Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1254 E. 2022/1363 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1254 – 2022/1363
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1254
KARAR NO : 2022/1363

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/02/2022
NUMARASI : 2022/147 Esas – 2022/181 Karar

DAVACI : BEKA PETROKİMYA ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av….
ASLİ MÜDAHİLLER : 1-KATOEN NATİE LOJİSTİKANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …
: 2-KUVEYT TÜRK KATILIM BANKASI ANONİM ŞİRKETİ -…
VEKİLİ : Av. …
: 3-HAKAN PETROL GIDA İNŞAAT TURİZM SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ -…
VEKİLİ : Av….
: 4-MYHOME HALI SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ -…
VEKİLİ : Av….
: 5- T.C. SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI -…

VEKİLİ : Av. …
: 6-TURKLAND BANK ANONİM ŞİRKETİ -…
VEKİLİ : Av. …
: 7-TÜRKİYE VAKIFLAR BANKASI TÜRK ANONİM ORTAKLIĞI …
VEKİLİ : Av. …
: 8-ALBARAKATÜRK KATILIM BANKASI ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ : Av. …

DAVA TÜRÜ : Konkordato
DAVA TARİHİ : 27/02/2020
KARAR TARİHİ : 24/06/2022
KR. YAZIM TARİHİ : 01/07/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; ortaklık yapısının Ortaklardan …’nın %52,77 hisse oranı, 63.330.000,00.-TL hisse tutarı, …’nın ise %47,23 hisse oranı, 56.670.000,00-TL hisse tutarı olmak üzere 120.000.000,00-TL şeklinde olduğunu, 1968 yılından bu yana petrokimya sektörü alanında faaliyet gösteren ailenin; 06.09.2007 tarihinde Beka Petrokimya A.Ş.’ni kurarak günümüze kadar, başta petrokimya ürünleri ithalatı, dağıtım ve finansmanı olmak üzere bu sektörde hızla büyümeye devam ettiğini, başka alanlarda da faaliyet gösteren şirketin, lokomotif sektörü olan petrokimya sektöründe 350 bin tonluk yıllık satış kapasitesiyle Türkiye’nin önde gelen hammadde tedarikçisi konumunda olduğunu, şirketin Rusya, ABD, Kuzey Afrika, Asya ve Avrupa’dan petrokimya hammaddesi ithal edip Türk sanayicilerine sunduğunu, 2007 yılına kadar gerek sektörün gerekse davacı şirketin mali durumunun fevkalade iyi denecek durumda iken; dünya genelinde nakit bolluğunun azalması, buna bağlı olarak döviz kurlarında başlayan artış, artan jeopolitik riskler ve son noktada ülkemizde yaşanan darbe girişiminin etkileri piyasalarda ekonomik sıkıntının baş göstermesine sebep olduğunu, ülkemizde tüm sektörlerde ciddi bir yavaşlama söz konusu olup, zincirleme etkiyle nakit dolaşımı ve iş hacminin ciddi derecede azaldığını, davacının da bu ortamdan, gelişmelerden olumsuz şekilde etkilendiğini, hali hazırda İİK’nın 285. ve devamı maddelerinde değişen haliyle tanımlanan “Borçlarım, vadesi geldiği halde ödeyemeyen veya vadesinde ödeyememe tehlikesi altında bulunma” durumununun gerçekleştiğini, kanundaki düzenlemeden de anlaşılacağı üzere hem alacaklıların alacağına kavuşması hem de şirketin iflasının önlenip ticari hayatına devam edebilmesinin konkordato taleplerinin kabulüne bağlı olduğunu, davacı şirketin işletme yatırımlarını tamamlamış olduğunu, alacaklıların bir anda cebri icra ile haciz ve muhafazaya başlaması halinde davacının projesinde somut verileri ile izah edilen borçların ödenmesi imkânının kalmayacağını, bu durumun yapımı devam eden işlerin sözleşmelerinin feshine yol açacağını, olası bir iflas durumunda şirket borçlarının artacağını, bu durumun hem davacı, hem alacaklılar hem de ülkemiz için olumsuz sonuçlar doğuracağını, borçların tasfiyesi ve şirketin ticari faaliyetlerine devamının sağlanması amacı ile davacı şirket tarafından ayrıntılı olarak izah edilen “Konkordato Ön Projesi” hazırlandığını, konkordato ön projesine göre; şirket adına kayıtlı taşınmazlar bulunmakta olup, her ne kadar ipotekli bulunsa da bu taşınmazlardan şirket faaliyetine özgülenmiş olanların satışı ve başta ipotek lehtarı bankalar, şirketler olmak üzere borç tasfiyesi sağlanması düşünülerek, özellikle banka ve finans kuruluşlarına olan borçların yüksek faizle artışının önüne geçerek, malı cebri satışa oranla daha yüksek bir bedelle satmak ve daha yüksek oranda borç tasfiyesini mümkün kılmak adına nakit girdisi planlandığını, konkordato tasdikinden sonra 6 ay ödemesiz geri kalan borçların 4 yıl ( 48 Ay) aylık eşit taksitlerle ödenmesinin öngörüldüğünü, projede 48 ayın üzerinde ödeme vadesi olan borçların tamamının taşınmazların satışı ile defaten ödenecek veya 48 ay ödeme şeklinde düzenleneceğini, rehinli alacaklılar ile görevlendirilecek konkordato komiseri nezaretinde İİK’nın m. 308/h kapsamında görüşerek rehinli alacaklılarla müzakere ve borçların yapılandırılması sürecinin gerçekleştirileceğini, konkordato ön projesine göre; mühlet öncesi işlemiş fazilerin aynen ödeneceği fakat mühlet kararıyla İİK’nın md. 394/3 gereği faiz işlemesi duracağından bu dönem için finansman gideri oluşmayacağını, davacı şirketin borca batık olmaması sebebiyle işbu konkordato ön projelerinin vade teklifi içerdiğini, davacının iş bu dilekçe tarihi itibariyle vadesi gelen borçlarını ödeyemeyeceğini ve takip eden dönemde vadesi gelecek borçlarını da ödeyememe tehlikesi altında olduğunu, davacının, mevcut durum sebebiyle icra ve haciz tehdidi ile karşı karşıya geleceğinin kuvvetle muhtemel olduğunu, davacının faaliyet ile ilgili ekipmanları, stoklarına ve diğer hak ve alacaklarına yönelik her an haciz ve ihtiyati haciz kararları alınıp, faaliyetine son verilebileceğini beyanla öncelikle davacının faaliyetine devam edebilmesi ve malvarlığının korunabilmesi için tensip kararıyla birlikte İcra ve İflas Kanunu’ıran 287, 288., e 295. maddeleri gereğince derhal, davacı bakımından 3 ay süre ile geçici mühlet kararı verilmesini, İİK’nın 206/1 sırasındaki haklar hariç olmak üzere, 9183 sayılı Kanundan doğan vergi ve her türlü har., ceza ile SGK alacakları (prim, idari para cezalan dahil) ile ilgili takipler dahil olmak üzere, davacı aleyhine takip yapılmamasını, haciz, ihtiyati haciz, e-haciz, ihtiyati tedbir, satış, muhafaza işlemleri uygulanmamasını, evvelce yapılmış olan tüm takiplerin durdurulmasını, yeni takip yapılmamasını, davacı hakkında rehinin paraya çevrilmesi yoluyla yapılmış ve yapılacak tüm icra takiplerinde satışlarının durdurulmasını, rehinli menkullerin muhafazasının durdurulmasını, davacının tüm kurumlar ve şirketler nezdindeki hak ve alacaklarının davacılara ödenmesine, davacının takip borçlusu olduğu takiplerde kendisi aleyhine veya 3. kişilerce haciz, muhafaza ve tahsil edilmesinin önlenmesi ve tüm hak ve alacaklarının davacılara ödenmesini, başta bankalar olmak üzere idare ve tüm alacakların takas mahsup ve blokaj haklarının kullanmasının önlenmesine mahkemece uygun görülecek diğer tedbirlerin alınmasına, davacıya ait çeklerde karşılıksızdır işlemi yapılmamasına, mahkemece verilecek tedbirin dava tarihi itibariyle hüküm ve sonuçlarının doğurmasına karar verilmesini, teminat mektuplarının nakde çevrilmesinin önlenmesine, tahsil amacıyla bankalara teslim edilen müşteri çeklerinin şirkete iadesine, bankalarca tahsil edilmiş ise bedelinin şirkete ödenmesine, yasa kapsamında mahkemece re’sen verilecek tedbirlere ilişkin karar verilmesini, İİK’nın 289. maddesi uyarınca kesin mühlet verilmesini, davacının konkordato talebinin kabulüne ve yasada belirtilen sair kararların alınmasına, sonuç olarak yapılacak yargılama neticesinde konkordatonun tasdikine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; ” … 1-Davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ç ve 115/2. maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK.’nın 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içerisinde taraflarca müracaat halinde, dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin yetkisizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde davanın açılmamış sayılacağına ve bu hususta mahkememizce resen karar verileceğine … ” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sayın bilirkişinin, muamele merkezi ile ticaretin yapıldığı yer kavramlarını karıştırdığını; “Genel olarak” muamele merkezi İstanbul avrupa Yakası olduğu şeklindeki tespit ile dosya yetkisizlikle Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmiş ise de; kararın öncelikle kamu düzenine aykırı olduğunu beyan ile; yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Müdahil Turkland Bank A.Ş. vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin kamu düzeni uyarınca kaldırma kararının gerekçesinde işaret ettiği şekilde yeniden yargılamasını yapmış ve yapmış ve yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu tespit ettiğini beyan ile; davacı tarafın istinaf istemlerinin reddine, karar verilmesini, talep ederiz.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/02/2022 Tarih – 2022/147 Esas – 2022/181 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
DAVA; konkordato istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının konkordato talebi üzerine, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/08/2021 tarih 2020/163 esas 2021/630 karar sayılı kararı ile konkordatonun tasdikine karar verildiği, kararın istinafı üzerine Dairemizin 08/02/2022 tarih 2021/1967 esas 2022/281 karar sayılı kararı ile mahkemenin yetkisi yönünden inceleme yapılması ve diğer gerekçelerle kararın kaldırılmasına karar verildiği, kaldırma sonrası yapılan yargılama sonunda ilk derece mahkemesince davacının muamele merkezinin Bakırköy yargı sınırları içerisinde olması nedeniyle kesin yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğu belirlenerek davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ve dosyanın Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, karara karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır.
İİK’nın 285. maddesi yollaması ile İİK’nın 154. maddesi uyarınca; konkordato taleplerinde yetkili ve görevli mahkeme, borçlunun muamale merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesi olup bu yetki kuralı, kamu düzenine ilişkin ve kesindir. Konkordato talebinde bulunan şirketin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer, muamele merkezi yönünden karine teşkil ederse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa davanın da bu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekir. Muamele merkezinden kasıt, borçlunun ticarethanesinin olduğu yer olmayıp; borçlunun, ticaret yaptığı kişilere yönelik olarak işlerini takip ettiği yerdir. Gerçek veya tüzel kişi tacir birden fazla yerde ticari faaliyetlerde bulunuyor; ancak, bu işletmelerden birinde yoğun şekilde ticari faaliyetler yürütüyor ve tüm ticari işletmesini buradan idare ediyor ise muamele merkezi, ticari faaliyetlerin idare edildiği yer olarak vasıflandırılmaktadır (… (1988), İflâs ve Konkordato Hukuku (İflâs ve Konkordato), Alfa Basım ve Dağıtım, Ankara, s. 53; …, s. 129.).
İflası istenen kişinin ticaret siciline kayıtlı olduğu yer, muamele merkezi yönünden karine teşkil ederse de, ticaret sicilinde kayıtlı yerden başka bir yerin muamele merkezi olduğu kanıtlanırsa iflas davasının bu yer ticaret mahkemesinde açılması gerekir (Yargıtay HGK’nın 2012/19-643 Esas, 2013/256 Karar sayılı kararı). Aynı kural konkordato davaları için de geçerli bulunmaktadır.
Eldeki uyuşmazlıkta; davacı şirketin merkezinin Beylikdüzü Organize Sanayi Bölgesi Mah. …/İSTANBUL olduğu ve İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nün 637961-0 sicil numarasında kayıtlı olduğu, 21/02/2020 tarihli genel kurul kararı ile şirket merkezinin …/Kocaeli adresine taşındığı, bu kararın TTSG’de 03/03/2020 tarihinde ilan edildiği, davanın ilan tarihinden önce 27/02/2020 tarihinde açıldığı, Makine Mühendisi …’ın 13/05/2020 tarihli bilirkişi raporunda şirketin yeni merkezinde yapılan incelemede sadece ofis malzemeleri ile bir kısım araçlar tespit edilerek bunların rayiç değerlerinin belirlendiği, kimya mühendisi …’un 20/05/2020 tarihli stok sayım raporunda, hammaddelerin …/İstanbul adresinde depolandığının belirtildiği, kaldırma kararı sonrasında alınan 23/02/2022 tarihli raporda; davacı şirketin ticari faaliyetlerini yürüttüğü merkezin genel olarak İstanbul ili Avrupa yakası ve Beylikdüzü ilçesi çevresi olduğu, adres değişikliği sonrasında Gebze ilçesinde işletme kurulmadığı belirlenmiştir. Bu belirlemelere göre; davacının dava tarihi itibariyle ve halen muamele merkezinin eski adresi olan Beylikdüzü İlçesi olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğundan istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde; usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden; istinaf başvurusunun esastan reddine, karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/06/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*