Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1328 E. 2023/1367 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1328
KARAR NO : 2023/1367

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2022
NUMARASI : 2020/325 Esas – 2022/59 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVANIN KONUSU : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/07/2020

KARAR TARİHİ : 15/09/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 20/09/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı şirket arasında 25.07.2016 tarihli hizmet sözleşmesinin düzenlendiğini, Mazda ve Honda projelerine hizmet verildiğini, taraflar arasında bu hizmetlerin karşılığının, Mazda ve Honda projeleri için iki ayrı cari hesap şeklinde tutulduğunu, müvekkili tarafından hizmet bedelleri için fatura düzenlendiğini ve davalı şirkete tevdii edildiğini, davalı şirket tarafından 17.04.2019 tarihli ve 129885 sıra numaralı ve toplam 29.000,00 TL bedelli fark bedeli (iade) faturası düzenlendiğini ve 06.05.2019 tarih ve 4242 yevmiye sayılı noter ihtarıyla müvekkiline tebliğ edildiğini, müvekkili tarafından 10.05.2019 tarih ve 10153 yevmiye sayılı noter ihtarıyla süresi içinde faturanın ve içeriğinin kabul edilmediğinin davalı şirkete bildirildiğini, aynı ihtarnamede 31.03.2019 tarihi itibariyle müvekkilinin Mazda projesinden 32.848,44 TL davalı şirketten alacaklı olduğunun bildirdiğini ancak davalı tarafından bugüne kadar dmüvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin davaldan Mazda projesi için 32.848,44 TL, Honda projesi için 11.998, 94 TL olmak üzere toplam 44.847,38 TL alacağının bulunduğunu beyanla fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 44.847,39 TL alacağın muacceliyet tarihlerinden itibaren, (ticari avans faizinden az olmamak üzere) TTK m.1530 uyarınca işleyecek faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili arasında müvekkilinin Honda ve Mazda projeleri için güvenlik desteği sağlanması amacıyla hizmet sözleşmesinin imzalandığını, sözleşme uyarınca davacının, müvekkilnin projelerinde güvenlik desteği sağladığını, davacının, müvekkili şirkette kendi sigortalı personellerini çalıştırdığını, çalışanların haftanın 6 günü üçlü vardiya sistemi ile çalışmış olmasına rağmen davacı tarafından çalışanların ayda 4-5 gün çalışmış gibi sigorta primlerinin yansıtıldığını, müvekkilinin sözleşme gereği üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirerek davacıya eksiksiz ödeme yapmakta iken, davacının sorumluluklarını yerine getirmeyip çalışanların primlerini eksik göstererek, primlerini eksik ödediğini, bu durumun çalışanların SGK sicil dosyaları celp edildiğinde ortaya çıkacağını, mahkemece gerekli görülmesi halinde, çalışanların tanık olarak mahkemede dinlenebileceğini, bu durumun müvekkili tarafından tespit edilmesi üzerine, müvekkilinin 17.04.2019 düzenleme tarihli 29.000,00 TL bedelli iade faturası düzenleyerek Gölcük 4. Noterliğinin 06.05.2019 tarih, 4242 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacıya gönderdiğini, söz konusu ihtarnamenin davacı şirkete tebliğ edilmesi üzerine, davacı şirket tarafından herhangi bir işlem yapılmadığını, davacının sözleşme uyarınca üzerine düşen sorumluluğunu yerine getirmediğinin açık olduğunu, müvekkilinin de bunun üzerine iade faturası düzenleyerek davacıya gönderdiğini, dolayısıyla müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın kısmen kabulü ile; 44.846.80 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “Müvekkil şirket, sözleşme gereği üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirerek davacı şirkete eksiksiz ödeme yapmakta iken, davacı şirket sorumluluklarını yerine getirmeyip çalışanların primlerini eksik göstererek, primlerini eksik ödemiştir. Bu durumun müvekkil şirket tarafından tespit edilmesi üzerine, müvekkil şirket 17.04.2019 düzenleme tarihli 29.000,00 TL bedelli iade faturası düzenleyerek Gölcük 4. Noterliğinin 06.05.2019 tarih, 4242 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile davacı şirkete gönderilmiştir. Söz konusu ihtarnamenin davacı şirkete tebliğ edilmesi üzerine, davacı şirket tarafından işbu faturaya karşı zamanında işlem yapılmamıştır. Karşılıklı düzenlenen hizmet sözleşmesinin 4. Maddesi ”HECE süre ve ücret bölümünde belirtildiği gibi personeline ödeyeceğini beyan ettiği aylık en az ücreti ödemezse ve HALDIZ bundan zarar görürse sorumluluk ve zararın tazmini HECE’ye aittir” hükmünü haizdir. Davacının personellerine eksik ödeme yapmış olması sebebiyle müvekkilin zararına sebep olunduğu ve meydana gelen zarardan doğan sorumluluğun davacıda olduğu açıktır. Zira davacı taşeron konumunda olduğu için işçilerle ilgili uyuşmazlıkta asıl işveren sıfatıyla muhatap alınacak olan müvekkil şirketin, işçilerin hukuken doğmuş hakları nezdinde kendini korumak istemesinde bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. İşbu sözleşme hükmü ve çalışanların sigorta primlerinin eksik yatırıldığı hususları yerel mahkemece hiçbir şekilde değerlendirilmemiş, işçilerin SGK primlerinin eksik yatırılmasının davacının hak edişinden kesinti yapılmasına gerekçe teşkil edip etmeyeceği hususunda hiçbir inceleme yapılmaksızın yalnızca davacı defter kayıtları esas alınarak alacak olarak iddia edilen miktarın tamamının kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında da kesinti yapılmasının yerinde olup olmadığı hususunda hiçbir değerlendirme bulunmamaktadır. Mahkemece yapılması gereken eksik kalan hususlarda yeniden, açıklayıcı ve tereddüte yer bırakmayacak bir rapor düzenlenmesini sağlamaktır. Buna rağmen eksik inceleme ve değerlendirmeye dayalı rapor neticesinde hüküm kurma yoluna gidilmiştir. Yerel mahkeme kararı bu yönüyle de eksik olup kararın kaldırılması gerekmektedir,” beyanı ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin “çalışan personelin sigorta primlerine ilişkin” itiraz ve gerekçeleri haksız olup, müvekkil şirkette çalışan tüm personelin sigorta primleri çalışılan gün kadar yatırılmıştır. Kaldı ki, bir an için böyle bir durumun varlığı halinde dahi davalı şirketin hakedişlerden kesinti yapma imkanı ve hakkı söz konusu olamaz. Kabul anlamına gelmemek üzere, personelin SGK primlerinin düşük yatırılmış olduğu ihtimalinde bile, davalı tarafça hakedişlerden kesinti yapılabilmesini haklı gösterecek bir dayanak, yasal düzenleme ya da sözleşme hükmü bulunmamaktadır. Davalı şirket tarafından düzenlenerek müvekkile tebliğ edilen iade faturasına karşı zamanında işlem yapılmadığı ileri sürülmüşse de; dava dilekçesi ekinde sunduğumuz ihtarnameden anlaşılacağı üzere, müvekkil şirket tarafından, 10.05.2019 tarih ve 10153 yevmiye sayılı noter ihtarıyla süresi içerisinde iade faturasının ve içeriğinin kabul edilmediği karşı tarafa bildirilmiştir. Kabul anlamına gelmemek üzere; davalı taraf, sözleşmeye göre Haldız’ın zarar görmesi halinde sorumluluğun Hece’ye ait olacağının yazılı olduğunu ileri sürmüş, ancak uğranılan herhangi bir zarardan bahsetmemiş, hiçbir şekilde zarar varlığı iddia ve ispat edilmemiştir,” beyanı ile davalının yerinde olmayan istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2022 tarih, 2020/325 Esas – 2022/59 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; alacak istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı şirket ile davalı şirket arasında 25.07.2016 tarihli hizmet sözleşmesi düzenlendiği, sözleşme gereğince davacının Mazda ve Honda projelerinde davalı tarafa hizmet verdiği, taraflar arasında, bu hizmetlerin karşılığının Mazda ve Honda projeleri için iki ayrı cari hesap şeklinde tutulduğu, davacı tarafından hizmet bedelleri için fatura düzenlendiği ve davalı şirkete bu faturaların tebliği edildiği, bunun karşılığında ise davalı şirket tarafından 17.04.2019 tarihli ve 129885 sıra numaralı ve toplam 29.000,00 TL bedelli fark bedeli (iade) faturasının düzenlenerek davacı tarafa gönderildiği ve davacı tarafından bu iade faturasının tebliğ edildiği, davacı tarafından resmi kanallar kullanılmak suretiyle iade faturasının kabul edilmediğinin davalı tarafa bildirildiği belirtilerek bu iki ayrı fatura için toplam 44.847,39 TL alacağın muacceliyet tarihlerinden itibaren, (ticari avans faizinden az olmamak üzere) TTK m.1530 uyarınca işleyecek faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesi için davacı tarafından eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına aldırılan 03/08/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ve davalı tarafın 2019 ve 2020 yılı yasal ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, dava tarihi itibariyle tüzel kişi tacir olan davacı ve davalının 2019 ve 2020 hesap dönemlerine ilişkin tutulması zorunlu olan yevmiye defterinin, kanuna uygun, eksiksiz olarak tutulduğu, yevmiye defterinin açılış ve kapanış onaylarının mevzuatına uygun olduğu, yevmiye defterinin sahibi lehine mahkeme takdirinde olmak üzere “takdiri delil” özelliğine haiz olduğu, 2019 yılı defter kayıtlarına göre davacının , 2019 yılı sonu itibariyle davalıdan 44.846,80 TL alacaklı olduğu, davacının 2020 yılı defter kayıtlarına göre dava tarihi itibariyle de davacı şirketin davalı şirketten hala 44.846,80 TL alacağı olduğu ve 2019 yılında kalan bakiye alacağına ilişkin olarak davalı şirket tarafından davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığı, 2019 yılı defter kayıtlarına göre davalının 2019 yılı sonu itibariyle davacıya 14.538,88 TL borçlu olduğu , davalının 2020 yılı defter kayıtlarına göre dava tarihi itibariyle de davalı şirketin davacı şirkete hala 14.538.88 TL borçlu olduğu ve 2019 yılında kalan bakiye borcuna ilişkin olarak davalı şirket tarafından davacı şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığı, davacı şirketin dava tarihi itibariyle davalı şirketten olan alacağı 44.846,80 TL, davalı şirketin ise dava tarihi itibariyle davacı şirkete olan borcu 14.538,88 TL olduğu, aradaki 30.307,92 TL’lik farkın ise davalı firmanın davacı firmaya düzenlemiş olduğu fakat davacı şirketin kayıtlarına almadığı 29.000, 00 TL’lik iade faturasından ve 1.307,93 TL’lik dönem başı farkından kaynaklandığı şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına aldırılan 10/11/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; davacı ve davalı tarafın 2016-2017-2018 yılı yasal ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda; dava tarihi itibariyle tüzel kişi tacir olan davacı ve davalının 2016-2017-2018 hesap dönemlerine ilişkin tutulması zorunlu olan yevmiye defterinin, kanuna uygun, eksiksiz olarak tutulduğu, yevmiye defterinin açılış ve kapanış onaylarının mevzuatına uygun olduğu, yevmiye defterinin sahibi lehine mahkeme takdirinde olmak üzere“takdiri delil” özelliğine haiz olduğu, davacı ve davalı arasında Mazda Projesi ve Honda Projesi olmak üzere 2 cari hesabın olduğu, Mazda Projesinde 2018 kapanış tarihi itibariyle bir uyumsuzluğun olmadığı, davacı ve davalı arasındaki Honda projesinde ise davacının 2018 kapanış tutarının 13.427,38 TL, davalının kapanış tutarının ise 12.118,89 TL olduğu ve farkında (13.427,38-12.1188,89-) 1.308,49 bu cari hesaptan kaynaklandığı ve bu farkın 2018 yılı işlemleri ile ilgili olduğu yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Eldeki davada; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının, davalı ile arasındaki ticari ilişki nedeniyle 44.847,38 TL alacaklı olduğunu iddia ettiği, taraflar arasındaki alacak borç durumunun tespiti amacıyla mahkemece SMMM bilirkişi marifetiyle ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yaptırıldığı, inceleme sonunda hazırlanan bilirkişi raporuna göre davacı şirketin 2019 yılı hesap dönemi başında davalıdan olan alacağının 36.758,00 TL, davalı şirketin davacıya olan borcunun 35.450,07 TL olduğu, aradaki farkın 1.307,93 TL olduğu, davacı tarafından davalıya 2019 yılında düzenlenen hizmet faturalarının ve davalı tarafından davacıya 2019 yılında yapılan ödemelerin kayıtlarının hem davacı hem davalı şirket tarafından yasal defterlere kaydedildiği, bu duruma ilişkin herhangi bir uyumsuzluk mevcut olmadığı, davalı tarafından davacıya düzenlenen 29.000,00 TL faturanın davacı defterlerinde yer almadığı, davacının 2019 hesap dönemi sonunda davalıdan olan alacağının 44.486,80 TL, davalının 2019 hesap dönemi sonunda davacıya olan borcunun 14.538,88 TL olduğu, aradaki farkın 30.307,92 TL olup farkın davalının davacıya düzenlenen 29.000,00 TL’lik fatura ve 1.307,93 TL lik dönem başı farkından kaynaklandığı, dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 44.846,80 TL alacaklı, davalının davacıya 14.538,88 TL borçlu olduğu, davalı vekilinin 23.08.2021 tarihli rapora karşı beyan ve itiraz dilekçesinde 1.307,97 TL borcu kabul ettiği, davalı tarafından davacı aleyhine düzenlenen 29.000,00 TL’lik faturada fiyat farkı açıklamasına yer verildiği, faturanın davacı tarafından iade edildiği, davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı defterlerine kaydedildiği ve davalı tarafça faturalara süresinde itiraz edilmediği, bu faturalar için iade faturası düzenlemediği gibi davacıya fiyat farkı açıklaması ile 29.000,00 TL bedelli fatura düzenlendiği, işbu faturaya davacı tarafça itiraz edildiği, davalının davacı tarafından düzenlenen faturaları defterlerine kaydettikten sonra 29.000,00 TL bedelli fiyat farkı açıklamalı faturanın mahkeme nezdinde kabul görmediği, dava dilekçesi ile 44.847,38 TL alacak isteminde bulunulduğu, davacının kendi defterlerine göre 44.846.80 TL alacaklı gözüktüğü, davalı defterlerine göre davacının 14.538,88 TL+29.000,00 TL +1.307,93 TL =44.846.81 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla, tüm bu neden ve gerekçelerle ilk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulü ile 44.846.80 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline şeklinde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçesinin davalının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davalının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Gerekçeli karar başlığında; davacı vekilinin adresinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 3.063,48 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 768,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.294,78 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/09/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*