Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/113 E. 2022/2319 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/113
KARAR NO :2022/2319

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :… … (…)
ÜYE :… … (…)
ÜYE :… … (…)
KATİP :… … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :06/10/2021
NUMARASI :2020/324 Esas – 2021/769
Karar

DAVACI :ABC FAKTORİNG ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … … – …
DAVALI :ALFOR PLASTİK SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … … – …

DAVA :Alacak
DAVA TARİHİ :24/06/2020

KARAR TARİHİ :29/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ :09/01/2023

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava şartı olan arabuluculuğa başvurulduğunu ancak, anlaşma sağlanamadığını, davacı ile müşterisi olan Sekar Yapı İnş. Ltd. Şti. arasında imzalanan 12.02.2018 tarihli faktoring sözleşmesine istinaden faturalarla tevsik edilmiş olan, keşidecisinin davalı Alfor Plastik San. Ve Tic. Olduğu QNB Finansbank A.Ş. Bayrampaşa Şubesine ait 0514089 seri nolu 29.400 TL’lik ve 05140990 seri nolu 28.300 TL’lik çeklerin davacıya ciro edildiğini, muaccel hale gelen ödenmemiş çeklerden; QNB Finansbank A.Ş. Bayrampaşa Şubesine ait 0514089 seri no’lu 29.400 TL’lik 22/12/2018 keşide tarihli çek için İstanbul 36. İcra Müdürlüğü 2018/47017 E. sayılı dosyası ile, QNB Finansbank A.Ş. Bayrampaşa Şubesine ait 05140990 seri no’lu 28.300 TL’lık 19/12/2018 keşide tarihli çek için ise İstanbul 36. İcra Müdürlüğü 2018/46333 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, çeklerde keşideci konumunda bulunan Alfor Plastik Sanayi Ve Ticaret A.Ş.’nin Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/780 Esas sayılı dosyası ile konkordato davası ikame etmiş olup, Mahkemece hakkında 03/03/2019 tarihi itibariyle 1 yıllık kesin mühlet kararı verildiğini, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/780 Esas sayılı dosyasından yapılan ilanların taraflarınca takip edildiğini, dosyaya atanan konkordato komiserler heyetine süresi içinde yukarıda bilgileri verilen çeklerin ve bu çeklerden kaynaklı olarak başlatılmış olan icra takiplerindeki alacak miktarı ve alacağı teşvik eden belgelerin sunularak alacak kaydı yapıldığını, konkordato komiserler heyetinin davacının alacağını ticari defter ve belgelerde göremediklerinden alacak kaydını reddettiğini, iş bu ret kararının üzerine davacının alacağının varlığının tespit edilmesi ve alacağının ödenmesi amacıyla bu davanın ikame edildiğini, tüm bu nedenlerle, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının QNB Finansbank A.Ş. Bayrampaşa Şubesine ait 0514089 seri nolu 29.400 TL’lik ve QNB Finansbank A.Ş. Bayrampaşa Şubesine ait 05140990 seri nolu 28.300 TL’lik çeklerden dolayı alacaklı olduğunun tespitine, iş bu alacaklarının davacıya ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın usulüne uygun tebliğe rağmen yasal sürede cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davanın reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı şirket davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olduğunu, davanın reddine şeklindeki kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı şirket davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olup davanın reddine şeklindeki kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın konkordatoya kayıt kabul davası olup niteliği itibariyle maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı taraf her ne kadar Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/780 E. sayılı dosyasından yapılan ilanları takip ettiğini söylese de bu durum gerçeği yansıtmamakta olduğunu, davalı şirket hakkında konkordato kararı verilmesi ile birlikte takip yasağı başlamış, bundan sebeple İstanbul 36. İcra müdürlüğünde alacaklı tarafından davalı firma aleyhine başlatılan takipler, usul ve yasaya aykırı nitelik taşımakta ve davacı tarafça bu durum bilinmekte olduğunu, bu nedenle takip yasağı bulunmasına ve başlatılan takiplerin iptale tabi olmasına rağmen, icra müdürlüğünün kapak hesabı baz alınarak alacak miktarına karar verilmesi mümkün olmadığını, kanuna ve doktorine göre batıl olan icra takibinden kaynaklı masrafların davalı firmaya yüklenilmek istenmesi konkordato müessesesinin muhteviyatına aykırı olduğunu, asıl borcun tespitinin ve gerçekleştirilen ödemelerin tenzilinin yapılması gerektiğini, asıl borcun tespitinin yapılmaması halinde diğer adi alacaklılara haksızlık ve alacaklılar arasında eşitlik prensibine aykırı bir durumun ortaya çıkacağını, ekonomik olarak zor bir dönem geçiren davalı şirketin konkordato yoluyla durumunu iyileştirme saiki mevcut iken kanun hükümlerinin aksine açılmış icra takibi masraflarından sorumlu tutulmasının hukuka ve yasaya aykırı olup hakkaniyete de sığmamakta olduğunu belirterek; davacının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/10/2021 tarih, 2020/324 Esas – 2021/769 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nın 308/b maddesi gereğince çekişmeli alacağa ilişkin alacağın tespiti ve ödenmesi istemine yöneliktir.
İlk derece mahkemesince toplanan deliller ve yapılan yargılama sonucunda,”….Dava, İİK’nın 308/b maddesi gereğince çekişmeli alacağa ilişkin alacağın tespiti ve ödenmesi isteminden kaynaklanmaktadır.
İİK’nın 308/b maddesi “Alacakları itiraza uğramış alacaklılar tasdik kararının ilanı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler.” hükmü uyarınca, davalı şirket hakkında, Mahkememizin 2018/780 Esas – 2020/302 Karar sayılı dosyasından verilen konkordato tasdik kararının 03/07/2020 tarihli Basın İlan Kurumuna yazılan yazı ile ilan edilmesine karar verildiği, davacı tarafça 22/02/2020 tarihinde arabuluculuk yoluna müracaat edildiği, 11/03/2020 tarihinde arabuluculuk anlaşamama son tutanağı düzenlendiği, davanın 24/06/2020 tarihinde açıldığı görüldüğünden; dava hak düşürücüde açılmış olup, işin esasına geçilmiştir.

Davacı şirket ile dava dışı Sekar Yapı İnşaat Limited Şirketi arasında 12/02/2018 tarihli faktoring sözleşmesi yapılmış olup, işbu sözleşmenin konusu, sözleşmenin 1. maddesinde “müşterinin daha önce doğmuş ve/veya sözleşme süresi içinde işletmesi ile ilgili olarak yurtiçi/yurtdışı mal, hizmet satışlarından doğan alacaklarını peşinen ve toptan Faktor’a devri (temliki) suretiyle faktoring hizmetlerinden yararlandırılması” şeklinde belirtilmiştir.
Dava dilekçesine ekli belgeler incelendiğinde; dava dışı Sekar Yapı İnşaat Limited Şirketi’nin 09/08/2018 tarihli ödeme araçları tevdi bordrosu ile; davalı Alfor Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den 07/08/2018 tarih 381691 sıra nolu 385.800,00 TL bedelli faturaya istinaden 57.700,00 TL tutarındaki alacağını davacı şirkete devrettiği, davalı Alfor Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin 09/08/2018 tarihli “fatura borçlusu teyit yazısı” başlıklı belge ile; dava dışı Sekar Yapı İnşaat Limited Şirketi’nin taraflarına düzenlediği fatura konusu mal ve hizmeti eksiksiz ve ayıpsız olarak teslim aldığı, ödemelerin Finansbank Bayrampaşa Şubesi’ne ait 514089 seri nolu 22/12/2018 keşide tarihli, 29.400,00 TL bedelli çek ve 514090 seri nolu 19/12/2018 keşide tarihli 28.300,00 TL bedelli çek ile yapılacağını davacı şirkete bildirdiği görülmüştür.
HMK’nın 222. maddesine göre, Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Ayrıca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir.
Mahkememizce, talimat mahkemesi aracılığı ile davacıya ait ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dava konusu çeklerin ticari defterlerde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Mahkememizce verilen kesin mehile rağmen davalı tarafça ticari defterler ibraz edilmemiş ise de yargılama aşamasındaki davalı tarafın yazılı ve sözlü beyanları ile 09/08/2018 tarihli “fatura borçlusu teyit yazısı” başlıklı belgeden 57.700,00 TL’lik iki adet çek tutarının keşideci davalı şirketin kabulünde olduğu ancak davalı şirket hakkında verilen geçici mühlet kararından itibaren faiz işlemesinin söz konusu olamayacağı, davacı tarafın başlatmış olduğu takiplerden alınan kapak hesaplarını kabul etmediklerini, takiplerin iptali talepli dava ikame ettiklerini belirterek çek bedelleri (asıl alacak tutarı) dışında kalan faiz ve sair tutarların hazirun cetvelinden tenzilinin yapılmasını talep ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkememizin 2018/780 E. 2020/302 K. sayılı konkordato dosyasında asli müdahil ABC Faktoring A.Ş.’nin alacağını 84.910,17 TL olarak bildirdiği, komiser tarafından alacaklılar toplantısından önce 20/12/2019 tarihli yazı ile “talep edilen alacak tutarının davacı şirketin yasal ticari defter kayıtlarında bulunmadığı”nın bildirildiği, 31/01/2020 tarihli alacaklılar toplantısında ise borçlu Alfor Plastik Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından ABC Faktoring A.Ş. alacağı hakkında 84.910,17 TL beyan edildiği, müdahil ABC Faktoring A.Ş.’nin alacağının toplantı tutanağının 90. sırasında 84.910,17 TL olarak kayıtlı bulunduğu ve bu miktardan nisaba dahil edildiği, müdahilin alacaklılar toplantısına katılmadığı ve 7 günlük iltihak süresi içerisinde de konkordato projesine karşı olumlu/olumsuz oy kullanmadığı, tutanağı imzalamadığı görülmektedir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 300. maddesi uyarınca konkordato komiseri, yazdırılan alacaklara karşı borçlunun beyanını alır. Borçlunun itiraz ettiği alacaklar çekişmeli hale gelir. Kanun çekişmeli alacaklara iki sonuç bağlamıştır. İlk olarak çekişmeli alacakların nisaba ne şekilde katılacağına mahkeme karar verir (İİK m.302/VI). Aksi takdirde çekişmeli alacakların ayrıca dava konusu edilmesine imkan sağlanmıştır (İİK m.308/b).
İİK’nın 308. maddesi uyarınca “Alacakları itiraza uğramış olan alacaklılar, tasdik kararının ilânı tarihinden itibaren bir ay içinde dava açabilirler. Tasdik kararını veren mahkeme, konkordato projesi uyarınca çekişmeli alacaklara isabet eden payın, kararın kesinleşmesine kadar borçlu tarafından, mahkemece belirlenen bir bankaya yatırılmasına karar verebilir. Süresi içinde dava açmamış olan alacaklılar, bu paydan ödeme yapılmasını talep edemezler; bu durumda yatırılan pay borçluya iade edilir.” hükmünü içermektedir.

Davacının konkordato dosyasında bildirdiği alacağın, borçlu tarafından kabul edildiği, alacağın tümünün konkordato tasdik şartları bakımından nisaba dahil edildiği, çekişmeli kalan ve kabul edilmeyen alacak bulunmadığı anlaşılmıştır.
İİK’nın 308-(c) maddesinde “Konkordato, tasdik kararıyla bağlayıcı hale gelir. Tasdik edilen konkordato projesinde konkordatonun, tasdik kararının kesinleşmesiyle bağlayıcı hale geleceği de kararlaştırılabilir; bu takdirde mühletin etkileri, kanunda öngörülen istisnalar saklı kalmak kaydıyla konkordatonun bağlayıcı hale geldiği tarihe kadar devam eder.
Bağlayıcı hale gelen konkordato, konkordato talebinden önce veya komiserin izni olmaksızın mühlet içinde doğan bütün alacaklar için mecburidir.
206. maddenin birinci sırasında yazılı imtiyazlı alacaklar, rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ve 6183 sayılı Kanun kapsamındaki amme alacakları hakkında bu maddenin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
Kredi kurumları tarafından verilen krediler de dahil olmak üzere, mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçlar, adi konkordatoda konkordato şartlarına tabi değildir; malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflasta masa borcu sayılır. Aynı kural karşı edimin ifasını komiserin izniyle kabul eden borçlunun taraf olduğu sürekli borç ilişkilerindeki karşı edimler için de geçerlidir.” hükmü bulunmaktadır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, bilirkişi incelemesi, kayyım kök ve ek raporu, Mahkememizin 2018/780 Esas-2020/302 Karar sayılı dosyası, hep birlikte değerlendirildiğinde; davalı şirketin Mahkememizin 2018/780 Esas sayılı dosyası ile 03.10.2018 – 03.03.2019 döneminde geçici mühlet, 03.03.2019 tarihinden itibaren 1 yıl kesin mühlet içinde olduğu, 03.10.2018 geçici mühlet tarihi öncesi alacaklar konkordato kapsamında ve takip yasağına tabi olup İİK’nın 294/3-f maddesi gereğince tasdik edilen konkordato projesi aksine hüküm içermediği takdirde kesin mühlet ve kesin mühletin sonuçlarını doğuran geçici mühlet içerisinde rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesi durduğundan bu alacaklara faiz işlemez ise de 25.06.2020 tarihinde konkordato talebinin kabulüne karar verilmekle tasdik edilen projenin bağlayıcı hale geldiği, bu bakımdan davalının hazirun listesinden alacağın tenzil edilmesi taleplerinin yerinde olmadığı ve işbu yargılamanın konusunu oluşturmadığı, davacının alacak bildiriminin borçlu tarafından alacaklılar toplantısında kabul edildiği ve 84.910,17 TL üzerinden nisaba dahil edildiği, davalı şirketin tasdik edilen konkordato projesi kapsamında 6 ay ödemesiz sürenin geçmesinden itibaren ilk taksit 31/12/2020 tarihinde olmak üzere davacıya ödeme yaptığı, vade tarihlerinde taksit ödemelerinin devam ettiği, konkordato dosyası kapsamında davacı şirketin itiraza uğrayan bir alacağı bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine, davacının alacaklılar toplantısına katılmayarak işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiği değerlendirilerek yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar vermek gerekmiştir.
HUAK Yönetmeliği’nin 26/2 maddesine göre arabuluculuk ücreti yargılama gideri kapsamında belirtildiğinden, 6325 sayılı Kanun 18/A-14. bendinin 2. yarı cümlesi ve ilgili yönetmeliğin 26/2. maddesi hükmü uyarınca arabuluculuk ücretinin 6183 sayılı Kanuna göre hak sahibi çıkan taraftan tahsilinin gerektiği, ileride arabuluculuk ücretinin hak sahibi tarafından tahsil edileceğinin kesin olduğu, bu hususun kamu düzenine ilişkin bulunduğu, 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin taraflarca ödendiğine ilişkin herhangi bir makbuz dosyada mevcut olmadığından, 6183 sayılı Kanuna ve davalı aleyhine açılan davanın reddedilmesine göre davacıdan tahsili için Hazineye müzekkere yazılmasına karar verilmiştir…..” şeklindeki gerekçeyle, davanın reddine, karar verilmiş karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya üzerinde yapılan incelemede; yerel mahkemenin 25/06/2020 tarih, 2018/780 E. 2020/302 K. Sayılı ilamı ile davalı şirket hakkında konkordatonun tasdikine karar verildiği, müdahil davacı şirketin ise iş bu dava ile QNB Finansbank A.Ş Bayrampaşa Şubesine ait 0514089 seri nolu 29.400 TL’lik ve QNB Finansbank A.Ş. Bayrampaşa Şubesine ait 05140990 seri nolu 28.300 TL’lik çeklerden dolayı alacaklı olduğunun tespitine ve konkordato şartları uyarınca ödenmesine karar verilmesi için dava açtığı, davanın tespit davası ve sonucunda alacaklı olduğunun tespiti halinde tespit edilecek alacak miktarının konkordato projesine dahil edilmesine ilişkin dava olduğu,Mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, delillerin değerlendirildiği, davalı şirketin, 03.03.2019 tarihinden itibaren 1 yıl kesin mühlet içinde olduğu, dosyada aldırılan kayyum rapolarından, davalı şirketin alacaklılar toplantısı hazirun listesinde 84.910,17 TL olarak yer aldığının, toplantı sırasında davacı vekili tarafından hazirun listesi imzalanmadığı, alacaklılar toplantısında 84.910,17 TL yer almasıyla projenin tasdiki sonrasında davalı şirketin proje kapsamında raporun ilgili paragrafında beyan edilen 8 adet taksitin düzenli olarak ödenmiş olduğunun ve ödemeye devam edildiğinin bildirilmiş olmasına göre, davanın kabulünün mümkün görülmediği, davacı vekilinin vekalet ücreti yönünden istinaf başvurusunun incelenmesinde; aleyhine hükmedilen vekalet ücretinin AAÜT hükümlerine göre yerinde olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca, esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-HMK’nın 353-(1)-b)-1) maddesi uyarınca; Davacının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
2-Bakiye 21,40 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
3-İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harcının hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru için yaptığı masrafların, istinaf eden davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf eden davacı tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden davacıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
8-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/12/2022

… …
Başkan …
¸e-imzalıdır.
… …
Üye …
¸e-imzalıdır.
… …
Üye …
¸e-imzalıdır.
… …
Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*