Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1185 E. 2022/952 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2022/1185 – 2022/952
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/1185
KARAR NO :2022/952

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :SAKARYA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :11/03/2022
NUMARASI :2021/1226 Esas – 2022/746 Karar

DAVACI :TÜRK EKONOMİ BANKASI A.Ş….
VEKİLİ :Av. …
DAVALI :GÜZELGÜN TELEKOMÜNİKASYON VE GAYRİMENKUL A.Ş. -…
VEKİLİ :Av. …
DAVA :Çekişmeli Alacak
DAVA TARİHİ :20/01/2021

KARAR TARİHİ :10/05/2022
KR. YAZIM TARİHİ :10/05/2022

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Güzelgün Telekomünikasyon ve Gayrimenkul A.Ş ve dava dışı kefiller … ve… tarafından Sakarya 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2018/416 Esas sayılı dosyasından konkordato talep edildiğini, şahısların konkordato talebinin reddedildiğini, davalı şirketin konkordato projesinin 18/12/2020 tarihli duruşmada tasdik edildiğini, konkordato sürecini yürüten mahkeme ve komiserler tarafından gerekli incelemeler yapılmadan ilgili dosyada hüküm tesis edildiğini, 04/11/2020 tarihinde dosyaya sunulan beyanla geçici mühlet tarihi itibariyle kredilerden kaynaklı 2.428.458,74 TL anapara, şirket kredi kartı riskinden kaynaklanan 62.688,02 TL, gayrinakdi riskten kaynaklanan 36.800 TL, nakde dönen çek yaprak bedellerinden kaynaklı 4.800 TL, işlemiş faizden kaynaklı 144.139,88 TL, olmak üzere toplamda 2.676.886,64TL olarak alacağın nisapta dikkate alınması talep edilse de alacağın itiraza uğradığını ve çekişmeli olduğunun taraflarına bildirilmediğini, alacaklılar toplantısında alacağın itiraza uğradığının öğrenildiğini ve borçlu tarafından beyan edilen alacak üzerinden toplantıya iştirak edildiğini, davalı Türk Ekonomi Bankası A.Ş Kartal Çarşı Şubesi ile Güzelgün Telekomünikasyon ve Gayrimenkul A.Ş arasında 19/04/2017 tarih ve 6.000.000,00 TL limitli Genel Kredi Sözleşmesi imzalandığını, imzalanan sözleşme çerçevesinde firmaya krediler kullandırıldığını, borçlunun kredi borçlarını vadesinde ödememesi ve sözleşmeden doğan diğer edinimlerini yerine getirmemesi nedeniyle hesap kat edilerek Üsküdar 6. Noterliğinin 17/12/2018 tarih ve 103758-1033737 yevmiye numaralı ihtarnamelerinin keşide edildiğini, Davalı Güzelgün Telekomünikasyon ve Gayrimenkul A.Ş’nin davacı banka ile imzaladığı kredi sözleşmeleri uyarınca kullandırılan kredilerin teminatı olarak davacı şirket adına kayıtlı … plakalı araç ve 3 adet taşınmaz üzerine banka lehine rehin/ipotek şerhi tesis edildiğini, davalı şirket adına kayıtlı İstanbul İli, Kartal İlçesi,…Mahallesi nde bulunan …Ada, …Parsel sayılı 10. Bağımsız bölüm numaralı mesken nitelikli taşınmaz üzerine Kartal Tapu Sicil Müdürlüğünün 14/07/2017 tarih ve 16341 yevmiye numarası ile davacı banka lehine 860.000,00 TL limit ile ipotek tesis edildiğini, İstanbul İli, Kartal İlçesi, … Mahallesinde bulunan… Ada,… Parsel sayılı 12. Bağımsız bölüm numaralı mesken nitelikli taşınmaz üzerine Kartal Tapu Sicil Müdürlüğünün 14/07/2017 tarih ve 16340 yevmiye numarası ile davacı banka lehine 820.000,00 TL limit ile ipotek tesis edildiğini, İstanbul İli,Ümraniye İlçesi, … Mahallesinde bulunan…Ada, … Parsel sayılı, 1. Bağımsız bölüm numaralı daire nitelikli taşınmaz üzerine Ümraniye Tapu Sicil Müdürlüğünün 20/08/2015 tarih ve 25454 yevmiye numarası ile davacı banka lehine 800.000,00 TL limit ile ipotek tesis edildiğini, 2016 model Skoda Octavia 1.6 TDI Optimal DSG Marka…plakalı araç üzerine davacı banka lehine rehin hakkı tesis edildiğini, davacı bankanın rehinli alacaklı konumunda olduğunu, davacı bankanın alacak miktarı rehinli alacaklı miktarının 2.730.000,00 TL olduğunu, asıl alacağa geçici mühlet tarihinden ilk ödemenin yapılacağı tarihe kadar işleyecek toplam faizin 3.130.539,12 TL olduğunu, bu nedenle davacı bankanın alacağının tespit edilerek 2.730.000,00 TL’nin rehinli 3.130.539,12 TL faizden kaynaklanan adi alacak olarak tespitiyle,(borçlunun tenzilat konkordatosunda bulunmuş olması sebebiyle adi alacakların %50’sinin ödeneceği de göz önüne alınarak) adi alacağın 1.687.201,96 TL,rehinli alacağın 2.730.000,00 TL olarak konkordato nisabına dahil edilmesine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatteyse malvarlıklarının değerlemesi yapılarak tespit edilen değere faiz işletilerek limit kadar işleyen faizi rehinli alacak, limitin üstünde kalan kısmının adi alacak olarak kabulünü, bu taleplerinin de kabul edilmemesi halinde malvarlıklarının değerlemesi yapıldıktan sonra bu tutara işleyecek faizin adi alacak olarak kabul edilmesini, alacak hakkında bu yönde de karar verilmemesi halinde davacı bankanın geçici mühlet tarihi olan 22/10/2018 tarihi itibariyle dahi alacak miktarının 2.676.886,64 TL olduğu dikkate alınarak bu tutarda alacağın kabulü ile teminat limitleri toplamının altında davacı banka alacağının tümünün rehinli alacak olarak dahil edilmesini karar verilmesini, yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü konkordato projesi tasdik edilen firmadan çekişmeli hale gelen alacağın tespitini, tespit edilen tutarın konkordato projesine dahil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, İİK md. 299. gereğince alacaklıların komiser tarafından 288. madde uyarınca yapılacak ilanla, ilan tarihinden onbeş gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunduğunu, dosyada bu davetin yapıldığını ayrıca bilançoda kayıtlı tüm alacaklılara posta yolu ile davet gönderildiğini, bunun üzerine alacak kayıtları yapıldığını, İİK Md. 300 gereğince alacak kayıt talebinde bulunan alacaklılara ait alacak talepleri hakkında taraflarınca gerekli beyanda bulunulduğunu, müvekkiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş hesap kat ihtarnameleri olmadığı gibi bir an için hesap kat ihtarının usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş olduğu düşünülse bile konkordato hükümlerinin bu hususta özel hükümler olduğunu, konkordato yargılaması, alacakların ve alacaklıların tasnifi, değerlendirmeye alınması vb. İKK’daki özel hükümlere göre yapıldığını, davacı bankadan kullanılan kredilerin teminatı olarak ipotek tesis edilen taşınmazlar için kıymet takdirleri yaptırıldığını ve alacaklının taşınmazların/aracın rayiç değerleri tutarındaki alacağı rehinli alacak olarak kabul edildiğini,kaydi olarak ipotek/rehin tesis edilmiş olmakla birlikte rayiç değerin üstünde kalan kısma tekabül eden alacağın adi alacak olarak kabul edildiğini, yapılan hesaplamalar ve tasniflerin tamamen İİK’na uygun olduğunu dolayısıyla davacının davasının yerinde olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın görev dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE, Bu karara karşı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak görevsizlik kararının kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren, karara karşı kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde, taraflardan birinin mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine … “karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada tarafların her ikisinin de tacir sıfatına haiz olduğu ve uyuşmazlığa konu alacağın ticari faaliyetleri ile alakalı olduğu, Zira davacı Türk Ekonomi Bankası Anonim Şirketi ile Güzelgün Telekomünikasyon ve Gayrimenkul A.Ş. arasında 19.04.2017 tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi olduğu her iki tarafça dile getirilmiş olduğu, davacı bankadan kullanılan kredilerin teminatı olarak davacı firma lehine İstanbul İli, Kartal İlçesi, …Mah., adresli ve tapuda … Ada,… Parselde kayıtlı … Numaralı bağımsız bölüm üzerine 1. Sıra 860.000,00 TL. Bedelli, İstanbul İli, Kartal İlçesi,… Mah. adresli ve tapuda … Ada, …Parselde kayıtlı 12 Numaralı bağımsız bölüm üzerine 1. sıra 820.000,00 TL bedelli ve İstanbul İli, Ümraniye İlçesi, … Mah. Adresli ve tapuda … Ada, … Parselde kayıtlı 1 numaralı bağımsız bölüm üzerine 1. Sıra 800.000,00 TL. Bedelli ipotekler tesis edildiği, taraflar arasında davaya konu uyuşmazlığın temeli tarafların ticari işlemlerine ilişkin olduğu ve tarafların tacir sıfatına haiz olduğu, görevli mahkemenin Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya aykırılık taşıdığı dosyanın Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı tarafça, istinaf dilekçesine karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2022 Tarih – 2021/1226 Esas – 2022/746 Karar
sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; çekişmeli alacak İİK’nun 308/b) istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, mahkemenin görevsizliğine, davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine, dosyanın görevli Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiş karara karşı, davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Eldeki dava öncelikle Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Asliye Ticaret mahkemesi Sıfatıyla) açılmış, 06/09/2021 tarih ve 2021/29 Esas – 2021/353 Karar sayılı kararla, 01/09/2021 tarihi itibarıyla Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete başladığı gerekçesiyle dosyanın görevli ve yetkili Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin istinaf incelemesine konu 11/03/2022 Tarih – 2021/1226 Esas – 2022/746 Karar
sayılı kararı ile ise mahkemenin görevsizliği nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-c, 115/2 gereği davanın usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresi Sakarya ilinin mülki sınırları olarak belirlenmiş ve iş bu kararın 01/09/2021 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı öncesinde asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların Asliye Ticaret Mahkemesi’ne devredilip devredilmeyeceği (Görevsizlik kararı verilip verilmeyeceği) veya aynı mahkemede görülmeye devam edilip edilmeyeceği sorununun öncelikle çözümlenmesi gerekmektedir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu’nun 23.12.2021 tarihli ve 2021/15 Esas sayılı başvurusunda; Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/1672 E. -2021/1483 K. sayılı dosyası ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2021/1939 E. – 2021/1732 K. sayılı dosyasından verilen kesin nitelikteki kararlar arasında, Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilip, devredilmeyeceği hakkında görüş farklılıkları nedeniyle uyuşmazlık bulunduğu bildirilip, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Başkanlar Kurulunun Görevleri” başlıklı 35/1-3 maddesi kapsamında uyuşmazlıkların giderilmesinin talep edilmesi üzerine; Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 21/02/2022 tarih, 2022/1073 Esas ve 2022/2686 Karar sayılı İçtihadında;
“Genel anlamda bir mahkemenin görevi belirli bir davaya, dava konusunun niteliği veya değerine göre o yerdeki aynı yargı koluna ait ilk derece mahkemelerinden hangisi tarafından bakılabileceğini belirtir. Bilindiği üzere, ilk derece mahkemeleri genel mahkemeler ve özel mahkemeler olarak ikiye ayrılmışlardır. Hangi davalara özel mahkemelerde, hangi davalara genel mahkemelerde bakılacağı ve genel mahkemelerde bakılacak davalardan hangilerine asliye hukuk mahkemesinde, hangilerine sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı hususuna görev, bunu düzenleyen kurallara da görev kuralları denir. Genel mahkeme ile özel mahkeme arasındaki ilişkinin bir görev ilişkisi olduğu ve görevle ilgili kuralların kamu düzenine ilişkin bulunduğu konusunda öğretide ve uygulamada duraksama yoktur. Genel mahkemelerin bakacakları davalar, belirli kişi ve iş gruplarına göre sınırlandırılmamış olup aksi belirtilmedikçe medeni yargılama hukukuna giren her türlü işe bakmakla görevlidirler. Açık kanun hükmü ile özel mahkemelerde görüleceği belirtilmemiş olan bütün davalar genel mahkemelerin görevine girer. Buna karşılık özel mahkemeler, belirli kişiler arasında çıkan veya belirli uyuşmazlıklara bakmakla görevlidir. Diğer bir ifadeyle, özel mahkemeler özel kanunlarla kurulmuş olup özel kanunlarda belirtilen davaları yürütür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkin olup, HMK’nın 114/1-c maddesine göre mahkemenin görevli olması dava şartıdır. HMK’nın 115. maddesine göre ise dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Diğer taraftan görevsiz mahkeme davanın esası hakkında karar veremez. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukukî ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukukî niteleme yapılmalı ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir. Görev nedeniyle dava dilekçesinin reddi kararında görevli mahkemenin hangi mahkeme olduğu belirtilmeli ve dava dosyasının bu görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmelidir (HMK m.20).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “asliye hukuk mahkemelerinin görevi” başlıklı 2. maddesi; “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükümlerini içermektedir.
6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nın 5. maddesinin 1. fıkrası; “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, asliye ticaret mahkemesi tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.” hükmünü, 5. maddesinin 3. fıkrası ise; “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.” hükümlerini içermektedir.
Görüldüğü üzere, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nın 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Kanuni hakim güvencesi” başlığını taşıyan 37’nci maddesi; “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” hükmünü öngörmektedir.
Bilimsel çevrelerde ve uygulamada, kanuni hakim güvencesi, uyuşmazlığı yargılayacak ve çözecek olan mahkemenin o uyuşmazlığın doğmasından önce kanunen belli olması olarak kabul edilmektedir. 1982 tarihli Anayasa’yı kabul eden Danışma Meclisi’nin Anayasa Komisyonu’nun gerekçesinde “…bu suretle davanın olaydan sonra çıkarılacak bir kanunla yaratılan bir mahkeme önüne getirilmesi yasaklanmakta, yani kişiye yahut olaya göre kişiyi yahut olayı göz önünde tutarak mahkeme kurma imkanı ortadan kaldırılmaktadır. Bu ise tarafsız yargı merciinin ilk gereğidir.” denilmektedir.
Dikkat edilecek olursa Anayasa’daki bu düzenleme hukuk ya da ceza davaları yönünden herhangi bir ayrım gözetmemiş ve uyuşmazlığın doğduğu tarihte bu uyuşmazlığı çözecek olan mahkemenin belli olması durumunda yargılama yapacak veya yargılamaya devam edecek mahkemeyi gösteren yasal bir düzenleme yapılmadığı takdirde davanın, mutlaka bu mahkeme tarafından çözüme kavuşturulması öngörülmüştür. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; uyuşmazlık konusunu teşkil eden her hukuki olay, meydana geldiği tarihteki yasal düzenlemelere tabidir ve olayın meydana geldiği zamanda mevcut olan mahkemeler tarafından çözümlenmelidir.
O halde yeni bir mahkeme kurulurken o mahkemenin kuruluş yasasında zaman bakımından faaliyete geçme gününden önceki uyuşmazlıklara bakacak mahkemelerle ilgili özel bir düzenleme bulunmadığı taktirde her uyuşmazlık, meydana geldiği tarihte bu işe bakacak olan mahkemece çözümlenecektir. Başka bir anlatımla her dava açıldığı koşullara göre görülüp sonuçlandırılacaktır. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.04.2019 tarihli ve 2017/11-10 E., 2019/401 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
Dava konusu edilen hukuki uyuşmazlığın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasalara göre kurulmuş bulunan mahkemelerin uyuşmazlığı çözmesi ana kural olmakla birlikte bazen yasal düzenlemelerle böyle bir uyuşmazlığın çözümü yeni kurulan mahkemelere de verilebilmektedir.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun geçici 1. maddesi; “Aile Mahkemesi kurulan yerlerde bu mahkemeler faaliyete geçtiğinde, yargı çevresinde ve görev alanına giren sonuçlanmamış dava ve işler, yetkili ve görevli aile mahkemelerine devredilir.” hükmünü içerdiğinden, bu yasal düzenlemeye istinaden diğer mahkemeler, Aile Mahkemelerinin görev alanına giren dava ve işleri bu mahkemelere devretmiştir.
Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile yeni kurulan (Alanya, Aydın, Balıkesir, Diyarbakır, Manisa, Muğla, Sakarya ve Tekirdağ) asliye ticaret mahkemeleri ile mevcut bulunan (Adana, Ankara, Ankara Batı, Antalya, Bakırköy, Bursa, Denizli, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gebze, İskenderun, İstanbul, İstanbul Anadolu, İzmir, Karşıyaka, Kayseri, Kocaeli, Konya, Mersin, Samsun, Şanlıurfa ve Trabzon) asliye ticaret mahkemelerinin yargı çevreleri belirlenmiştir. Ancak halihazırda açılmış davaların yeni kurulan mahkemeye devredileceğine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir.
O halde, yeni bir mahkemenin faaliyete geçirildiği tarihten önce derdest bulunan davaların, istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik ya da gönderme kararı ile yeni kurulan mahkemeye gönderilmesine olanak bulunmadığından, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu’nun, 07.07.2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile müstakil asliye ticaret mahkemelerinin görev sınırlarının belirlenmesi kararı sonrası asliye ticaret mahkemesi olmayan ilçelerde asliye hukuk mahkemesinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla baktığı derdest dosyaların devredilerek, asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine ilişkin kararı yerinde değildir…” denilmek suretiyle uyuşmazlık giderilmiştir.
Yukarıda anılan Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 21/02/2022 tarih, 2022/1073 Esas ve 2022/2686 Karar sayılı İçtihadı da dikkate alınarak somut olayda; eldeki davanın ticari bir dava olduğu,Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih ve 608 sayılı kararı ile Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin yargı çevresinin Sakarya ilinin mülki sınırları olarak belirlendiği, aynı karara göre Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/09/2021 tarihinden itibaren faaliyete geçtiği, eldeki davanın Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesinin faaliyete geçtiği 01/09/2021 tarihinden önce 20/01/2021 tarihinde Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Asliye Ticaret mahkemesi Sıfatıyla) açıldığı, dava ile ilgili yargılama yapma ve karar verme görevinin “Doğal Hakim” ilkesi gereğince davanın ilk açıldığı Sakarya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne (Asliye Ticaret mahkemesi Sıfatıyla) ait olduğu, dolayısıyla derdest dosya hakkında gönderme kararı veya görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığı, Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından yazılı olduğu şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Mahkemece, gerekçeli karar başlığında; tarafların ve vekillerinin adreslerinin yazılmamış olması, 6100 sayılı HMK’nın 297-(1)-b) maddesine aykırı olmakla birlikte sonuca etkili olmadığından, kaldırma nedeni yapılmamış ve bu hususa eleştiri getirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu açıklamalara, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.
10/05/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye…
¸e-imzalıdır.
Katip…
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*