Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/1331
KARAR NO : 2023/1368
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2022
NUMARASI : 2020/455 Esas – 2022/178 Karar
DAVACI : ANADOLUBANK A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : DESTEBAŞI GRUP İNŞAAT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Kayıt Kabulden Dönüşen)
DAVA TARİHİ : 24/08/2020
KARAR TARİHİ : 15/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 20/09/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Anadolubank A. Ş.’nin Sultanbeyli Şubesi ile müflis Destebaşı Grup İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiğini, ancak müflis şirket tarafından kredi borcunun zamanında geri ödenmediğini ve bu sebeple müvekkili banka tarafından hesapları kat edilerek Üsküdar 16. Noterliği’nin 13.09.2018 tarihli 46850 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, işbu ihtarnamede yer alan alacak miktarının; 446.926,46 TL anapara, 115.226,73 TL faiz, 4.288,89 TL komisyon ve 5.884,27 TL BSMV olmak üzere toplam 572.328,35 TL olduğunu, ihtar sonrası borçlu şirket hesabına; 09.10.2018 tarihinde 20.000,00 TL, 23.10.2018 tarihinde 92.150,00 TL ve 24.10.2018 tarihinde 150.000,00 TL ödeme yapıldığını devamla; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/179 E. Sayılı dosyasından görülen dava sonucunda, 29.08.2019 tarihli karar ile Destebaşı Grup İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin iflasına karar verildiğini, iflas tasfiye süreci içerisinde alacak kayıtlarına başlanmasının ardından, müvekkili bankanın iflas tarihi itibariyle borçludan alacaklı olduğu 563.014,78 TL’nin iflas masasına kaydının talep edildiğini, Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2019/20 İflas sayılı dosyasının 28.07.2020 tarihli kararında; bakiye alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle alacak kaydı taleplerinin 24.844,50 TL’lik kısmının kabulüne, 538.170,28 TL’lik kısmının reddine karar verildiğini ve ilgili kararın taraflarına e-tebligat yolu ile 14.08.2020 tarihinde iletildiğini, borçlu hesabına yapılan ödemelerin mahsubuyla, müvekkili bankanın iflas tarihi itibariyle müflis şirketten olan bakiye alacağının 563.014,78 TL olduğunu, bu hususun, banka kayıtları üzerinde yapılacak olan incelemeyle tespit edilebilecek nitelikte olduğunu beyanla; müvekkil banka alacağının iflas tarihi itibariyle 563.014,78 TL olduğunun tespiti ile alacak kayıtlarının bu miktar üzerinden kabulüne, müvekkili bankanın 2. Alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nispette katılması gerektiği konusunda İİK 297. Maddesinin son fıkrası gereğince 15 gün içinde karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine,
a) 433.781,71.-TL nakdi alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, hüküm altına alınan alacağa 29/08/2019 tarihinden itibaren yıllık %90 oranında temerrüt faizi işletilmesine,
b) Yasal çek sorumluluk tutarı 65.600,00.-TL gayri nakdi alacağın davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafından depo edilmesine,
c) Hüküm altına alınan alacakların İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1104 Esas sayılı dosyasında hüküm altına alınacak alacakla tahsilde tekerrür etmemesine,
d) Fazlaya ilişkin istemin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “Mahkemece banka defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmış ve 19.02.2021 tarihli bilirkişi raporu alınmıştır. İşbu raporda, ihtarname sonrası yapılan tahsilatlar doğrudan anaparadan mahsup edildiğinden eksik hesaplama yapılmıştır. Talebimiz ile tespit edilen alacak arasındaki farktan dolayı rapora tarafımızca itiraz edilmiştir. İtirazımız üzerine yeniden bilirkişi raporu alınmış olup işbu kere ihtarname sonrası yapılan tahsilatlar öncelikle faiz ve ferilerinden mahsup edilmiştir. Ancak, alacağımız yine hatalı olarak tespit edilmiştir. İki dosyada tespit edilen alacak miktarımızın arasında bu denli fark olması, alacağın dayanağının aynı olduğu gözetildiğinde kabul edilebilir nitelikte değildir. Bu nedenle, tarafımızca rapora tekrar itiraz edilmiş ancak mahkemece itirazımızın reddine karar verilerek bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiştir. Her iki rakamı da kabul anlamına gelmemekle birlikte, huzurdaki davada tespit edilen alacak miktarı ile söz konusu davada tespit edilen alacak miktarı arasındaki çelişkinin giderilmesi gerekirken mahkemece davanın karara çıkarılması usul ve yasaya aykırıdır,” beyanı ile yerel mahkeme kararının reddedilen kısmına ilişkin kararın kaldırılması, Davanın tamamen kabulü, Karar kesinleşinceye kadar tehir-i icra kararı verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacı bankanın yerel mahkeme kararının aynı borçtan kaynaklı olarak yine müvekkil kefillere karşı açılan başka bir dosyadaki karar ile farklı olması sebebiyle çelişki giderilmeden karar verildiği yönündeki iddiaları hukuk dışı olup işbu istinaf başvurusunun kabulü mümkün değildir. Ödenmeyen çek ise zaten kredi kapsamındaki %20’lik marjın içinde olup işbu davanın başlatılmasını gerektirmemektedir. Ne var ki bu hususların hiçbiri hükme esas alınan bilirkişi raporunda değerlendirilmediği gibi söz konusu bilirkişi raporunda yalnızca davacı banka tarafından sunulan deliller incelenmiş olup rapor açıkça taraflı, eksik ve hukuka aykırıdır. Dolayısıyla bu raporun esas alındığı hüküm de kaçınılmaz bir şekilde hukuka ve hakkaniyete aykırı olmuştur. Bu nedenle davacının istinaf gerekçeleri de yerinde olmadığı gibi hesabı kat etmesinden sonra çeklerin ödendiği açıkça anlaşılıyorken davasının tamamen kabulüne yönelik karar verilmesini talep etmesi aynı zamanda hukuk dışıdır. Davacı banka, davanın tam kabulünü talep ederken söz konusu dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna itirazlarını ve yine aynı borca istinaden yine müvekkil kefillere karşı açılan davadaki kararı gerekçe göstermiştir. Davacı bankanın bu gerekçesi ise yersizdir, zira davacının bahsetmiş olduğu diğer dosya davacı banka ile krediye kefil olanlar arasında başlatılan bir icra dosyasına dayanan itirazın iptali dosyasıdır. Bu nedenle açılan davalar aynı alacağa dayansa da aynı türde davalar değildir. Yine kefillere karşı başlatılan icra takibi söz konusu olsa da işbu davada taraf müvekkil şirkete karşı söz konusu alacağa istinaden başlatılan bir icra takibi de söz konusu değildir. Son olarak belirtmek gerekmektedir ki; davacının sözünü ettiği İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesindeki dava dosyası kesinleşmemiş olup aynı zamanda dosyada davalılar krediye kefil olan şahıslardır. Bu nedenle işbu yerel mahkeme kararı diğer kararı etkileyecektir yoksa davacının sözünü ettiği gibi kefillerin davalı olduğu dosyanın işbu yerel mahkeme dosyasını etkilemesine imkan yoktur. Zira kefilin borcu, asıl borçlunun borcunu geçemeyecektir. Bu nedenle yerel mahkeme tarafından verilen kararın davacının belirttiği gerekçe ile kaldırılarak davasının tamamen kabulüne karar verilmesi de mümkün olmayacaktır,” beyanı ile davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2022 tarih, 2020/455 Esas – 2022/178 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kayıt kabul davası olarak açılan ve daha sonra alacak davasına dönüşen alacak istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı bankanın Sultanbeyli Şubesi ile müflis Destebaşı Grup İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, ancak müflis şirket tarafından kredi borcunun zamanında geri ödenmediği, bu sebeple davacı banka tarafından davalıya ait kredi hesaplarının kat edilerek Üsküdar 16. Noterliği’nin 13.09.2018 tarihli 46850 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiği, iş bu ihtarnamede yer alan alacak miktarının; 446.926,46 TL anapara, 115.226,73 TL faiz, 4.288,89 TL komisyon ve 5.884,27 TL BSMV olmak üzere toplam 572.328,35 TL olduğu, ihtar sonrası borçlu şirket hesabına; 09.10.2018 tarihinde 20.000,00 TL, 23.10.2018 tarihinde 92.150,00 TL ve 24.10.2018 tarihinde 150.000,00 TL ödeme yapıldığı, sonrasında; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/179 E. Sayılı dosyasında görülen dava sonucunda, 29.08.2019 tarihli karar ile Destebaşı Grup İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin iflasına karar verildiği, iflas tasfiye süreci içerisinde alacak kayıtlarına başlanıldığı, davacı bankanın iflas tarihi itibariyle borçludan alacaklı olduğu 563.014,78 TL’nin iflas masasına kaydını talep ettiği, Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2019/20 İflas sayılı dosyasının 28.07.2020 tarihli kararında; bakiye alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle davacının alacak kaydı taleplerinin 24.844,50 TL’lik kısmının kabulüne, 538.170,28 TL’lik kısmının reddine karar verildiği belirtilerek, davacı bankanın iflas tarihi itibariyle müflis şirketten olan bakiye alacağının 563.014,78 TL olduğunun tespiti amacıyla eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları ve dayanağını İİK’nın 235. maddesinden alan davalardır.
İİK’nın 235. maddesi uyarınca, sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. Bu davada, iflas idaresi müflis şirketi temsilen hasım konumundadır. Kayıt kabul davaları, iflasından önce müflisten alacaklı olanların, bir diğer ifade ile iflas alacaklılarının alacaklarını iflas masasına kaydettirmek için açtıkları davalar olup, genel mahkemelerdeki alacak davalarından farkı, süreye tabi olması, yetkinin kesin yetki olması, ticaret mahkemesinin görevli olması ve İİK’nın 235/3. maddesine göre basit yargılama usulünün uygulanmasıdır. Diğer yandan, genel mahkemelerde görülen alacak davası esnasında davalının iflasının açılması halinde dava, kendiliğinden kayıt kabul davasına dönüşür.
Öğreti ve uygulamada genel kabul gören tanımıyla dava konusu, davacının belirli bir vakıaya dayanarak hukuki talepte bulunmasıdır. Yargılama esnasında davanın konusunun ortadan kalkması hâlinde artık esas talep hakkında yargılama yapılmasına gerek kalmayacağından mahkemece karar verilmesine yer olmadığına karar verilir (Kuru, B./Arslan, R./Yılmaz, E; Medeni Usul Hukuku, 14. Baskı, Ankara, 2002, s. 543).
Kayıt kabul davalarındaki esas talep, genel alacak davalarından farklı olmayıp, alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak amacıyla iflas sıra cetvelinde alacağın kayıt ve kabulüne karar verilmesi isteğidir. Bu açıdan kayıt kabul isteği, alacak davalarının özel bir görünüm şeklidir ve niteliği gereği alacağın tahsiline ilişkin isteği de içeriğinde barındırır.
Davalı hakkında Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/179 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen kararın Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi’nin 03/02/2021 tarih, 2020/1688 Esas – 2021/202 Karar sayılı ilamı ile kaldırılması ile davalı hakkında verilen iflas kararının kaldırılmasına hükmedildiği görülmüştür.
Dosya arasına aldırılan bilirkişi raporunda özetle; davacı Anadolubank A.Ş. Sultanbeyli Şubesi ile borçlu Destebaşı Grup İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve kefilleri …, … ve … arasında 06.06.2017 tarihinde 6.500.000,00TL (AltımilyonbeşyüzbinTürklirası), Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığı, Kefillerin GKS’de ayrı ayrı 6.500.000,00.-TL tutarına kadar müteselsil Kefil olarak Genel Kredi Sözleşmesini imzalandığı, Borcun varlığı ile birlikte TBK 583.maddesine uygun olarak kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapıldığı (kefillerin sorumlu olduğu azami miktar ile kefalet tarihinin ve müteselsil kefillik sıfatının kefilin kendi el yazısı ile yazıldığı) ve bu şekliyle geçerli bir kefalet sözleşmesi imzalandığı ve kefaletin geçerli olduğu, kefalet limitinin toplamda 6.500.000,00.-TL olduğu, davacı bankadan temin edilen Kredi açılış dekontları ve hesap dökümleri incelendiğinde, 1 adet Ticari KMH, 10 Adet Rotatif Kredi kullandırıldığı ayrıca Ticari Çek Karnesi kullandırıldığı, Davacı Banka 13.09.2018 tarihinde T.C. Adalet Bakanlığı 16. Noterliği vasıtasıyla 46850 yevmiye numarasıyla dava dışı Müflis Destebaşı Grup İnşaat Sanayi ve Tic. A.Ş. ve kefilleri adına ihtarname keşide ettiği, İlgili ihtarnamenin muhataplara 15.09.2018 tarihinde daimi çalışanına teslim edildiği /tebliğ edildiği dosya içi noter evraklarından tespit edilmiş olup, verilen 1 gün sonrası 17.09.2018 tarihinde temerrüt oluştuğu, davacı Anadolubank A.Ş.’nin, davalı Müflis Destebaşı Grup İnşaat Sanayi ve Tic. A.Ş.’den 1 adet KMH, 10 adet Rotatif krediden kaynaklı 29.08.2019 İflas tarihi itibariyle alacağının; 93.326,69 Asıl Alacak, 125.399,89TL Kat öncesi İşlemiş faiz ve ferileri, 1.456,01TL Akdi Faiz, 67.210,80TL Temerrüt faiz ve3.433,34TL BSMV ile birlikte toplam 290.826,73TL alacaklı olduğu, Müflis Destebaşı Grup İnş.San.ve Tic.A.Ş. adına kullandırılan çek karnelerinden 41 adet çekin iade bankaya iade edilmediği, taahhüt bedelinin 65.600,00TL olduğu beyan edilmiş olup, ilgili tutarın davacı bankada müşterinin faiz getirmeyen hesapta bloke edilmesi gerektiği, dosya içerisinde yer alan 134744-300 numaralı hesabın kredi hesabı olmadığı, davacı banka ile yapılan görüşmelerde ilgili hesabın masraf hesabı olduğunun beyan edildiği, 29.08.2019 İflas tarihi itibariyle 12.435,88TL dava masrafları olduğu, davacı banka alacaklarına eklenmesi durumunun mahkemenin yetkisinde olduğu yönünde görüş bildirilmiş olduğu görülmüştür.
Dosya arasına aldırılan ek bilirkişi raporunda özetle; Davacı Anadolubank A.Ş. nin 29.08.2019 iflas tarihi itibariyle davalı Müflis Destebaşı Grup İnşaat Sanayi, ve Tic. A.Ş.’den tüm kredilerinden kaynaklı nakit alacağı 433.781,71TL olarak hesaplanmış olup, bankanın çek karnesinden kaynaklı 65.600,00TL gayri nakit alacağı bulunduğu, nakit ve gayrinakit toplam alacağı 499.381,71TL olarak tespit edildiği yönünde görüş bildirilmiş olduğu görülmüştür.
Eldeki davada; davacı banka ile davalı arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu kapsamda krediler kullandırıldığı, ödeme yapılmaması nedeni ile davacının hesabı kat ederek, davalıya ve dava dışı kefillere ihtarname gönderdiği, daha sonra davalı hakkında iflas kararı verildiği, işbu dosyanın kayıt kabul davası olarak açıldığı, iflas kararının BAM kararı ile kaldırıldığı, bu defa davalının konkordato davasında ret kararı verildiği, işbu davanın alacak davasına dönüştüğü, hükme esas alınan ek bilirkişi raporuna göre davacının 29/08/2019 tarihi itibariyle 433.781,71.-TL nakdi alacağı, yasal çek sorumluluk tutarı 65.600,00.-TL gayri nakdi alacağı bulunduğu anlaşılmakla; tüm bu neden ve gerekçelerle, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile 433.781,71.-TL nakdi alacağın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, hüküm altına alınan alacağa 29/08/2019 tarihinden itibaren yıllık %90 oranında temerrüt faizi işletilmesine, yasal çek sorumluluk tutarı 65.600,00.-TL gayri nakdi alacağın davacı banka nezdinde açılacak faiz getirmeyen bir hesapta davalı tarafından depo edilmesine şeklinde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, bilirkişi raporunun tarafların ve yargının denetimine elverişli ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin davacının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Öte yandan; aynı kredi alacağı ile ilgili kredinin kefilleri olan kişilere karşı İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1104 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası devam ettiğinden, hüküm altına alınan alacağın ilgili dosyada hüküm altına alınacak alacakla tahsilde tekerrür etmemesi için hüküm kısmında bu konuda şerh düşülmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ve bu minvalde, davacının israrla değindiği konu olan, aynı alacak için iki ayrı mahkemede asıl borçlu ve kefilleri yönünden açılan davalarda alacak miktarlarının farklı bulunduğu yönündeki beyan ve itirazların da mahkemece dikkate alınmaması yerinde görülmüştür. Hemen belirtmek gerekirse; davacının iddia ettiği her iki ayrı davada alacak taleplerinin farklı bulunduğu iddiası, asıl borçludan yapılan tahsilatlar ve sonrasında talep edilen faizlerin talep edilme tarihleri ile tahsilatların göz önünde bulundurulup yapılan hesaplamaların farklılık doğurabileceği nedeniyle dairemizce de yerinde görülmeyerek dikkate alınmamıştır.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davacının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 269,85-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 189,15-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin kararın temyize tabi bulunması nedeniyle Dairemiz tarafından yerine getirilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren (2) hafta içerisinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi’ne TEMYİZ yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/09/2023
…
Başkan …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Üye …
¸e-imzalıdır
…
Katip …
¸e-imzalıdır
* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*