Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/103 E. 2022/2311 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/103
KARAR NO : 2022/2311

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE :… (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :02/07/2021
NUMARASI :2019/1198 Esas – 2021/580 Karar

DAVACI :GÖKDOĞAN OTOMOTİV SANAYİ VE TİC. LTD. ŞTİ. – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVALI :… (T.C.No: …) – …
VEKİLİ :Av. … – …
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :26/12/2019
KARAR TARİHİ :29/12/2022
KR. YAZIM TARİHİ :27/01/2023

İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin oto yedek parçası ve sair muhtelif ürünlerinin tedarikçisi olduğunu, davalı ile icra takibine konu olan faturalara ilişkin olarak oto yedek parçası ve sair muhtelif ürünlerinin alım-satım ilişkisine dayalı ticari bir ilişki olduğunu, davacı, davalıdan alacağı olan 18.500 TL’yi tahsil edemediğinden Gebze 4. İcra Müdürlüğünde 2019/1941 sayı ile icra takibi başlattığını, davalı ise davacıya borcunun olmadığını beyan ederek icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, davacı, 18.500,00 TL lik icra takibine geçtiğini ancak davalıdan alacağının 19.051,41 TL olduğunu, davalı yanın satın aldığı ürünlere ilişkin fatura bedellerinin bir kısmını banka kanalıyla bir kısmını ise cari hesap ekstresinde kayıtlı 5 adet 25.000 TL tutarında senet ile ödediğini, cari hesap ekstresinden de anlaşılacağı üzere davalı borçlunun bakiye borcunu ödemekten imtina ettiğini verdiğini, bu senetleri davalının ödemediğini, bakiye cari hesap borcunu ödemekten imtina ettiğini, dava şartı olan arabuluculuk görüşmeleri de yapıldığını ancak bir sonuç elde edilemediğini, davacı itirazın iptali ile icra takibinin devam ettirilmesini ve davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesindeki iddia ettiği hususların tamamen gerçek dışı olduğunu, davacı dava dilekçesinde iddia ettiği hususların yasal dayanaktan yoksun, somut bir olaya dayanmadığını, dilekçede delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiç biri usul çerçevesinde iddia edilen vakayı ispata elverişli olmadığını, hesap dökümünün delil olarak kullanamayacağını bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, davacının icra inkar tazminatı ödemesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, Davalı borçlunun Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1941 Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 13.250,81 TL yönünden iptaline ve takibin 13.250,81 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Alacak yargılamayı gerektirdiğinden %20 oranında icra inkar tazminatı talebinin reddine,
3-Davacının kötü niyetli olduğu ispat edilmediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece yapılan yargılama neticesinde verilen hükmün gerekçeden yoksun olduğunu, her ne kadar davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş ise de kısmen reddin gerekçeli kararda tartışılıp gerekçelendirilmediğini, davacının lehine delil niteliği taşıyan ticari defter ve kayıtları ile de icra takibine konu edilen alacağın varlığı sabit iken yerel mahkemece bilirkişi tarafından yapılan yanlış değerlendirmeler dayanak gösterilerek hüküm kurulduğunu, yerel mahkemece sadece dosyada mübrez bilirkişi raporları dikkate alınarak hüküm kurulduğunu, dosyaya sunulan ve ilgili kurum ve kuruluşlardan celp edilen delillerin değerlendirme konusu dahi edilmediğini, kısmen kabul edilen alacak yönünden faiz türü ve faiz başlangıç tarihinin hüküm kısmında belirtilmediğini, alacağı likit olan müvekkil lehine icra inkar tazminatına hükmedilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kısmen ret, faiz talebi ve icra inkar tazminatı talepleri yönünden kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; cevap dilekçesinde bulunan itirazlar hukuken değerlendirmeksizin bilirkişi raporu hazırlandığını, yerel mahkeme tarafından yeterince araştırılma yapılmadan, eksik inceleme sonucu ve yüzeysel bir yargılama ile hüküm verilmemesi gerektiğini, yerel mahkeme tarafından itirazların karşılanması, cevap ve beyanların görmezden gelinerek hüküm tesis edilmiş olmasının hak ve hukuka açıkça aykırı düştüğünü, müvekkile ait ticari defterler üzerinde tespit ve değerlendirme yapılmadan, incelenmeden davacı tarafından açılmış bulunan maddi talepli itirazın iptali davasında, sadece davacının dava dosyasına sunmuş olduğu cari hesap dökümü delil olarak kullanılamayacağını bunun yanı sıra bilirkişi raporun mali ve defter incelemesinde davacının 2016 yılına ait ticari defterlerinin zorunlu olan kapanış kaydının yapılmadığının tespit edildiğini, söz konusu defterlerin kapanış kaydı yapılmamış olmasının ticari davalarda şirket lehine delil teşkil edemeyeceğini, söz konusu alacak davacı için hukuki olarak talep edilebilir bir alacak olmadığını, dolaysıyla davacı şirketin 2016 yılı ticari defterleri lehine delil hükmünde olmadığını, bu hususta bilirkişi raporuna aynen katılmakla beraber, diğer 2017 yılına ait defter incelemesinde takip konusu faturalarının kayıtlı olup olmadığının ve bedelinin ödenip ödemediğinin ve ödenmeyen borç miktarının tespiti sırasında müvekkile ait defterler incelenmeden davacı lehine hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilin davacı tarafa bir borcu veya ödenmemiş faturası bulunmadığını, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, ayrıca davacının tamamen haksız ve kötü niyetli hareket ettiğini belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davalı tarafça istinaf başvuru dilekçesinde müvekkil alacağının ispat edilemediği dile getirilmiş ise de bu hususun gerçeği yansıtmadığını, açılan davada sunulan ticari defter ve kayıtlar ile vergi dairesinden celp edilen BA ve BS formları dava konusu edilen alacağı ispatladığını, nitekim dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi kök ve ek raporları ile de likit alacağın ispatlandığını, davalı tarafın dava konusu edilen faturalara ilişkin ödeme yapmadığından buna ilişkin delil de sunamadığını, davacı yanca müvekkillerine ait ticari defterler üzerinde tespit, değerlendirme ve inceleme yapılmadığı iddia edilmiş ise de dosyada mübrez ek rapordan anlaşılacağı üzere davalı tarafça sunulan ticari defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapıldığını, defterlerin usulünce tutulmadığı ve yine defterlerinde müvekkil şirket alacağının dava konusu edilenden daha fazla olduğu tespit edildiğini, müvekkilin alacağına kavuşamdığını ve mağdur duruma düştüğünü, davalı tarafça icra takibine kötü niyetli olarak itiraz edildiği gibi lehe verilen kısmi kabul yönünden yerel mahkeme hükmünü istinaf etmekte de kötü niyetli hareket ettiğini belirterek; davalının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin 02/07/2021 tarih, 2019/1198 Esas – 2021/580 Karar sayılı kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davacı tarafından başlatılan icra takibine yapılan vaki itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın incelemesinde; davacının oto yedek parçası ve sair muhtelif ürünlerinin tedarikçisi olduğu, davalı ile icra takibine konu olan faturalara ilişkin olarak oto yedek parçası ve sair muhtelif ürünlerinin alım-satım ilişkisine dayalı bir ticari ilişki olduğu, davacı tarafından davalı aleyhine aradaki bu ticari faaliyet nedeniyle 18.500 TL yönünden Gebze 4. İcra Müdürlüğünün 2019/1941 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlattığı, başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiği, itiraz üzerine duran takibin devamı için eldeki davanın açıldığı, ilk derece mahkemesince açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
Davacının istinafı yönünden;
6100 sayılı HMK’nın 341-(2) maddesinde; “miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir” hükmü mevcuttur. Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nın Ek 1. maddesi 1. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca; Maliye Bakanlığı’nca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların On Türk Lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; HMK’nın “341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır.
Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2021 yılı için HMK’nın 341-(2) maddesindeki kesinlik sınırı 5.880,00 TL olmuştur.
Mahkemece; reddedilen ve istinaf incelemesine konu edilen 5.249,19 TL karar tarihi itibarı ile HMK’nın 341-(2) maddesinde düzenlenen kesinlik sınırının altında olup, ilk derece mahkemesince verilen karar kesin niteliktedir.
Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi sonuca etkili değildir.
Dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenlere karar tarihi itibariyle miktar olarak kesin olan mahkeme kararlarına karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine;
Davalının istinafı yönünden;
Gebze 4. İcra Müdürlüğü’nün 2019/1941 Esas sayılı icra dosyası getirtilerek yapılan incelemede; davacı alacaklı tarafın, davalı borçlu aleyhine 18.500,00 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi yaptığı, ödeme emrinin davalı borçluya tebliği üzerine davalı vekilinin süresinde borca ve ferilerine itiraz ettiği, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Dosya arasına alınan 07/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı şirket 2016 yılı defter açılışlarını zamanında yaptığını ve 2016 yılı yevmiye kapanış kaydını yapmadığını, davacı şirket 2017 yılı defterlerinin açılış ve kapanış kayıtlarını zamanında yaptığını, davacı şirketin davalı şirketten 19.051,41 TL alacaklı olduğunu, davacı şirketin alacağının 2016 yılına isabet eden kısmının 5.800,60 TL olduğu ve 2016 yılında yevmiye defteri kapanış kaydı yapmadığından bu alacağın alacak sayılıp sayılmayacağının takdiri sayın mahkemeye ait olduğunu, davacı şirketin 2017 yılı alacağı 13.250,81 TL olduğu ve davacı şirket 2017 yılı defter açıfış ve kapanış kayıtlarının zamanında yapıldığını ve 13.250,81 TL lik alacak bakımından defterlerinin delil niteliğine haiz olduğu şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Dosya arasına alınan 01.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davalı şirket 2016 yılı için onaylanan ticari defterine 2015 yılını yazdırdığını ve bu defterin geçerli sayılmayacağını, 2016 yılı ek yevmiye defteri tasdikinin yapıldığı ve VUK’na göre yapılmamış olduğunu, deftere kayıt zamanına uyulmadığını, defterin onaysız sayfalarına ticari işlem kaydedildiğini, bu işlemin maliye idaresi bakımından matrah farkı ve indirilecek KDV’nin indirim konusu sayılamayacağını, davalı firmanın 2017 yıl sonu itibariyle davacıya 41.271,97 TL borçlu olduğunu, davalı firmanın davacıya verdiği senet ödemesini kendi defterlerine kaydetmediğini, davacı şirketin davalı şirketten 19.051,41 TL alacaklı olduğunu, davacı firma en fazla 19.051,41 TL alacak talep edebileceği fakat, davacı şirketin alacağının 2016 yılına isabet eden kısmının 5.800,60 TL olduğunu ve 2016 yılında yevmiye defteri kapanış kaydı yapmadığından bu alacağın alacak sayılıp sayılmayacağının takdiri mahkemeye ait olduğunu, davacı şirketin 2017 yılı alacağı 13.250,81 TL olduğu ve davacı şirket 2017 yılı defter açılış ve kapanış kayıtlarının zamanında yapıldığı ve 13.250.81 TL’lik alacak bakımından defterlerinin delil niteliğine haiz olduğu şeklinde görüş bildirildiği görülmüştür.
Eldeki davada ilk derece mahkemesince; toplanan deliller, icra dosyası, dosyada alınan bilirkişi raporları hep birlikte değerlendirildiğinde; davacının davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine, alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine şeklinde karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, hukuki değerlendirme ve varılan sonucun yerleşik Yargıtay İçtihatlarına ve Daire’mizin uygulamalarına da uygun olduğu, yapılan tahkikatın yeterli ve ilk derece mahkemesi gerekçelerinin yerinde ve davalının istinaf nedenlerini karşılar nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, davalının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına, HMK’nın 355. maddesi uyarınca; kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmaması nazara alınarak, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 341-(2) ve 346-(1) maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE,
2-HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca; davalının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı yönünden; İstinaf eden tarafından yatırılan istinaf karar harcının mahkemesince istinaf edene iadesine,
4-Davalı yönüden; Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gereken 905,16 TL İstinaf Karar Harcından, istinafa gelirken peşin alınan 226,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 678,86 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, harç tahsili ve harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin HMK’nın 302-(5) maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
5-İstinaf edenlerin İstinaf Kanun Yoluna Başvurma Harçlarının hazineye gelir kaydına,
6-İstinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, istinaf eden taraflar üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf edenler tarafından yatırılan, istinaf avansından kullanılmayan kısmın HMK’nın 333. maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesince istinaf eden taraflara iadesine,
8-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
9-Gerekçeli kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
10-Dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/12/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Üye …
¸e-imzalıdır

Katip …
¸e-imzalıdır

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*