Kocaeli 2. İcra Hukuk Mahkemesine yapmış olduğu şikayet başvurusu sonucunda; İcra Hukuk Mahkemesince verilen, davacının şikayeti ve borca itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına dair, istinaf ve Yargıtay denetiminden geçmek suretiyle kesinleşen kararın, kesinleşme tarihi, davacının borçlunun itirazını kesin olarak öğrendiği tarih olarak kabul edilerek, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
Mahkemece, gerekçeli karar başlığında; davalı vekilinin adresinin yazılmamış olması, 6100 sayılı HMK’nın 297/1-b maddesine aykırı olmakla birlikte sonuca etkili olmadığından, kaldırma nedeni yapılmamış ve bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Bu itibarla, davacı vekilinin istinaf taleplerinin HMK 353/1-a.6 maddesi gereğince kabulü ile İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/01/2022 tarih, 2021/501 Esas ve 2022/61 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Davacı hakkında düzenlenen 17/05/2022 tarihli ve 1.320,00-TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.14/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*