Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1222 E. 2023/1160 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1222 – 2023/1160
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/1222
KARAR NO : 2023/1160

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …(…)
ÜYE : …(…)
ÜYE : …(…)
KATİP : …(…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2021
NUMARASI : 2020/407 Esas – 2021/721 Karar

DAVACI : MARS LOJİSTİK ULUSLARARASI TAŞIMACILIK DEPOLAMA DAĞITIM VE TİCARET A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. …- …
DAVALI : KALİBRE BORU SANAYİ VE TİCARET A.Ş. – …
VEKİLİ : Av. …- …
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 03/09/2020

KARAR TARİHİ : 07/07/2023
KR. YAZIM TARİHİ : 17/07/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu şirketin taşıma sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ifa etmemesi nedeniyle
müvekkili şirket tarafından Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1135 Esas sayılı dosya ile borçlu
davalı şirket aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, söz konusu takip dosyasından gönderilen
ödeme emrinin borçlu davalı şirkete 24.01.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı şirketin 25.01.2019
tarihli dilekçe ile yapmış olduğu haksız itirazında icra dairesinin yetkisine, takibe, borca ve ferilerine itirazı neticesinde takibin durdurulduğunu, Bakırköy 2. İcra Müdürlüğünün 2019/1135 Esas sayılı dosyasında yetkisizlik kararı verilerek icra dosyasının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/97500 Esas sayılı
dosyasına gönderildiğini, taraflar arasında taşıma
sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişki bulunduğunu ve alacağın bu ilişki nedeniyle kesilmiş
fatura ve cari hesap alacağından kaynaklandığı borçlu şirketin beyanından da anlaşılacağı
üzere ihtilaf dışı olup müvekkili şirketin söz konusu fatura ve cari hesaptan kaynaklanan para
borcun tahsili için takip başlatıldığını, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında taşıma hizmetine dayanan mail ortamında teklif ve
kabulle kurulmuş bir anlaşmanın bulunduğunu, bu doğrultuda müvekkili şirketin edimini yerine
getirip taşıma işini ifa ederek vermiş olduğu hizmetler karşılığında 81.318,91 TL tutarında
fatura düzenlendiğini ancak fatura tutarının davalı şirket tarafından ödenmemesi nedeniyle davalı borçlu
şirkete Bakırköy 26. Noterliği 28.11.2018 tarih 24360 yevmiye no.lu ihtarnamesi gönderilerek
borcun 3 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiğini, davalı borçlu şirketin borcun 49.983,43 TL’sini
ödemişse de bakiye 31.135,48 TL alacağının ödenmediğini, söz konusu fatura davacı şirketin kendi kayıtlarına da alınmasına rağmen sonradan davalı
şirketçe kötü niyetli olarak 31.135,48 TL iade faturası düzenlendiğini, ancak bu fatura
müvekkili şirket tarafından kabul edilmeyerek iade edildiğini, davanın kabulü ile itirazın iptalini, takibin
devamını, talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki ticari ilişkinin müvekkili şirkete ait emtianın yurtdışında bulunan üçüncü
şahıs müşterilere nakliyesine ilişkin olduğunu, bu itibarla yanlar arasındaki niza “Uluslararası
Karayolu Taşıma Sözleşmesi (CMR)” hükümlerine tabi olduğunu, . CMR m. 32’ye göre “Bu
sözleşme gereğince yapılan taşımalarda doğacak davalarının bir yıl içinde açılması
gerekir.” davacının takip ettiği alacak gelinen aşamada zaman aşımına uğradığını, taraflar arasında bulunan “Uluslararası Karayolu Taşıma Sözleşmesi” gereği davacı şirketin
belli bir ücret karşında müvekkili şirkete ait emtiaları (boru) müvekkili şirketin yurtdışında
bulunan müşterilerine nakliyesini üstlendiğini, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında taşıma ilişkisinin devam ettiği 2018 yılında bayram
haftası nakliyat için müvekkili şirket, firmanın taahhüdü olan 2 adet aracı talep ettiğini ve
davacı şirketin anlaşmaya aykırı olarak bu araçları temin edemediğini, bunun üzerine
müvekkili şirket bu hizmeti kendi müşterisine olan taahhüdünü yerine getirmek zorunda
olduğundan piyasadan bulabileceği en uygun spot fiyata başka bir firmadan alacağını ve
aradaki fiyat farkını kendilerine fatura edeceğini bildirdiğini, davacı şirket de ilerleyen zamanlarda kendisine yapılan araç taleplerine piyasa
fiyatının üzerinde fiyat vermek ve o fiyattan indirim olarak göstermek suretiyle yanıltıcı ve
kötü niyetli tutum içerisine girdiğinden müvekkili şirket ile gelinen aşamada tüm araç
siparişlerini durdurarak davacı şirket ile çalışmaya son verdiğini, taahhütlerini yerine getirmeyen davacı şirketin 31.335,48-TL’lik fiyat farkını karşılamaya
mecbur olduğunu, takip tarihi itibariyle davacı şirketle müvekkili şirket arasında cari hesabın sıfırlandığını, müvekkili şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun olmadığını, davacı şirketin bu
tutarsız tutumu neticesi müvekkils şirketin bir müddet boyunca her defasında farklı firmalarla
çalışmak zorunda kaldığını, araç temininde sıkıntı yaşanması sebebiyle emtianın müşterilere
varma sürelerinde gecikmeler yaşandığını ve o dönemde müvekkili şirketin ticari itibarının zedelendiğini, davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… davanın kısmen kabul kısmen reddi ile Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/97500 Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 7.642,80-TL nin takip tarihinden itibaren işleyecek %19,50 oranında ve değişen oranlarda faizi ile devamına, 7.642,80-TL’nin %20 si oranında hesap edilecek icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “tarafımızca davaya konu takip, fatura alacağının tahsili için başlatılmıştır. Taraflar arasında her ne kadar cari hesap olsa da takibe konan cari hesap alacağı olmayıp alacak sebebi fatura alacağı olarak belirtilmiştir. Müvekkil şirketin taşıma işini gerçekleştirip navlun ücretine hak kazandığı ortadadır. Bu husus davalı tarafça inkar edilmemekte ancak taraflar arasında başkaca ihtilaflar olduğu, davalı şirketin müvekkil şirket yüzünden zarara uğradığı iddia edilmektedir. Nitekim; dava konusu olayda taraflar arasındaki başkaca ihtilafların olması söz konusu taşımanın gerçekleştirildiği ve navlun ücretine hak kazanıldığı gerçeğini değiştirmez. Kabul anlamına gelmemekle birlikte, davalı taraf müvekkil şirketin tutum ve eylemleri nedeniyle zarara uğradığını iddia ediyorsa da cevap dilekçesinde takas ve mahsup talebi bulunmamaktadır. Tarafımızca işbu takip ise cari hesap alacağı olarak değil, fatura alacağı olarak başlatıldığından tüm cari hesap incelemesine gidilmesi ve birtakım mahsuplar yapılması yersiz olmuştur. Taşımanın yapılması navlun ücretine hak kazanıldığını ve faturanın haklı olduğunu göstermekte olup davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır,” beyanı ile davanın tümden kabulü ile uyuşmazlığa konu takibe yapılan itirazın kaldırılarak takibin devamına ve davacı lehine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece işbu davanın konusuna girmeyen birtakım hususların da inceleme konusu edilerek davanın kısmen kabulüne karar vermesi hukuka aykırı olup kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasını karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hak düşürücü süre yönünden; Davacının itirazın iptali istemiyle açtığı davanın açılış tarihi 03/09/2020’ dir. İİK md. 67’ ye göre takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın iptalini talep etmesi 1 yıllık hak düşürücü süreye tabidir. Davacı müvekkil şirket aleyhine ikame ettiği işbu davayı kanunda açıkça belirtilmiş olan 1 yıllık sürenin sonunda açmıştır. Bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini; Zamanaşımı yönünden; yanlar arasındaki niza Uluslararası Karayolu Taşıma Sözleşmesi “CMR” hükümlerine tabidir. CMR md. 32’ ye göre “Bu sözleşme gereğince yapılan taşımalardan doğacak davaların 1 (bir) yıl içinde açılması gerekir.” Bu itibarla, davacının takibe konu ettiği alacak dava tarihinde zamanaşımına uğramıştır. Ancak zamanşımı def’ i talebi Yerel Mahkemece göz önünde bulundurulmamıştır; Asıl alacak yönünden, dosya kapsamına sunmuş olduğumuz mail yazışmaları cevap dilekçemizde ve yukarıda arz ve izah etmiş olduğumuz tüm hususların yazılı ispatıdır. Tahhütlerini yerine getirmeyen davacı şirket, sözleşme uyarınca müvekkil şirkete temin etmediği her araç yönünden fiyat farkını karşılamaya mecburdur; icra inkar tazminatı yönünden; İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için gereken şartlardan biri, alacağın likit olmasıdır. Davacı lehine hükmedilen 7.642,80 TL likit alacak değildir, davacı şirket lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi haksızdır, kötüniyet tazminatı yönünden, cevap dilekçemizde davacı alacaklı şirketin kötüniyetli olarak bu takibi başlatmış olduğu, esasen taahhütlerini yerine getirmemeleri üzerine müvekkil şirket’in uğramış olduğu ve belgelenen zararlardan sorumlu oldukları hususunda şüpheye mahal olmadığı, bu nedenle kötüniyet tazminatı talebimiz bulunduğu hususu belirtilmiş buna karşın Yerel Mahkemece verilen kararda kötüniyet tazminatı talebi karara bağlanmamış, kabul edilmemiştir. Verilen karar usul ve yasaya aykırıdır, bu itibarla, reddedilen dava tutarının %20’si oranında lehe kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gerekir iken, Yerel Mahkemece bu talebi neticesiz bırakılması haksızdır,” beyanı ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; gelinen aşamada ihtilaf konusu esasen tek bir faturaya dayanmamakta, davacı şirketin “aradaki farkın ileride yapılacak taşımalarda indirim” teklifi sebebiyle devam eden süreçte tanzim edilen faturalar ve işleyen cari hesap hareketlerine sirayet etmektedir. Bu nedenle uyuşmazlığın değerlendirilmesinde cari hesap hareketlerinin göz önünde bulundurulması gerekliliği kaçınılmazdır. Öte yandan toplantıda dile getirdiği taahhütlerini yerine getirmeyen Davacı Şirket, sözleşme uyarınca Müvekkil Şirket’ e temin etmediği her araç yönünden fiyat farkını karşılamaya mecburdur. Türk Borçlar Kanunu’nun 139. maddesi takasın koşullarını şu şekilde düzenlemektedir: “İki kişi, karşılıklı olarak bir miktar para veya özdeş diğer edimleri birbirine borçlu oldukları takdirde, her iki borç muaccel ise her biri alacağını borcuyla takas edebilir.” Burada alacakların karşılıklı olması ifadesinden kastedilen; taraflar arasındaki ilişkide her iki tarafın da aynı anda hem borçlu hem de alacaklı sıfatına sahip olmasıdır. Somut olayda, takas mahsup def’ inin uygulama alanı yoktur. Zira takip ve dava tarihinde Müvekkil Şirket cari hesap kayıtlarında Davacı Şirket’ in alacağı yoktur, cari hesap sıfırlanmıştır. Müvekkil Şirket uğramış olduğu zararı, takip ve dava tarihi öncesinde cari hesap ilişkisi içerisinde takas ve mahsup etmiştir. İcra takibi ve dava tarihi itibariyle Müvekkil Şirket’ in Davacı Şirket’ e hiçbir nam altında borcu yoktur. Kendi zararını da tazmin etmiştir. Bu nedenle tarafımızca takibe tümüyle itiraz edilmiş ve davanın külliyen reddi talep edilmiştir” beyanı ile davacı yanın istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLER:Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2021 tarih, 2020/407 Esas – 2021/721 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; nakliye tedarikçi sözleşmesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacı tarafından, davalı borçlu şirketin taşıma sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ifa etmemesi nedeniyle davalı alayhine Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1135 Esas sayılı dosya üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından başlatılan takibe ve takibin yapıldığı yer icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, itiraz üzerine icra takip dosyasının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/97500 Esas sayılı
dosyasına gönderildiği, taraflar arasında taşıma
sözleşmesinden kaynaklı ticari ilişki bulunduğu ve alacağın bu ilişki nedeniyle kesilmiş
fatura ve cari hesap alacağından kaynaklandığı, davalı tarafından yine aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edildiği, itiraz üzerine duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Dosya arasına alınan 11/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda özet olarak; taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklanan ticari ilişkinin bulunduğunu, Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2019/7500 Esas sayılı dosyası ile 31.335,48-TL fatura alacağı olarak davacı tarafça takip başlatıldığını, davacı tarafın 2018 – 2019 defter bilgilerinin TTK ve VUK hükümlerine uygun olarak yasal süresi içinde Yevmiye, Defter-i Kebir, E Beratlarının zamanında verilmiş olduğunu ve kesin delil olma vasfı taşıdığının görüldüğünü, davacı tarafın ticari defter kayıtların da 120.01.00 0961 00 hesapta takip edildiğini, 2018 -2019 tarihleri muavin kayıtlarının birbirini takip eder şekilde tutulmuş olduğunun tespit edildiğini, 07/01/2019 tarihli MRS201 90000000960 numaralı fatura tutarının 31.335,48 TL lik fatura bakiye kalanı olduğunun tespit edildiğini, 22/01/2019 tarihinde 128 (şüpheli ticari alacaklar/ Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü) olarak kayıt edildiğinin muavin kayıtlarından tespit edildiğini, davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğunu, davacı ticari defterlerinin süresi içinde ve kesin delil taşıdığını, 2018 – 2019 yılları ticari defter kayıtlarının birbirini destekler şekilde kayıt altına alınmış olduğunun tespit edildiğini, davacının ticari defter kaydına göre 07/01/2019 tarihli MRS20190000000960 numaralı fatura için 31.335,48-TL davalı Kalibre Baru San Ve Tic A.Ş. den alacaklı olduğu şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 30/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda özet olarak; davalı Kalibre Boru San. ve Tic. A.Ş.’nin 2018-2019 yılları ticari defterlerinin incelendiğini, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, takibe konu edilen faturanın davacı şirket kayıtlarında yer almadığını, takip tarihi itibariyle cari hesabın kapalı olduğunu, diğer bir ifadeyle davacı şirketin borç
ya da alacağı bulunmadığının tespit edildiğini, 11.03.2021 tarihli Talimat Bilirkişi
raporunda ise davacı ticari defter kaydına göre MRS2019000000960 no.lu fatura için
31.335,48 TL davalı Kalibre Boru A.Ş.’den alacaklı olduğunun tespit edildiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre davacının taahhüt ettiği araç tedarikini
süresinde yerine getirememesi nedeniyle kesilen faturanın yerinde olduğunu, bununla
birlikte davacı şirket tarafından sonraki faturalarda yapılan 1.000 €’luk indirimin veya
TL karşılığı olmak üzere 7.642,80 TL yönünden takibin mümkün olacağı şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan icra takip dosyasının incelemesinde; davacı tarafından davalı aleyhine toplam 31.335,48-TL alacak için Bakırköy 2. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1135 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı borçlunun yetki itirazında bulunulduğu ve icra dosyasının Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2019/975000 esas sayılı icra dosyasına kaydedildiği, davalı borçlunun 27/07/2020 tarihli dilekçesi takibe, borca ve ferilerine itiraz ettiği ve takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.

Eldeki davada; taraflar arasında taşıma ilişkisinden kaynaklanan cari hesap bulunduğu, taralar arasındaki uyuşmazlığın, davalının 81.318,91 TL tutarlı faturanın 31.335,48 TL lik kısmına itiraz etmesi olduğu,mahkemece; taraflar arasında akdedilen nakliye tedarikçi sözleşmesi, mail yazışmaları ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, takip dayanağı faturanın davalı şirket kayıtlarında yer almadığı, her iki tarafın defterlerinde kayıtlı olduğu üzere 21/09/2018 tarihli 31.335,48 TL bedelli faturanın davalı tarafından sözleşmeye dayalı ve fiyat farkı olarak kesildiği, davacı tarafından yeni bir fatura düzenlenerek fiyat farkının iptal edildiği, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davalının ikame araç temininden doğan fiyat farkını davacıdan talep etmesinin mümkün olduğu, ancak tarafların fiyat farkı konusunda anlaşamadıkları için 31.335,48 TL bedelli fatura düzenlendiği, davacının talep edebileceği fiyat farkının 1.000 Euro yani 7.642,80 TL olduğu, farklı bir tutar uygulanması halinde davacının sebepsiz zenginleşeceği kanaatiyle davanın kısmen kabulüne şeklinde karar verilmişse de verilen kararın yanılgılı kanaatle verildiği anlaşılmıştır.
Eldeki davanın incelemesinde; taraflar arasında taşıma ilişkisinden kaynaklanan cari hesap bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, davalının 81.318,91 TL tutarlı faturanın 31.335,48 TL lik kısmına itiraz etmesi olduğu, davacı şirketin davalıya verdiği taşıma hizmetinde birtakım eksiklikler olduğu, davalının bu eksik hizmet nedeniyle birtakım mağduriyetler yaşadığı, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacının taşıması gereken malların davalı tarafından başka şirketlere taşıtıldığı, taraflar arasındaki ilişkinin seyri bu minvaldeyken, dosya arasına alınan bilirkişi raporlarında da davacının net şekilde davalıdan alacaklı olduğunun yer almadığı, bu durumda mahkemece; davacının talep edebileceği fiyat farkının 1.000 Euro yani 7.642,80 TL olduğu kanaatiyle davanın kısmen kabul edilmesi yerine davacının alacaklı olduğunun ispatlanamaması karşısında davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken bunun yapılmayış olması doğru olmamış bu nedenle verilen kararın kaldırılması gerektiği, öte yandan, davalının kötü niyet tazminatı talebinin incelemesinde ise; davacı tarafından başlatılan icra takibinin salt kötü niyetle başlatılmadığı tüm dosya kapsamıyla sabit olması nedeniyle davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermek gerektiği anlaşılmıştır.
Gerekçeli karar başlığında; taraf vekillerinin adreslerinin yazılmaması 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle kabulüne, yerel mahkemenin kararının kaldırılmasına dosyada toplanacak başkaca delil bulunmadığı anlaşıldığından ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir hususta bulunmadığından; dairemizce davanın esası hakkında HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ;
1-Davacının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN REDDİNE,
2-Davalının ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle ESASTAN KABULÜNE, Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2021 tarih, 2020/407 Esas ve 2021/721 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince, KALDIRILMASINA,
YENİDEN YARGILAMA YAPILMASI GEREKMEDİĞİNDEN AŞAĞIDAKİ ŞEKİLDE HÜKÜM KURULMASINA,
a)Davanın REDDİNE,
b)Davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
c)Alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 535,14-TL harçtan mahsubu ile artan 355,24-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
ç)Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
d)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,

e)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 9.200,-00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
f)Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
g)Dava şartı zorunlu arabuluculuk sürecine yönelik, 1.320,00 -TL arabuluculuk ücretinin 6183 sayılı Kanuna göre ve davalı aleyhine açılan davanın reddedilmesi nedeniyle davacıdan tahsili için hazineye müzekkere yazılmasına,
2-İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a)İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harçlarının hazineye irad kaydına,
b)Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
c)Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcından, istinafa gelirken peşin alınan 80,70-TL’nin mahsubu ile bakiye kalan 99,20-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302/5 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
ç)İstinaf eden taraflarca yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
d)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
e)Taraflarca yatırılan istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince yatıran tarafa iadesine,
f)Davacı hakkında düzenlenen 09/05/2022 tarihli ve 998,05 TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
g)Davalı hakkında düzenlenen 09/05/2022 tarihli ve 321,95 TL bedelli harç tahsil müzekkeresinin iptaline, mahkemesince işlem yapılmaksızın geri istenilmesine,
h)Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359/4 maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/07/2023


Başkan …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Üye …
¸e-imzalıdır


Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*