Emsal Mahkeme Kararı Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/1014 E. 2022/1400 K. 27.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
T.C.
SAKARYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :2022/1014
KARAR NO :2022/1400

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :…
ÜYE :…
ÜYE :…
KATİP :…

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :09/12/2021 (Ara Karar)
NUMARASI :2020/582 Esas

İHTİYATİ TEDBİR
TALEP EDEN/DAVACI :GARAGE-41 OTOMOTİV BAKIM ONARIM İNŞAAT NAKLİYE TURİZM SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ :Av. …
İHTİYATİ HACZE
İTİRAZ EDEN/DAVALI :…
VEKİLİ :Av….

DAVA TÜRÜ :Menfi Tespit
TALEP :İhtiyati Tedbir
TALEP TARİHİ :21/09/2021

KARAR TARİHİ :27/06/2022
KR. YAZIM TARİHİ :19/07/2022

İstinaf incelemesi için Dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla HMK’nın 353. ve 356. maddeleri gereğince; dosya içeriğine ve kararın niteliğine göre sonuca etkili olmadığından duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında görülen menfi tespit davasında delil olarak sunulan Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/29454 sayılı dosyasında yürütülen soruşturma neticesinde, davalıya bonoyu davacı şirket adına düzenleyip veren şirketin eski ortağı … ve davalı hakkında; dava konusu bononun suç kapsamında düzenlenerek davacı şirketin borcu olmadığı halde icra takibine konu edildiği yönünde yeterli şüphe olduğundan, Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2021/250 E. sayılı dosyasında, “Tacir veya Şirket Yöneticilerini Ticari Faaliyetleri Sırasında Dolandırıcılık” suçundan kamu davası açıldığını, mahkemece verilen 09/12/2020 tarihli ara kararı ile asıl alacağın %15’i oranında nakit teminat mektubunun dosyaya sunularak, icra dairesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiğini, buna rağmen davalı tarafından icra dosyasından yapılan haciz işlemleri nedeniyle ana faaliyet konusu oto onarım ve bakım işi olan şirketin müşterileri olan hasar teminatını sağlayan sigorta şirketleri ve ödemelerin yapıldığı bankalara İİK’nın madde 89 ve devamı maddeleri çerçevesinde haciz işlemleri yapıldığı ve şirket adına kayıtlı araçların haczedildiğini, davacının banka hesaplarına konulan hacizler nedeniyle davacı şirketin bankalarla olan nakit alışverişi ve kredi / çek kullanım imkanlarının kısıtlandığını, aynı zamanda sigorta şirketlerine gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle ödeme alamadığını ve sigorta şirketleriyle olan ilişkileri sürdürülemez hale geldiğini, şirketin fiilen çalışamaz hale getirilmesi nedeniyle, dava konusu edilen suç eylemleri sanıklar tarafından temadi halinde halen işlenmeye devam edildiğini, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda davacı şirketin davalıya herhangi borcu bulunmadığının tespit edildiğini, yargılamanın geldiği aşama itibariyle, davalı hakkında Ağır Ceza Mahkemesinde dava konusu ile ilgili olarak Tacir veya Şirket Yöneticilerini Ticari Faaliyetleri Sırasında Dolandırıcılık suçundan (Türk Ceza Kanunu 158/1-h, 53/1) kamu davası açıldığından, ceza mahkemesi kararının bekletici mesele yapılabileceğini mahkemenin 16/09/2021 tarihli duruşmasında da Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dosyanın celbine karar verilerek duruşmanın 09/12/2021 tarihine ertelenmesine karar verildiğini, menfi tespit davalarında görülen usul çerçevesinde yargılama uzun bir süre daha devam edebileceğinden ve dava konusu hakkında İİK’nın 72/3 çerçevesinde verilmiş olan ihtiyati tedbir kararıyla yetinilmesi halinde davacı şirketin yargılama süresince sürekli cebri icra tehdidi altında kalması davacı şirketin hak ve alacaklarına haciz konularak, bu paralar alacaklıya ödenmese bile telafisi imkansız zararlara sebebiyet verebileceğini, dosya borcunun güncel rakam olarak 668.000-TL’yi bulması nedeniyle mevcut şartlar çerçevesinde davacının dosya borcunun tamamını icra dosyasına depo ederek hacizlerin durdurulmasını talep etmesinin olanaksız hale geldiğini, davacı şirketin alacaklı …’ya herhangi bir borcunun olmadığı halde davacı şirket hakkında Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü 2020/112916 E. sayılı dosyasında 428.000-TL (faiz ve masraflar hariç) bedelle kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlattıklarını beyanla dilekçeleri ekinde sundukları emsal yargıtay kararları ve bilimsel görüşler çerçevesinde, ihtiyati tedbir kararı verilerek davacıyla ilgili bütün hacizlerin ve icra takibinin HMK’nın 209 maddesi gereğince durdurulmasına, bu hususta ilgili icra dairesine müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız ve hukuksuz davanın ve tedbir durdurma talebinin reddini talep ettiğini, davacının dava açmakta haksız ve kötüniyetli olmasından dolayı %20 den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ 01/10/2021 TARİHLİ ARA KARARI ÖZETİ:
İlk derece mahkemesince; “… Davacı vekilinin takibin durdurulması talebinin kabulüne, Bu hususta ara karar ile birlikte senet bedelinin %15’i oranında nakit veya teminat mahkeme veznesine yatırıldığında ya da banka teminat mektubu ibraz edildiğinde Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020-112916 Esas sayılı takibin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulması yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmesine …” şeklinde hüküm kurulmuştur.
Davalı vekili 21/10/2021 tarihli ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; Mahkememizin 01/10/2021 tarihli icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılması gerektiğini, davacının 3 defa yazlı olarak ve duruşmalarda sözlü olarak ihtiyati tedbir talebinde bulunduğunu, yazılı 3 talebin 2 sinin ceza davası açılmadan önce reddedildiğini, davacının 3. Kez yazılı olarak tedbir talebinde bulunduğunda müvekkili hakkında zaten iddianame hazırlanarak dava açıldığını, Mahkemenin davacı vekilinin takibin durdurulması talebinin yasal düzenlemeler nedeniyle reddine karar verdiğini, ceza davasından önce 2 kez, ceza davasından sonra da 1 kez tedbir talebinin Mahkeme tarafından red edilmesi ve davacı tarafından yeni bir gerekçe ile talep oluşturulmaması, yani 3. red kararına konu olan talebin aynısı ile talep oluşmasına rağmen, mahkemenin daha önce red ettiği talebi yeni hiç bir durum, delil vb olmamasına rağmen kabul etmesinin aynı şartlardaki, aynı mahkeme tarafından verilen kararlarının, kendi içinde çelişmesi anlamına geldiğini, davacının yazılı talepleri haricinde ise, defalarca duruşmalarda da tedbir talebini yinelediğini, 24.06.2021 tarihli ve 16/09/2021 tarihli duruşmalarda sözlü taleplerin Mahkemece ne kabul ne de reddedildiğini, Mahkeme tarafından red edilen yazılı taleplerin yanında, sözlü taleplerin de kabul olarak değerlendirilmemesi karşısında, yani 3 yazılı 2 sözlü talebin kabul edilmemesi karşısında, hiçbir yeni delil,hiçbir yeni sebep, hiçbir gerekçe olmamasına rağmen, son duruşmadan sonra 4. Kez yazılı olarak yapılan tedbir talebinin kabulünün hukuki izahının olmadığını, her seferinde duruşma sonrası ya da arasında yazılı talep oluşturularak, duruşmada talep edilmemesi veya duruşmada yapılan talebin mahkeme tarafından lehe ya da aleyhe değerlendirilmemesi nedeni ile savunma haklarının kısıtlandığını, ihtiyati tedbir kararında İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’ nin 23.09.2021 tarih 2021/1019 Esas ve 2021/1571 Karar sayılı ilamına değilmiş ise de kararın içeriğinin paylaşılmadığını, icra takibine konu senedin usulüne uygun şekilde, yetkili kişi tarafından, yetkili olduğu tarihte, sözleşmeye istinaden düzenlenmiş bir senet olduğunu, ortada imza ya da tahrifat vb bir iddiaya konu sahte bir senet olmadığından, sahtelik iddiasının da olamayacağını, HMK 209′ a konu bir durum olmadığını, ortada bir sahtecilik durumu olmadığından sahteciliğe istinaden atıfta bulunulan kanun maddeleri veya hukuki görüş,karar vb dayanılarak talepte bulunulmasının da hukuka aykırı olacağını, davacı tarafından sunulan kararın 2012 yılına ait ayrık bir karar olduğunu, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin HMK’nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağını, Yargıtay’ ın HMK m.209 hükmünün uygulama alanını dar yorumladığını ve anılan hükmün sadece genel mahkemelerde açılan davalarda sahtelik iddiasında bulunulması halinde uygulanacağını ve genel mahkemelerde sahte olduğu iddia edilen senedin delil olarak kullanılamayacağını belirttiğini, davanın açılmasından önce de sonra da sahtelik iddiasının olmadığını, menfi tespit davası açılmasının gerekse ceza mahkemesinde ceza davası ikame edilmesinin tek başına takibin durdurulmasına neden olmayacağını beyanla ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 09/12/2021 tarihli ara karar ile; ” … İhtiyati tedbir kararına yapılan itirazın reddine … ” karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından red edilen yazılı taleplerin yanında, sözlü taleplerin de kabul olarak değerlendirilmemesi karşısında, yani 3 yazılı 2 sözlü talebin kabul edilmemesi karşısında, hiçbir yeni delil, hiçbir yeni sebep, hiçbir gerekçe olmamasına rağmen, son duruşmadan sonra 4. kez yazılı olarak yapılan tedbir talebinin kabulünün hukuk mantığı ile izah edilemeyeceğini, davacı tarafın talep dilekçesinde delil olarak gösterdiği, taraflarınca ayrık karar olarak nitelendirilebilecek kabul edemeyecekleri yargıtay kararı, tedbir usulüne değil dava esasına ilişkin bir karar olduğunu, bu karar neticesinde tedbir kararı verilmiş ise bu davanın esasına ilişkin de görüşe katılarak karar verildiği anlamına geleceğinden, kabulü de mümkün olmayacağını, ortada imza ya da tahrifat vb. bir iddiaya konu sahte bir senet olmadığından, sahtelik iddiasının da olamayacağını, iddianame hazırlanmasının hukuka uygun olmadığını düşündüklerinden iddianameyi ve dava açılmasını kabul etmemekle bilikte böyle bir durum da dahi en fazla alacağın hukuki durumu tartışılabilecek olduğunu, bu nedenle de HMK 209’a konu bir durum olmadığını, HMK’nın 209 dayalı talepte bulunabilmesi için takip tebliğinden itibaren 5 gün içerisinde İcra Hukuk Mahkemesine imza inkarı ile dava açması gerektiğini, bu durumun hak düşürücü süre de geçmiş olduğunu, ortada bir sahtecilik durumu olmadığından sahteciliğe istinaden atıfta bulunulan kanun maddeleri ve ya hukuki görüş, karar vb. dayanılarak talepte bulunulması da hukuka aykırı olduğunu, davacının ceza davası açılması halinde her halükarda durdurma kararı verilmesi gerektiğini, davacının sunduğu karar 2012 yılına ait ayrık bir karar olduğunu belirterek; istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi talebiyle istinaf yoluna başvurmuştur.
İhtiyati Tedbir Talep Eden Davacı vekili cevap dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın usul ve yasaya uygun olduğunu, yerel mahkemenin ihtiyati tedbir kararı ve tedbire yönelik davalı itirazının reddine ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmamakta olduğunu belirterek; ihtiyati tedbire itiraz eden davalının haksız istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili tarafından istinaf başvurusuna karşı cevap dilekçesi verilmemiştir.
DELİLLER: Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/582 Esas 09/12/2021 tarihli ara kararı ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, icra takibinden sona açılmış menfi tespit davasıdır.
İncelenen dosyada; davacı vekili dava dilekçesinde; İİK’nın madde 72/3 çerçevesinde icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesini talep ettiği, ilk derece mahkemesince 09/12/2020 tarihli ara karar ile İİK’nın 72/3 madde uyarınca tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, davacı vekilinin 25/01/2021 tarihinde takibin durdurulması talebi üzerine 25/01/2021 tarihli ara kararı ile talebin reddine karar verildiği, yine davacı vekilinin icra takibini durdurulması talebinin 03/08/2021 tarihli ara karar ile reddine karar verildiği, davacı vekilinin 21/09/2021 tarihli dilekçesi ile HMK’nın 209. maddesi uyarınca icra takibini durdurulmasını talep ettiği, ilk derece mahkemesince 01/10/2021 tarihli Ara Kararı ile, davacı vekilinin takibin durdurulması talebinin kabulüne, bu hususta ara karar ile birlikte senet bedelinin %15′ i oranında nakit veya teminat mahkeme veznesine yatırıldığında ya da banka teminat mektubu ibraz edildiğinde Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020-112916 Esas sayılı takibin dava sonuçlanıncaya kadar durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verildiği, karara karşı davalı tarafça yapılan itiraz Mahkemenin 09.12.2021 tarihli Ara kararı ile reddedilmiş, karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafın istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.
İnceleme; 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlıkta, icra takibine dayanak, davacı şirketin kaşesi üzerine şirketin eski ortağı ve müdürü … adlı kişinin imzasıyla düzenlenmiş 15.11.2018 düzenleme, 12.07.2019 vade tarihli, 428.000,00-TL bedelli bononun, şirketin halihazırdaki tek ortağı olan …’ın şirketteki hisseleri …’dan devralmadan bir gün önce düzenlenerek, aynı zamanda şirketin eski ortağı olan davalı …’ya verildiği, şirketin kötü niyetli ve karşılıksız olarak borçlandırılmış olduğu kuşkusunun mevcut olduğunun ileri sürüldüğü.
Davalı tarafından Kocaeli 8. İcra Dairesi’nin 2020/112916 Esas sayılı dosyasında başlatılan icra takibi nedeniyle, davacı tarafından; Kocaeli 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2020/478 Esas sayılı dosyasında açılan “Borca itiraz” davasında verilen davanın reddine dair kararın, Sakarya 8. Hukuk Dairesi’nin 07.10.2021 tarihli ve 2021/919 E., 2021/1383 K. sayılı kararı ile;
“….Dava, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte imzaya ve borca itiraz niteliğindedir.
Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/112916 Esas sayılı dosyası incelendiğinde; Davalı takip alacaklısı tarafından davacı aleyhine ile 15.11.2018 tanzim ve 12.07.2019 vade tarihli 428.000,00-TL tutarındaki bonodan doğan alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü takip yapıldığı, davacı borçluya ödeme emrinin 04.12.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davanın 08.12.2020 tarihinde süresinde açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı borçlu vekilince dava dilekçesinde, takip dayanağı bonodaki imzanın, eski ortak ve yetkili …’ya ait imzaya benzer olduğu düşünülmekteyse de, bono altındaki imzanın sıhhati hakkında imza incelemesi yaptırılmasını talep ettiklerini, keza, söz konusu imzanın müvekkili şirketin halihazırdaki ortağı ve yetkilisi…’a ait olmadığını, kaldı ki, bono altındaki imzanın düzenlendiği tarihte şirket yetkilisine ait olmadığı, kaşenin ve imzanın sahte olduğu ortaya çıkar ise, davalı alacaklının yasal hamil olmaması sebebiyle takibin iptaline karar verilmesi gerekeceğini belirterek imzaya itiraz ettiği, bono altındaki imzanın, düzenlendiği tarihte şirketi temsile yetkili kişiye ait olup olmadığının tespitine yönelik itirazları saklı kalmak kaydıyla diğer borca itirazlarını ileri sürdüğü anlaşılmıştır. Davacı tarafça imza itirazından vazgeçildiğine yönelik bir beyanda bulunulmadığı gibi davacı tarafça UYAP üzerinden 09.02.2021 tarihinde sunulan beyan dilekçesinde de bu yönde bir beyan bulunmamaktadır. Davacı tarafça borca itiraz niteliğinde ileri sürülen hususlar bono altındaki imzanın, düzenlendiği tarihte şirketi temsile yetkili kişiye ait olduğunun mahkemece tespit edilmesi halinde incelenecek iddialar olarak ileri sürülmüştür.
O halde mahkemece, öncelikle imza itirazının değerlendirilmesi maksadıyla hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, itiraz edilen imzanın, takip dayanağı bononun düzenlendiği tarihte şirketi temsile yetkili borçlu şirket yetkilisine ait olup olmadığının belirlenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı ve eksik değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olduğundan HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. ….” şeklindeki gerekçeyle kaldırıldığı,
Diğer yandan; dava dışı … ve davalı hakkında Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/250 E. sayılı dosyasında “Tacir veya Şirket Yöneticilerini Ticari Faaliyetleri Sırasında Dolandırıcılık” suçundan kamu davası açıldığı, yerel mahkemece, Kocaeli 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2021/250 Esas sayılı dosyası, … ve …’nın ifadeleri, 15.11.2018 tarihli “sözleşmedir” başlıklı belge ve tüm yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, davacı vekilinin icra takibinin durdurulması yönündeki tedbir talebinin takdiren teminat alınması karşılığında kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Eldeki uyuşmazlığın davalı alacaklı tarafından Kocaeli 8. İcra Müdürlüğü’nün 2020/112916 Esas sayılı kambiyo senetlerine mahsus ödeme emrine göre başlatılan icra takibinden sonra açılmış menfi tespit davası olduğu, davacının senedin sahteliği iddiasına dayandığı ilk derece mahkemesince 09/12/2020 tarihli ara kararı ile İİK’nın 72-(3) maddesi uyarınca icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesi şeklinde ihtiyati tedbir kararı verildikten sonra, 01/10/2021 tarihli ara karar ile HMK’nın 209. maddesi uyarınca bu kez icra takibinin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
İİK’nın 72-(3) maddesinin birinci cümlesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemez. HMK’nın 209. maddesinde adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde bu konuda bir karar verilinceye kadar o senet herhangi bir işleme esas alınamaz hükmü bulunmaktadır.
İlk derece mahkemesince her ne kadar, HMK’nın 209(1) maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmiş ise de, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı verilmesinin koşulları İİK’nın 72-(3) maddesinde açıkça belirtilmiş olup,anılan Yasa maddesinin özel hüküm olması nedeniyle, somut olayda İİK’nın 72-(3) maddesi uyarınca değerlendirme yapılması gerekirken, genel hüküm olup eldeki dosyada uygulanma yeri bulunmayan HMK’nın 209. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır (Yargıtay 19 HD. 17/09/2013 tarih, 2013/9564 E., 2013/13997 K.).
Bu nedenle, davalı vekilinin itirazının kabulü ile 01/10/2021 tarihli ara kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken, itirazın reddine dair 09/12/2021 tarihli ara karar kaldırılarak,6100 sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca esas hakkında düzelterek yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
Karar başlığında; davacı vekilinin adresinin ve davalı … ‘nın T.C. ibaresinin yazılmaması İİK’nın 260. ve kıyasen uygulanması gereken HMK’nın 391-(2) maddesine aykırı ise de, bu eksiklik mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden eleştirilmekle yetinilmiştir.
Açıklanan nedenlerle; ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf istemini esastan kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyada toplanacak başka delil bulunmadığından yeniden hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İhtiyati tedbire itiraz eden davalının İSTİNAF BAŞVURUSUNUN KABULÜNE;
1-)Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/582 Esas 09/12/2021 tarihli ara kararının KALDIRILMASINA, HMK’nın 353-(1)-b)-2) maddesi gereğince YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
a-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin 21/10/2021 tarihli ihtiyati tedbir karına yönelik itirazının KABULÜNE,
Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/582 Esas 01/10/2021 tarihli İhtiyati tedbir ara kararının KALDIRILMASINA,
2-)İstinaf incelemesi yönünden harç ve yargılama masrafları;
a-İstinaf Kanun Yoluna Başvuru harcının hazineye irad kaydına,
b-İstinaf Karar Harcının talep halinde ilk derece mahkemesince istinaf edene iadesine,
c-İstinaf eden tarafından yapılan 220,70-TL İstinaf Kanun yolu masrafının davacıdan tahsili ile istinaf edene verilmesine,
d-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
e-İstinaf edenin yatırdığı istinaf gider avansından kullanılmayan kısmının HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince istinaf edene iadesine,
f-Kararın, 6100 sayılı HMK’nın 359-(4) maddesi uyarınca; ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
İlişkin; Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/06/2022


Başkan …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Üye …
¸e-imzalıdır.

Katip …
¸e-imzalıdır.

* Bu belge, 5070 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak elektronik imza ile imzalanmıştır.*