Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1236 E. 2023/1170 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1236
KARAR NO : 2023/1170

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/11/2021
NUMARASI : 2020/604 Esas – 2021/916 Karar

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : DEMİR MAKİNE SANAYİ VE TİCARET A.Ş. – …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …- …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/10/2020

KARAR TARİHİ : 07/07/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 17/07/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma ile davalı firma arasında 2018 senesinden itibaren ticari ilişki olduğunu, müvekkili firmanın kauçuk hammaddesinden contalar üreterek davalı yana müvekkili firmadan tedarik ettiğini, taraflar arasında yazılı bir sözleşme, protokol, şartname vb. herhangi bir protokol bulunmadığını, davalı yan ile 2020 Ağustos ayı içerisinde ürünlerin bir kısmını ve hatta kendi üretimleri olan ürünleri müvekkili firmaya 18.08.2020 tarih 72.944,95 TL iade faturası kesildiğini, kargoyla iade edildiğini, müvekkili firma söz konusu iadeyi kabul etmeyip aynı şekilde davalı firmaya geri gönderdiğini, bunun üzerine davalı müvekkili firmaya Üsküdar 1.Noterliğinin 21.08.2020 tarih ve 08999 yevmiye nolu ihtarname gönderdiğini, müvekkili firmada Bursa 2. Noterliğinin 25.08.2020 tarih 05434 yevmiye nolu ihtarname ile cevap verdiğini, davalı firmanın mesnetsiz iddialar ile müvekkilinin ürettiği ürünlere gerçek dışı ithamlarda bulunmak suretiyle ayıplı mal iddiasında bulunduğunu ve kendi üretimi olan ürünleri dahi müvekkili firmaya iade etme çabası içine girdiğini, sübjektif iddialar dışında hiçbir maddi dayanak, belge, kanıt ve sair dayanak ileri sürülmediğini, anılan sebeplerle davalı yan aleyhine, iadesi kabul edilmeyen ürünlerin ödenmemiş bedellerine ilişkin başlatılmış icra takibine davalı yanın itiraz ettiğini, dava şartı arabuluculuk görüşmeleri de anlaşamama ile sonuçlandığını, açıklanan nedenlerle icra takibine yapılan itirazın iptaline, borçlunun takip dosyasında belirtilen ticari temerrüt faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dosyası kapsamında sunulan belgeler dahilinde; davalı vekilinin dava dilekçesinde yer alan aleyhlerine olan hiçbir hususu kabul etmeyip itiraz edildiğini, müvekkili şirketin 18.08.2020 tarihli iade faturasında yer alan ürünleri sipariş ettiğini, sipariş edilen ürünlerin “conta” olduğunu müvekkili şirket tarafından üretilen ürünlerle bir araya getirilerek trafolarda kullanılarak satışa sunulduğu, bu nedenle de bu ürünün kalitesinin, sızdırmazlığının ve ısınmasının çok iyi düzeyde olması gerektiğini, davacı tarafın contasını kullanarak montajlama yaptığı ürünleri, müvekkili firma müşterileri tarafından iade edildiğini, bu contalarla ilgili müşterilerinden; sızdırdığı ve ısıya dayanıklı olmadığı gibi hususlarda şikayetler geldiğini gizli ayıpların ortaya çıktığını, müvekkili şirketin davacı tarafa mail ile ürünleri iade ettiğini bildirdiğini, iade faturası kesip nakliye aracı ile iade edildiğini, davalı tarafın iade faturası ve ürünleri kabul etmediğini, geri gelen ürünler müvekkili şirket tarafından muhafaza edildiğini, davacı şirketin tüm ihtarlarına rağmen “Gebze İcra Müdürlüğü 2020/29705 Esas” dosyası ile icra takibi başlattığını, takibe süresinde itiraz edildiğini, ayıplı ürünler için delil tespiti yapılması amacıyla; “Gebze 1.Sulh Hukuk Mahkemesi 2020/47 Değişik İş” dosyası ile tespit talep edildiğini ve aynı dosyada alınan 02.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda “Contalardaki ayıpların kullanımdan önce ve elle yapılan basit muayene sonucu çıkmayacağını, kullanıma bağlı olarak ortaya çıkacağı, bu sebeple ayıpların gizli ayıp türünden oldukları” kanaatine ulaşıldığını ve davada haklılığı ortaya çıktığını, bu nedenlerle hâksiz ve mesnetsiz açılmış davanın reddini, kötü niyetli olarak icra takibi başlatan davacı tarafın aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın REDDİNE, …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık icra takibine ve faturaya konu olan, tarafların karşılıklı olarak iade ettikleri malların (contaların) ayıplı olup olmadığıdır. Mahkemece yapılan yargılamada, bu temel uyuşmazlığın çözümü için yeterince ürün üzerinde uzman bilirkişilerce ve akredite laboratuarda yapılacak bilirkişi incelemesiyle müvekkilimizce üretilen malların ayıplı olup olmadığının tespitinin yapılması gerekmekte olup, bu temel uyuşmazlığı gidermeden bir yargı kararı verilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu amaçla ispat yükünün hangi taraf üzerinde olduğu, ispat yolu ve iddianın yeterli hukuki delille ispat edilip edilmediği mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerekirken işbu hususların hiçbiri irdelenmemiştir. Yerel mahkeme tarafından temel uyuşmazlık giderilmeksizin hüküm kurulmuştur,” beyanı ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davalı firmadan ve müvekkil firmadan dava konusu contalar ile aynı seri üretimden elde edilen contalardan “yeter sayıda” numunenin ilgili akredite laboratuvara gönderilmesini, temel uyuşmazlığın giderilmesini ve yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı taraf söz konusu malların ayıplı olmadığı yönündeki iddialarını istinaf dilekçesiyle de sürdürmektedir. Ancak bu durumun aksi ispatlanmıştır. Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen 2020/47 D. İş numaralı tespit davası kapsamında hazırlanan 02/11/2020 tarihli rapor iddialarımızı doğrular niteliktedir. Söz konusu rapor, gerek içerdiği detaylı incelemeler gerekse raporu hazırlayan heyetin yapısı itibariyle hüküm kurmaya elverişlidir. Dolayısıyla söz konusu malların gizli ayıplı oldukları sabittir. Davacı, istinaf dilekçesiyle birlikte dosya kapsamına bir takım raporlar, belgeler sunulmuştur. Bu aşamada davaya yeni delil sunulmasına muvafakatimiz bulunmamaktadır. Davacı şirketin müvekkil şirkete gönderilen ürünler haricindeki tüm ürünlerinin ayıplı olup olmadığı davanın konusu olmadığından dosya kapsamına sunulmuş olan, TSE belgeleri, davacının tek taraflı beyan ve ürün sunumu sonrası hazırlanan raporların dikkate alınmamalıdır. Davacının davaya konu ürünlerin akredite laboratuvarına gönderilmeden karar verilmesini istinaf gerekçesi yapmıştır. Bu husus yargılama sırasında değerlendirmeye tabi tutulmuştur. Neticede ürünlerin bilirkişiler tarafından yapılan değerlendirmede ayıplı olduğu görülmüştür. Diğer taraftan Yerel Mahkeme tarafından tarafların ticari defterleri de incelenmiştir. Söz konusu bilirkişi raporunun sonuç bölümünde davacı şirketin ticari defterlerine göre takip tarihinde; davacı şirketin, davalı şirkete 1.759,38 TL borçlu gözüktüğü yönünde değerlendirme yapılmıştır. Müvekkil şirkete ait ticari defterlerin incelenmesinin ardından hazırlanan 13/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda da benzer yönde değerlendirme yapılmış olup hazırlanan raporlar ile müvekkil şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığı ispatlanmıştır,” beyanı ile usul ve yasaya uygun yerel mahkeme kararı doğrultusunda davacı yanın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2021 tarih, 2020/604 Esas – 2021916 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemi iken, davacı vekili tarafından sunulan davanın tamamen ıslah dilekçesi sonrası alacak istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; taraflar arasında 2018 senesinden bu tarafa ticari ilişki olduğu, davacının, kauçuk hammaddesinden contalar üreterek davalıya bu ürünleri sattığı, taraflar arasında, yapılan ticari faaliyetlerle ilgili yazılı bir sözleşme, protokol, şartname vb. herhangi bir şey bulunmadığı, davalı tarafından, 2020 Ağustos ayı içerisinde davacıdan alınan ürünlerin bir kısmının iade edildiği ve 8.08.2020 tarihli 72.944,95 TL iade faturası düzenlendiği, davacı tarafından iade olarak gönderilen malların kabul edilmediği ve tekrardan davalıya gönderildiği, bunun üzerine davacı tarafından davalı aleyhine, iadesi kabul edilmeyen ürünlerin ödenmemiş bedellerine ilişkin icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından başlatılan takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı ve itiraz üzerine duran takibin devamının talep edildiği, ilk derece mahkemesince açılan davanın reddine karar verildiği, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan Gebze İcra Müdürlüğü’nün 2020/29705 Esas sayılı dosyasının incelemesinde; davacı alacaklı tarafından, davalı borçlu aleyhine 71.185,43.-TL asıl alacak ve 273,24.-TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 71.458,67.-TL alacak üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin borçluya tebliğinin üzerine borçlu vekilinin süresinde borca, faize ve fer’ilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 13/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; dosya kapsamı incelenerek, davalıya ait alt hesap kayıtları ve ticari defterler, tarafların iddia ve savunmaları, dosyada mübrez belgeler üzerine araştırma, inceleme, hesaplama ve değerlendirmeler yapıldığını; davalı; Demir Makine Sanayi ve Ticaret A.Ş… Nin 2020 yılı yasal defterlerin 6102 sayılı yeni TTK. ilgili hükümleri yönünden ticari defterlerin ispat kuvveti bakımından (Yevmiye ve Defter-i Kebir) e defter olması sebebiyle beratlarının açılış ve kapanış tasdiki olarak görüldüğünü, bu yönüyle sahibi lehine delil sayılması gerektiğine dair takdir yetkisinin Mahkemeye ait olduğunu, iki tarafında tacir sayıldığı ve aralarında fiili bir cari hesap ilişkisi bulunduğunu, dava ve takip konusu cari hesap muavin kayıtlarındaki işlemlerin (Fatura, Ödeme, vb.) davalı yasal defter kayıtlarına Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkelerine ve VUK usulüne uygun olarak kaydedildiğini, kesilen iade faturası E Fatura (Temel Fatura) , Noter İhtarnamesi ile karşılıklı olarak iade faturasının kabul edilmediğini, Türk Ticaret Kanununun 21.maddesine göre 8 (sekiz gün) içinde itiraz edildiği belirlendiğini, Mahkeme gizli ayıplı ürün iadesi kanaati verir ise; davalı taraf ticari defterleri üzerinden bakıldığında, dava konusu kestiği iade faturasını defter kayıtlarına işlediğini, 72.944,95 TL iade faturası sonrası 1.759,52 TL defter kayıtlarında alacaklı olduğu şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 23/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/604 Esas sayılı dosyasının, Davacı şirkete ait 2020 yılı ticari
(yevmiye) defterinin incelenmesi sonucu;
davacı şirketin 2020 yılı (yevmiye ) defterinin açılış tasdiğinin yaptırıldığı, kapanış tasdiğinin
olmadığı, kapanış tasdiği yaptırılma kanuni süresinin 30.06.2021 tarihi olduğu,
(6102 sayılı TTK.’nu 64/3) davacı şirket ile davalı şirket arasında mal alım satımına ait yazılı bir sözleşmenin olmadığını, tarafların açık hesap çalıştığını, taraflar arasında yoğun bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, davalı şirket tarafından ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünler ile ilgili olarak davacı şirkete 18.08.2020 tarih DEO2020000000333 nolu 72.944,95 TL (e temel fatura) iade faturası düzenlendiğini, faturaya ait malların davacı şirket tarafından teslim alınmadığını, davalı şirket tarafından, Davacı şirkete Üsküdar 1.Noterliği 21.08.2020 tarih 8999 yevmiye no ile
ihtarname gönderdiğini, iade faturasını ve ürünlerin iadesini kabul etmelerini, cari hesabın düzeltilerek
bakiye alacakları olan 1.759,52 TL’nin ödenmesini ihtar ettiğini,
Davacı şirket tarafından, Davalı şirkete cevap olarak Bursa 2.Noterliği 25.08.2020 tarih 5434 yevmiye
no ihtarname gönderildiği, ayıp iddiasını kabul etmediklerini ve cari hesap ekstresinde gözüken
71.185,43 TL alacaklarını 3 gün içerisinde ödenmesini ihtar ettiği,
davalı şirketin, Davacı şirkete düzenlediği 18.08.2020 tarihli 72.944,95 TL e fatura (iade faturasına)
istinaden, davacı şirket tarafından, davalı şirkete 06.10.2020 tarih GIB2020000001335 nolu e-fatura (iade
faturası 72.944,93 TL düzenlediği, davalı şirket tarafından Üsküdar 2. Noterliği 12.10.2020 tarih 11994 yevmiye no ihtarname ile
faturaya itiraz edildiği ve iade edildiği, davalı şirket tarafından ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünler ile ilgili olarak Davacı şirkete 18.08.2020 tarih DEO2020000000333 nolu 72.944,95 TL (e temel fatura) iade faturası düzenlendiği, iade faturasının davacı şirketin ticari defterlerine 20.08.2020 tarihinde kaydedildiği ve davalı şirkete
alacak kaydedildiği, bu faturanın davacı şirket tarafından BA formu ile Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne alış
olarak bildirildiğini, davalı şirketin, Davacı şirkete düzenlediği 18.08.2020 tarihli 72.944,95 TL e fatura (iade faturasına)
istinaden, Davacı şirket tarafından, davalı şirkete 06.10.2020 tarih GIB2020000001335 nolu e-fatura
(iade faturası ) 72.944,93 TL düzenlediği, bu iade faturasının davacı şirketin ticari defterlerinde
kayıtlı olduğunu, davalı şirkete borç kaydedildiği, davacı şirket tarafından BS formu ile Vergi Dairesi
Müdürlüğü’ne satış bildirildiğini, davacı şirketin ticari defterlerine göre takip tarihinde; davacı şirketin, davalı şirkete
1.759,38 TL borçlu gözüktüğünü, davacı şirketin, davalı şirkete (18.08.2020 tarih iade faturasına istinaden ), 06.10.2020
tarihinde davalı şirkete 72.944,93 TL iade faturası kestiğini, davacı şirketin ticari defterlerine göre dava tarihinde; davacı şirketin, davalı şirketten
71.185,55 TL alacaklı gözüktüğü yönünde görüş bildirildiği görülmüştür.
Satım ilişkisinde satıcı malın teslim edildiğini ispatla, alıcı da teslim edilen ürünün bedelini ödediğini ispatla yükümlüdür. Davacı/satıcı icra takibine konu ettiği cari hesap dönemine ait faturalardaki ürünlerin davalıya teslim edildiğini iddia ettiğinden ve alıcı teslim edilen ürünlerin bedelini ödemekle yükümlü olduğundan öncelikle davacı satıcı mal teslim ettiğini ispatlamak zorundadır.
6102 sayılı TTK.’nun 23/1-c maddesi hükmüne göre ticari satışlarda; “malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda, 6098 sayılı TBK’nın 223. maddesinin 2. fıkrası uygulanır.”
6098 Sayılı TBK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa hemen satıcıya bildirilmelidir. Bildirilmezse, satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır” hükmüne yer verilmiştir.
Eldeki davada; davalının, fatura içeriği malların ayıplı olduğunu, ayıbın ise kullanım esnasında ortaya çıktığını ve süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ileri sürdüğü, davacının ise bu iddiayı kabul etmediği ve davalıya gönderilen malların bedelinin ödenmesini talep ettiği görülmektedir.
Eldeki davada; davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre; davalı şirket tarafından ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünler ile ilgili olarak davacı şirkete 18.08.2020 tarih DEO2020000000333 nolu 72.944,95 TL (e temel fatura) iade faturası düzenlendiği, iade faturasının davacı şirketin ticari defterlerine 20.08.2020 tarihinde kaydedildiği ve davalı şirkete
alacak kaydedildiği, bu faturanın davacı şirket tarafından BA formu ile Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne alış
olarak bildirildiği, davalı şirketin, davacı şirkete düzenlediği 18.08.2020 tarihli 72.944,95 TL e fatura (iade faturasına)
istinaden, davacı şirket tarafından, davalı şirkete 06.10.2020 tarih GIB2020000001335 nolu e-fatura
(iade faturası) 72.944,93 TL düzenlediği, bu iade faturasının davacı şirketin ticari defterlerinde
kayıtlı olduğu, davalı şirkete borç kaydedildiği, davacı şirket tarafından BS formu ile Vergi Dairesi
Müdürlüğü’ne satış bildirildiği, davacı tarafça iade ürünlerin gönderimine ilişkin kargonun kabul edilmeyerek geri gönderildiği anlaşılmış, mahkemece; her iki taraf defter kayıtlarına göre, davalı tarafın, takip tarihi itibariyle davacıya borcu bulunmadığı, ayrıca davacı tarafça sipariş konusu ürünlerin davalıya ayıpsız olarak teslim edildiğinin de ispatlanamadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmişse de verilen kararın eksik inceleme ve araştırmaya dayalı yanılgılı kanaatle verildiği anlaşılmıştır.
Eldeki davada; mahkemece, davalı vekiline ve davalı şirkete, dava konusu ve ayıba konu olan contalardan incelemeye esas olmak üzere numune olabilecek miktarda mahkeme kalemine getirmek üzere 4 haftalık kesin süre verildiği, bu ürünlerin getirilmediği taktirde ayıp iddiasından vazgeçmiş sayılacağın ihtar edildiği, sonrasında dosyanın re’sen seçilecek bir akredite laboratuvarına tevdii ile; numuneler ve dosya üzerinde inceleme yapılarak, numunelerin sızdırma yapıp yapmadığı, ısıya dayanıklı olup olmadığı, tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, davalı tarafın ayıp iddiasının doğru olup olmadığının ispatı, ayıp tespit edilir ise ayıbın niteliğinin (gizli-açık) belirtilmesinin istenildiği, akabinde böyle bir akredite laboratuvarının bulunamadığı gerekçesiyle daha önce kurulan ara karardan dönüldüğü ve dosya kapsamındaki Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2020/47 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi heyet raporu incelenerek bu rapor da dikkate alınarak davanın reddine şekilde karar verildiği görülmüştür.
Öncelikle belirtmek gerekir ki; 6100 sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (266/1). Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılması; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler (281/1). Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir (281/2). Mahkeme gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar incelemede yaptırabilir (281/3). Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.
Raporu serbestçe değerlendirme yetkisi hakimin, bilirkişinin yerine geçerek hakimlik mesleği dışında özel ve teknik bilgi gerektiren bir durumda şahsi bilgisiyle karar verebileceği anlamına gelmez. HGK’nın 04.02.2009 tarihli 2008/4-823 Esas, 2009/50 Karar sayılı kararında da hakimin kendisini bilirkişi veya bilirkişi kurulu yerine koyamayacağı, özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda şahsi bilgisiyle sonuca gidemeyeceği, o konuda bilirkişi incelemesi yaptırması gerektiği belirtilmiştir.
Bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu ve bu çelişkinin giderilmesi teknik bilgiyi gerektirdiği takdirde, hakim bu çelişkiyi giderecek rapor veya ek rapor almalıdır. Bu şekilde çelişkiyi gideren rapor almaksızın raporlardan birindeki teknik değerlendirmeler esas alınarak karar verilmesi halinde hakimin özel ve teknik bilgi gerektiren bir durumda şahsi bilgisiyle karar verdiği gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır.
Bu durumda mahkemece, taraflar arasındaki ilişkinin ve uyuşmazlığın ayıplı olduğu idda edilen malların satış bedelinden kaynaklandığı gözetilerek 6100 sayılı HMK’nın 281/3 maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için, davacı tarafından satılıp ta davalı tarafından ayıplı olduğu iddiasıyla iade edilen kauçuktan imal edilen contaların incelenerek contaların sızdırma yapıp yapmadığı, ısıya dayanıklı olup olmadığı, tüm dosya kapsamı dikkate alınarak , davalı tarafın ayıp iddiasının doğru olup olmadığı, ürünlerde ayıp tespit edilir ise ayıbın niteliğinin (gizli-açık) tespitinin yapılması için konusunda uzman bilirkişiden hüküm kurmaya yeterli ve denetime elverişli rapor alınıp, taraflar arasındaki ticari ilişki de dikkate alınarak, ve son olarak davacının yokluğunda yapılıp davacının itirazlarına mazhar olan delil tespiti dosyasında yer alan bilirkişi raporunun kesin bir delil gibi hükme esas alınamayacağı dikkate alınarak yapılacak tüm bu işlemler sonucuna uygun olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine şeklinde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan tüm bu gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının ilk derece mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince; yukarıda açılanan hususlara ilişkin olmak üzere ESASTAN KABULÜNE,
2-Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/11/2021 tarih, 2020/604 Esas – 2021/916 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın açıklanan eksikliklerin giderilmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde ve ilk derece mahkemesi tarafından istinaf edene iadesine,
5-İstinaf eden tarafından istinaf başvurusu için yapılan giderlerin, esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesi tarafından yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
6-Kararın 6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-İİK’nın 36/5 maddesi gereğince davacı vekilince Gebze İcra Dairesi 08/04/2022 tarih – 2022/8649 Esas sayılı dosyasına sunulan teminatın iadesine,
9-Davacı hakkında düzenlenen 25/05/2022 tarihli ve 1.320,00 TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
İlişkin; 6100 sayılı HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile KESİN olarak karar verildi. 07/07/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*